Cumhurbaşkanı Erdoğan Katar'da önemli mesajlar verdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan Katar Üniversitesi'nde önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ''(Rusya’ya yönelik olarak) “400 bin vatandaşın öldüren zalim Esed’in yanında sizin ne işiniz var... Bu iftirayı (DAİŞ'in petrollerini Türkiye'nin satın aldığı iftirası) atanlar istifa etmek zorundadır. İspatladıkları taktirde ben bu koltukta bir dakika durmam... Rusya’nın orantısız tepkileri devam ederse biz de kendi tedbirlerimizi almak zorunda kalacağız.'' dedi.

1

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi ziyarette bulunduğu Katar'daki Katar Üniversitesi tarafından kendisine verilen fahri doktora töreninde konuştu. Burada öğretim üyeleri ve öğrencilerine seslenen Erdoğan önemli mesajlar verdi. 


Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

TÜRKİYE VE KATAR GÜCÜNÜ ORTAK TARİHTEN ALIYOR

Tüm Katarlı kardeşlerime gösterdiği samimi misafirperverlikleri için şükranlarımı sunuyorum. Türkiy ve Katar gücünü ortak tarihimizden ve kültürümüzden alan mükemmel ilişkilere sahip iki kardeş ülkedir. Devlet ve halklarımız arasındaki ilişkilerin her geçen gün daha da gelişmesinden büyük memnuniyet duyuyorum. 12 yıllık başbakanlığım, 1 yılı aşkın cumhurbaşkanlığı dönemimde Katar ve Türkiye arasındaki lişikileri kendi istikrar ve güvenimimzden asla ayrı görmedik. 

BURADAKİ MERKEZDE TÜRKÇE ÖĞRENME İMKANI OLACAK

Sizler dinamik ve vizyonu güçlü bir ülkede yaşıyor ve eğitim alıyorsunuz. Bu uğurda sizlere her türlü desteği sağlayan liderlerinizi tebrik ediyorum. Buradik Yunus Emre Kültür Merkezi sizlere Türkçe öğrenme imkanı sağlayacak. Katar Üniversitesi'nde bir Türkoloji bölümü açmak üzere bir girişimimiz var. Sayın rektörü bu projeye verdiği destekten ötürü şimdiden şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 

BU SALONUN İSMİNİ DUYUNCA AYRICA MUTLULUK DUYDUM

Türkçe ile birlikte ülkemizin kültürünü gelin Türkiye'de yaşayarak öğrenin. Türkiye geçtiğimiz 13 yılda 200'e yaklaşan üniversite sayısı ile eğitim alanında çok önemli başarılara imza attı. Marmara İlahiyat Fakültesi'nden öğrencilerimizin üniversitesinde Arapça eğitimini aldıklarını memnuniyetle biliyorum. Bu salonun İbn-i Haldun salonu olduğunu duyunca ayrı bir mutluluk duydum. 

TÜRKİYE BİRDEN FAZLA FAY HATTININ ÜZERİNDE DURUYOR

Dünyamız çok ciddi bir aşamadan geçiyor. Esasen Türkiye tarihi ve coğrafi özellikleriyle birden fazla fay hattının kesişim noktasında bulunan bir ülke. Kendi güvenliğimiz ve geleceğimizle birlikte bölgemizdeki tüm dostlarımızla sağlam bir duruş ortaya koyumaya çalışıyorum. Suriye ve Irak'ta yaşanan müessif olaylar her gün tırmanıyor. Sadece Suriye ile 911 km. sınırımız var Irak'a 360-370 km. sınırımız var. Fakat buralarla ilgili ve alakası olmayanların adeta gelip girmelerini anlamak mümkün değil. Eğer terör örgütleriyle mücadeleyse eyvallah, bunu beraber yapalım. Ama orada sivil halka saldırıyorlarsa orada düşünmek lazım. 

KOMŞU OLDUĞUMUZ BÖLGELER SIKINTILARLA DOLU

Filistin, Gazze, Mısır, Yemen, Arakam'daki kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları hep birlikte takip ediyoruz. Türkiye'nin etrafındaki sorunlar bunlarla da sınırlı değil. Aynı zamanda bir Karadeniz ülkesi olan Türkiye bir dizi sıkıntıyla yakından ilgilenmek durumda. Şu anda Kırım, Ukrayna'da yaşananlar ortada. 2008 yılında yaşanan mali kriz komşumuz Yunanistan olmak üzere pek çok Avrupa ülkesini önemli sıkıntılarla karşı karşıya bıraktı. Avrupa'da bazı çevrelerin yaşadıkları ekonomik  sıkıntılara olan tepkileri müslümanlara ve göçmenlere yöneltmeleri yeni sorunlara yol açıyor.

