ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi Irak'ta endişelere yol açtı. Aynı durumu yaşayabilme ihtimallerini göz önüne alan Irak hükümetinin, endişesinin farkına varan Macron ise harekete geçti. Bekir Aydoğan ve Mehmet Alaca'nın AA için kaleme aldığı makalede Macron'un Irak hedefi şu şekilde analiz edildi:
ABD'nin çekilmesinin ardından Irak'ın yeniden inşasında Fransa, bölge ülkelerinin bir araya getirilmesinde etkin rol alarak kendisine küresel bir oyun kurucu rolü atfetmeye çalışıyor. Fransa'nın, özellikle bölgedeki tarihsel hegemonyası dikkate alındığında Fransa'nın, oluşacak boşlukta masadaki etkili güçlerden biri olma arzusu içerisinde olduğu söylenebilir.
Başbakan Mustafa el-Kazımi'ye verdiği desteğin önümüzdeki dönemde de süreceği düşünülen Macron ise Irak'ın güvenliği ve istikrarına önem verdiklerini ve ekonomik altyapı, enerji ve su gibi maddi olarak desteğe ihtiyaç duyulan alanlarda iş birliğine hazır olduklarını belirterek, ABD sonrası ülkenin hem güvenliğinde hem de yeniden inşasında ortaya çıkacak ekonomik pastaya talip olduklarını gösterdi. Özellikle nükleer santral projesi, Bağdat metrosu projesi ve Musul havaalanının yeniden inşası gibi örnekler bunun göstergesi sayılabilir.
Fransa'nın Irak ordusuyla danışmanlık ve eğitim iş birliği ile NATO rolünü aktifleştirme çabası üzerinden de bu güç boşluğunu doldurmaya çalışacağı düşünülebilir. Macron'un bölgesel bir girişime ön ayak olması ve Irak'a büyük önem atfetmesi, Suriye'ye de dolaylı etki etme arayışı olarak değerlendirilebilir. Irak ise bu durumdan rahatsız.
Macron'un, Irak'taki etnik ve dini gruplar arasındaki Fransa algısını da iyileştirmek istediği görülüyor. Ayrıca Musul ziyareti sırasında, Fransa'nın terörle mücadeleye desteğinin vurgulanması ise ABD'nin Afganistan'ın ardından Irak'tan çekilmesi durumunda DEAŞ'ın yeniden canlanmasından endişelenen ülkedeki dini gruplara Fransa'nın "koruyuculuğu" güvencesini vermek istediği de düşünülebilir.