1
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde, Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Adayları Kura Töreni'ne katıldı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi konusunda ABD ile görüşmelerin sürdüğüne işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizden teröristleri istedikleri zaman kendilerine veriyoruz ama onlar bakın böyle bir teröristi bize vermiyor. Niye vermiyorsun? Neymiş yargı varmış, mahkeme kararı olmadan veremezlermiş. Olabilir, peki. Gün olan harman ola. Aynı şey burada da olabilir. Bir şeyler istediğiniz zaman bu defa da biz, (hakimlere hitaben) sizlere havale edeceğiz. Siz karar vermedikçe biz de vermeyeceğiz. Bundan sonra böyle. Hem stratejik müttefik olacağız hem de farklı şeyler konuşulacak, olmaz böyle bir şey."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Bugün burada kura çekecek arkadaşlarımız Türkiye'nin tarihi günler yaşadığı bir dönemde hayati görevi üstlendikleri bir dönemdeler. 15 Temmuz Fetullahçı terör örgütünün ilk darbe teşebbüsü değil. 15 Temmuz bu ihanet örgütünün silahlı kuvvetler içinde gizledikleri aracılığıyla başlattıkları bir darbe girişimidir. FETÖ ilk teşebbüsü 17-25 Aralık'ta yargının içindeki elemanlarıyla yapmaya çalışmışlardı. Üzgünüm, bu milletin vergileriyle, bu milletin alın teriyle, bu milletin gayretleriyle almış olduğu uçak, helikopter, tank, top ve silahlarıyla yine bu milletin evlatlarına bomba yağdırılması, kurşun sıkılması... Sevinçliyim, bu millet ne bu F-16'lara ne bu helikopterlere, tanklara, toplara, silahlara hiçbir şeye daha önce tanklar görüldüğü zaman selam duranlar gibi durmadı, bütün yargı mensupları bu camia "yaptığınız bu eylem yasaya, anayasaya, hukuka aykırıdır" diyerek anında operasyonu kolluk kuvvetleriyle başlattı. İşte milli iradenin tecellisi budur. Bu tecellinin ayakları olarak yasama, yürütme, yargı o gece kenetlendi, çünkü yasama organı da bombalar yağdırılırken parlamentoda yerlerini aldılar ve oradan haykırmaya başladılar. İşte onurlu mücadele budur, işte ikinci kurtuluş mücadelesi budur, siz bu mücadelenin yargı ayağını haysiyetli bir şekilde orada temsil ettiniz. Onun için sizleri tebrik ediyorum sizleri ayrıca kutluyorum.
VİCDANINIZ YERİNE BİR ŞARLATANI İKAME EDERSENİZ ORADAN ADALET ÇIKMAZ
Eğer Türkiye 15 Temmuz gecesinin ardından bir kaos yaşamamışsa bunun 17-25 Aralık girişiminin önünün kesilmesine borçluyuz. Gerekli operasyonları yapmamış, gerekli tedbirleri almamış olsaydık 15 Temmuz'un rengi çok daha farklı olurdu. Darbenin bastırılması bu kadar hızlı ve etkili gerçekleşmeyebilirdi. Rabbimin yardımı, milletimizin cesareti ve dirayeti sayesinde Türkiye ikinci bir kurtuluş savaşı olarak gördüğümüz bu mücadeleden başarılı çıktı. Darbe girişiminin ardından devletten FETÖ mensuplarının temizlenmesi çalışmalarında da en hazırlıklı yerin adalet teşkilatımızın olduğunu gördüm. Şu ana kadar örgütle iltisaklılar meslekten çıkarılmıştır. 198 hakim savcı da görevlerine iade edilmiştir. 15 Temmuz gecesinden beri büyük bir fedakârlıkla gece gündüz çalışan, tüm savcılarımıza, hakimlerimize, adalet teşkilatı mensuplarımıza şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. İnşallah sizler de atanacağınız illerde bu kutlu mücadelede görev alacaksınız. FETÖ başta olmak üzere milletimizin adalet beklediği her konuda hukuk çerçevesinde sadece vicdanınızın sesini dinleyerek karar vermelisiniz. Sizin şahsi inancınız, ideolojiniz, bağlılığınız ne olursa olsun kararlarınızı Anayasaya, kanun ve hukuk sınırları içinde vicdani kanaatinize göre vermeniz gerekiyor. 40 yıllık siyasi yaşamım içerisinde özellikle son 14 yıl Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemi. Vicdanının yerine FETÖ üyelerinin yaptığı gibi bir örgütü, bir şarlatanı ikame ederseniz oradan adalet çıkmaz.
