Cumhurbaşkanı Erdoğan Din Şûrası'nda

Cumhurbaşkanı Erdoğan ,“15 Temmuz Darbe Girişimi ve Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi” konulu Din Şûrası'nda açıklamalarda bulundu.

1

Din Şurası'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'dan net uyarı geldi: Bu salondan ilan ediyorum; şu saatten sonra Pensilvanya'daki şarlatanın, teröristbaşının hezeyanlarına kulak veren herkes başına gelecekleri peşinen kabul etmiş demektir.

>>> HABERİN GALERİSİ İÇİN TIKLAYIN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle;

Milletin emrinde din-i mübini İslamın hizmetinde bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığına bu önemli toplantıyı düzenlediği için teşekkür ediyorum. Bilindiği gibi ülkemiz son 3 yıldır çok önemli gelişmelere sahne oluyor. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız silahlı darbe girişimi bu sürecin en kanlı en cüretli yönünü teşkil etmiştir. Devlet ve millet olarak bekamızı ilgilendiren bu gelişmelerin odağında yer alan FETÖ'nün özelliği kendisini bir dini yapı, cemaat, eğitim öğretim hizmetinde bulunan kuruluş olarak gösteriyor olmasıydı. Bu hain yapının 40 yıldır toplumumuz içinde kanserli bir hücre gibi bulaşıcı bir virüs gibi yaşayabilmesi ve sürekli büyümesi işte bu dini değerleri öne çıkartan kimliği sayesinde mümkün olmuştur. Zaman zaman duyardık, "bunlar silahlı bir örgüt değil". Biz de kendilerine derdik ki, "bakın yanlış bir tespitin içersindesiniz, bunlar silahı vakti saati geldiğinde en iyi kullanabilecek bir örgüttür". Bunlar silahlı kuvvetlerimizin içinde örgütlenmiş, vakti saati geldiğinde oradaki silahları millete yöneltebilecek karakterde bir örgüttü. İnanmazlardı. Bunları meydanlarda söyleyecek değildim. Şimdi bu ortaya çıkınca o dostlar gelip, haklıymışsın demeye başladılar. 


EĞİTİM HİZMETİ VERDİKLERİ ALLAH DEDİKLERİ İÇİN MÜSAMAHA ETTİK

Milletimiz meşrebi ne olursa olsun Allah, peygamber diyen, ibadetlerini yerine getiren hayır hasenat için çalışan, en azından böyle gözüken herkesi, her grubu olduğu gibi bu yapıya hüsnüniyetle yaklaşmış, mensuplarını da korumuş, kollamış desteklemiştir. Tek parti döneminden itibaren uzun süre yanlış bir şekilde irtica paranoyasıyla, devlet imkanlarıyla dini cemaatlerin üzerlerine gidildiği dönemlerde her grup gibi bu yapı da milletimizin kanatları altında varlığını sürdürmüştür. Rahmetli Özal, Demirel, Ecevit hatta biz de farklı görüşlerden siyasetçiler, devlet adamları olmamıza rağmen bu yapıya iyi niyetle destek olduk. Şahsım ben de katılmadığım pekçok yönleri olmasına rağmen asgari müştereklerde buluşabilmemiz zannıyla herkes gibi bunlara yardımcı oldum. Şerif Mardin'in 'çevre' olarak ifade ettiği bu kesimleri 'merkeze' taşıyarak bu kesimin de istifa etmesini sağladık. Yapının başı kişi ve kadro konusundaki tüm tereddütlerimize rağmen yurt içi ve yurt dışında yürütüyor göründükleri yaygın eğitim faaliyetlerinin hatırına bunlara müsamaha gösterdik, Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. 


