Güvenlik, Kalkınma Yolu'nun anahtarı

Zengezur Koridoru'na olan muhalefetini sık sık dile getiren İran'ın, Kalkınma Yolu Projesi'ne de sıcak bakmadığı bilinmektedir. İranlı analistler söz konusu projenin “Batı Arap ekseninin İran-Suriye geçişini Irak'tan kesme girişimi” olarak nitelemektedir.

Star/AcıkGorus

Faruk Önalan

Dışişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen üst düzey görüşmelerle alt yapısının aylardır hazırlandığı stratejik öneme haiz Irak ziyareti dünya gündeminin üst sıralarında yer almıştır. Yapılan anlaşmalar ile bölgedeki dengeleri ciddi şekilde etkileyecek olan ziyaretin yansımaları yakın ve orta vadede daha net müşahede edilecektir. Genel çerçeveyi özetlemesi açısından; Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin, "Türkiye Başkanı'nın Irak ziyareti gelir geçer türden bir ziyaret olmayacak. İki ülke arasında ilk defa meseleleri ertelemek yerine bunlara ilişkin çözüm iradesi mevcut" sözleri önemlidir.

ÖNE ÇIKAN DÖRT BAŞLIK

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun bir aradan sonra gerçekleştirdiği Bağdat ve Erbil ziyaretlerinde öne çıkan dört başlık bulunmaktadır.

* Terörle mücadele ve güvenlik

* Kalkınma Yolu Projesi

* Enerji iş birliği

* Su meselesi

Türkiye uzun yıllar boyunca Irak topraklarında konuşlanmış olan PKK terör örgütü ile mücadele etmektedir. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsünden hemen sonra Ankara, terörle mücadelede strateji değişikliğine gitmiş terörü kaynağında yok etme stratejisini benimsemiştir. Bu kapsamda Irak kuzeyinde daha önce olduğu gibi anlık operasyonlar yapılıp geri çekinilmemiş, belirli kontrol noktaları oluşturularak bölgedeki askeri varlıklar artırılmıştır. Diğer yandan DEAŞ'ın özelikle Irak'ın kuzeyinde yayılmaya başladığı bir dönemde Başbakan Haydar İbadi Türkiye'yi ziyaret etmiş taleplerde bulunmuştur. Başika kampı da bu doğrultuda 2015 yılında kurulmuştur. İran ve İran destekli Şii milis grupların baskısıyla Bağdat Hükümeti Türk askerlerinin kamptan çekilmesini istemiştir. Washington da Tahran ile benzer söylemlerde bulunmuş, dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Türk askerlerinin Başika'dan çekilmesi gerektiğini belirtmiştir. Askerlerin başka bir bölgeye çekilmesinden sonra DEAŞ, krizi fırsat bilerek kampa saldırmıştır. Kritik dönemlerde ABD ve İran'ın aynı paydada buluşması sır değildir zira Irak'ın işgali sonrasında Bağdat yönetimine yönelik Tahran'ın baskısının oluşması ABD eliyle olmuştur. Ankara'nın terörü kaynağında kurutma stratejisi PKK ve uzantılarının Irak ve Suriye'de Akdeniz'e kadar olan bir bölgeyi kontrol etmesi planını akamete uğratmıştır. Bugün de KYB-PKK arasındaki iş birliğini derinleştirerek söz konusu planı hayata geçirme çabaları açıktır. Hiç şüphesiz bu sürecin Beyaz Saray'ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk'ten bağımsız yürütüldüğü söylenemez.

İKİ ÜLKE GÜVENLİĞİ BÖLÜNMEZ BÜTÜN

Tüm bunlar göz önüne alındığında Erdoğan'ın ziyaretinin önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır. Bu noktada Irak Başbakanı Sudani'nin "Irak topraklarından başka bir ülkeye saldırı düzenlenmesine izin veremeyiz. Irak ve Türkiye'nin güvenliği bölünmez bir bütündür" sözleri önem arz etmektedir. Ayrıca Bağdat hükümeti, mart ayında yapılan Türkiye-Irak 2. Güvenlik Zirvesi sonrasında yapılan ortak açıklamayla ilk defa PKK'yı yasaklı örgüt olarak ilan etmesi ciddi bir gelişmedir. PKK ile mücadelede "Ortak Harekât Merkezi" kurulması konusunda mutabık kalınması ise önemli ancak olası bir operasyona Bağdat'ın direkt olarak katılacağını belirtmek şu aşamada iyimser bir görüş olacaktır. Irak Hükümet Sözcüsü Basim el-Avadi'nin, PKK'nın yasaklı ilan edilmesine rağmen "Irak'taki her bir PKK üyesi siyasi mülteci olarak kabul edilecek ancak siyasi ve askeri faaliyette bulunma veya silah taşıma gibi bir hakkı olmayacak" sözleri düşündürücüdür. Erdoğan'ın Irak dönüşü sözleri de aslında bu durumu teyit etmektedir. "Gönül ister ki komşularımız topraklarından bize yönelen tehditler karşısında gereken tavrı kendileri koysun ve müşterek olarak bu mücadeleyi sürdürelim. PKK/PYD/YPG terör örgütü Irak'ın da istikrarına, kalkınmasına, huzuruna bir tehdittir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması Irak'ın da çıkarınadır. Ben inanıyorum ki bu gerçeği görüyorlar ve artık bu pürüzün yok edilmesi için irade ortaya koyacaklardır. Biz terörü öyle ya da böyle yok edeceğiz. Biz bu konuda kararlıyız. Terörle ve terör örgütleriyle birlikte yol yürüyenlere, terör örgütlerini maşa olarak kullananlara meydanı asla bırakmayacağız."