Biz irademizi Hakka teslim etmek zorundayız. İrademizi kalkıp da birilerine ipotek olarak verirsek yanarız. Onun aklı varsa, onun iradesi varsa, onun ilmi varsa siz bu alanlarda bileceksiniz ki, Allah'ın bana verdiği akıl, irade var ve bu alanda tahsil ettiğim ilmim var. Öyleyse ben kendi irademle hükmedeceğim, kararımı vereceğim. Yok şöyle durun bakalım bir yer var oraya soralım da kararımızı ondan sonra verelim, böyle adalet olmaz. Onun için bu ülkede onbinlerce insan yandı. Bu insanlar 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl hapishanelerde çürüyen vatandaşlarımız var. Şimdi bunların düzeltilme fırsatını yakaladık. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Öyle olaylar vardık ki şer zannedersiniz onda hayır vardır, öylesi vardır ki hayır zannedersiniz orada şer vardır. İşte 15 Temmuz bize böyle bir imkanı verdi. Zaman zaman bazı şeyler söyleniyor. Efendim mağdurlar var, kardeşlerim kusura bakmayın mağdur filan yok. Bütün mesele yargı, kolluk kuvvetleriyle birlikte burada samimi davrandığınız sürece burada mağdur yok. Ha samimi davranmıyorsa ilgili mercilere müracaatla nasıl hakları iade ediliyorsa onların da hakları iade edilir. Burada bazı hatalar, yanlışlar olmuyor değil, doğrudur. Unutmayın ki, benim 241 şehidimin hesabını kim verecek? Gazilerimin hesabını kim verecek? Onların aileleri mağdur değil mi, onlar mazlum değil mi? Şurada Özel Harekat'ta aslan gibi şehit olan yavrularımın hesabını kim verecek?
BURASI ÇATLADIKAPI MUHTARLIĞI DEĞİL Kİ! BURASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ
GÜN OLA HARMAN OLA AYNI ŞEYİ BİZDEN BEKLEDİKLERİNDE BUNDAN SONRA BÖYLE
Mahkame kararı olmadan bize veremezlermiş. Olabilir, peki, gün ola harman ola. Aynı şey bizde de olabilir, aynı şeyi bize dediklerinde size havale edeceğiz. Bundan sonra böyle. Hem stratejik müttefik olacağız, hem de farklı şeyler konuşacağız. Bu ülke, bir kişiyi terörist ilan etmişse vereceksin, vermiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Milletimizin FETÖ'ye ve benzer yapılara tepkisi, diğer insanlara zulüm yapmasından kaynaklanır. Biz MGK kararıyla bir kişiyi, bir terör örgütü mensubu ilan ediyorsak buna dünyadaki her ülkenin kulak kabartması lazım. Bunun yargı sürecini istenen ülkeye havale etmesi gerekir. Bunu İngiltere yapıyor da sen niye yapmıyorsun? Bizden istenseydi verseydik. Karşılıklı suçlar anlaşması olan bir ülkedir Amerika. Bu siyasi noktada ciddi bir sıkıntı. Bir grubunun çıkarı, menfaati için karar veren yargı mensubu artık bu milletin, devletin hakimi, savcısı olmaktan çıkmış demektir. İşte HSYK'nın verdiği kararlar bunun ifadesidir. Bu şekilde davranan hakim ve savcılar adalet dağıtmaz, tam bir zulüm kaynağı haline dönüşür. Zalimin sonu hem bu dünyada hem öteki dünyada hüsrandır.
HAKİM VE SAVCILAR ARASINDAKİ GÖRÜŞ AYRILIKLARI HUSUMETE VARMIŞTIR
Darbe teşebbüslerinin fiilen yaşandığı kurumlarımız başta olmak üzere sorun kaynağında bulunan bu kurumlarımızı, tüm kurallarımızı değiştirmek, yenilemek suretiyle adımlarımızı atıyoruz. Meslekten ihraçlar yoluyla adalet teşkilatımız terör örgütüne destek verenlerden büyük ölçüde temizlendi. Ama daha bitmedi. Şimdi siz gidince bu işi büyük ölçüde doldurmuş olacağız. Ama cesur olacaksınız. Basın bunun sonunda şehadet de vardır. Acaba şu olur mu, bu olur mu yok. Hem adil olacaksınız, hem de ben de bir Selim olabilirim diyeceksiniz. Tüm kararları verirken de üzerine üzerine gideceğiz. Şunu da unutmayacağız, sistemdeki açıklar devam ettiği sürece yarın başka örgütlerin benzer girişimlerin önüne geçilemez. Hiçbir hakim ve savcımızın HSYK üyelerinin kendi oylarıyla belirlenmesinden memnun olmadığını çok iyi biliyorum. Demokratik gibi görünen mevcut seçim usulü hakim ve savcılarımızda ayrışmaya hatta husumetlere varan ayrışma kaynağı hale gelmiştir. Artık bu yönde ısrar etmenin bir anlamı kalmamıştır. HSYK seçim yönteminin değişmesi için Meclis'teki partilerden özellikle bekliyorum. Ülkemiz için hayati öneme sahip bu konuda hiçbir siyasi partinin kendi görüşünü dayatarak uzlaşma yolunu tıkama hakkı yoktur.
