1
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan sonra dünyanın hiçbir ülkesi, hiçbir bölgesi FETÖ ve militanları için güvenli bir sığınak değildir, olmayacaktır." dedi.
BM'nin 71. Genel Kurul görüşmelerine katılmak üzere az sonra arkadaşlarımızla birlikte New York'a hareket edeceğiz. Genel kurul görüşmelerinde BM üyesi tüm devletlerin katılması bekleniyor. Katılımcı ülkelerin büyük çoğunluğu görüşmelerde devlet veya hükümet başkanları veya yardımcıları, Dışişleri bakanları nezdinde katılıyor. Ziyaretimde bana Adalet Bakanımız sayın Bekir Bozdağ, sayın Fatma Betül Sayan, Sayın Ömer Çelik, sayın Mevlüt Çavuşoğlu, sayın Nihat Zeybekçi, sayın Berat Albayrak ve milletvekillerimiz eşlik ediyorlar. Program kapsamında 20 Eylül salı günü BM Genel Kurulu'na hitap edeceğim. Konuşmamda ülkemizin BM'de oynadığı aktif role vurgu yaparak, terörle mücadele başta olmak üzere Suriye, Irak krizi, mülteci sorunu, tabii ki 15 Temmuz darbe girişimi ki, bizim bir demokrasi mücadelemiz olmuştur milletçe. Bunun karşısında Türk milletinin duruşuyla dünyanın duruşunu değerlendirme noktasında olacağım. Bunu muhataplarımla genel genel kurulda gerekse ikili görüşmelerde paylaşacağım. 71. genel kurul görüşmeleri ülkemiz açısından hassas bir dönemde gerçekleşiyor. Türkiye bir yandan kanlı darbe girişiminin yaralarını sararken diğer yandan da Fırat Kalkanı operasyonu ve Suriye'deki terör örgütlerine karşı yoğun bir mücadele veriyor.
DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİ FETÖ İÇİN GÜVENLİ SIĞINAK DEĞİLDİR
Sınırlarımız içerisinde FETÖ, DEAŞ, PKK gibi terör örgütlerine karşı başarılı operasyonlar yapıyoruz. Burada PYD, YPG'yi söylemeden geçmemiz mümkün değil. Suriye, Irak'ta gerçekleşiyorsa da bunlar PKK ile eşdeğerde olduğu için bunları zikretmeden geçmek mümkün değil. İnşallah terör örgütleriyle mücadelemiz önümüzdeki dönemde de devam edecek. Milletimiz 15 Temmuz'da FETÖ'cü ihanet karşısında ortaya koyduğu destansı direniş gözlerin buraya çevrilmesine sebep olmuştur. BM'de FETÖ'nün tüm dünya kamuoyuna anlatılması için bir vesile oluşturacaktır. biz her platformda FETÖ ve elebaşını dile getirmeye, dostlarımızı da uyarmaya devam edeceğiz. Her tarafta örgütün inine girmeyi sürdüreceğiz. Bundan sonra dünyanın hiçbir ülkesi, hiçbir bölgesi FETÖ ve militanları için güvenli bir sığınak değildir, olmayacaktır.
"DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR" SÖYLEMİNİ TEKRARLAYACAĞIM"
Ayrıca konuşmamda BM Güvenlik Konseyi yapısından kaynaklanan sorunları, "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek ortaya koyduğumuz reform ihtiyacını da ortaya koyacağım. Küresel barış, güvenlik ve refahın sağlanması açısından elzem olarak gördüğümüz bazı konularda üst düzey toplantılar gerçekleştirilecek. 20 Eylül, Göç ve Mülteci Akımlarıyla ilgili liderler zirvesi bunların en önemlisidir. Zirvenin mültecillere yönelik insani yardımın finansmanında yüzde 30 oranında bir artış sağlamak, yasal kabul yollarının sayısını 2 katına çıkarmak gibi hedefler var. Bu tabii ki bizim için geçerli değil. ABD Başkanı Obama tarafından düzenlenen Mülteciler ve İnsani Yardım oturumu büyük önem arzediyor. Halihazırda dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapılan ülkemiz de zirveye özellikle davet edilmiştir. Zirve konuşmasında Türkiye'nin tek başına üstlendiği ağır sorumluluğun detaylarını da dile getireceğim.
KAYBEDİLEN HER SANİYE BM İÇİN UTANÇ KAYNAĞIDIR
Güvenli bölge, terörden arındırılmış bölge ihtiyacını bir kez daha dile getireceğim. Fırat Kalkanı Operasyonu'nun detaylarını paylaşacağım. Toplamda 4 bin km.karelik bir alan olarak güvenli bölge noktasında burayı değerlendirebiliriz. Suriyeliler DEAŞ'tan arındırılmış bölgeye geri dönmeye başladılar. Kızalay, AFAD buradaki kardeşlerimizin tüm ihtiyaçlarını sağlıyor. Güvenli alanlar çoğaldıkça geri dönenlerin sayısı da artacaktır. Suriye sorunu sadece sadece Suriyelilerin veya Suriye'ye komşu ülkelerin meselesi değildir. Bu krizin sonuçları diğer bölgelere yansımaları itibarıyla küresel bir boyut kazanmıştır. Kaybedilen her saniye, her dakika BM için utanç kaynağıdır. Mültecileri insanlık dışı muamelelere tabi tutarak, tel örgülerin arkasına saklanarak bu soruna çözüm bulunamaz. BM başta olmak üzere insanlığın bu konuda sorumluluğun farkına varması gerekiyor. Mültecilerin mağduriyetlerinin bir nebze olsun giderilmesi noktasında inşallah bu toplantı somut adımlara vesile olur.
