1
Beştepe Külliyesi'nde yerli ve yabancı yatırımcılara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli açıklamalarda bulundu. FETÖ'nün faaliyetlerine yönelik güçlü bir istihbarat mekanizması kurulmasının şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Mesela TİB'i kapatacağız. Çünkü bütün pisliklerin olduğu yerlerden bir tanesi de orası. Burayı kapattıktan sonra oranın içerisinde çalışanların hepsini de, hazırlıklarımızı yaptık, gereği neyse onun da gereğini yapacağız." dedi.
Türkiye 15 Temmuz akşamı tarihinin en alçak, en hain darbe girişimine maruz kalmıştır. Her darbe girişimi kötüdür. Demokrasiye ve özgürlüklere yönelik her teşebbüs kötüdür. 15 Temmuz doğrudan millete hedef alınması sebebiyle hepsinden çok daha kötü bir gece olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Toplam 4 yer bombalı saldırıya hedef oldu. Bunlar Emniyet Özel Harekât binamız, Emniyet Müdürlüğümüz, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'dir. Hatta içinde bulunduğumuz binanın doğu cephesi de helikopter ateşlerine maruz kalmıştır. TBMM'de Başbakanların kullandığı makam odası, genel kurulun çevresindeki birimler ve bahçe bombalanmış, ateş altına alınmıştır. Bu iki kurumun ortak özelliği doğrudan milletin oylarıyla işbaşına gelen kişilerin mekânları olmaları. Burada özellikle bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Sizler uluslararası yatırımcılar olarak karşımda bulunuyorsunuz. Dünya otoriter, bükorratik ama bunların karşısında demokratik rejimlerle yönetilen bir yapı içerisindedir. Demokrasiler dünyada savunulan bu sistemlerle de iftihar edilen rejimlerdir. Batı ülkelerine baktığınızda tamamı demokratik parlamenter sistemlerdir. Sadece Fransa'nın yarı başkanlık sistemini bir kenara koyarsak diğerleri hepsi parlamenter, halkın oylarıylaseçilerek işbaşına gelen ülkelerdir.
BEN HALKIN YÜZDE 52 OYUYLA SEÇİLMİŞ BİR CUMHURBAŞKANIYIM
TANKLARIN ALTINA ATLAYAN GENÇ BANA AYNEN BÖYLE SÖYLEDİ
Şurada yanıbaşımızda kongre merkezimiz var aynı zamanda opera. Orayı bombaladıkları zaman 5 şehidimiz var. Bir bayan başı koparak oranın çatısından havalandı. Bu darbe hareketi yapanlar bu insanlara bombaları yağdırırken acaba hangi düşünceyle, hangi vicdan, hangi insani anlayış hangi yapıyla yaptılar. Hangi anlayış kendi halkına bomba yağdırarak, tanklarla halkın üzerine giderek böyle bir vahşeti işleyebilir. Ne yazık ki bu ülke darbeler tarihi içerisinde çok farklı bir darbeyi yaşadı. 238 şehit verdik şu ana kadar ve 2 bin 200'e yakın hastanelerde yaralılar var. Dün gece 12.00-01.30 gibi telefonla hastanelerimizi arıyorum. Bir tanesi genç Sabri, 32 yaşında yazılımcı. Bu genç tankların paletleri arasına atlayarak, birinci tanktan kurtulan ondan sonra ikinci tankın da paletleri arasına atlayıp orada bir kolunu şu anda yapılan müdahalelerle inşallah kaybetmeyecek, böyle bir noktada olan gencimiz. Telefonda konuşurken sanki Sabri'ye hiçbir şey olmamış. Bana "Reisim sen iyi misin bana onu söyle" diyor. "Ben iyiyim" diyor "Doktorlarımız, hemşirelerimiz bana iyi bakıyor" diyor. Bu halk böyle olunca bu tanklar hiçbir şey yapamayacak.
