1
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oda ve borsa yöneticilerine yaptığı konuşmada FETÖ ile mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini söyleyerek şöyle konuştu: "Daha çok şeyler meydana çıkacak. Daha noktayı koymuş değiliz, bu bir virgüldür, daha devam ediyoruz. Rehavet yok, gevşemek yok. Kararlı bir şekilde mücadeleyi devam ettirmek durumundayız."
Ülkemizin tarihinin en kanlı ve tehlikeli darbe girişiminden 20 gün sonra sizlerle beraber olmanın memnuniyeti içerisindeyim. Türkiye bu hain girişimini sivil, polis, asker, 238 evladının şehadeti 2 bin 197 evladının yaralanmasıyla geride bırakmıştır. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Biz ülke ve millet olarak darbelerle, darbe girişimleriyle, terör eylemleriyle, ihanetlerle ilk defa karşılaşmıyoruz. 93 yıllık Cumhuriyet tarihimizde 2 darbeye, pekçok darbe girişimine, muhtıralara, ASALA'sından PKK'sına, DHKP/C'den DAİŞ'e pek çok ihanetle karşı karşıya kaldık. Bu ülke niye bu kadar çok saldırıyla karşı karşıya kalıyor? Her devletin, her toplumun kendine göre sıkıntıları, sancıları var. Ama biz neredeyse onların tamamının yaşadığı kadar sıkıntıyı tek başımıza göğüslemek zorunda kalıyoruz. Bugün dünyada dış kaynaklı terör eylemine maruz kalan ülkeler yok mu, var. Darbelere, darbe girişimlerine maruz kalan ülkeler yok mu, var. Sığınmacı akınına uğrayan ülkeler yok mu, var. Gizli açık, ekonomik, sosyal, siyasi sabotajlara ülkeler yok mu, varl. Türkiye'nin farkı bunların hepsini de eş zamanlı yaşıyor olmasıdır.
15 TEMMUZ BU MİLLETİ DEVLETSİZ BIRAKMA GİRİŞİMİDİR
Bunca tehdide aynı anda maruz kalıp da dimdik durmayı başaracak Türkiye'den başka bir ülke var mıdır, işte onu bilmiyorum. Allah'a hamdolsun, bir taraftan terörle mücadele ederken diğer taraftan bütün terör örgütlerinin ortağı durumunda olan Fetullahçı terör örgütünün darbe girişimini püskürttük. Ama bunu sizlerle beraber yaptık. O akşam çağrımıza uyan elhamdülillah milletimizle beraber yaptık. Bu millet alnı öpülesi bir millettir. Şair diyor ya yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan, elhamdülillah, millet arkamızdan yürüdü. Bizi yalnız bırakmadı. Bir anda hepsi meydanlara, havalimanlarına doldu. Bizim milletimiz tankların altına yattı. F16'lardan, F4'lerden kaçmadı. Helikopterlerin mermilerine göğsünü siper etti. Çonkü onun istiklalinin de, istikbalinin de sigortası imanıydı, bunu yaptı. Uzun yıllardır altını çiziyorum, bu coğrafyayı bin yıl önce vatanımız olarak belirlediğimiz günden beri kesintisiz bir mücadele içindeyiz. Bu mücadeleyi bırakırsak hem vatansız hem de devletsiz kalırız. Her fırsatta bizim rabiamız var diyorum; tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet...İşte bu yalın gerçeği anlatmaya çalışıyorum. 15 Temmuz bu milleti bayraksız, vatansız, devletsiz bırakma girişimidir.
