Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yıl sonuna kadar sabredelim ondan sonra millete gidelim

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Tarım Projesi programında açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Onlara her türlü desteği vereceksiniz, ondan sonra kalkıp Türkiye'ye AB müzakereleri durdurabilecek diyeceksin. Geç kaldınız yahu, hemen kararınızı verin! Sayın Başbakan burada, Bakanlar burada, ben de Cumhurbaşkanı olarak diyorum ki, yıl sonuna kadar sabredelim ondan sonra millete gidelim.'' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

Değerli çiftçi kardeşlerim, şu anda milletin evine sığmayıp, dışarıda bizi izleyen kardeşlerim. Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız tarafından geliştirilerek uygulamaya sokulan Milli Tarım Projemizin milletimize, ülkemize, çiftçilerimize hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Rahmetli Aşık Veysel, ne güzel söylemiş; Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır. Beyhude dolandım, boşa yoruldum, benim sadık yarim kara topraktır... Sadık yarimiz olan toprağa hak ettiği değeri vermezsek topyekün insanlığın geleceğini tehdit altına sokmuş oluruz. 

Toprağa sırtını dönen insan en büyük ihaneti kendisine yapmış olur. Rabbim bizlere topraktan yaradıldığımızı ve yine toprağa döneceğimizi haber veriyor. İlk insan Hz. Adem'den bu yana insanoğlunun hayatta kalmasını ve gelişmesini sağlayan hususların başında tarım ve hayvancılık konusundaki başarısı geliyor. İnsanoğlu tarım ve hayvancılığı daha doğrusu bunların endüsrtisini geliştiremiyor olmasaydı medeniyet olmazdı.

TOPRAKLARIMIZI NE YAZIK Kİ AZOTLU GÜBREYLE MAHVETTİK

Tarım konusu diğer tüm işlerden farklı olarak insanlığın varlığını sürdürebilmesinin olmazsa olmazıdır. Ülkemizde tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi konusundaki projelerin ne kadar önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Milli Tarım Projesi gerçekten de her türlü takdiri ve desteği hak ediyor. Havza bazlı üretimi destekleme ve hayvancılıkta yerli üretimi destekleme adı altında iki başlıkla hayata geçirilen bu projeye hep birlikte sahip çıkmalıyız. Anadolu dünyanın en kadim tarım ve hayvancılık coğrafyası olmasına rağmen maalesef bugün olmamız gereken yerin çok uzağındayız. Topraklarımızda doğru planlama yaparak hakkıyla değerlendiremiyoruz. Meralarımız var ama et fiyatları almış başını gidiyor. İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek için ithalat yapmak zorunda kalıyoruz. Bu kabul edilebilir bir manzara değildir. Şu azotlu gübreyle topraklarımızı mahvettik. Topraklarımız suyla buluştuğu zaman ne yazık ki çamur olup, akıp gidiyor. Doğallıktan uzak. Tüm hastalıkların temelinde de o gübreleme yatıyor. Doğal gübreye dönmek durumundayız. Çöp atıklarını kompost gübreye çevirmek suretiyle gübrelemede bunları rahatlıkla kullanabiliriz. Bu kimyevi azotun tehdidinden bütün bu tarımsal gıdalarımızı kurtarabiliriz.

BU TOPRAKLARA YENİDEN TOHUMLAR ATMAK ZAMANIDIR

Tohum toprağa düşmeden can bulmaz. Toprağa düşen tohumdan kaliteli ürün istiyorsanız, gübresinden suyuna kadar tüm ihtiyaçlarını karşılamanız gerekir. Aynı süreç devletlerin, milletlerin hayatlarında geçerlidir. Anadolu Selçuklu, Büyük Selçuklu'nun Sultan Alparslan'la bu toprakların üzerine attığı tohumla inşa edilmiştir. Osmanlı da o tohumların izini takip ederek kurulmuştur. Cumhuriyet'te Osmanlı'nın geniş coğrafyaya yaydığı tohumlar üzerinden vücut bulmuştur. Ecdadımız her dönemde gittiği her yerde toplanın altını bereketli kılmanın, üzerini de mamur etmenin çabası içinde olmuştur. Bu şekilde geniş coğrafyada atılan sevgi, dostluk, kardeşlik tohumları aradan asırlar geçse de canlılığını sürdürmektedir. Sadece biraz suya, kardeşliğe, dostluğa ihtiyaç vardır. Biz 14 yıldır Balkanlar, OrtaAsya, Kuzey Afrika, Ortadoğu'ya kadar kültürel bağlarımız olduğu her yerde bu anlayışla gönül köprüleri kurmanın çabaları içerisindeyiz. Geçen hafta Belarus'ta Minsk Camii açılışını yaptık. Eksi 8 derecede, oradaki kardeşlerimizle kucaklaştık. Tarihinde asla sömürgecilik utancı bulunmayan bir millet olarak gittiğimiz her yerdeki kardeşlerimize yardım eli uzatıyor, projeler teklif ediyoruz.

BEN SAMANLARI MİLLET İÇİN ALLAH İÇİN YAKTIM DEMİŞ!

