Demokrasiyle 'balans' ayarı

Türkiye, bir kez daha 28 Şubat sürecinin muhasebesine odaklandı. Bugün, siyaset üzerindeki postal izlerinin yeniden belirginleştiği, tarihe 'post modern darbe' olarak geçen 28 Şubat sürecinin 19'uncu yıl dönümü.

Hakkı Kurban

Her şey, 24 Aralık 1995 seçimleriyle başladı.Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi yüzde 21,37 ile seçimden birinci çıktı. ANAYOL hükümeti tutmayınca dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini Hoca'ya vermişti. Erbakan, Çiller ile uzlaşmaya vardı ve 54. Hükümetin başbakanı oldu. 

O OLAYLAR GÜNDEMİ SARSTI 

Refahyol Hükümeti, ilk günden itibaren hedef haline getiriliyordu. Erbakan'ın Mısır ve Nijerya ile birlikte Libya'yı da ziyaret etmesi ve Kaddafi'nin sözleri Ankara'yı geren olaylardan biriydi. Kocatepe Camii avlusunda cübbeleri ve asalarıyla "Şeriat isteriz" diye bağıran bir grup Aczmendi'nin gösterisi, Müslüm Gündüz'ün Fadime Ş. adlı kadınla görüntüleri ülke gündeminin ilk maddeleri haline dönüşüyordu. Susurluk'taki kaza da gündeme bomba gibi düştü. 

GERGİN MANŞETLER 

Erbakan, 11 Ocak 1997 günü, konutunda iftar yemeği vermişti. Davetlileri tarikat liderleri ve şeyhlerdi. Görüntüler, Genelkurmay'da büyük rahatsızlık yarattı. Medyaya yansıyan haberler gerilimi daha da tırmandırmıştı. İrtica haberleri sürekli gerginlik maddeleri olarak gündeme taşınıyordu. 

'KUDÜS GECESİ'  TANTANASI

30 Ocak 1997'de Sincan Belediyesi "Kudüs Gecesi" düzenledi. Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın yanında, İran Büyükelçisi de misafirdi. Sahneye konulan oyundaki "cihat" vurgusu, yeni bir gerginlik olarak yorumlandı. Bekir Yıldız tutuklandı. 4 Şubat günü Sincan'da askerler, 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. Bazı kesimler bu geçişi "demokrasiye balans ayarı" olarak yorumladı. Genelkurmay ise arıza yapan tankların zorunlu olarak bölgede kaldığı bilgisini veriyordu. 

DEMİREL'DEN UYARI MEKTUBU 

Demirel, devreye girerek Başbakan Erbakan'a "uyarı mektubu" gönderdi. Son gelişmeleri işaret eden Demirel, "Bunlara karşı tedbir istiyoruz" diyordu.  28 Şubat 1997 günü; yani bundan tam 19 yıl önce Türk siyasi tarihine geçecek bir MGK toplantısı yapıldı. Komutanlar, irticaya karşı tedbir gerekçesiyle taleplerini sıraladı. Tarikatlara bağlı okulların Milli Eğitim'e devri, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, tarikatların kapatılması, Atatürk aleyhine eylemlerin cezalandırılması, kurban derilerinin THK tarafından toplanması gibi istekler, Erbakan ve kurmaylarını sıkıntıya sokmuştu. Ön yazıyı imzalayan Erbakan'ın, kararların altına imza atmadığı ifade edildi. 

AK Parti dönemiyle darbe silindi    

8 yıllık kesintisiz temel eğitimin yerini, 4+4+4 eğitim modeli aldı. İmam hatipler ve meslek liselerinin önünü kesen "katsayı" uygulaması kaldırıldı. Başörtülüleri kamunun ve okulların dışında tutan düzenlemeler yürürlükten kaldırıldı. İmam hatipler yeniden yapılandırıldı. Fişlemeye yol açan yasalar devre dışı bırakıldı. 2012 yılında TBMM bünyesinde "Darbeleri Araştırma Komisyonu" kuruldu. Komisyon, 28 Şubat'ı da mercek altına alarak, aktörlerini dinledi ve tarihe not düştü. 

Fişleme ve görevden alma fırtınası 

28 Şubat MGK'sının etkisi hızla yayılmıştı. Fişleme, bürokrasiden akademik camiaya kadar görevden almalar o sürece damga vuran olaylar oldu. İmam hatiplerin orta öğretimdeki kademeleri kapatıldı. Üniversiteye girişte de katsayı uygulaması başladı.

Erbakan'ın istifası 18 Haziran'da geldi    

18 Haziran'da Erbakan beklenen istifasını verdi. Ancak, 19 Haziran'da Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet kurma görevini Çiller'e değil, Mesut Yılmaz'a verdi. Yılmaz, 11 gün içinde Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükümeti'ni kurdu. 28 Şubat MGK'sında alınan kararlar hızla devreye sokuldu. 8 yıllık kesintisiz temel eğitime geçildi. 

Gülen de 'bırakın' çağrısı yapmıştı 

Fetullah Gülen, 16 Nisan 1997'de Kanal D'de Yalçın Doğan'a verdiği röportajda, "Bugün Türkiye'yi idare edenler, gerekli performansı ortaya koyamadılar zannediyorum. Çünkü idarede uzlaşma çok önemlidir" diyerek bir anlamda istifayı işaret etmişti.