MİLLET ÜLKEMİZİ BU SAPIKLARA BIRAKMAYACAĞIZ DEMİŞTİR
Bu girişimde bulunan ihanet şebekesinin bayrak, millet, vatan, devlet diye bir derdi yoktur. Onlar sözümona kendilerini dünya vatandaşı sayıyorlar. Örgütlendikleri 160 ülkenin tamamını güya vatan kabul ediyorlar. Eninde sonunda oraları da ele geçireceklerini söyleyene kadar bu konuda özgüven sahibi olmaya çalışıyorlar. Amerika'yı da ele geçireceklermiş, öyle diyorlar. Sadece itikadi olarak değil milli olarak da sapkın bir örgütle karşı karşıyayız. 15 Temmuz'da çok şehit, çok yaralı verdik. Çok büyük tehlike yaşadık. Ama 15 Temmuz'un kazanımı milletimizin bu ihanet şebekesinin gerçek yüzünü görmesi, maskesini indirmiş olmasıdır. 15 Temmuz'da milletimiz sadece terör örgütünü değil, benzer yöntemlere başvurmak isteyen herkese mesajını açık ve net bir şekilde vermiştir. "Bizim bu ülkeden başka vatanımız" yoktur demiştir. "Bu ülkemizi de bu sapıklara bırakmayacağız" demiştir. Milletimiz o gece mekan, meşrep, parti farkı gözetmeksizin sokaklara dökülmüştür. Bu asla bir içe kapanma refleksi değildir. Dün gece hastanede 19 gündür yaralı olup şehadet şerbetini içen Oğuzhan kardeşimizin ailesini ziyaret ettim.
23 YAŞINDAKİ FİDANIN MORGDA ŞEHADETİNİ GÖREYİM DEDİM
25 yaşında dünya güzeli bir fidan. Şehadette bir başka güzelleşmiş. Morgda cemalini göreyim dedim. Sol gözünden aldığı bir şarapnel parçası almış. Şehadet şerbeti içerek Rabbime yürüdü. Bu gençleri bu yola sevkeden nedir? Allah'a, şehadete, vatan, bayrak... Erzurum'un Şenkaya ilçesinden bir gencimiz. Dalyan gibidir maşallah. Babadan, dededen hiçbirisinden gözyaşı yok. Bende gözyaşı var onlar da yok. Bir evlatları kalmış Kadir. O da bu yola girmiş. Şenkaya'da 20 tane devletin verdiği imkanlarla hayvan besleyen emekli bir ailenin evladı. Yarın defnedecekler. Rabbim şehadet makamında sevgili peygamberimize komşu eylesin. Bu iman başka bir şey. Şu külliyede 5 şehidimiz vardı, altıncısı da Oğuzhan oldu. Düşünebiliyor musunuz, zerre kadar insanlıktan nasibini almış olan birileri şu külliyenin önünde elinde bayraktan başka silahı olmayan insanların üzerine yağdırabilir mi? Onların elinde silah yoktu, tek silahı imanlarıydı, bayraklarıydı. Ve bomba yağdı. Kardeşimizin başı vücudundan ayrıldı ve şuradaki kongre merkezimizin çatısına düştü.
DAHA NOKTAYI KOYMUŞ DEĞİLİZ BU BİR VİRGÜLDÜR...
Daha önce tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet dediğim bu takıma birileri cemaat diyor, cemaatle alakası yok. Bunlar tam bir terör örgütüdür. Bu terör örgütü bu ülkede ne yazık ki aileleri birbirinden ayırıyor. Anayı kocasından, evladından ayırıyor. Bunları ben hep Haşhaşi diye anıyorum. Bunlar Hasan Sebbah'ın peşinden giderliyor. Bunların iyi yetişmiş kadroları var, şeytan da çok iyi yetişmiş. Allah'a ilk isyan eden şeytan oldu. Ne dedi; onları topraktan beni ateşten yarattı dedi isyan etti. Bunları Allah'ı istismar ederek milleti aldattılar, ilmi istismar ederek milleti aldattılar. Himmet diyerek milleti soydular, soğana çevirdiler. Daha çok şeyler meydana çıkacak. Daha noktayı koymuş değiliz, bu bir virgüldür, daha devam ediyoruz. Rehavet yok, gevşemek yok. Kararlı bir şekilde mücadeleyi devam ettirmek durumundayız. Virüs her yere sirayet etmiş durumda. Temizlemek zorundayız. Mevlana Hazretleri'nin pergel benzetmesi gibi bir ayağı Anadolu'da diğer ayağımızı dünyadaki tüm mazlumlara sahip çıkma iradesiyle ortadayız.