5 DAKİKA İÇİNDE 10 KEZ İKAZ ETMEMİZE RAĞMEN İHLAL SÜRDÜ

Bütün Avrupa ırkçı ve İslamafobik akımlar karşısında yeni imtihanlar veriyor. Bunun karşısında Türkiye itidal ve sorumluluk karşısında bir yaklaşım sergiliyor ve herkese tavsiye ediyor. Bu tutumuzu tüm tahriklere rağmen sürdürdüğümüzün altını özellikle çizmek istiyorum. 24 Kasım tarihinde Hatay ilimizin güneyindeki sınırlarımızda üzüntü verici hadise yaşadık. Suriye'den kalkan ve 5 dakika içinde 10 kez ikaz edilmelerine rağmen ülkemiz topraklarına doğru ilerleyen ve o anda milliyeti bilinmeyen iki savaş uçağı sınırımızdan içeri girdi.

DAHA ÖNCEKİ İHLALLERDE TELEFONLA BİZZAT KENDİM ARADIM

Sınır ihlalinde bulunan bu uçaklardan biri tekrar Suriye'ye dönerken diğer uçak devriye görevi yürüten uçaklarımız tarafından vurularak düşürüldü. Daha sonra bu uçağın Rusya'ya ait olduğu anlaşıldı. Türkiye toprak bütünlüğüne yönelik tehditlere müsamaha gösteremeyeceği konusunda açık ve net olmuştur. Geçen gün Karadeniz'de yaklaşık 10 dakika hava sahamız ihlal edilmiştir. Birinci ihlalde kendilerini uyardık. Telefonla bizzat kendim aradım. G-20 toplantısında bizzat sayın Putin'le bunu konuştum. Orada farklı bir yaklaşım gösterdiler, burada bunu söylemeyeceğim, doğru olmaz. Bundan sonra olmayacağını söyledi ama tekrarlandı. 

BİR ZALİM VE BİR KATİL OLAN ESED'İN ÜLKESİNDE NE İŞİNİZ VAR?

G-20'den dönüyoruz ardından bu olay oluyor. Her ülke, her millet hangi güce sahip olursa olsun karşısındaki millete saygı duymalı, onun onuruyla oynamamalıdır. Halbuki iki ülkenin stratejik işbirliği var. Bu işbirlikte birlikte de çalışıyoruz. Suriye'de 400 bine yakın insanı öldüren bir zalim Esed'in bir katil Esed'in ülkesinde sizin ne işiniz var? Zulme rıza zulümdür. Burada bir zulüm var ve siz de onlarla birlikte hareket ediyorsanız siz de ona ortak olmuşsunuzdur. Bu hassasiyetleri maalesef görmemezlikten geldiler. Yaşanan hadise Suriye kaynaklı tehditlere karşı önceden ilan ettiğimiz angajman kurallarımızın otomatik olarak uygulanmasından ibarettir. 

BİZ BUNDAN SONRA DUYGUSAL DAVRANMAYACAĞIZ

Özel olarak herhangi bir ülkeyi hedef almamız sözkonusu değildir. Bizim gerilimi tırmandırma durumumuz yoktur. Sağduyunun galip geleceğine inanıyoruz. Türkiye ile Rusya önlerinde çok büyük işbirliği potansiyeli olan ülkelerdir. Biz bundan sonra duygusal davranmayacağız. Uluslararası diplomasi neyi gerektiriyorsa o dille hareket edeceğiz. Bazı noktalarda anlaşamasak da gayet iyi bir şekilde ilerledik. Bu sorunların mevcut ilişkilerimize ve potansiyelimize daha fazla zarar vermesini istemiyoruz. Rusya'nın orantısız tepkileri üzüntüyle karşılıyoruz. 

DAİŞ'TEN PETROL ALACAK KADAR AHLAKİ DEĞERLERİMİZİ KAYBETMEDİK

Bunların devam etmesi durumunda elbette biz de kendi tedbirlerimizi almak zorundayız. İlişkilerin irtifa kaybetmesine gönlümüz razı değil. Özellikle DAİŞ'in petrollerini Türkiye'nin satın aldığını söylemek gibi bir iftiranın içerisine girmek böyle bir iftirayı Türkiye'ye atmak hakkına kimse sahip değildir. Türkiye bir terör örgütünden petrol alacak kadar ahlaki değerlerini kaybetmemiştir. Çok açık ve net, bu iftiraya atanlar bunu ispat etmek zorundadır. Bunu ispat ettikleri anda ben Cumhurbaşkanlığı koltuğunda bir dakika durmam. Ancak iftirayı atanlar da oturdukları koltukta durmamaları gerekir. 

ABD'NİN AÇIKLAMASINDA KİMİN NEREDEN PETROL ALDIĞI BELLİ!