Benim hanım kardeşlerim de boş durmadı ha! Baktım hanım kardeşlerim direksiyonun başına geçti kamyon sürüyor. Darbe girişimi sonrası bu samanlarını ateşe veren çiftçi kardeşim kendisine zararının tazmini teklif edildiğinde "Biz o samanları Allah için millet için yaktık" diyerek asaletini gösterdi. Çoğunluğu çiftçi olan Kazanlı kardeşlerimden 9 tanesi orada şehit oldu. Pekçok şehirlerimizde çiftçilerimiz darbecilere katılanlara engel olmak amacıyla, traktörleriyle kışlaların önüne gelip saflarını belli etmişlerdir. Böyle bir millete kim diz çöktürebilir, soruyorum. Böyle bir milleti kim teslim alabilir? Görüyorsunuz bir tarafta Doğu, bir tarafta Orta Anadolu. Dünyanın dört bir yanındaki mağdur ve mazlumların yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz. Biz kendimiz için istediğimizi mümin kardeşimize istemekle mükellef bir milletiz. İnşallah kendi meselelerimizle birlikte coğrafyamızdan başlayarak umudumuzu bize bağlamış tüm kardeşlerimizin güvene, huzura, refaha kavuşacağı günler yakındır.

BU KEZ ÖYLE BİR CEVAP VERECEĞİZ Kİ NİYET BİLE EDEMEYECEKLER

Geçen hafta Sakarya'da, Derik'te şehit edilen kaymakam ve Bakanlıkça görevlendiren belediye başkanımız Muhammet Fatih Safitürk kardeşimizin cenazesine katıldık. Ateş düştüğü yeri yakar misali bir yönüyle yürekleri sızlatan bir manzaraydı. Ama Kaymakamımızın gerek eşi, gerek babasının metaneti, ülkemizin geleceğine olan inancını bir kez daha güçlendirdi. Muhammet Fatih kardeşimizin şehadeti öfkemizi ve üzüntümüzü arttırken bölücü terör örgütüne mücadele azmimizi biledi ve arttırdı. Buradan sizlerin huzurunda hükümetimize, Genelkurmay Başkanlığımıza, İçişleri Bakanlığımıza, kuvvet komutanlarımıza, istihbarat teşkilatlarına, köy korucularına şu mesajı vermek istiyorum; Hamdolsun bugüne kadar hiçbir şehit kardeşimizin kanını yerde koymadık, koymayacağız. Ama mesele artık kanı yerde koymak, koymamak boyutunu aşmıştır. Türk Milleti'ne yönelik her saldırıya, ihanet girişimine öyle bir cevap verebileceğiz ki bu kez değil teşebbüs etmek böyle bir niyeti aklından dahi geçiremeyecektir. 

BUNLARA DÜNYAYI DAR ETMEZSEK BİZE YAZIKLAR OLSUN

Teröre destek veren, siyasi destek verenlere dünyayı dar etmezsek yazıklar olsun bize. PKK'nın veya bir başkasının çapı ne olursa olsun en küçük bir müsamaha ve tereddüt yoktur. Tam tersine var gücümüzle terör örgütünün tepesine binecek, bilinen  bilinmeyen ne kadar adamı, destekçisi yardakçısı varsa hepsini de hukuk çerçevesinde hak ettiği cezaya çarptıracağız. Hükümetimiz ve MHP şu anda idamı görüşmeye hazır. Parlamento bu kararı aldığı takdirde bana geldiği takdirde ben bunu onaylarım. Bu referandum olduğu için millete gelecek. Asıl onay merci sizsiniz millet. Şimdi Batı çıkmış ne diyor; idam olmaz! Nereden bunu konuşuyorsunuz diyor! Ey Batı, bu milletin kaderi sizin elinizde değil! Bu milletin kaderi bizim elimizdedir. Dünyanın büyük çoğunluğunda idam var. Sen kimsin yahu! Neymiş oradaki parlamentonun başkanı. Sen Türkiye adına ne zamandan beri karar verme yetkisine sahipsin. 53 yıldır Türkiye'yi AB'ye almayan sen veya siz nasıl olup da Türkiye hakkında böyle bir karar verebilirsin. Sen daha Türkiye'yi tanıyamamışsın. Türkiye'de birileriyle çevirdiğiniz fırıldaklarla değil bu millet kendi kararını kendi verir. 

YIL SONUNA KADAR SABREDELİM ONDAN SONRA MİLLETE GİDELİM

Siz önce verdiğiniz sözleri tutun. Avrupa'da, kongre binasında önce terör örgütlerinin temsilcilerini temizleyin. PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmek meseleyi bitirmez. Önce onların temsilcilerini temizleyin de sizi o zaman görelim. Şu anda Almanya, Fransa, İsveç, Hollanda'da terör örgütünün ajanları cirit atıyor cirit. Onlara her türlü desteği vereceksiniz, ondan sonra kalkıp Türkiye'ye AB müzakereleri durdurabilecek diyeceksin. Geç kaldınız yahu, hemen kararınızı verin! Sayın Başbakan burada, Bakanlar burada, ben de Cumhurbaşkanı olarak diyorum ki, yıl sonuna kadar sabredelim ondan sonra millete gidelim. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi? Gidelim millete. İngiltere'de millet ne yaptı, çıkalım dedi. Ve çıktılar.

SENİN HER YERİN YAPTIRIM OLSA NE YAZAR!

Avrupa şimdiye kadar verdiği hiçbir sözü tutmadı. Biz dürüst olanlarla yol yürürüz. Lafa bak yaptırıma gideriz diyor. Senin her yerin yaptırım olsa ne yazar. Biz de bu saldırıya cevap olarak onların kullandığı ne kadar maşa, ne kadar alet varsa hepsinin kafasını eziyoruz. Ellerinizden geleni ardınıza koymayın. Senin her yerin yaptırım olsan ne yazar! Bu ülkenin tek bir evladının tırnağına o teröristlerin ve yardakçıların milyon tanesini değişmeyiz. Uluslararası alanda da terör örgütlerinin arkasındaki güçlerle hesaplaşmaktan geri durmayız. 15 Temmuz bizim artık canımızdan başka kaybedecek hiçbir şeyimizin kalmadığını gördüğümüz gündür. Hodri meydan diyoruz.