BİZZAT GÖRDÜM YAŞADIM BU MİLLETLE NE KADAR İFTİHAR ETSEK AZDIR
7 mermi almış bir albayımla konuşuyorum. Bakıyorum hala bizi düşünüyor "Bu FETÖ'nün takımı buralarda eksik değildir, aman Cumhurbaşkanım dikkatli olun" diyor. "Biz tedbirleri alıyoruz, sen biran önce aramıza katıl" diye kendisine nasihatta bulundum. Buradaki yaptığımız yeni binamızdaki o hem açlıış hem şehitlerimizi anma gecesinde gelen gazilerimizin her biriyle yaptığımız görüşmede bu milletin hakikaten ne denli güçlü olduğunu, bu milletle ne kadar iftihar etsek azdır, bunu gördüm, yaşadım. Bu millet büyük millet. Evelallah bu millet inşallah yoluna durmadan kararlılıkla yürüyecektir, bundan şüphem yok. Bundan önce Türkiye 1980'li yılların ortasından beri silahlı terör örgütlerinin saldırısına maruz kalan bir ülke. PKK, DHKP/C, son yıllarda DAİŞ, silahlı saldırılar, suikastler, intihar bombacılarıyla adeta savaş yürütüyorlar. Zaman zaman yaşadığımız sosyal, siyasi, ekonomik taarruzların da bunlardan bağımsız olmadığını gayet iyi biliyoruz. Az önce Bosch Ceo'sunu dinlerken hep soru işaretidir. Geldikleri ülkelerde bir dezenformasyonun olduğunu görüyorlar. Onlara şunu söylemek lazım, bu ülkeden endişelenmeyin. Bu ülke güvenli bir ülke.
SAYIN ŞANSÖLYEYE 4 BİN DOSYA VERDİM AMA BİZE DÖNMEDİ...
Bu istisnalar dışında bu hassasiyetleri gösterirsek, bir yerde terör mü var, üzerine gitmeliyiz. Teröre, darbelere karşı eğer uluslararası camia bir mutabakat ortaya koyamıyorsa kusura bakmayın bumerang gibi döner bir gün o ülkeleri vurur. Biz bütün terör eylemlerini, hatta Belçika'ya isimlerini verdik, onlar saldılar. Ondan sonra gittiler havaalanında kendilerini patlattılar. Almanya'ya 4 bin dosya verdim, sayın şansölyeye. Teröristler, derneklerle ilgili dosya verdim. Bunların hiçbiri bize dönmedi. Pazar günü Almanya'daki vatandaşlarımızın oluşturduğu STK'lar, bunlar aynı zamanda Alman vatandaşı, "Darbeye hayır demokrasiye evet" diye miting düzenlendi. Türkiye'den oraya benim video konferansla bağlanmamı hazmedemediler. Belediye her türlü aksiliği yaptı, mahkemeler hayır dedi. Mahkemeler hızlı çalışıyor, Anayasa Mahkemesi de hayır verdi. Geciken adalet adalet değildir sayın şansölye dediğimde 'haklısınız' dedi. Burada anayasa mahkemesi hemen karar verdi. Verdiği karar Erdoğan orada video konferansla konuşmasın.
DOST BİLDİKLERİMİZ DARBECİ VE TERÖRİSTLERİN YANINDA YER ALIYOR
Geçmişte terör örgütü PKK'nın lider kadrosunu olanları kalkıp Almanya'da konuşturuyorsun. Batı burada teröre destek veriyor mu, vermiyor mu? Demokrasinin yanında mı terörün yanında mı? Maalesef bu Batı teröre destek veriyor, darbelerin yanında yer alıyor. Bunların canı bizim gibi yanmıyor. Dost bildiklerimiz darbeci ve teröristlerin yanında yer alıyor. Fransa, Avusturya, Belçika da aynı. İşadamımız. Sabancı'nın katili elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor mu? İçeri aldılar, sonra niye bıraktılar? Kusura bakmayın, açık sözlü olalım, doğru olalım ama yürekli olalım. Yürekli olmazsak dünyada tüm ülkelerde bu iş daha da yaygınlaşır. Bugün bize olan darbe hareketi başka ülkelerde terörle değişik yöntemlerle uygulama alanı bulur.