BU YAPIYI KENDİ ARKADAŞLARIMIZA DAHİ ANLATMAKTA GÜÇLÜK ÇEKTİM

Dedik ki, bir ortak yanımız var, ama inanın bana aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının aslında sinsi hesapların aleti, aracı, örtüsü olduğunu uzun süre görmedik, göremedik. 2010 yılından itibaren bu tespiti paylaştığım birçok üst kademe yöneticisi arkadaşlarım oldu. O yıldan itibaren tabii ki tavrımız değişti. Özellikle de 2012'den sonra bu yapıyla ilgili rezervlerimizi çok açık koymuştuk. Bu dönemde TSK kadrolarına yönelik operasyonlar, davalarla ilgili ciddi şüphelerim oluştu, yetkilileriyle bunları paylaştım. Çok yakından tanıdığım, uzun yıllar çalıştığım bazı komutanlara yöneltilen suçların ve gerekçeleri beni ikna etmiyordu. Aynı şekilde kamu ve özel sektörde yapıya mensup kişilerin giriştikleri güç temerküzünden, kendilerinden olmayanlara hayat hakkı tanımıyor olmamalarından ciddi rahatsızlık duyuyordum. O sıralarda meseleyi kendi arkadaşlarıma anlatmakta dahi sıkıntı çekiyordum. 

1-25 ARALIK'TAN SONRA TEDBİR ALMASAYDIK KARŞIMIZA FARKLI ÇIKACAKLARDI

17-25 Aralık bu hain örgütün gerçek yüzünü ortaya koyduğu hamle oldu. Bunu dahi bazı arkadaşlarımızla paylaşamadık. Bu örgütün şeması elime geçti. En başta şahsıma, altında şu anda Başbakanımız Binali Bey, aynı şekilde Enerji Bakanımız, aynı şekilde oğlum, aynı şekilde iyi bildiğiniz birkaç işadamı bu örgütün çatısında görünen isimler oldu. Bunu dahi anlatırken birçok arkadaşlarımız yine inanmadılar. "Bunlar böyle bir şeyin içerisine girmez" dediler. Yahu etmeyin, bunlar çok önemli bir operasyonun adımını atıyorlar. Hala inanmayanların da olduğunu da biliyorum. Hala bakıyor ama görmüyor olanların olduğunu biliyorum. Bu noktadan sonra artık şüphe dönemi bitti mücadele d önemi başladı. 17-25 Aralık'ta aldığımız olmasaydı, yargıda aldığımız önlemler olmasaydı, bu darbe girişimi sadece silahlı kuvvetler içindeki bir grup silahlı teröristin değil, polisi, yargısı, bürokrasi katılımıyla çok daha büyük tehdit olarak karşımıza çıkacaktı. 

BU HAİNLERİN GERÇEK YÜZÜNÜ DAHA ÖNCE ORTAYA DÖKEMEDİĞİM İÇİN ÜZÜNTÜLÜYÜM

Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem rabbimize hem de milletimize verecek hesabın olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin. Peygamberimizin ifadesiyle müslüman sevinecek haber geldiğinde hamdeden, sıkıntı geldiğinde sabreden kişidir. 15 Temmuz milletçe maruz kaldığımız yakın tarihimizin en büyük sıkıntılarından biri. 79 milyon sabırla, cesaretle, dirayetle yürüttüğümüz mücadele sayesinde hamdolsun bu sıkıntıyı def ettik. 15 Temmuz gecesi ne kadar kara başlamışsa sabahı da o derece aydınlık sonuçlanmıştır. Artık bir yandan ülkemize ve milletimize yönelen bu hain saldırının müsebbiplerinden hesap sorma ve bir yanda da muhasebe yapma zamanıdır. Bir tane sözde profesör, profesör müsvettesi diyor ya, zannedildiği gibi değil diyor. Onlar bu milleti tanımamış. Ben milletime inanmıştım, milletime inandığım için de meydanlara havalimanlarına davet etmiştim. 