ORAYA TÜRK BAYRAĞI DIŞINDA HİÇBİR BAYRAKLA GELMEYİN
Meydanı ne FETÖ, ne PKK, ne de DAİŞ'e, ihanet çetelerine asla bırakmayacağız. Bu millet birliğini beraberliğini muhafaza ettiği sürece Allah'ın izniyle Türkiye'nin önünde kimse duramaz. Pazar günü İstanbul'da Yenikapı meydanında Cumhurbaşkanlığı olarak Demokrasi ve Şehitler Mitingi yapacağız. Tüm milletimiz davetli, parti, şu bu ayrımı yapmadan. Başta parlamento başkanımız İsmail Bey olmak üzere, bunun yanında AK Parti Genel Başkanı, CHP ve MHP Genel Başkanlarına birer davet çıkardım. Bu milli birliğimizin ifadesi olmak üzere mesajlarımızı orada birlikte verelim istedim. Demokrasi ve şehitler olduğu için bu anlamlı. Oraya Türk bayrağından başka bir bayrak asla gelmesin istiyorum. Orada bayrağımızın dışında herhangi bir parti, sendika şu bu hiçbir bayrak orada istemuyorum. Orada sadece kendi Türk bayrağımız olsun. Meydanı tamamıyla ona ayıralım.
SAYIN BAHÇELİ'YE İCABETİNDEN ÖTÜRÜ TEŞEKKÜR EDİYORUM
KKTC, Azerbaycan gibi bayraklar olabilir onlar zaten bizim aile ferdimizdir. Sayın Bahçeli'nin bu davete icabetini aldım, sağolsunlar varolsunlar. Ben sayın Kılıçdaroğlu'nun da orada olmasını istiyorum. Onlar da bir heyetle katılacaklarını açıklamışlar. Öyle zannediyorum ki, durumu tekrar gözden geçirir ve Yenikapı'da olma kararını verir. FETÖ ihanet şebekesinin 17-25 Aralık'ta adliye, emniyet ve bürokraside gücünü kırmak için ciddi adımlar attık. 15 Temmuz'da yakalananlar buzdağının görünen yüzü. Bu örgütün bir de iş dünyası ayağı var. En güçlü oldukları yer belki de orası. Finansı olmayan hiçbir proje başarıya ulaşamaz. Bu eli kanlı örgütün iş dünyası içindeki tüm bağlantılarını tamamen kesmekte kararlıyız. Kimseye acıyacak durumumuz yok, acırsanız acıyacak hale gelirsiniz. Bunlar eğitimle uğraşıyorlar anlayışıyla yaklaştık. Rabbimden ben de af diliyorum, milletimden özür diliyorum, dün de söyledim.
BUNLARIN EVİ, DERNEĞİ, VAKFI BİRER TERÖR YUVASIDIR
Burada hata yapmışız. Olaya biz tabii samimiyetle baktık. Ne yazık ki karşımızdakilerden bunu görmedik. Bu dediğimiz adımları atmazsak şehitlerimize, gazilerimize, tankların karşısına çıkan milletimize hesap veremeyiz. FETÖ terör örgütüne aktarılan her kuruş bu millete sıkılmak üzere namluya sürülmüş birer mermidir. Millete kurşun sıkanı nasıl affetmiyorsak, o kurşunu finanse edeni de affetmeyeceğiz. Artık bu yapının her okulu, her dersanesi, her evi birer terör yuvası, her şirketi, derneği, vakfı birer terör organizasyonudur. Bu hain yapıyla ve mensuplarıyla ilgili olarak hala ama, fakat diye başlayan cümleler kuranlar benim indimde gönlü onlarla birlikte olanlardır. Şunu herkes kabul etmeli, bu adamlar katildir. Ellerine masumların kanı bulaşmıştır. Riyakârdır, ikiyüzlülük karakterleri haline dönüşmüştür. Sinsidir, her sözlerinin gerisinde başka niyet vardır. Hırsızdır, sınav sorularını çalarak, usülsüz atamalar yaparak milyonlarca insanın geleceğini çalışmışlardır.