O GECE BANA BİR KARDEŞİM "YUNAN ADALARINA GİDEBİLİRİZ" DEDİ
O gece geldi bir kardeşim, "Yunan adaları var, hızlı botum var gidebiliriz" dedi. Ben vatandaşlarımın arasında olmalıyım dedim. Şu anda sıkıntı var, helikopterler dolaşıyor dedi. Sağolsun pilotum yürekliydi, cesurdu. Dalaman'a ulaştık. Son ana kadar nereye gideceğimizi pilotumuz da bilmiyordu. Kendisine Ankara değil İstanbul dedik. İndiğimiz anda üzerimizde F-16'lar uçuyordu. Ses hızını aştığı anda yaptığı patlama oradaki devlet konukevinin camlarını patlatıyor. Bu sistematik bir süreçti. İşimiz bitmedi, daha yapacağımız çok şey var. Ama normalleşme sürecine giriyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi silahlı ve silahsız saldırıların en son ve en alçak örneğidir. Terörle başarılı mücadele yürüten Türkiye darbe girişimine de aynı şekilde direnmiş netice elde etmiştir. Darbe girişimi sırasında ve sonrasında da dostlarımızdan beklediğimiz desteği alamadığımızı da üzüntüyle ifade edeyim. Bunu ortaya bakan tepkilere bakarak anlamak önemli.
MİLLETİM EVLERİNE DEĞİL TAM AKSİNE MEYDANLARA KOŞTU
Bir gün dost ve müttefiklerimizin bizi anlayacağını biliyoruz. Temennimiz acılar yaşamadan bu noktaya gelmeleri. Ülkemizi yakından bilen uzun süre burada yaşamış olan herkes şunu kabul eder, Türkiye çok farklı. Birbirine zıt gibi gözüken olayların aynı anda yaşanıyor olmasıdır. Ülkemizde terör olayı yaşanabilir ama bu sosyal, ekonomik, kültürel etkinliklere mani değildir. Ülkemiz 15 Temmuz'da bir darbe girişimi yaşamış olabilir. Bu durum ertesi gününden itibaren hayatın normal akışının devam ettiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Darbe girişiminin hemen ardından yaşanan sınırlı bir dalgalanma dışında ekonomik göstergeler hızlı toparlanmaya işaret ediyor. Borsa yükselişte, Dolar 3 TL'nin altına indi diğer veriler de toparlanma sürecini teyid ediyor. Merkez Bankası döviz rezervi atmıştır. İşsizlik yüzde 10'un altında. Milletimiz bakkal ve marketlere hücum etmemiştir. Şimdi tam aksine millet evine değil evden meydanlara koştu. Orada adeta piknik yapıyorlar. Milletimiz istiklaline ve istikbaline sahip çıkmıştır.