TANKLARIN TOPLARIN KARŞISINA BAYRAKLA ÇIKAN BİR MİLLET

Fakat Rodos adasına giderek değil, sizin içinde olacağım, demiştim, ben de geliyorum demiştim. Elhamdülillah İstanbul havaalanına indiğimizde aprona binlerce insanın nasıl toplandığını gördüm. Bu millet büyük millet. Bu millet elhamdülillah imanı hakikaten güçlü bir millet. Örneğini görmüyorum. Darbeler tarihi bu milleti farklı yazacak, farklı anlatacak. Öyle silahlar, F-16'lar, tanklar yürüyecek, elinde bayrağıyla ona karşı duracak bir millet. Başka yerde yok böyle bir millet. Bazıları bölücü PKK terör örgütüyle özdeş hale getiriyor. Ne alakası var? PKK terör örgütünün elinde doğru dürüst silah bile yok. Ama bu FETÖ milletin vergileriyle alınmış olan tanklarla, toplarla F-16'larla milletine kurşun yağdırıyor, bomba yağdırıyor. Yeri geldiği zaman bunlar PKK ile PYD ile beraber. Onların seçim karargahlarında nasıl onlarla beraber olduğunu hele hele giyim kuşamlarıyla da biliyoruz. Bakıyorsunuz sırtlarını bize dönerek onların seçim karargahlarında onlarla beraber olduklarını görüyorduk. Tanıyoruz bunları. Nerede kiminle nasıl hareket edecekleri belliydi. 

BUNLARIN YÜZLERİNE TÜKÜRSENİZ YAĞMUR YAĞDI DERLER

17-25 Aralık'ta yaşanan hukuk ve emniyet skandallarına, 15 Temmuz'ta sahip olduğu vahşete rağmen orada kalmalarının artık hiçbir mazareti kalmamıştır. Kur'an-ı Kerim bunların kendilerine ıslah ediciler diyor. Bu salondan ilan ediyorum; şu saatten sonra Pensilvanya'daki şarlatanın, teröristbaşının hezeyanlarına kulak veren herkes başına gelecekleri peşinen kabul etmiş demektir. Bu yapının en önemli özelliği tedbir ve takiyye adı altında ikiyüzlülüğü, yalanı, riyayı, sürekli maske ile dolaşmayı, ruhsuzluğu mensuplarının karakteri haline dönüştürmüş olmasıdır. Yüzlerine tükürseniz yağmur yağdı diyen, en kutsallarına sövseniz sükut eden, kendi aile mahremlerine saygısı olmayan bu insanların sapkın davaları dinleri haline dönüşmüştür. Din tektir, o dinin emrettiği bir mümin profili vardır. Hangi dava insanı dinin emirlerini inkar edebilir? Bir ihanet şebekesinin dini motifleri kullanıyor olması, onu aklamaya yeterli olabilir mi?

AKLINI ABD'DEKİ BİR FANİYE İPOTEK EDENLER İTİKAT OLARAK EKSİKTİR

Dünyadaki tüm sapkınlar kendi inançlarında inanın samimidir. FETÖ'nün bu yapıya bağlılıkta samimi olmaları, herşeyi sorgulamaksızın kabul etmeleri onların itikadi olarak yanlış yolda olduklarını gösterir. Aklını ABD'de yayşayan bir faniye ipotek eden kişi kendisini sorgulamıyorsa onun için yapılacak bir şey yoktur. Biz ikaz görevimizi yıllardır yerine getirdik. Bundan sonra artık tabanı ibadette bile çekinmeye başlıyor. O görevi yerine getirmeye bile hala endişe edenler var. Çünkü aklını, vicdanını, herşeyini böyle bir şarlatana ipotek etmiş insandan rabbimizin 'Akletmez misiniz, düşünmez misiniz' gereğince artık orada ben şüpheyle bakarım. Bundan sonra her anlamda mücadele ve hesap sorma dönemidir. 

FETHULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ TARİHİN EN BÜYÜK HIRSIZLIK ŞEBEKESİ

Bu yapının mayasında ikiyüzlülük olduğu için pişman olduklarını söyleyenler konusunda ciddi tereddütlerimiz var. Gerçekten pişman mı oldular, intikamcı bir düşünceyle söylemiyorum. Yoksa içinde bulundukları ihanet şebekesinin alamet-i farikası haline dönüşen ihanet peşindeler mi? Ama hiç kusura bakmasınlar bu tür kişilere karşı gardımızı sonuna kadar indirmeyeceğiz. Mümin sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Fethullahçı terör örgütü tarihin en büyük hırsızlık şebekesi olarak onbinlerce insanın geçmişini ve geleceğini çalmıştır. Tarihte bu tarz pekçok örgüt varolmuştur. İsmailiye mezhebinden çıkan ve Hasan Sabbah'ın kurucusu olduğu Haşhaşiler bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Haşhaşiler tıpkı Fethullahçı terör örgütü mensupları gibi iyi eğitimli, kariyer sahibi, kendilerini gizlemeyi bilen ve mutlak itaat sahibi kişilerden oluşuyordu. Bu durum aynı kişilerin liderlerinden emir aldıklarından birer suikastçi, katil, cani bombaya dönüşmesine engel değildi. 

