Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çarpıcı mesajlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Külliye'de muhtarlarla buluşmasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

1

SİZ MAHALLENİZİN BEN DE TÜRKİYE'NİN CUMHURBAŞKANI OLARAK...


Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlarla bir araya gelen Erdoğan yaptığı konuşmada 'Türkiye'nin doğrudan milletin oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak yine mahalle halkının oylarıyla iş başına gelmiş muhtarlarla birbirimizi çok iyi anladığımı düşünüyorum. Siz mahallenizin ben de Türkiye'nin muhtarı olarak 78 milyonun tamamına kadar milletimizi kucaklamanın onlara hizmet etmenin çabası içerisindeyiz. Zamanında benim için muhtar bile olamaz diye manşetler attılar. Onları rahatsez eden Beştepe'nin onların emrinde olmaması. İstediklerini yapsınlar ama Beştepe milletin emrinde olmaya devam edecektir.

BURASI MİLLETİN EVİDİR

İki de bir tturmuşlar kaçak saray. Defaetle bunu açıklamamıza rağmen ısrarla bunu söylemeye devam ediyorlar. Niye, iftira at tutmazsa iz bırakır. Bakıyorsunuz geçenlerde yine bir tane muhalefet partisinin genel başkanı sen genel başkansın ayıptır yakışıyor mu bir tv programında ana muhalefetin genel başkanı bunları söylüyordu bu defa beni çağırırlarsa gelirim demeye başladı. Aynısını şimdi diğeri yapıyor. Buna benzer ifadeler kullanılıyor. Bu ülkede siyasetçi olmanın önce dürüst olmaktan geçtiğini bu insanların öğrenmesi lazım. Eğer siyasetçi dürüst olmazsa milletten itibar göremez. Önce biz bunun örneklerini en güzel şekilde vermemiz lazım. Bu mekan ile gurur duymaları gerekirken çünkü burası şahsıma ait bir yer değil burası milletin evi bir külliye olarak bugün burada ben görev görüyorum yarın burada başkaları görev görecek. Mesele böyle bir eseri ülkeme kazandırmaktır. Ve bu eserle birlikte dünyaya farklı bir görüntüyü verebilmektir. Bu eser bu milletin azametini onurunu göstermektedir. Türkiye'nin gündemini terörle kanla kinle karartmak isteyenlere inat geçtiğimiz hafta ülke olarak millet olarak çok güzel çok hayırlı gelişmelere hep birlikte şahitlik ettik. Geçtiğimiz haftalarda ülkemizde doğmuş bir bilim adamının Prof. Dr. Aziz Sancar'ın nobel ödülünü kazandığı haberini Japonya'da aldım bizzat kendisiyle paylaşmıştım.

GÜNEY KIBRIS BARIŞA HAZIRSA SUYU ALIR

Taşıma suyuyla değirmen dönmez. Balonla su taşıyorlardı balon patladı. Şimdi su borularla gidiyor KKTC'ye. İstanbul'da su sorunu vardı biliyorsunuz gemiyle tankerle su getirmek istediler ama getirilen su Kuruçeşme'ye, Beşiktaş'a ancak yetiyordu. Biz ne yaptık 180 km'den İstanbul'a suyu getirdik İstanbul'un su ihtiyacını giderdik 5 adaya da denizin altından su götürdük. O zaman Kıbrıslı bir bakan dedi acaba bize de denizin altından su getiremez misiniz dedi bende zamanı gelince o da olur inşallah dedim. Ve şimdi su denizin altından Kıbrıs'a verilmeye başlandı. Eğer Güney Kıbrıs barışa hazırsa biz Güney Kıbrıs'a da barış suyundan verebiliriz dedik. Bu millet Türk Milleti olarak şanına yakışan ne ise onu her zaman yapar yeter ki bizim karşımızda olanlar da bize gereken saygıyı göstersinler.

ALLAH'IN İZNİYLE DİZ ÇÖKTÜRECEĞİZ

Sayın Merkel ile çok verimli görüşmelerimiz oldu. Mülteci meselesiyle ilgili çok önemli görüşmeler yaptık. Bu sabah İstanbul'da yeni havalimanının inşaatını yürüten firmalarla 6 banka arasında imzalanan 4,6 milyar avroluk kredi anlaşmasına şahitlik ettik sayın Başbakan ile birlikte. Biz hizmet siyasetine mi önem vereceğiz yoksa teröre mi? Terörü biz ne yapacağız yapacağız Allah'ın izniyle diz çöktüreceğiz bundan hiç endişeniz olmasın. Şehitlerimiz tabii ki bizim kanayan yaramız. Bir milletin geleceğinin altında hep şehitler yatmaktadır. Bu vatan şehit kanlarıyla yoğruldu bu hale geldi. Onun için onu bir kenara koyamayız. Ama biz şunu da biliriz. Şehitlerimiz diridir, ölü değildir ve peygamberlikten sonraki en yüce makam orasıdır. Ankara Garı'ndaki kaybettiğimiz vatandaşlarımızın acısı hala içimizi yakıyor. Haftasonu da yine şehitlerimiz oldu.

BURADAN KANDİL'E SESLENİYORUM...

Aslında terörün amacının Türkiye'nin gündeminden, projelerden, yatırımlardan uzak tutmanın olduğunu biliyoruz. Ülkenin ve milletin geleceği için elzem olan bu çalışmaları terk edersek asıl o zaman şehitlerimizin aziz ruhlarını muazzep edeceğimizi biliyoruz. Hem terörle mücadele edecek, hem de Türkiye'nin güçlenmesi için çalışacağız. Her iki mücadeleyi de birlikte yürütecek azme, kararlılığa, güce sahibiz. Bugün aynı zamanda biliyorsunuz Muhtarlar Günü. Bu muhtarlar gününde sesleniyorum. Onlara diyorum ki başaramayacaksınız. Kardeşliğimizi bozamayacaksınız, bayrağımızı indiremeyecek, ezanlarımızı susturamaycaksınız. Bizi 2023 hedeflerimizden vazgeçiremeyeceksiniz. Bizim için kurduğunuz tuzaklara inşallah siz düşeceksiniz. Bin yıllık topraklarımızda bizi parya durumuna düşüremeyeceksiniz. Bizim inancımıza göre ümitsizlik küfür alametidir.