?BİZİMLE YÜRÜYEN ÇALIŞAN HİÇBİR ULUSLARARASI YATIRIMCI KAYBETMEMİŞTİR
Ülke ve millet olarak her sorunu kendi sınırları içinde tutma kabiliyetine ve imkanına sahip olduğumuzu sayısız örnekle ortaya koyduk. Türkiye büyük hedefleri olan ve ciddi potansiyeli bulunan bir ülkedir. Hazırlıklarını yaptığımız projelerle potansiyelimizi en üst düzeyde harekete geçirmenin çabası içerisindeyiz. Türkiye 14 yılda pekçok badire atlatmasına, saldırıya maruz kalmasına rağmen asıl projelerinden asla vazgeçmemiştir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü durdu mu? Avrasya Tüneli durdu mu? Bölünmüş yollar durdu mu? Hepsi devam ediyor. Havalimanı inşaatı aynen devam ediyor. Şimdi 26 Ağustos'ta inşallah Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü açıyoruz. İhaleler yapıldı, bağlantı yolları Kınalı'dan Köprü'ye, Sakarya'ya kadar aynı şekilde devam edecek. Süratle Avrasya Tüneli inşallah 20 Aralık'ta açılacak. Şimdi Kanalistanbul'un ihalesi yapılacak diger taraftan Çanakkale Köprüsü'nün de ihalesi yapılacak. Bu kararlılığın ve istikrarın ifadesidir. 14 yıldır bizimle yürüyen hiçbir uluslararası yatırımcı bu ülkede kaybetmemiştir. Tam tersine sürekli kazanmıştır ve bundan sonra da kazanacaktır.
OHAL'DE ATILAN HER ADIM KANUNLARA UYGUN OLARAK GERÇEKLEŞTİ
İki şeyi gerçekleştirmek zorundayız. Bir ilan ettiğimiz bu OHAL neye yaramıştır veya yaramaktadır? Devletin işleyişini hızlandırmak, bunu hızlandırırken devletin yeniden yapılanması sürecini başlatmak. İki, TSK'nın yeniden yapılanması sürecini başlattık. Bu adımın atılması gerekiyordu. Bu adımı atmayaca olursak şu FETÖ'cüler silahlı kuvvetlerimizi işgal eder, milletin verdiği paralarla aldığı uçakları, tankları milletine doğrultur. Bu adımı atmak zorundayız. Bu adımı atacağız ki bu ülke bir daha bu olayları yaşamasın. Ekonomi alanındaki kararlarımızı her fırsatta uyguladık, uyguluyoruz. Darbe girişimiyle ilgili süreçler Kanun Hükmünde Kararnamelerle yürütüldüğü için Meclis gündeminin tıkanması sözkonusu değildir. Türkiye bu süreçte demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, hukuka olan bağlılığını hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde ıspat etmiştir. Atılan her adım kanunlara uygun olarak gerçekleşmiştir.
BİZE LAF EDENLER DOĞU ALMANYA-BATI ALMANYA SÜRECİNİ İZLESİNLER
Ülkemizdeki OHAL uygulaması tamamen AB prosedürlerine uygundur. Biz şu anda 3 aylık bir OHAL ilan ettik. Hemen birileri dışarıdan "Olur mu, darbeye karşı takdir ediyoruz ama gelişmelerden endişeliyiz. Bu kadar kişinin tutuklanması, açığa alınması" Tavsiye ediyorum, Doğu Almanya-Batı Almanya sürecini izlesinler. Acaba kaç kişi içeri alınmış. Biz bunları hep inceledik. Batı'nın bu konularda neler yaptığını iyi biliyoruz. Biz darbe girişimine maruz kalmamıza rağmen Avrupa ülkelerinden daha yumuşak bir uygulama içerisindeyiz. Fransa ne yaptı 3+3+6 ay. Benim ülkemde darbe oluyor, 238 şimdilik şehidim var sen hala kalkıyorsun "endişeliyiz" diyorsun. Bunun faaillerine nasıl kalkar da hala şefkat elini uzatırsın? Asla attığımız adımlardan taviz vermeyeceğiz. İstisnaları bir kenara koyuyorum bu katillere, darbenin faillerine acımaya kalkarsak acınacak hale geliriz. Ülkemin refahı, huzuru için biz adımlarımızı kararlı bir şekilde atacağız. Her kim ki Türkiye'yi kendi iç meseleleriyle uğraşan bir ülke olarak görüyorsa yanıldığını, hatalı analiz yaptığını bilmelidir.
BEN SİZDEN İSTİYORUM SİZ NEDEN HALA ONU SAKLIYORSUNUZ?