Bugün birinci derecede petrolümüzü ve doğalgazımızı Rusya'dan alıyoruz. Daha sonra İran, Katar, Cezayir'den alıyoruz. ABD'nin açıklamasında kimin nereden petrol aldığı bellidir.  Amerikan Hazine Bakanlığı'nın açıkladığı bir şeyi söyleyeyim. DEAŞ'tan petrolü alıp Suriye rejimine satan kişiler belgelidir diyor. Bizim bölgemizde yaşanan sorunların temelinde mezhepçi ve ayrılıkçı politikaların yattığında artık kimsenin şüphesi yoktur. Bölgemizde iç karışıklıklar, mezhep ayrılıkları üzerinden kendilerine nüfuz alanı oluşturan ülkeler vardır. Suriye'nin bu politikalarda çok ciddi etkisi vardır. Suriye'nin kendi halkına karşı yürüttüğü devlet terörü sebebiyle 380 bin kişi hayatını kaybetti 12 milyon insan yerinden yurdundan oldu. 

FİLİSTİN MESELESİ HALLOLMADAN SIKINTILAR BİTMEYECEKTİR

Gelecek kuşaklara daha huzurlu ve müreffeh bir dünya için birleştirici yaklaşımlara ihtiyacımız var. Bugün Ortadoğu'da yaşanan sorunun menşeinde, kökeninde esasen Filistin meselesi yatmaktadır. Kendi öz yurtlarında vatansız, topraksız devletsiz bırakılmış bu kardeşlerimizle ilgili tarihi adaletsizlik mutlaka giderilmelidir. Bu meselede adil ve çözüm bulunmadan İslam dünyasının sıkıntılarını aşabilmesi mümkün değildir. Mescid-i Aksa mahsun kaldığı sürece bu sıkıntıları aşmak mümkün değildir. 

TÜRKİYE HER ZAMAN FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİN YANINDA OLACAK

Türkiye Filistinli, Gazzeli kardeşlerinin yanında olmaya devam edecektir. Gazze'de geçen sene meydana gelen yıkım, bu sorunun biran önce çözüme kavuşturulması zaruretini ortaya koyuyor. Filistinlilerin taleplerini karşılamaya yönelik çabalarımızı sürdüreceğiz. Bu aşamada Katar yönetimine gösterdikleri hassasiyet nedeniyle teşekkür ediyorum. İsrail Kudüs'teki Harem-i Şerif'e yönelik saldırılarına, tecavüzlerine derhal son vermesi gerekiyor. İslam İşbirliği Teşkilatı'na büyük görev düşüyor. Üye devletlerin samimi gayret göstermeleri şarttır. 2016'da ülkemizde düzenlenecek İslam İşbirliği Liderler zirvesinin bu konuyu ele alacağına inanıyorum. 

BUNDAN SONRA DA SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE KUCAK AÇACAĞIZ

Başından beri DAİŞ konusunda asılsız iddialara, algı operasyonlarına maruz kalıyoruz. Türkiye Suriyeli kardeşlerine kucak açarken bir yandan da DAİŞ'le olan mücadelesini sürdürüyor. Şu anda Irak ve Suriye'den gelen mülteci sayısı 2,5 milyondur. Şu ana kadar yaptığımız harcama 9 milyar dolara doğru yaklaşıyor. Bunu yaparken henüz bize dünyadan gelen destek yardım 417 milyon dolar, hepsi bu kadar. Bu konuda varil bombaları altında ölüme mahkum edilen Suriyeli kardeşlerimize kapılarımızı açtık. 

DİNİ VE ETNİK AYRIMCILIK İNSANLIK ADINA ÜZÜNTÜ VERİCİDİR

Bazı ülkelerden beklediğimiz desteği alamadığımızı özellikle belirtmek isterim. Kendi imkanlarımızla etkili bir mücadele ortaya koyuyoruz. Dünyada DAİŞ'le mücadele konusunda Türkiye kadar kapsamlı ve sonuç alıcı mücadele eden başka ülke yoktur. Kimileri Suriye'de kendi projelerini hayata geçirirken Türkiye bu örgütlerin saldırılarına maruz kalma pahasına bölgemizdeki kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyor. Sığınmacılara yönelik, dışlayıcı kapıları kapatan, dini ve etnik ayrımcılığı görmek insanlık adına son derece üzüntü vericidir.

İNSANLARI DİNİYLE BÜTÜNLEŞTİRMEK TERÖRÜN İŞİNE YARAR

Terörü dinle özdeşleştirmek en çok teröristlerin amacına hizmet eden. Terör baskılarından kaçan insanları dinleri ile bütünleştirmek ayrımcılığı körükleyenlerin işine yarar. Bakıyorsunuz, nitelikli olanları bize gönderin, deniyor. Biz müslümanı da aldık gayrimüslimi de aldık. İnsan olmayı hedefledik. Zira biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Bizim farkımız bu. Suriye ve Irak'a komşu bir ülke olarak Türkiye bu insanı trajediyle 5 yıldır yüzyüze. Biz sorumluluğumuz gereğince bu insanlara açık kapı politikasını sürdürüyoruz. Son dönemde bu insanların Avrupa'ya yönelmelerinin sebebi ülkelerinde insanca bir hayat sürdürme umudunu kaybetmeleridir. Bu krize gerçek bir siyasi değişimle çözüm bulunmadıkça mülteci sorununun üstesinden gelinemez.