HDP’li vekiller imza atmadı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, 10 Aralık İnsan Hakları Günü metnine HDP’li üye milletvekillerinin imza atmadığını, bunun da kendisi için sürpriz olmadığını söyledi.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle parlamentoda İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Sözcüsü AK Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan ile birlikte basın toplantısını düzenleyen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, komisyonda AK Parti, CHP ve MHP’li üyelerin mutabık kaldığı ortak metni okudu. Yeneroğlu, HDP’li vekillerin metni eksik buldukları gerekçesi ile AK Parti, CHP ve MHP’li üyelerin imza attığı metne imza atmadıklarını kaydetti. HDP’li milletvekillerinin ortak metne imza atmamalarına ilişkin “Komisyonda bir çatlak mı var?” sorusuna cevap veren Yeneroğlu, “HDP’li arkadaşların Meclis’te de farklı önceliklerinden dolayı böyle bir metne imza atmamış olmaları benim açımdan anlamsız bir şey değil. İmza atmış olmaları sürpriz olurdu, benim için herhangi bir sürpriz durum yok” dedi.

“İnsan hakları herkes içindir. İdeolojilerden, dinlerden, etnik kökenlerden, ülkelerin sınırlarından bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Herkes insan onuruna yakışır bir hayat yaşamayı hak eder” diyen Yeneroğlu,

Türkiye’de son yıllarda insan hakları noktasında önemli adımlar atıldığını kaydetti. Mustafa Yeneroğlu, “90’lı yıllarda ülkemizin siyasi partiler mezarlığına dönüştüğü, dini hassasiyetlerinden dolayı her türlü haklardan mahrum bırakıldığı, Ahmet Kaya örneğinde olduğu gibi sadece Kürtçe şarkı söylemek istediği için yurt dışına kovulduğu bir ortamdan 2000’li yıllar sonrası çok farklı önceliklerin konuşulduğu bir Türkiye noktasına geldik” diye konuştu.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Sözcüsü AK Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta ise, “26. yasama döneminde İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, tüm üyeleri ile beyannamede sözü edilen hak ve hürriyetlerin tamamını çalışmalarında ilke edinecektir. Komisyonumuz nerede olursa olsun, kimden gelirse gelsin yaşanan hak ihlallerinin, sadece ihlalin muhataplarını mağdur etmediğini, bu ihlallerin uzun vadede tüm insanlığın zararına bir gelecek doğurduğunun bilincindedir” şeklinde konuştu.

1990’lı yıllarda kendisi de insan hakları ihlallerine maruz kalan Usta, “Benim sözcü olmam aslında Türkiye’nin insan hakları noktasında geçirmiş olduğu sürecin bir göstergesidir. Türkiye’nin normalleşmesinin bir sürecidir. Tamamen normalleştik diyemeyeceğim ama oldukça iyi bir noktadayız. Bizlerde insan hakları ihlalleri yaşamış kişiler olarak bu ihlalleri yaşayanların daima yanında olacağımızı ve onların haklarının kazanılması için en fazla çabayı göstereceğimize inandığımız için anlamlı buluyorum İnsan Haklarını Araştırma Komisyonu’nda çalışıyor olmayı. Güzel uyumlu ve ülkemizin insan hakları konusunda sorunlarının çözüleceği, Türkiye’nin tamamen normalleştiği günleri de göreceğimize canı gönülden inanıyorum” ifadelerini kullandı.

ALMAN NSU TERÖR ÖRGÜTÜNÜN CİNAYETLERİ

Almanya’da NSU terör örgütü tarafından ırkçı saldırı sonucu 9 Eylül 2000 yılında Enver Şimşek, 13 Haziran 2001 tarihinde katledilen Abdurrahman Özüdoğru, 27 Haziran 2001 tarihinde katledilen Süleyman Taşköprü, 29 Ağustos 2001 tarihinde katledilen Habil Kılıç, 25 Şubat 2004 tarihinde katledilen Mehmet Turgut, 9 Haziran 2005 tarihinde katledilen İsmail Yaşar, 4 Nisan 2006 tarihinde katledilen Mehmut Kubaşık ve 6 Nisan 2006’da katledilen Halit Yozgat’a rahmet dileyen ve bu cinayetlerle ilgili ciddi anlamda araştırma yapılmadığını kaydeden Yeneroğlu, “Münih’te 2.5 yıldır devam eden mahkemede hayatta kalan sanıklardan bir kadın dün ifade verdi. Bundan önce ifade vermekten kaçınmıştı. İfade verirken hiçbir şeyden haberi olmadığını, sonradan hayretle öğrendiğini, öğrendikten sonra intihar eden iki sanığa karşı çıktığını ifade ederek cinayetlerle hiçbir alakasının olmadığını mahkeme huzurunda söyledi. Biz bununla ilgili Almanya Federal Savcılığı’nın üzerine düşen sorumluluğu, Almanya Federal Araştırma Komisyonu’nun yanında Eyalet Araştırma Komisyonlarının raporlarının neticesinde ırkçılıkla mücadele konusunda yürütme, yargı ve yasamanın üzerindeki sorumlulukları hatırlatması üzerine bu konularla ilgili şimdiye kadar Almanya’da somut olarak çalışma yapılmamış olması, bunun ötesinde İslam düşmanlığı ile mücadele noktasında polis teşkilatının istatistik bile tutmadığını kamuoyunun hassasiyetine sunmak istiyorum” dedi.

“NEFRET SUÇLARI VE IRKÇILIKLA ETKİN MÜCADELE ETMELİYİZ”

Komisyonun yapacağı çalışmalarla ilgili bilgi veren Yeneroğlu, “Ülkemizde nefret suçlarının üzerine gidilmesi hususunda ve ırkçılıkla mücadele noktasında etkin bir yaklaşım içinde bulunmamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Tahir Elçi’nin öldürülmesine yönelik bir alt komisyon kurulup kurulmayacağı sorusu üzerine Yeneroğlu, “Kamuoyunun hassasiyetini taktir ederek bizde bu hassasiyetle bu konuların üzerine gitmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Tutuklu gazetecilerle ilgili sorulara da cevap veren Yeneroğlu, “İçeride bulunan gazetecilerle ilgili, suçun maddi boyutu ile ilgili meseleye girmiyorum, tutuksuz yargılanmaları noktasında mahkemelerin karar vermemesini garipsiyorum. Delil karartma, kaçma gibi ihtimallerin çok düşük olduğunu, bu ihtimalleri ortadan kaldıracak tedbirlerin alınabileceğini düşünerek süreci üzülerek izliyorum” dedi. (İHA)