1
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Çelik'in açıklamalarından satır başları:
Uğraştığımız çeşitli meselelerden birisi de Danıştay'da hukuki denetim yerine yerindelik denetimi yapılması yönündeki yanlış uygulamaydı. Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı yetkisi yerindelik denetimi yönünde kullanılamaz. Yargı kararlarına saygı duyuyoruz. Peki anayasa ile açık şekilde çelişen bu kararı eleştirmeyecek miyiz? Türkiye'yi tüketen bu gelenek bu kararla hortlamaya çalıştığı zaman tepki vermeyecek miyiz? Danıştay kendi sınırını aşmıştır. Danıştay, bu kararla hükümet gibi davranmıştır. Kendisini yürütmenin yerine koymuştur. Yürütmenin takdir yetkisini yok sayarak bu yetkiyi kendi kullanmıştır. Yasayı ve anayasayı açık bir şekilde çiğnemiştir. Bunlar çok tehlikeli şeylerdir.
Seçimlerin sonucunda ortaya çıkan iradeyi nereye koyacağız. Bu yapılan iş ilgili dairenin kendisini hükümetin yerine koymuştur. Maalesef Türkiye'nin çok geride bıraktığını düşündüğümüz çok tehlikeli bir geleneğin yeniden ortaya çıkmasıdır. Bu kapıyı açacaksak, yarın bir gün köprü yapacaksak Danıştay bunu engeller. Hükümetin alanına girmek gibi yanlış bir uygulamanın yeniden hortlatılması anlamına gelir.
Bizim arkadaşlarımızın bununla ilgili yorumu bellidir. Hemen hemen hepsinin yaklaşımı aynıdır. Arkadaşlarımızın, milli kimlik ve Türklük'le ilgili bir beyanı olmadı. Bir anda baktık ki, bu mesele milli kimlik kavramına dönüştürülmeye çalışıldı. Bu meselenin milli kimlik tartışmasına dönüştürülmesi, Danıştay'ın ortaya koyduğu vesayet anlayışını ıskalamaktır. Ama illa bu tartışmayı yapalım diyorsak, bizim de tavrımız nettir. Kimse Türklüğün, çalışkanlığın kıymetini inkar etmez. Biz şöyle düşünüyoruz, milli kimlik kapsayıcı olmalıdır. Etnik kimliği ne olursa olsun, hepimiz büyük Türk milletinin eşit parçalarıyız. Kimlik dışlayıcı, kırıcı, zedeleyici olmamalıdır. Sadece Türkiye içerisinde de değil, Türkiye sınırları dışarısında da bu böyle ifade edilmelidir. Milli kimliğimiz bir etnik kimliğe indirilemez. O dönemin şartların Milli Eğitim Bakanı Reşit Galib'in bazı uygulamaları vardır. Bu şahıs Türk siyasi tarihinin en şaibeli, kafatasçı figürlerindendir. Milliyetçi arkadaşlarımız çok iyi bileceklerdir, Türk Ocakları'nı kapatan şahıs da budur. O dönemin şartları içerisinde, 1930'larda dünyada faşizm rüzgarları eserken, bu şahıs bu andı ve ezanın Türkçeleştirilmesini ortaya koyan kişidir. Son derece yanlış bir atmosferde kurgulanmış bir şeydir. Biz burada yargısal vesayeti ıskalamayalım. Türk milleti kavramını herhangi bir etnik kökene indirirsek tek vatan, tek millet, tek bayrak yaklaşımı zarar görür. Bizim milli kimliğimiz çayın içerisinde erimiş bir şeker gibidir. Her yerde bunu her gün görüyoruz. Çay kaşığı gibi insanların gözüne sokularak yaşatılan bir şey değildir. Tarihin içerisinden süzülerek gelmiştir, bedeli ödenmiştir ve hak edilmiştir. Kaderdaşlığa dayanır. Hukuk dışı vatanseverlik olmaz. Anayasaya rağmen vatanseverlik olmaz. Yargı kararı ve milli kimlik kavga ettirilemez. Sayın Bozdağ gibi hayatı boyunca kimlikçilik yapmamış bir arkadaşımızın, Bahçeli tarafından Kürt etnik kökenine vurgu yapılmasını yanlış buluyoruz. 'Seni uyarıyoruz' denerek taciz edilmesi asla kabul etmeyeceğimiz bir yaklaşımdır.