FETÖ denilen zat bu işin faili midir, bu işin başında mıdır bunu bilmiyoruz diyecek kadar ne yazık ki dünyadan bihaber olanlar var. Bütün deliller, belgeler ortada. MGK tavsiye kararı alır. Bakanlar Kurulu bu tavsiye kararlarını uygulamaya koyar. Bunlar Amerika'ya da gönderildi. Ben de kendileriyle bizzat konuştum. Bizden bir sürü terörist istediniz, biz sizden bir belge istemedik. Biz nasıl bir stratejik ortağız ki, ben sizden ülkem adına, MGK strateji belgesi içerisine girmiş böyle birisini istiyorum siz hala onu saklamaya, barındırmaya devam ediyorsunuz. En önemli maddi kaynakları Amarika'da charter schollarla yılda 500 milyon dolar kaynak elde ediyorlar. ABD'de parayla destekleri kişileri bildirdik kendilerine. Bize söyledikleri şu; parayı geri iade etmeye başladık. Bunları yaşayan bir insanım. İngiltere'de de duydunuz değil mi; İngiltere Parlamentosu'nda birisinin bunlardan ne kadar para aldığı medyada ver. AB ülkelerinin kendi aralarında çok ciddi siyasi görüş ayrılıkları var. ABD, Çin de hepimizin malumu.
KUSURA BAKMAYIN KARŞINIZDA EMİR KULU BİR ÜLKE YOK
İçinde bulunduğumuz ülkede terör merkezli krizlere engel olabiliriz. Göçmen krizinde yaşadığımız tüm gerilime rağmen Avrupa'yı sorumsuzca sıkıntıya sokacak adımlar atmadık. 3 milyon Suriyeli ve Iraklı mülteciyi ülkemizde barındırmak suretiyle Avrupa'yı biz koruduk. Avrupa verdiği sözleri şu ana kadar tutmadı. Bakın bize bu yıl sonuna kadar 3 milyar avro vereceklerdi. Ne yazık ki hala gelmiş değil. Hani Haziran başında vize bitecekti? Hala yok, ama bizden hemen kalkıp, bununla ilgili yerine getirmemiz gereken edimleri istiyor. Bunlar eş zamanlı olacak. Sen görevini yapacaksın, ben de görevimi yapacağım. Bizler böyle dediğimiz için beyefendiler rahatsız oldu. Kusura bakmayın karşınızda emir kulu bir ülke yok. STK'larla birlikte 20 milyar harcama yaptık. Sadece devlet kasasından 13 milyar çıktı. Bu kamplarda kalan mülteciler içerisinde ilgili bakanlıklarımız çalışmalarını yapıyorlar. Gerekirse Iraklılara, Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz. Bunları çadırlarda barındırmaktansa, ilkel yaşam koşullarına mahkum etmektense bunlara vatandaşlık vereceğiz. Aralarında doktor, hukukçu, mühendis, ebeler var. Bu insanları kendi toplumumuza katalım, kendileri kazanmaya başlasınlar.
TÜRKİYE'DE YETİŞMİŞ İNSAN KAYNAĞI SORUNU BULUNMAMAKTADIR
Rusya ile yaşadığımız uçak krizine dahi ekonomik ilişkiler konusunda çok büyük hassasiyet gösterdik. Nasip olursa ayın 9'unda Rusya'ya ciddi bir heyetle ziyaretimizi gerçekleştireceğiz. Ekonomik ilişkilerimizi yeniden masaya yatıracağız. Mütekabiliyet gereği yapmak zorunda kaldıklarımızı çok sınırlı tuttuk. Türkiye'nin uluslararası sermayeli şirketlerin ülkemizdeki yatırımlara verdiği önemi en iyi sizler biliyorsunuz. 2023 yılında dünyanın en gelişmiş ekonomisinden biri haline gelme, kişi başına milli gelirini 25 bin dolara çıkarma hedefi olan bir ülkeyiz. Bunu tüm girişimci ve yatırımcılarla yapacağız. Yatırımcılara zarar verecek, üzecek hiçbir işe kalkışmayız, başta şahsım izin vermeyiz. Hepinizin kafasında birtakım soru işaretleri olduğu açık. Şu hususlardan emin olmanızı istiyorum. Türkiye'de yetişmiş insan kaynağı sorunu yoktur. 3 miyon 340 bin kamu çalışanı vardır. Açığa alınan sayısı 61 bindir. Çeşitli kurumlarda açığa alınan personel çok yüksek. Nerede? Mesela Adalet Bakanlığı'nda. Adalet Bakanlığı'nda kendi personel tarafından yönetilmesi işleyişi yavaşlatmaz.
