Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan'dan İslam dünyasına seslendi

Pakistan'da parlamenterlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadele üzerinden Batılı ülkeleri eleştirdi. ''Batı DEAŞ'ın yanındadır'' diyen Erdoğan, teröristlerin elinde yakalanan silahların Batı menşeili olduğunu kaydetti.

1

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan'da Ulusal Meclis ve Senato ortak oturumunda konuştu.

Pakistan Ulusal Meclis ve Senato üyelerine seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İslam dünyasının her türlü fitne ve bozgunculuktan uzak durması gerektiğini belirtti. Erdoğan, "İslam herşeyin üzerindedir. Mezhepler bir yorum meselesidir. İslam dünyası her türlü etnik ayrımcılık ve mezhepçilikten kurtulmalıdır" dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: 


BİZLER PAKİSTAN'IN DESTEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN HATIRIMIZDAN ÇIKARMADIK

Ülkelerimiz ve milletlerimiz tarih boyunca hep bu anlayışla hareket etmişlerdir. Mevlana Celaleddin-i Rumi, bu coğrafyada doğan, feyzini ve ilmini Anadolu'da dünyaya yayan ortak bir değerimizdir. Biz hakiki manada iki kardeşiz, Pakistan'ın acılarıyla üzülür, sevinçlerini paylaşırız. Pakistan'ın her zaman Türkiye'nin yardımına geldiğini, Kurtuluş Savaşı'nda Pakistan'ın desteğini hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmadık, çıkarmayacağız. Osmanlı'ya yardım için gelip Çanakkale Savaşı'na ardından Tunus Savaşı'na katılan Abdurrahman Peşaveri gibi nice kahramanın mücadelemizde alın teri ve emeği vardır. O Abdurahman Peşaveri ki, annesi kendisine "Artık eve dön" dediğinde "Anadolu işgal altındayken dönemem" demiştir. Bizim gözümüzde Muhammed İkbal ve Mehmet Akif'ten farkı yoktur. 1999 depreminde en büyük destek ve yardımı da Pakistanlı kardeşlerimizden gördüğümüzü de unutmadık, unutmayacağız. Soma faciasında Pakistan 1 günlük yas ilan etmişti. Biz de Pakistan'daki menfur terör saldırısının acısını derinden hissederek ülkemizde bir gün matem ilan ettik. Her dönemde de canlılığını sürdüren bu güçlü bağlarımız Türkiye ve Pakistan'ı özel kılıyor. 


FETÖ LİDERİNİN MÜRİTLERİ "O BİZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN" DİYOR

15 Temmuz terörist darbe girişiminin ardından Pakistan'ın devlet yönetimi, meclisi ve halkıyla bizim yanımızda yer alan ilk ülke olduğunu da özellikle belirtmek istiyorum. Meclisinizin ve senatonuzun ayrı ayrı kabul ettiği destek kararlarını memnuniyetle karşıladık, şahsım ve milletim adına sizlere şükranlarımı özellikle ifade etmek istiyorum. Milletvekillerinden oluşan heyetinizin Ağustos ayında ülkeme gerçekleştirdiği ziyaret terör örgütleriyle olan mücadelemize güç katmıştır. Pakistan, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında, ikinci Kurtuluş Savaşı'nda da Türkiye'nin yanında yer almıştır. Allah sizlerden razı olsun. Desteğiniz için burada teşekkür ediyorum. FETÖ sadece Türkiye için değil; faaliyet gösterdiği tüm ülkeler için tehdit teşkil eden eli kanlı bir terör örgütüdür. Mısır'da bir gazeteye verdiği beyanatta öyle diyor kainatın imamı, 170 ülkede faaliyet gösteren bir örgüt. Pensilvanya'dan dünyayı yönetiyor. Hepimiz için ortak kabul edeceğimiz değerlerle yürüyor. Eğitim, diyalog bakıyorsunuz rahatlıkla Vatikan'la dinlerarası diyalog kurabiliyor. İslam'la diğer dinler arasında bir diyaloğu nasıl ortaya koyabiliriz, bu mümkün mü? Bu zat bunu koyuyor. Çok daha ileri giderek "O bize şah damarımızdan daha yakındır" diyecek kendisine müritler oluşturuyor. Yüce Rabbimiz "Ben size şah damarımızdan daha yakınım" diyor. Bize şah damarımızdan yakın olan sadece Allah'tır. Başka hiç kimse yoktur. 

