1
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2016-2017 Adli Yıl Açılış Töreni, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılan törende konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Yargıtay Başkanımız, şayet adli yıl açılışı burada yapılmasaydı, alternatifinin bir otelin eksi ikinci kattaki salonu olduğunu ifade etmişti ki 600 kişilik bir salon. Şimdi şu anda bu salonumuzda bin 500 civarında bir katılım söz konusu. Burada böyle bir kongre ve kültür merkezinin devletin kurumlarının emrinde olduğunu kendilerine ifade etmek suretiyle buraya davet ettik ve burada bugün bu toplantıyı yapıyoruz, hayırlı olsun. Millet adına görev yapan yargının, milletin mekanında adli yıl açılış töreni yapması, yargı bağımsızlığına gölge düşürmez, tam tersine yargı bağımsızlığını güçlendirir."
SİYASİ VE BÜROKRATİK HIRSA KAPILAN VARSA AÇIP ŞEHİTLER ALBÜMÜNE BAKSIN
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bundan sonra bizim çok daha farklı çalışmamız lazım. Hiçbirimizin ülkemizin ve milletimizin çıkarları, ihtiyaçları dışında bir kritere göre hareket etme hakkı yoktur. 15 Temmuz'dan öncesi başkadır, sonrası bir başkadır. Öyle olmak zorundadır. Şahsım dahil, kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem; böyle anlarda hemen açıp 15 Temmuz şehitlerinin listesine bakmalarıdır."
Erdoğan bazı ülkelerin 15 Temmuz'a yaklaşımlarını eleştirerek şunları söyledi: "Madem ki dünya adalet üzre dönmektedir. Öyleyse hakim, savcı, avukatlarımıza düşen adaletin en mükemmel şekilde yerine gelmesi için çalışmalarıdır. Bu süreci hızlandıralım ve hukuk içinde neticeye gidelim. O gece 30 küsur kişi darbecilerden öldü. Fakat 241 kişi darbe karşısında direnenlerden öldü. Demek ki bizler darbecilere kalkıp da güvenlik güçlerimize "Bunların hepsini vurun" diye bir talimat vermedik. "Onları yakalayın gelin adalete teslim edin" dedik. Ey dünya sen hala bize hangi gözle bakıyorsun. Biz adalete teslim ediyoruz, siz hala "endişe ile izliyoruz" diyorsunuz. Bu terbiyesizlik değil mi?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Sayın Başbakan, sayın Yargıtay Başkanı, yüksek yargı organlarımızın kıymetli mensupları, adalet teşkilatımızın değerli mensupları sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ne hoşgeldiniz. 2016-2017 adli yılının ülkemiz, milletimiz ve adalet teşkilatımız için hayırlı olmasını diliyorum. Sözlerimin hemen başında bir hususa açıklık getirmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz bu mekan elbette Cumhurbaşkanı Külliyesinin bir parçasıdır. Ancak bu mekan avlu içindeki camimiz, Cumhurbaşkanlığı kütüphanesi, ki 5 milyon ciltli bir kütüphane olacak, 24 saat hizmet verecek, şu anda inşaatı başlamış durumda, çok amaçlı salonumuz, sergi salonumuz, herkese açık mekanlardır. Cumhurbaşkanlığının kendi çalışma alanları üst tarafımızda bulunan bloklardan ibarettir. Burası da, tüm çalışma mekanları da, kütüphanesi de milletin malıdır, devletin malıdır. Bizler görev süremiz boyunca çalışmalarımızı burada yürütmekte mükellefiz, bizden sonra gelecekler de aynı şekilde bu mekanları kullanmayı sürdürecekler. Kongre ve Kültür Merkezimiz Ankara'da önemli bir eksikliği gidermek üzere planlanmış ve inşa edilmiştir. Son senelerde büyük salonlar yeni yapıldı, burası başkent. Başkentte böyle bir eksikliğin giderilmesi bizim için önemliydi. Kamu kurum ve kuruluşların bu ihtiyacının giderilmesi lazımdı. Ankara gibi yerde opera binası yok. Bu bina aynı zamanda bir opera binasını görebilecek kabiliyete ve tasarıma sahiptir.