BU AKIL PENSİLVANYA'DAKİNİN AKLI DEĞİL! ONUN O KADAR AKLI YOK!
TSK'yı, Emniyet teşkilatımızı, yargıyı böyle ele geçirmişlerdir. Bu adamlar gaspçıdır, işadamlarından ve esnaftan tehditle, şantajla himmet adı altında çok büyük paralar toplamıştır. Belki aramızda bunun muhatabı olanlar vardır. Bunlar haindir, kendi milletini, ülkesini karalamak için çalışmaktadır. Maşadır, çünkü yaptıkları işlerin kahir ekseriyeti kendilerinden ziyade başka birilerine, üst akıla hizmet etmeye yöneliktir. O Pensilvanya'daki üst akıl değil ha! Onun o kadar kafası çalışmaz! Üst akıl başka! Ne demek istediğimi herhalde anlıyorsunuz. Bunlar fasıktır, dini istismar edip örgüt çıkarları için tahribe yönelmiştir. Bu ihanet şebekesinin ve arkasında durmak için aklı, vicdanı, izanı, imanı olan herhangi bir kişinin nasıl bir sebebi olabilir.
KUDRETİ YETMEYEN TAŞ YIĞININDAN NE BEKLİYORSUNUZ?
Hala "şu günü bekleyin" diye milleti tehdit ediyorlar. Şimdi de 14 Ağustos'u bekleyin diyorlar. Biz namert değiliz, biz mertiz, mert! Biz seferle emrolduk, zafer hakimler hakimi olan Allah'a aittir. Biz onu yaparız. Biz şu anda seferdeyiz. Kardeşlerimiz alçaklık bir karakter meselesidir, zaman ve mekan sınırı taşımaz. Şahsiyetiniz kirlenmişse günün 24 saati, yılın 355 günü ihanetinizi dışarı vurabilirsiniz. Attıkları her adım onu foseptik çukurda daha da aşağı çekiyor, çekecektir. Milletimiz onların boylarının ölçüsünü aldı, ölçtü. Şairin dediği gibi kaderin üstündeki kader onlar için hükmünü verdi. Artık ne yapsalar, ne söyleseler, ne tehditler savursalar boş. Biz önlemlerimizi almayı almaya devam edeceğiz. Birileri diyor ki, bu bir inanç meselesi diyor. Taşa, ağaca, puta tapan da kendi dünyasında samimi olarak inanıyor. Hz. İbrahim Aleyüsselatı Vesselam döneminde putlar kırılmış. Bakıyorlar kim kırmış diye. Çağırıyorlar, soruyorlar "İbrahim sen mi kırdın?" "Sorsanıza boynunda balta olan puta, dili yok mu size söylesin" Diyorlar ki, "O konuşamaz ki, o anlatamaz ki". Görmeyen, anlatamayan, hiçbir şeye gücü kudreti yetmeyen bir taş yığınından ne bekliyorsunuz, ona nasıl tapınırsınız diyor.
BUNUN SÖZDE ESERLERİNİ BİR MERCEK ALTINA ALALIM
Çıkıyorlar, sıkılmadan, utanmadan önünde de güya bir kariyeri var, "O bize şahdamarından daha yakın" diyor. Kim için diyor Pensilvanya'dakine diyor. Be dangalak, be şarlatan, Allah'ü Teala ne diyor "Ben size şah damarınızdan yakınım" diyor. Bize şahdamarımızdan yakın olan Allah'tır. Bu bir şirktir, küfürdür. Çünkü Pensilvanya'dakini Tanrılaştırıyorsunuz, öbür kelimeyi kullanmıyorum. FETÖ mensupları sedce Pensilvanya'daki şarlatana inanıyor, onun için yaşıyor. Bizim inanç dünyamızda bu anlayışın en küçük bir noktası yoktur. Sözde kitaplar yazıyormuş, sözde eserler yazıyormuş. Ne tür intihaller yapıldığını bilemem ama çok olduğu belli. Diyanet İşleri Başkanımıza söyledim, onun sözde eserlerini Din İşleri Yüksek Kurulumuza verin, bunları bir incelesinler, inceletsinler. Bu kitapların içinde birçok bizim dinimizle bağdaşmayan ifadeler var. Ondan sonra da FETÖ'nün günah galerisi diye bir kitabı siz yapın. Burada bütün gerçekler ortaya serilsin.