BU SÜREÇ TÜRKİYE'DE DEVLET YAPILANMASININ BİR REVİZYONUDUR
Şimdi yeni alımlar yapılacak ve hiçbir açık sözkonusu değil. Adalet mekanizmasının sıkıntısı 17-25 Aralık sürecini başlatmıştır. Binlerce rütbeli personel açığa alınmasına, ihraç edilmesine rağmen güvenlik hizmetleri daha da kaliteli hale gelmiştir. Sadece MİT yok, Emniyet istihbarat, jandarma istihbarat var. Diğer alanlarda istihbarat ağları kuruldu, kuruluyor. ABD sadece CIA ve FBI yok. Türkiye bu ağı yeniden ele alıyor. Onun için devletin yeniden yapılanması, TSK'nın yeniden yapılanması diyoruz. Bazı liderler "çok acele edildi" diyebilir. Siz hazır değilseniz ben ne yapayım? Siyasetçi bu hazırlıkları yapamazsa bu siyaset zayıftır. Şu anda bunlar maalesef yanlış adım attılar ve maalesef duvara çarptılar. Bu gidişi inşallah düzelteceğiz. Bu süreç Türkiye'nin devlet yapılanmasında bir revizyonu aynı zamanda TSK, yargının hepsinin revizyonuna bir fırsat hazırlamıştır. Bu örgütün faaliyetine yönelik güçlü bir istihbarat kurmamız şarttır.
BÜTÜN PİSLİKLERİN OLDUĞU YERLERDEN BİRİ OLAN TİB'İ KAPATACAĞIZ
Mesela TİB'i kapatacağız. Çünkü bütün pisliklerin olduğu yerlerden bir tanesi de orası. Burayı kapattıktan sonra oranın içerisinde çalışanların hepsini de, hazırlıklarımızı yaptık, gereği neyse onun da gereğini yapacağızTİP, BTK'ya devredilecektir. Sadece kendi kurum hiyerarşisine bağlı olarak kanunların ve diğer düzenlemeyi yapan yetki çerçevesinde kamu çalışanların daha da sağlıklı çalışacağına inanıyorum. Artık yatırımcılara zorluk çıkaran, gereksiz yere işlerini geciktiren kamu görevlilerin hiçbir mazareti, bahanesi yoktur, olamaz. Bu tür engeller yaparsa, zorluk çıkanlar varsa ilgili birimlerimize bunları bildirin. Yapacağımız iş hemen kapıya koymaktır. Önümüzü kesen, himmet ver, harç ver diyenlere artık bu devlette yer olmayacaktır. Mevzuatla ilgili engeller kaldırılacaktır. Şahsımdan başlayarak, Başbakanımız, Başbakan Yardımcılarımız, Bakanlarımız, Müsteşarlarımız için bu mesele çok önemlidir. Bizim gündemimizde sadece darbe girişimi, sadece terör örgütlerinin eylemlerine ilişkin alınacak önlemler yok.