TÜRKİYE ARTIK ENERJİDE MERKEZ BİR ÜLKE BURAYA GELMEK KOLAY OLMADI
Darbe girişimlerine zemin hazırlayan tüm kurumlarımızı yeniden yapılandırmaya tabi tutmamız gerekiyor. TSK, Jandarma'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlı olmak üzere bu kapsamda yeniden yapılanma süreci içindedir. Polis alımları, terfi sisteminde İçişleri Bakanlığımızın yapması şarttır. Üniversitelerde, iş dünyasında, sivil toplum kuruluşlarırnde gerekli reformları gerçekleştirmeliyiz. Bunları yapamazsak şehitlerimize, gazilerimize mahçup oluruz. Onlar 15 Temmuz gecesi hayatlarını ortaya koyarak, üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getirmiştir. Yaptığım ziyaretlerde neler dinliyorum neler. Onları dinledikçe sorumluluğumun, mesuliyetimin ne kadar arttığını idrak ediyorum. Dünyanın ve bölgemizin yeni bir dönemin eşiği olduğu şu süreçte Türkiye'nin atacağı adımlar hayati bir öneme sahiptir. İşte Türkiye'de Uluslararası Enerji Kongresi'ni gerçekleştirdik. Bu önemli bir adımdı. Artık Türkiye enerji hatları için merkez bir ülke. Bu noktaya gelmek kolay olmadı. Birileri bunu farklı bir şekilde yorumladı. Birileri dedi ki, "yanlış yapıyorsunuz". Kusura bakmayın, kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz dedik. Bizim petrol kuyularımız yok. Biz sanayimizle, teknolojimizle bu adımları atmak suretiyle buralara geldik.
EĞER BU SÜREÇ UZARSA SESLENDİRECEĞİMİZ ÇOK HASSASİYETLER OLACAK
Yoksa biz kendi paramızla Marmaray'ı yapamazdık. Osmangazi Köprüsü'nü, Yavuz Sultan Köprüsü'nü yapamazdık. 20 Aralık'ta Avrasya Tüneli'nin açılışını yapıyoruz. 18 Mart'ta Çanakkale Köprüsü'nün temelini atacağız. Arkadan Kanalistanbul'la Karadeniz'i, Marmaray'a bağlayacağız. Biz bunu kendi paramızla yapmayacağız. S&P Türkiye'de yatırım yapılamaz diyor. Ey S&P önce sen haritada Türkiye'nin yerini biliyor musun bakalım. Eskiden otobüse binmek bir marifetti şimdi benim vatandaşım rahat rahat şehirlerarasında uçağa binebiliyor. FETÖ meselesi sadece bir şarlatanın arkasından gidenlerin arkasında olmayanlar bir konu. FETÖ kullanılan bir araç haline geldi. Bölücü terör örgütünün başını teslim ettiler onun yerine bir başka terör örgütünün başını aldılar. Oyun sinsi. Bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Eğer bu vermeme süreci uzarsa, seslendireceğimiz çok hassas şeyler de olacak. PKK aynı senaryoda gönüllü olarak yer almıştır. YPG'ye verilen desteğin sebebi de aynıdır.
BAYAN CLİNTON'UN YAPTIĞI AÇIKLAMA TALİHSİZ KENDİSİ ACEMİ SİYASETÇİ
Şu anda Suriye'nin kuzeyinde ABD, PYD'ye, YPG'ye destek veriyor, silah veriyor. Bunları bizzat sayın Başkanın yüzüne söylediğim için burada da söylüyorum. Yanlış yapıyorsunuz, Kobani'ye silah indirmeyin dediğimde maalesef Kobani'ye silah indirdiler. Hani siz DEAŞ'la mücadele ediyordunuz? Herhalde derdimin ne olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Suriye'de sayıları topu topu 10 bin civarında olan DEAŞ'ın yabancı savaşçılarıyla mücadele eden 600 bin insan hayatını yitirdi. Koalisyon güçleri 63 ülkeden oluşuyor. Ben diyorum ki 63 ülke olarak biz 10 bin DEAŞ'ı halledemiyoruz, PYD'ye diyoruz ki gelin bunu halledelim. Teröristin iyisi kötüsü olur mu, onlar da terörist. Bir terör grubunu yok etmek için bir başka terör grubuyla hareket ediyorsunuz. Kusura bakmayın biz güneyimizde bir terör koridoru oluşturmaya Türkiye olarak müsaade etmeyeceğiz. Şu anda Cumhuriyetçilerin adayı olarak Bayan Clinton'un yaptığı açıklamayı çok talihsiz buluyorum. Aynı şekilde o da PYD'yi, YPG'yi desteklemeyi devam edecek. Çok talihsiz bir açıklama.