BUNUN EN İDEALİNİ DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU YAPAR
Bunun en ideali Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yapması. Bunu bekliyoruz. Şöyle efradını cami ağyarını mani bir eser ortaya konsun. İşadamlarımızdan da özel bir ricam var. Çevrenizde hala bu gafletten uyanamayan varsa müsamahayı, iyiniyeti bir yere bırakın derhal onları adalete temsil edin, bu kadar söylüyorum. Bu yakınınızda olabilir, bak söyleyeyim. Bu süreç içerisinde ne yazık ki kardeşi var, oğlu var savunuyor. Hz. Nuh Aleyhüsselam'a gelen uyarıyı bilmiyor musunuz "Eşini de, çocuklarını da bırak ya Nuh" diyor. "Onlar senden değil, sen sana inananlarla birlikte gemiye bin" diyor. Bizim burada hassas olmamız lazım. 79 milyon vatandaşımızın, 239 şehidimizin ve gazimizin inanın vebali vardır. Odalarımız ve borsalarımız tarihimizdeki Ahilik geleneğimizin bugünkü temsilcileridir. Ahi sadece işini yapan, üreten, sanatını icra eden kişi değildir. Ahi aynı zamanda, yeri geldiğinde ülkesi ve milleti için malı, canı, yüreğiyle mücadele eden geleceği de inşa eden kişidir.
BATI ZİL TAKIP OYNAYACAKTI ZİLLERİ ELİNDE KALDI
Esnafımızın, sanatkârımızın, işadamlarımızın 15 Temmuz'da gösterdiği güçlü duruşu yakından biliyorum. Darbe girişiminin gerisindeki amaçlarından biri Türkiye'nin birikimini yok etmek olduğunun çok iyi farkındayız. Bu oyun defalarca oynandı, bedelini ödedik. Şimdi daha çok çalışma, üretme, ihraç etme, istihdam etme, dünyayı dolaşma zamanı. Yaşanan darbe girişimine rağmen ekonomimiz çok sınırlı, kısa sürede telafi edilen bir dalgalanma dışında yolunda ilerlemeye hamdolsun devam ediyor. Batı başka şeyler bekliyor, zil takıp oynayacaklar. Ama rabbim onlara fırsat vermiyor. Zilleri de elinde kaldı, oturdular kaldılar. Bu millete şükranımızı, teşekkürümüzü en güzel ekonomiyi sürekli ileriye taşıyarak, refahı sürekli arttırarak ifade etmeliyiz. Oda ve Borsalar Birliği bizim en çok istişare ettiğimiz birimler. Evvelsi gün sağolsun sayın Hisarcıklı, uluslararası camianın Türkiye'deki en üst düzeydeki yöneticilerini davet etmek suretiyle bu salonda onlarla biraraya geldik.
MİLLET SABAHLARA KADAR SOKAKLARDA, MEYDANLARDA
15 Temmuz'dan sonra borçlanma ihalelerinde beklenenin üzerinde talep geliyor. Eskiden OHAL ilan edildiğinde herkes evde stoklama yapar. Şimdi OHAL ilan edildi millet sabahlara kadar sokaklarda, meydanlarda. Herkes evinden neyi var neyi yok getiriyor. Burada külliyenin önünde çadırlar var. Her akşam Ramazan çadırları gibi. Her yer öyle Diyarbakır, Van, Batman, İzmir'de Konak her gece öyle. Karadeniz'e bakıyorsun Rize, Trabzon, Samsun öyle, Adana öyle, Tekirdağ öyle, Edirne öyle. Mardin'i unutmayalım, Kahramanmaraş'ı unutmayalım diyor. 81 vilayetimizin 81'i öyle. 15 Temmuz'dan bu yana dövizden TL'ye geçen rakam 10 milyar oldu. Enflasyonda küçük bir yükselmeye rağmen olayın çapıyla mukayese ettiğimizde bunun geçici olduğunu söyleyebiliriz.