BUNUN ADI TERÖR ÖRGÜTÜ YARDAKÇILIĞIDIR

Bir takım medya kuruluşları siyasetçiler terör örgütünün ve onun siyasi uzantısının propagandası makinasına dönüşmüştür. Bu dünyanın hiç bir yerinde yoktur. Zaman zaman Türkiye dünyanın en demokratik ülkesi dediğimde bundan rahatsız olanlar çıkıyor. Şimdi soruyorum ama ellerini vicdanlarına koyup öyle cevap versinler. Demokrasi ile yönetilen her hangi bir ülkede pkk gibi on binlerce insanın katili olan bir örgütü bizdeki gibi aleni bir şekilde destekleyebilmek mümkün müdür? İspanya, İngiltere Amerika'ya bakın mümkün mü? DHKPC gibi bir terör örgütünü destekleyenlere müsamahaga gösterebilir mi? Demokrasi bu değil. Bunun adı terör yandaşlığı, terör örgütü yardakçılığıdır. Merkel buraya gelmeden önce bir grup kendisine gelmeyin diyor. Bu girişimin içinde yer alanları birer mankurt olarak görüyorum. Daha da acısı bu güruhun önemli bir bölümü kamuda görev yapan devletten maaş alan kişiler olmalarıdır. Yayınladıkları bildiride güya Türkiye'nin onlar için yaşanmaz bir ülke olduğunu söylüyorlar. Rahmetli Cemil Meriç'in güzel bir sözü var. Bu ülkeyi yaşanmaz bulanlar bu ülkeyi yaşanmazlaştıranlardır. Dikkat edin bu güruh her gün konuşur ama millette hiç bir karşılık bulamaz. Ondan sonra da bu millet bizi anlamıyor diyerek kendi toplumuna nefret besler. Terör örgütlerinin yanında olanları milletimiz zaten biliyor, hafızasına bir kez daha kaydediyor. Türkiye ne zaman bir çıkmaza gelse bunlar her zaman karşı tarafta olmuştur.

HER ZAMAN KARŞIMIZA ONLAR ÇIKARLAR

Boğaza köprü yapılmak istenir bunlar karşılarına dikilir. Baraj yapılmak istenir karşısına bunlar dikilir havalimanı yapılmak istenir karşısına bunlar dikilir. Mağdurun mazlumun yanında olacak şekilde politika izlenir karşısına bunlar dikilir. Siyasi iktidarı milletin iradesiyle elde edemeyenlerin bu tür davranışlarını takip ediyoruz. Cumhurbaşkanı olarak yüzde 52 oyla şahsımı bu makama getiren milletime karşı sorumluluklarım benim için her şeyin önünde gelir. Bu şekilde hareket etmek sadece anayasaya değil milletimize karşı da sorumluluğumun gereğidir. Bizler faniyiz. Ne bu makamlar ne de bu mekanlar bize kalmayacak.

MİLLİ İRADEDEN BAŞKA KİMSE BORUSUNU ÖTTÜREMEZ

Benim mücadelem ülkemin ve geleceği için. Ben alışılmış bir Cumhurbaşkanı olmayacağım demiştim. Üstelik bu göreve gökten zembille gelmedim. 11,5 yıl bu ülkenin Başbakanlığını yaptım. Eserlerimiz ortada mı? Eserlerimizin olmadığı bir vilayet ilçe yok. Hazırlıkları süren proje ve hizmetler var. Onları hayata geçirmek zorundayız. 2023 için pek çok proje sözü verdik onları takip etmek zorundayım. Geleceğimiz tehdit edilirken kendimi başka işlerle nasıl meşgul edebilirim? Kendi çıkarları için 78 milyon insanın geleceğini tehlikeye atmaktan çekinmeyenler bu duruşumuzdan rahatsız oluyorlar. İstiyorlar ki Cumhurbaşkanı devreden çıksın biz de ülkeyi istediğimiz gibi yönetelim. Allah ömür halkımız da izin verdiği sürece hiç kimse bu ülkede borusunu öttüremeyecek milli iradeden başka.

YETKİYİ ALIRSANIZ GELİN KARŞIMIZA

Türkiye'yi yönetmek mi istiyorsunuz sandık orada. Geçin milletin karşısına anlatın dersiniz. 1 Kasım'da yetkiyi alırsanız gelin karşımıza her zaman söylüyorum. Bizim için esas olan milletimizin tercihidir. O tercihe saygı duymak bulunduğumuz makamın da gereğidir bundan kimsenin şüphesi olmasın. Milletten alamadığı gücü diğer devlet ve terörü kullanmaya çalışanlara da izin vermeyiz. Adamlar şunu söylüyor yahu! İktidar partisi 40'ın altına düşmeyecek gibi görünüyor bunlara farklı yöntemler uygulamak gerekiyor diyor. Kim bunlar aydın geçinen karanlıklar. Zaman zaman da bunlar kandille irtibat halindeler. Ondan sonra bir kitap yazıyorlar ve ondan bir şeyler kazanmaya çalışıyorlar. Demokratik hukuk devleti olmanın yani anayasanın gereği budur. Biz anayasanın gereği neyse bunu bu ülkede hakim kılacağız.