İletişim Başkanı Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılacağı NATO Liderler Zirvesi toplantısından önce Türkiye-NATO ilişkilerine dair Twitter'dan açıklamada bulundu. Türkiye'nin 1952'de NATO'ya katılarak dünyanın birçok kritik noktasında görev yaptığını anımsatan Altun, Türkiye'nin 70 yıla yakındır Batı için vazgeçilmez bir müttefik olduğunu ve buna devam edeceğini bildirdi.
'TÜRKİYE NATO'DA GÜÇLÜ ROL OYNAMAYA DEVAM ETTİ'
Altun, NATO'nun kuruluş amacının, 'İkinci Dünya Savaşı sonrası zayıflayan özgür Avrupa ülkelerini, Sovyetler Birliği'nden korumak' olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Daha genel anlamda ise NATO, komünizmin yayılmasını önlemek üzere hareket etmiştir. Bu iki hedefin de gerçekleştirilmesi noktasında Türkiye hayati bir rol oynamıştır. NATO üyelerinin güvenliği, Doğu ile Batı arasındaki köprünün yanı sıra Karadeniz'e giden yolların kontrol altına alınmasıyla da yakından bağlantılıdır. Türkiye’nin Batı’nın tarafında yer alması, bu hedeflerin gerçekleştirilmesini de sağlamaktadır. Soğuk Savaş'ın Kore'deki ilk 'sıcak savaşı' sırasında Türkiye komünizm akımını kontrol altına almak adına çok büyük katkılarda bulundu. Türkiye, Avrupa ülkelerinin gönderdiğinden katbekat sayıda birlik gönderdi ve üç bin kadar askeri bu uğurda hayatını kaybetti ya da yaralandı. Türkiye soğuk savaşın ardından da NATO'da güçlü bir rol oynamaya devam etti. İttifak, Bosna'daki soykırımı sona erdirmek için müdahale ettiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerleri de bu misyonda yer aldı. Türkiye'nin Bosna ile olan derin kültürel ve tarihi ilişkileri de bu misyonun başarılı olmasını sağladı."
'BARIŞ İNŞA ETME KAPASİTEMİZ AFGANİSTAN'DA GÖZLER ÖNÜNDEYDİ'
11 Eylül'de ABD'ye yapılan terör saldırılarından sonra Türkiye'nin terörle mücadelede hayati bir müttefik olduğunu belirten Altun, "Türkiye, El-Kaide'yi barındıran Afganistan'daki Taliban rejimini devirmek amacıyla gerçekleştirilen NATO operasyonuna yine birliklerini gönderdi. Teröre karşı uluslararası dayanışma bu bağlamda yol gösteren ilkemiz oldu. Tıpkı Bosna örneğinde olduğu gibi Türkiye Afganistan'ın istikrara kavuşturulması hususunda da kritik bir rol oynadı. Türkiye, Afganistan’ın yeniden inşa edilmesi için NATO öncülüğünde yürütülen Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’nün (ISAF) ilk komutanlığı görevini üstlendi. Barış inşa etme kapasitemiz ve buna bağlılığımız Afganistan’da tamamen gözler önündeydi. El-Kaide'nin 11 Eylül sonrası estirdiği terör dalgasının ilk kurbanlarından biri Türkiye oldu. Teröristler 2003 yılının Kasım ayında İstanbul'daki Neve Şalom Sinagogu’na saldırı düzenledi. Türkiye, Yahudi vatandaşlarıyla dayanışma içerisine girdi ve hasar görmüş yapının bir an önce yeniden inşa edilmesini sağladı" değerlendirmesinde bulundu.
'TÜRKİYE NATO'DAKİ EN BÜYÜK İKİNCİ ORDUYA SAHİP ÜLKEDİR'
Altun, Türkiye'nin NATO ittifakının, 'hayati bir parçası' olmaya devam ettiğini vurgulayarak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye'nin coğrafyası değişmediği gibi Balkanlardan Orta Asya'ya kadar kültürel ilişkilerimizi derinleştirdik. Coğrafyamıza, kültürümüze ve ortak güvenliğe duyduğumuz bağlılığımız da değişmeyecektir. Türkiye NATO'daki en büyük ikinci orduya sahip ülkedir. Türkiye, savunma konusunda her yıl, Fransa ve Almanya gibi büyük güçlere kıyasla daha fazla harcama yapmaktadır. Aynı zamanda NATO'nun, savunma harcaması konusunda üye ülkelere yönelik GSYH'nin yüzde 2'si hedefine yaklaşan birkaç ülkeden biri Türkiye’dir. Türkiye'nin NATO'ya uzun süredir ve derinden sürdürdüğü bağlılık, Avrupa'yı korumuş ve ortak güvenliğimizi geliştirmiştir. NATO ideallerine ve devam etmekte olan misyonlarına inanıyoruz; aynı zamanda örgütün, ortak güvenliğimiz ve geleceğimiz açısından oynadığı rolün sağlam bir şekilde masaya yatırılması gerektiğini de savunuyoruz."
(DHA)