VERDİĞİNİZ SİLAHLARLA SURİYE'DE 600 BİN İNSANIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLDUNUZ
Siyasette bölle bir açıklamayı yapmanın tanımı çok farklıdır. Doğrusu ben bunu siyasi acemilik olarak görüyorum. Bölgenin hassasiyetleri farklı, bu hassasiyetlerin olduğu bir dönemde böyle bir adım atılamaz. Çok yanlış bir adım. Bu verdiğiniz silahlarla siz 600 bin insanın ölümüne neden olduğunuz farkında değil misiniz? İnsanlar Hakları Evrensel Beyannamesi'nde insan hayatına önem verilmiyor mu? Nasıl olsa silahım var, gökten bombalar yağdırılsın, ne olacak nasıl olsa ölen Müslüman. Böyle bir şey olabilir mi? Afganistan, Libya, Mısır, Suriye, Irak'ta ölen hep müslüman. Türkiye, Suriye ve Irak merkezli olarak oynanan bu oyunu bozmak için hamle yapsa karşımıza bir başka terör örgütü çıkıyor. Biz niçin son operasyonu yaptık? Gaziantep'te 14 yaşında bir çocuk. Messi'yi çok seviyor. Çocuğa Messi forması giydiriyorlar, üzerine bombayı bağlıyorlar ve bu çocuğu canlı bomba olarak o kına törenine sokuyorlar. 56 kişi orada şehit oluyor. Oyunun sinsiliği bu denli büyük. Bu hassasiyeti gözardı edemeyiz. Bunlar çocukları eğitmek suretiyle terör alanına bunları sokuyorlar.
PKK'NIN İNTİHAR SALDIRILARINA YÖNELİK TELAŞI KAYIPLARI ÖRTME ÇABASI
Suriye'de güya birbiriyle savaşan örgütleri ülkemizde eylem yapıyor. PKK'nın çukur eylemleriyle DEAŞ'ın intihar eylemleri, FETÖ'nün darbe girişimiyle hepsi aynıdır. Bu eylemlerinin hiçbirinin geçerli sebebi yoktur. Farkına varamadıkları bir husus var; o da Türkiye'nin eski Türkiye olmadığı gerçeğidir. TSK 15 Temmuz'un üzerinden 40 gün geçmeden Cerablus harekatını başlattı. 1984 yılından beri kış aylarını dağlarda gizlenenen PKK'ya en güçlü darbeler vuruldu, vuruyor. PKK'nın bombalı araçlarla intihar eylemlerine yönelmesinin sebebi asıl buradaki kayıpları örtme telaşıdır. Musul konusunda Türkiye'ye terbiye dışı saldırılmasının sebebi, bölgede kurulan denklemi bozuyor olmamızdır. Suriye'de DEAŞ balonuna ilk iğneyi batırarak bunun birinci adımı attık. Musul'da mezhep çatışması balonunu da aynı şekilde söndürmekte kararlıyız. Dün de söyledim, benim dinim Sünnilik asla Şiilik değildir. Bizim dinimiz, din-i mübin-i İslamdır. Sünnilik, Şia bunların hepsi yorumdur. Benim de kendime göre şüphesiz ki bir yorumum vardır. Hepsinin üzerindeki o çatı bizim dinimiz olan İslâm'dır. Bu mezhebi yorumlar asla İslam'ın üzerine çıkamaz.
BİZ DOSTLUĞU DA HUSUMETİ DE HİÇ UNUTMAYACAĞIZ DOST ELİMİZ HER ZAMAN AÇIK
Bizim için Suriye ve Irak kaynaklı terör hayati bir öneme sahiptir. Hayat memat meselesidir. Türkiye'nin bölgeyle ilişkisini kendi çıkar hesaplarıyla karıştıranlara mesajım şudur: Terör örgütüyle iş tutmak ateşle oynamak gibidir. Bu ateş bizi teğet geçer ama onunla oynayanları cayır cayır yakar... En son 15 Temmuz'da istikbalimiz, istiklalimiz, demokrasimiz, kutsallarımız için neler yapabileceğini göze aldık. Varsa aynı şeyi göze alanlar hodri meydan, buyursunlar. Biz bekamızı tehdit eden bu oyunu ne pahasına olursa olsun bozmakta kararlıyız. Biz dostluğu da husumeti de kusura bakmasınlar unutmayacağız. Türkiye ile ortak bir gelecek kurmak isteyen herkese dost elimiz sonuna kadar açıktır.