BANKALARIN HEPSİ MİLLETİN PARASIYLA ÇALIŞIYOR
Konut alımlarında özellikle devlet ve özel sektör bankaları lütfen faiz oranlarını yıllık şöyle 9'a doğru çekiversinler. Kaybetmezsiniz yahu. Dur bakalım iyi sinyaller geliyor. Şimdi asıl bu dönemdir aslolan. Burada eğer yıllık faiz oranlarının şöyle 10'un altında tek haneli rakamlara, sanayilerimiz için de rakam vermeyeyim, oranları çok daha aşağıya çekip sürümden kazanmalarını istiyorum. Hangi banka kendi öz sermayesiyle çalışıyor. Hepsi milletin parasıyla çalışıyor. Böyle bir adım var, dolayısıyla sürümden kazanın. Japonya'ya bakın, eksi faiz. Amerika'da sıfır virgüllerle çalışıyor, Avrupa 1, 1. Bize ne oluyor arkadaş? 9, 10, 15,16'lara gidiyor. Olmaz yahu bu zulümdür, zulüm! Dün Emlak Konut'a sordum "Ne alemde?" dedim. Şu anda yoğun bir konut satışımız var dendi. 600 milyon girişi olan bir konut satışı. Demek ki biraz düşürünce konut satışları fırladı.
KAPIYA KOYUYORSUN MAHKEME KARARIYLA GERİ GELİYOR
Biz şimdi 3 aylık OHAL ilan ettik diye bazı kesimler rahatsız oluyorlar. Bir defa biz devleti yeniden yapılandırmaya mecburuz. A'dan Z'Ye tepeden tırnağa yapılanmayı elden geçirmek durumundayız. 14 yıllık Başbakan ve Cumhurbaşkanlığım döneminde edindiğim ciddi tecrübeler ve yaptığımız çalışmalar var. Biz dersimizi iyi çalışırız. Birçok bakan arkadaşlarım, Başbakan olmak üzere birçoğu kendi alanlarında ciddi deneyim sahibi oldular bu süreç içerisinde. Nerede ne gibi açıklar var, aksamalar var bunları gayet iyi biliyoruz. Bu aksamaların giderilmesi lazım. Bana hep sizden şikayetler geliyor. Diyelim ki bir işçiden memnun değilsin. Kapıya koyuyorsun, ihbar tazminatını, kıdem tazminatını veriyorsun. Gidiyor iş mahkemesine tekrar geri gönderiliyor. Çok farklı bir ikramiye ödemek suretiyle almak zorunda kalıyorsun. Bunları bizim gözden geçirmemiz, gerek özel sektörün gerek devletin bu anlayıştan kurtulması gerekiyor.
BEN TEKME TOKAT KAPIYA KOYUN DİYE BİR ŞEY DEMİYORUM
Bir insan çalıştığı topluma ihanet içindeyse, faydalı değilse, çalışmıyorsa bu insanı sırtımızda taşımaya mecbur muyuz? Ben tekme tokat kapıya koyun demiyorum, ihbar, kıdem tazminatı verirsin başının çaresine bak dersin. Ben ekonomi, iş hukuku okudum. Girdin içeri ölene kadar kal orada, böyle bir şey olmaz. Şimdi bunlardan devleti arındırma zamanı. Bu yasal düzenleme Anayasa değişikliği gerektirecek. Bu konuda muhalefet liderlerine de söyledim. Anayasa değişikliğiyle ilgili asgari müştereklerde, milletin önemli dertleri var hiç olmazsa bunlarda hallederseniz ülke rahatlar. Devlet, millet rahatlar. Biz hala 50'li yılların yasalarıyla bu ülkeyi idare edemeyiz. Darbe yasalarıyla bu ülkeyi idare edemeyiz.