BİZLER SİZLERİ ÖNCE ARKADAŞ SONRA YOL ARKADAŞI GÖRÜYORUZ
Bu ayın sonunda 26 Ağustos'ta açılışını yapacağımız Yavuz Sultan Selim Köprüsü gündemizde var. Avrasya Tüneli var. 1915 Çanakkale Boğaz Köprüsü var. Kanalistanbul projesi var. İnşaası süren hızlı tren hatlarımızı tamamlama yenilerine başlama heyecanı var. Şayet geçmiş kalsaydık, önümüze çkartılan engellere baksaydık Türkiye'yi buralara getiremezdik. Sizlerden ricam savunma sanayinize girmenizdir. Gelin yerli küresel işbirliği ile savunma sanayimizi geliştirelim. İnşallah savaş uçaklarımızı, füzelerimizi üreteceğiz. Ufkumuzu vizyonumuzu geniş tutmasaydık. Geleceği inşa etmenin çabası içerisindeyiz. Maziden atiye doğru durmadan devam etmekte kararlıyız. Bugün buzimle birlikte bu yolda yürüyen katkı sağlayan dostlarımızı asla unutmayacağız. Bu millet de kendilerine güveneni asla mahçup etmemiştir. Bizde güzel bir söz vardır; önce refik sonra tarik deriz. Önce arkadaş sonra yol arkadaşı. Bizler sizleri yol arkadaşları yol arkadaşları olarak görüyoruz.
BUNLAR KENDİ CUMHURBAŞKANINI ÖLDÜRMEK İÇİN OPERASYON YAPIYOR
Bu dezenformasyonu birlikte aşacağız. Sizler birçok uluslararası kuruluşlarınız CEO'larısınız. Temsilcisi olduğunuz kuruluşların o ülkelerde yapılan dezenformasyonları düzeltmelerde bizlere yardımcı olursanız mutlu oluruz. Bu konuda TOBB vasıtasıyla, Bakanlığımız vasıtasıyla video kasetleri, belgeleri ulaştıracağız. İstiyoruz ki bunları ülkelerinizin temsilcilerine de, ülkelerinize de ulaştırın ki, bu yanlış bilgilendirme, bu yalan yanlış bilgilendirme bunları ortadan kaldırsın. Özellikle bakıyorsunuz ki, işte Uluslararası Af Örgütü, bizim işkence yaptığımızdan bahsediyoruz. Bizde işkence sıfır toleranstır. Ha arbede esnasında kaşına gözüne tekme yemiş olabilir. Marmaris'te beni öldürmeye gelenler 16 gün sonra yakalandı. Bunlar orada ideal anlamda en iyi yetişmiş SAT komandoları. İçinde yüzbaşı, yarbay, albay, üsteğmen var. Sıradan insan değil. Er ve erbaş değil. Bu millet bunların yetişmesine milyonlarca lira harcamış. Yurtdışına göndermiş. Bunlar kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını yakalamak, öldürmek için operasyon yapıyorlar.
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ'NDE ZERRE KADAR HAYSİYET VARSA BURAYA GELİR
Beni yakalayamadılar ama iki korumamı orada şehit ettiler. İki bayan polisimi orada tartakladılar. Ofis olarak kullandığımız binayı tamamen taradılar. Kimse yok, niye tarıyorsun? Meğer koltuğun arkasında polis duruyor diye orayı taradılar. Uluslararası Af Örgütü Londra'da durarak tespit yapıyor. Zerre kadar haysiyet varsa çıkar gelirsiniz önce bir parlamentoyu, özel harekatı, emniyet müdürlüğünü dolaşırsınız, gazilerimizi dolaşırsınız, kim kime ne yapmış onu o zaman görürsünüz. Tabii iletişimin yanında yatırımın süratle arttırılması diyorum. Bu konuda her türlü desteğe devam edeceğiz. Uluslararası camiaya herhangi bir endişeye gerek olmadığını söylüyorum. Sizlerin yapacağı bilgilendirmenin çok çok önemli olduğuna inanıyorum. Şahsım, milletim adına sizlere teşekkür ediyorum.