HAŞDİ ŞABİ NASIL TAVIR ALACAK?

Petrol sevkiyatı

Ziyaretin bir diğer başlığı ise Türkiye ve Irak arasındaki enerji iş birliği çalışmaları olmuştur. Bu noktada en önemli gündem petrol sevkiyatının yeniden başlatılmasıdır. Paris'teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi 25 Mart 2023 tarihli kararıyla Kerkük'ten Ceyhan Limanı'na yapılan petrol ihracatı askıya alınmıştır. Ankara tüm hazırlıkları tamamlamış ancak Erbil ve Bağdat arasındaki anlaşmazlıklardan dolayı petrol sevkiyatı gerçekleştirilememiştir. Erbil yönetimi, Erdoğan'ın ziyaretini petrol ihracatının yeniden başlatılabilmesi için güçlü bir adım olarak görmektedir. Irak Petrol Bakanlığı Irak-Türkiye boru hattı üzerinden ihracatın mümkün olan en kısa sürede yeniden başlatılması konusunda ısrar ettiklerini açıklasa da mutabakat henüz sağlanmış değil. Neçirvan Barzani'nin sorunların çözümü için yakın zamanda Bağdat'a bir ziyaret gerçekleştirmesi muhtemeldir. Öte yandan Süleymaniye'nin Çemçemal ilçesindeki Khor Mor sahasından çıkarılan gazın Türkiye sınırına doğru genişletilmesi düşünülmektedir. Bu kapsamda Khor Mor-Erbil-Duhok doğal gaz boru hattının inşası devam etmektedir. Bu projenin ihalesini alan şirket sahibinin Erbil'deki villasına İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun "Mossad Üssü" bahanesiyle füze saldırısı düzenlemesi, üzerinde durulması gereken bir husustur.

Su sorunu ve Tahran

Türkiye ve Irak arasındaki en önemli sorunların başında hiç şüphesiz su meselesi gelmektedir. Son ziyarette de bu konu ana gündem maddeleri arasında yer almıştır. Irak, su ihtiyacının büyük bölümünü Dicle ve Fırat nehirlerinden karşılamaktadır. 2018 ve 2019 yıllarında Irak'tan gelen talep üzerine Ilısu Barajı'nda su tutma işlemi üç defa belirli sürelerde ertelenmiştir. İklim değişikliğinin getirdiği sorunlar nedeniyle Türkiye'nin de önümüzdeki yıllarda su sıkıntısı yaşayacağı ortada iken Ankara temkinli hareket etmektedir. Nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu dile getirmiştir: "Akıldan çıkartmamak gerekir ki bizim de en az onlar (Irak)kadar su konusunda sıkıntımız bulunuyor. Türkiye de su zengini değil ve su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde. Yani, kısa süre içerisinde planlamalarımızı hayata geçiremezsek biz de su temini konusunda sorun yaşayabiliriz. Dolayısıyla temkinli adım atmamız gerekiyor. Teknik meseleler ayrıntılı incelenmeden, geleceğe yönelik senaryolar oluşturmadan 'yaptık oldu' mantığıyla bunlar halledebilecek konular değildir. Türkiye bu konularda duygusal değil, akılcı, uzlaşmacı ve çözüm odaklı bir yaklaşım tarzını benimsemektedir." Ankara çözüm noktasında duyarlı davranırken Tahran'ın katı tutumunu da göz ardı etmemek gerekmektedir. Barajlarla tamamen kesilen sular yüzünden Irak tarafında birçok kaynak kurumuştur.

Sonuç olarak 26 önemli anlaşmanın yapıldığı Irak ziyaretinin etkileri kısa vadede görülecektir. Olası sınır ötesi operasyonda ise hem Bağdat hem de Erbil yönetiminin etkin destek vermesi beklenmektedir. Yaz ayları sıcak günlere gebedir...