BU KATİL SÜRÜLERİNİ İSLAM DÜNYASINDAN SÖKÜP ATMALIYIZ

Terör örgütünün kardeş Pakistan'a zarar vermediğinden en kısa sürede bertaraf edileceğine yürekten inanıyorum. Pakistan Hükümeti'nin bu konuda aldığı son kararları yerinde buluyor, FETÖ ile mücadelede ülkemize verdiği destekten ötürü teşekkür ediyorum. El Kaide ve onun bir parçası olan DEAŞ gibi terör örgütleri sadece ve sadece Müslümanlara zarar veren, İslama karşı yürütülen savaşın aracı olan yapılarıdır. Türkiye olan bizler DEAŞ'a karşı çok ciddi bir mücadele veriyoruz. Şu anda bu mücadeleyi hem içeride hem Suriye'de, hem Irak'ta veren bir konumdayız. Bu örgütün İslam'la yakında uzaktan, alakası yoktur. İslam'a bunların verdiği zararı kimse vermiyor. İslam'da, bizim dinimizde günahsız herhangi bir insanı öldürmeye, başını vurmaya hakkı yoktur. Peki bunların yanında kimler var? Batı şu anda DEAŞ'ın yanındadır. Ve bunların elinde yakaladığı silahların Batı menşeili olduğunu tespit ettik, gördük, görüyoruz. Bütün bunlar kime karşı yapılıyor? İslam dünyasına karşı yapılıyor. Bölünen neresi? Suriye, Irak, Libya, Afganistan. Ondan sonra bakıyorsunuz Afganistan'la, Pakistan vuruşturuluyor. Afganistan terörle mücadele ediyor mu, ediyor. Türkiye terörden kendisini kurtarabildi mi, kurtaramadı. Sadece DEAŞ'la değil PKK, DEAŞ, YPG ile sürdürüyoruz. Müslüman kanı dökmekten başka hiçbir mahareti olmayan bu katil sürülerini en kısa zamanda İslam dünyasından söküp atmalıyız. Aksi takdirde ne Türkiye, ne Pakistan, ne İslam dünyası ne de insanlık huzura kavuşacaktır.

MEZHEPÇİLİK VE ETNİK AYRIMCILIK İSTİSMARINI ORTADAN KALDIRMALIYIZ

Bizler elele verip, sorunlarımızın üstesinden gelemezsek müslümanların içine düştükleri zillet çukurundan çıkartamayız. İslam nereden geliyor? Arapça silm kelimesinden geliyor. Silm barış demek. İslam'la terörü içiçe ifade edenler, onu içiçe yaşamak ve yaşatmaya çalışanlar İslam dinine en büyük zararı verenlerdir. İslam bir tevhid ve vahdet dinidir. En büyük gayesi yeryüzünde iyiliği hakim kılmak, kötülüğü ortadan kaldırmak olan bu aziz dinin mensupları olmaktan hepimiz iftihar ediyoruz. Bu ümmetin mensupları olarak Müslüman sıfatını haketmenin şartı her türlü zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin karşısında durmaktır, bize yakışan budur. Terör örgütleri müslümanların arasındaki tefrikaları, farklılıkları kaşıyarak kendilerine taban bulmaya çalışıyorlar. Müslümanları bu zelil durumdan kurtarmak için mezhepçilikten, etnik ayrımcılığa kadar tüm istismar meselelerini ortadan kaldırmalıyız. 