BEN ONU TESELLİ EDECEĞİME O GAZİ GENCİMİZ BANA BÖYLE KONUŞTU

Bunların fail-i meçhul infazları var. Vatandaşına F-16'larla, F-4'lerle bomba yağdıranların başka bir şey beklenebilir mi? TBMM bombalandı, Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz bombalandı. Bir hanım kardeşimizin başı vücudundan ayrıldı ve külliye merkezimizin çatısında bulundu. Bunun bizim dinimizde yeri var mı? Kime karşı yapıyorsun bunu? Askere, o topluluğun üzerine bomba yağdırıyorsun. Aynı ailede 3 şehit, bir tanesi de bu hanım kardeşimiz. Buna rağmen aileleriyle görüştüğünüzde hiçbiri ne oldu demiyor. Hala canımız bu yola feda olsun diyor. Bu bir dava için, bir inanç için ancak yapılır. Bu çok basit bir olay değil. 238 şehit, sıradan bir olay değil. 2 bin 200'e yakın yaralı. Akşamları arıyorum. Geçen akşam bir tanesini aradım, sol kolunda 10 cm. kalmış. Ben herhalde biraz hüzünlü olacak zannediyorum, Gümüşhaneli kardeşimiz, baktım ki, neşeli neşeli konuşuyor. Sen nasılsın Cumhurbaşkanım diyor, senin sesini duydum ya bana yeter diyor. 

BİZ BÖYLE BİR MİLLET OLDUKTAN SONRA NİCE BADİRELER ATLATIRIZ

Konuşmayı bitirip 88 yaşında bir annem var diyor, görmesem bile sesini duyayım diyor. Hiç olmazsa bir annemle görüşseniz çok mutlu olacağım diyor. Kendisiyle görüşüyorum, sanki evladının bir kolu gitmemiş. Hala o bana psikolojik olarak adeta tedavi uyguluyor. Cumhurbaşkanım sen nasılsın diyor. Aynı şekilde bir albayımız 7 mermi almış, o da aynı dinamizm içerisinde darbecilere karşı İstanbul'daki top kışlasında tankları durdurma mücadelesi veren bir albayımız. Bakıyorum o da bizi düşünüyor. Bunlar bitmedi haa diyor Cumhurbaşkanım. Bunlar ordunun içinde çok var. Bu sizi yanıltmasın, kendinizi iyi koruyun diyor. Elhamdüillah böyle bir millet olduktan sonra biz tankların önünde yatan böyle bir millete sahip olduktan sonra Allah'ın izniyle bu badireleri de atlatırız, ülkemizi de inşallah bu medeniyet yarışında çok daha iyi bir noktaya kavuştururuz. 

MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTEMİZ KURULACAK

Bu yapının kan kokan, kin kokan, nefret kokan, vahşet kokan yüzünü görmezden gelip, hala eğitim-öğretim diyenin, yardım, okul, hizmet diyenin ya idraki çalışmıyor, gözü görmüyor ya da kalben bunların safındadır. Onun için bütün okullarına el koyduk, el koymak durumundaydık. Hepsini de onlara referans olan üniversitelere devrettik. Aynı şekilde TSK'da tüm askeri liseleri kapattık. Bundan sonra tüm liselerde tüm meslek liselerinden dengi liselerden artık harp okullarına girme şansı doğmuştur. Harp okullarının çatısında şimdi Milli Savunma Üniversitesi'ni kurduk. Bu üniversiteyle birlikte artık harp akademilerini de kaldırıp onun yerine hava, deniz, kara gibi lisansüstü eğitim veren bir üniversite haline gelmek suretiyle sistemi reforme edip adımımızı buna göre atmış olacağız. Jandarmayı İçişleri Bakanlığına bağladık. Jandarmanın sistematiğini de polisin sistematiği gibi aynı sisteme dönüştürdük. 