BURASI OLMASAYDI ADLİ YIL AÇILIŞI BİR OTELİN EKSİ İKİNCİ KATINDA OLACAKTI
Kongre ve Kültür Merkezimiz artık bugün olduğu gibi tüm kamu kurumlarının geniş katılımlı toplantılarına ve önemli organizasyonlarına ev sahipliği yapacaktır. Nitekim Yargıtay Başkanımız, şayet adli yıl açılışı burada yapılmasaydı, bir otelin eksi iki katında bir salonda yapılacağını ifade etmişti. Burada böyle bir merkezin devletin kurumlarının emrinde olduğunu kendilerine ifade etmek suretiyle buraya davet ettik. Millet adına görev yapan yargının, milletin mekanında adli yıl açılış töreni yapması yargı bağımsızlığına gölge düşürmez; tam tersine güçlendirir. Diğer muhalefet partisinden Yenikapı ruhuna uygun davranmalarını bekliyorum. Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ve sonrasında dostunu, düşmanını, yanında olanı, karşısında olanı, özellikle pusuda bekleyenleri büyük ölçüde görmüş ve tanımıştır. Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerini bir kez daha rahmetle yadediyorum. Burası F-16'larla bombalandı, helikopterlerle tarandı. O gece destan yazan milletimize ne söylesek ne yapsak milletimizi ifade edemeyiz. Bu millet büyük millet, gerçekten sorumluluğumuzu çok daha artıran bir millet ve ben milletimle iftihar ediyorum. 15 Temmuz'dan sonra çok daha ağır hale gelen sorumluluğumuzun gereğini yasama, yürütme ve yargı olarak hep birlikte yerine getireceğiz. Türk milleti gerçekten büyük ve asil, her türlü hizmeti hak eden bir millettir.
15 TEMMUZ'DA EN İYİ SINAVCI VEREN KURUMLARIMIZDAN BİRİ DE ADALET TEŞKİLATI OLDU
Dünyada istiklali ve istikbali için en modern silahların karşısına çıkan başka bir millet var mı doğrusu ben görmedim, bilmiyorum. Ama bu millet 15 Temmuz gecesi bunu gösterdi. 15 Temmuz'da en iyi sınavı veren kurumlarımızdan biri de adalet teşkilatımızdır. İlk andan itibaren tüm çalışmaları hukuka uygun bir şekilde yürüten ve anında açıklamaları yapmak suretiyle, yargı olarak, hukuk olarak gereği neyse yapılacaktır, yaptıklarınız hukuka, yasalarımıza aykırıdır, demek suretiyle ilk mesajını vermiş ve böylece yargı gizlenmemiştir. Savcılarımıza, hakimlerimize teşekkür ediyorum. Milletimizin hakim, savcılarımızın yanında polisiyle, darbeye karşı çıkan namuslu askerleriyle, sahada olan belediye görevlileriyle verdiği kutlu mücadele tarihe altın harflerle kazınmıştır. Çanakkale, Dumlupınar'ın kahramanlık hikayeleriyle büyüyen çocuklarımız, gençlerimiz 15 Temmuz'da kendi destanlarını yazdılar. Türkiye bağımsızlığın ne olduğunu bilen bir nesle daha kavuştu. Artık hem okuyan hem yaşayan bir nesle kavuştu, bu bizim için çok önemli. Bizim tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ne anlama geliyor, o gece 79 milyon hep birlikte yaşadık, gördük, idrak ettik. Biz 79 milyonla tek milletiz. Türkü, Kürdü, Çerkezi, Lazı, Abazası böyle bir ayrım yok.
DEVLETİN İÇİNDE DEVLET KURMAYA KALKANLAR 40 YILDIR BU HESABI YAPTI
Bizim tek bayrağımız var. Rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi. Böyle bir bayrak dünyada yok. Anlı şanlı bu bayrağımızın karşısına bazı paçavralar çıkarıyorlar. Asla bunlara yer veremeyiz. Asla bunlara müsaade edemeyiz. Şimdi de bütün yapılan operasyonlar bu ülkede bunların olamayacağının ifadesi. Bu mücadele sonuna kadar devam edecek. Tek vatan 780 bin km. ile tek vatan. Kimse bu vatan toprakları üzerinde asla bir operasyon düşüncesi içerisine girmesin. Girdikleri anda karşılarında ordumuzu, polisimizi, köy korucularımızı hepsinden öte milletimizin ta kendisini bulacaktır. 30 Ağustos'ta da ifade ettim, bu millete, ülkeye karşı kötü niyet besleyenler çok iyi bilsinler ki, Türkiye 79 milyonluk bir orduya sahiptir. Devletin içinde devlet olmaz. Birileri bu hevese kapıldılar. Devletin içinde devlet oluşturmanın gayreti içerisine girdiler. 40 yıldır bunun hesabını yaptılar. Ben 15 Temmuz'u "Bir müsibet bin müsibetten evladır" ben öyle görüyorum. Buradan milletimiz, ülkemiz kazanacak ve yeni bir milat olarak geleceğe yürüyeceğiz. O gece 241 şehidimizin kalan 173'ü sivillerden oluşuyor. Bunların içerisinde 14-15 yaşında gençler var. Bu kardeşlerimizin mesleklerine bakıyoruz, emekli, esnaf, işçi, memur, kuaför, imam, şoför, marangoz, öğretmen, garson, seyyar satıcı, teknisyen, mühendis, profesör olduklarını görüyoruz. Aralarında işsiz olanlar da var.