TÜRKİYE İLE PAKİSTAN DAYANIŞMASI İSLAM DÜNYASINA ÖRNEK OLACAKTIR

Din-i mübin-i İslam'la bütünleşmeliyiz. İslam dünyasını tefrikanın, bozgunculuğun, fitnenin, nefretin, cehaletin hakim olduğu bir coğrafya haline dönüştürmek isteyenler ekarşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Muhammed İkbal'in dediği gibi harekette birlik olmazsa, fikirde birlik imkansızdır. Biz bu konuda her türlü riski alıyor hiçbir mücadeleden kaçmıyoruz. Bölgemizdeki insani krizlerin, dünyadaki haksızlık ve adaletsizlikleri her platformda dile getiriyoruz. İnsani ve kalkınma yardımı projelerimizle yeri geldiğinde siyasi ve askeri desteklerimizle kardeşlerimizin yanında olduğunu gösteriyoruz. Siz Pakistanlı kardeşlerimize de İslam dünyasının önünü birlikte açmayı teklif ediyoruz. Karşılıklı üst düzey temaslar, ilişkilerimizin her alanda geliştirilmesine, serpilmesine büyük katkı sağlıyor. İki ülke siyasetçileri ve halkları arasındaki ilişkilerin perçinlenmesinde kritik rol oynadığını ifade etmek isterim. Dün akşam özellikle sayın Cumhurbaşkanıyla ikili görüşmemiz, bugün sayın Başbakanla dar kapsamlı ardından heyetlerarası yaptığımız görüşmelerde Türkiye-Pakistan arasındaki atacağımız adımları değerlendirme fırsatı bulacağız. Hedefimiz en kısa zamanda ticaret hacmimizi 1 milyar dolara çıkarmıktır. İki ülke parlamenterleri arasında tesis edilen yakın diyaloğun inşallah önümüzdeki süreçte de devam ettirmeliyiz. Ticaret ve yatırım alanında işbirliğimizi tahkim etmeliyiz. Türkiye ve Pakistan arasındaki bu dayanışmanın güçlenerek devamı, inanıyorum ki İslam dünyasına örnek teşkil edecektir.

VİCDANIMIZI YARALAYAN KEŞMİR SORUNUNU BM'YE TAŞIYACAĞIZ

Konsey bünyesinde imzalanan 51 anlaşma ve belge en kısa zamanda hayata geçirilmek suretiyle çok ciddi mesafe kat edeceğiz. Tabii bunu yeterli görmüyoruz. İnsanımıza istihdam sağlayacak yeni ortaklıkları el birliğiyle hayata geçirmeliyiz. Hiçbir engelin bizim imkanlarımızı tam olarak kullanmaktan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. Altyapı yatırımları, sağlık ve savunma sanayi alanlarında işbirliğimizi kararlılıkla sürdürmeliyiz. Türkiye kalkınma odaklı projeleri çerçevesinde Pakistanlı kardeşlerine destek veriyor. YÖK ile Pakistan yüksek öğretim kurulu arasında imzalanacak her yıl 500 Pakistanlı öğrencimizin ülkemizde doktora yapmasını öngören mutabakat zaptını da çok kıymetli buluyorum. Yaklaşık 70 yıldır çözülememeyen Keşmir sorunu vicdanlarımızı yaralamaya devam ediyor. Keşmir'de son dönemde yaşanan gelişmeler bu sorunun çözümünün ne derece acil olduğunu bir kez daha göstermiştir. Keşmirli kardeşlerimizin yaşadığı ısdırapların farkındayız. Bizler de İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği seçimlerinin yapıldığı bu günlerde, arkadaşlarımız Keşmir sorununu BM'ye ayrıca taşıyacağız. Uluslarası toplum daha fazla çaba sarfetmelidir. Keşmir sorununun bölge halklarının talepleri dikkate alınarak Hindistan ve Pakistan'ın diyalogla çözmesini arzu ediyorum. Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Şahsıma ve heyetime gösterdiğiniz hüsnü kabul için bir kez daha teşekkür ediyorum, sizleri ve tüm Pakistanlı kardeşlerimi muhabbet ve hürmetle selamlıyormu.