ZALİME SUSMAK MAZLUMA ZULÜMDÜR

Dün akşam son altyapıyla ilgili adımları da attık. İnşallah 48 saat içerisinde yeni görevlendirmelerle tüm jandarma camiasındaki arkadaşlarımız da çalışmalarına başlayacak. 17-25 Aralık'tan beri birilerinin dilinde sürekli şu olurdu. Dostlar gelirdi, konuşurduk. Aman başbakanım derlerdi. Şimdi de Cumhurbaşkanlığı dönemimde aman gayretullaha dokunmasın derlerdi. 238 masumu katleden 2 bin 197 masumu yaralayan bu katillere masumiyet atfetmek gayretullaha dokunur. Asıl bunca insanın zihnini ve kalbini karartmak, mankurtlaştırmak gayretullaha dokunur. Zalime meydana etmek mazluma zulümdür. Türkiye'nin yaşadığı bu tecrübeden yola çıkarak her alanda olduğu gibi dini hayat, müesesseler konusunda da kendini sorgulamaya ihtiyacı vardır. Ben bugün Diyanet İşleri Başkanımıza anlamlı konuşması sebebiyle kendilerine çok çok teşekkür ediyorum. 100 bin gibi bir kadroya sahip olan Diyanet camiamız artık bu işi üstü örtülü götürmemelidir. 

BU MUSALLAT BİZİM İÇİN FIRSAT OLMUŞTUR

Hedefte sadece Fethullahçı terör örgütü yok. Bölücü terör örgütü de bizim hedefimizdedir. Bingöl'de 7 polisimiz, ondan önce 6 erimiz. Yine bölücü terör örgütü PKK tarafından şehit edildi. Bu mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürmemiz lazım. Bizim Kürt kardeşlerimiz bu terör örgütüne prim vereceğine inanmıyorum. Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla, Çerkeziyle kardeşiz. Bunları en ideal işleyecek olan birinci derecede bölgedeki kanaat önderleri ve benim imam-müezzin kardeşlerim. 15 Temmuz gecesi minarelerden ezanlar, selalar okunmamış olsaydı, o manevi hava eksik kalırdı. Onlar okununca işin manevi yönü güçlenmiş oldu. Birilerini de rahatsız etti. İzmir'de müezzine saldıranlar oldu. Onlar da var. Bunlar yine olacak. Biz yolumuza kararlı şekilde devam edeceğiz. Bu musibet bizim için bir fırsat olmuştur. 1400 yıllık birikimi en güzel şekilde değerlendirerek bünyemizi kontrolden geçirecek, eksiklerimizi tamamlayacak bir süreci hep birlikte başlatmalıyız. 

BU SÜREÇTE BATI BİZİM YANIMIZDA YER ALMAMIŞTIR

Bunu şimdi yapmazsak yarın benzer sapkınlıklarla karşılaşmak zorunda kalırız. Bu millet ne şanlı bir millet. Ülkemizin maddi ve manevi tüm birikimlerine sahip çıkarak fitne ve fesat odağına tevhid ve vahdet sancağı altında birleşmek mecburiyetindeyiz. Şuramızın tüm bu meselelerin tezekkür, tefekkür ve aynı zamanda müzakere edileceği bir platform olacağına inanıyorum. Emeği geçenleri tebrik ediyorum tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize rabbimden şifalar diliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Emin ve güvenli adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Şunu da bilin, Batı bu süreç içerisinde yanımızda değil darbecilerin yanında yer almıştır. Darbeye karşı koyan bu ülkenin yönetiminin yanında yer almamıştır. Bunu sizler ilahi fermandaki açıklamalarla gayet iyi biliyorsunuz. Bir değerli büyüğümüzün güzel bir ifadesi var. Şu anda ebedi alemde. Demişti ki, onların uçakları, tankaları varsa be kuzum bizim de Allahımız var, demişti. Evet bizim de Allahımız var. Şüphesiz ki bizim de tankımız, topumuz var. Silahlı kuvvetleri çinde bu alçaklar olduğu gibi bunun karşısında dimdik duran haysiyetli, milliyetperver subaylarımız, astsubaylarımız var.