İÇLERİNDE 17 YAŞINDA ABDULLAH TAYYİP DE VAR 67 YAŞINDA KEMAL AMCA DA...
İçlerinde Ankara, İstanbullu, Yozgatlı, Niğdeli, Antalyalı, Artvinli, Sivaslı, Tekirdağlı, Malatyalı olanı da var. İçlerinde Abdullah Tayyip gibi 17 yaşında olanı da var Kemal Amca gibi 67 yaşında olan var. Milletimiz görevini o gece layıkıyla yerine getirdi. Artık sıra bizde; yani bu ülkenin yönetiminde, siyasetinde, bürokrasisinde görev alan herkeste. Yasama, yürütme, yargı yani hepimizde. Hiçbirimizin ülkemizin ve milletimizin çıkarları, ihtiyaçları dışında bir kritere göre haraket etme hakkı yoktur. 15 Temmuz'dan öncesi başkadır, sonrası başkadır. Şahsım dahil kendini siyasi, bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem böyle anlarda açıp 15 Temmuz şehitlerimizin listelerine bakmalıdır. Orada gösterdiğimiz fedakarlık bizi kendimize getiremiyorsa hepimize yazıklar olsun. Ulaştığım şehit evlerinde gerçekten yeni bir geleceği gördüm. Hepsinden birçok dersler çıkardım. Bu hem tecrübenizi arttırıyor hem de 'Ya rabbim sana hamdolsun bizi böyle bir milletle haşrettin' diyorum. Bu millet ne asil bir millettir diyorum. FETÖ denilen hain yapıyı kahrü perişan eden nedir biliyor musunuz; söz ve güç sahibi oldukları her yerde sergiledikleri adaletsizlikler ve merhametsizliklerdir. Sadece kendi mensuplarının çıkarlarını gözeten diğer herkesin hakkını hukukunu yok sayan anlayışlarıyla FETÖ milletimizin gönlünde zaten mahvolmuştu.
BİZ "ONLARI VURUN" DEMEDİK "YAKALAYIN GETİRİN ADALETE TESLİM EDİN" DEDİK
Madem ki dünya adalet üzre dönmektedir. Öyleyse hakim, savcı, avukatlarımıza düşen adaletin en mükemmel şekilde yerine gelmesi için çalışmalarıdır. Bu süreci hızlandıralım ve hukuk içinde neticeye gidelim. O gece 30 küsur kişi darbecilerden öldü. Fakat 241 kişi darbe karşısında direnenlerden öldü. Demek ki bizler darbecilere kalkıp da güvenlik güçlerimize "Bunların hepsini vurun" diye bir talimat vermedik. "Onları yakalayın gelin adalete teslim edin" dedik. Ey dünya sen hala bize hangi gözle bakıyorsun. Biz adalete teslim ediyoruz, siz hala "endişe ile izliyoruz" diyorsunuz. Bu terbiyesizlik değil mi? Şahsımı vurmaya gelenler günlerce Marmaris'in ormanlarında gizlendiler. Bizim jandarmamız onları orada vurabilirdi, öldürebilirdi. Ne yaptı? Yakaladı, götürdü yine savcıya teslim etti. İşte bu millet bu kadar asildir. Bu denli hukuk içerisinde çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Geciken adalet, adalet değildir. Süratle kararlarınızı verip bir an önce cezalarını almalarıdır. İnsanın olduğu her yerde ihanet olur. Önemli olan adalet üzere çalışılmasıdır. Adalet kelimesinin kökekinin oluşturan adl, bir şeyi doğru yere koymak, düzeltmek anlamına gelir. Yani adalet herkese hakkını teslim etmek, bunun için de gerekiyorsa eğriyi düzeltmektir.
3 BİN 495 HAKİM VE SAVCININ İHRACI ADALET TEŞKİLATIMIZI ZAAFA UĞRATMAYACAK TAM TERSİNE...
Adaletsizlik bir kimseye hakkı olmayanı vermek, eğriyi düzeltmeden bırakmak anlamını taşıyor. Bu tıpkı güle sulamakla, dikeni sulamak arasındaki fark kadar önemli, belirgin ve aynı zamanda ince bir çizgidir. Yeni adli yılda yüksek yargı organlarında tüm adliye teşkilatında görev yapan hakim, savcı ve elbette avukatlarımızın adaleti tesis etmek için her zamankinden daha çok çalışacağından hiç şüphem yok. 15 Temmuz'dan beri gözaltına alınan 3 bin 495 hakim ve savcının adalet teşkilatımızda herhangi bir zaafiyete yol açmayacağına, tam tersine daha ciddi bir çalışmayı tesis edeceğine inanıyorum.