ABD'DE ÇOK YOĞUN BİR PROGRAMIMIZ OLACAK
Ekonomik alandaki temaslarımız çerçevesinde 21 Eylül günü Dış Ekonomik İlişkiler ve Başbakanlık Yatırım Destek Ajansı tarafından düzenlenen bir akşam yemeğinde ABD'li yatırımcılarıyla bir araya geleceğiz. Ayrıca ABD'nin değişik televizyon kanallarında programlarımız olacak. Ziyaretim sırasında ABD'deki Türk ve Müslüman toplum temsilcileriyle de görüşeceğiz. Her açıdan oldukça yoğun bir program bizleri bekliyor. Bu ziyaretin 71. BM Genel Kurulu görüşmelerinin ülkemiz, milletimiz ve mazlumlar için hayırlara vesile olması için Allah'tan temenni ediyorum.
SORULAR VE YANITLAR
ABD ÖZEL KUVVETLERİ ÖHÖ TARAFINDAN İSTENMİYOR
Amerikalı yetkililerin açıklaması bir yanlış tespit, yanlışlık oldu istikametindedir. Tabii bunun daha ilerisini belki seyahatte, yapacağımız bazı görüşmelerde Amerikalı yetkkililerle "Hayırdır, nasıl oldu?" diye bu soruyu sorar kendilerinden gerçeği öğrenme fırsatı buluruz. ABD'nin Özel Kuvvetler, Özgür Suriye Ordusu tarafından istenmiyor. ÖHÖ'ye yönelik de maalesef burada ABD'li yetkililerin davranışları süreci bu noktaya doğru itti. Orada bizim yetkililerimiz, bizim Özel Kuvvetler mensuplarımız ABD'li Özel Kuvvetler yetkilileri almak suretiyle oradan çıkardılar.
DÜNYA KABUL ETTİ BİZDEKİLER HALA İŞİD DİYEREK İHANET EDİYOR
Maalesef başından beri biliyorsunuz bizim kesinlikle Suriye'nin kuzeyinde bir PYD, yanında YPG gibi bir bütünlük içerisinde bir terör koridoru oluşmasına müsaade etmeyeceğimizi hep söyledik. Devlet ifadesini kullanmayı zul telakki ediyorum. Bazı basın mensupları hala İŞİD'i kullanıyorlar. Bu ismi kullanmak suretiyle İslam'a hakaret ettiklerinin hala farkında değiller. Bir defa İŞİD diye bir terör örgütünü kabul etmiyoruz. Adını DEAŞ dedik, dünya kabul etti, bizde bazıları hala kabul etmiyor. Bizim dinimiz terörü reddediyor. Bir barış dini olan dinimize kimse böyle bir yakıştırmayı yapamaz.
BİZE 2 AYDAN FAZLA SÜRER DEDİLER 15 GÜNDE BİTİRDİK
Tel Abyad denilen yer, aslında Arapların yerleşim bölgesidir. Burayı çeşitli operasyonlarla önce DAEŞ'le başlamak üzere bu elde ettiği yeri kendisinden sonra bu PYD, YPG'ye bıraktı. Bu ilk değil. Bu Haseke'den itibaren gelen bir süreç. Hedef neydi? Hedef Afrin'le bütünleşmek suretiyle Akdeniz'e açılmaktı. Biz niçin hep sabrettik, en sonunda Gaziantep olayından sonra patladık? Artık yetti dedik. Bunu ABD, Rusya, Batılı dostlar, koalisyon güçlerinin tamamına söyledik. Bir Münbiç operasyonu var ki, biz o operasyonda kesinlikle PYD, YPG olmayacak dedik. Burası yüzde 95 itibarıyla Araplara aittir. Bunlar tuttular Münbiç'i PYD'ye ait olmuş bir yer gibi göstermek suretiyle yaptılar. Dedik ki"olmaz yanlış yapıyorsunuz" Bizim operasyonumuz 15 günde bitti. Şimdi "Haklısınız" diyorlar. Biraz bizi dinleyin yahu! NATO'da beraberiz, bizim stratejik ortaklığımız var. Elele verelim, şu pisliği temizleyelim.
MERKEL 10 MİLYAR AVRO AYIRIRIM DEDİ ŞİMDİ ORTADA YOK
Cerablus halkı şimdi sevinç içerisinde dönüyor mu, dönüyor. Biz de Kızılay, AFAD her türlü yardımı gönderiyoruz. Aynı şekilde Rai de temizlendi. Şimdi Bab'a doğru iniyoruz. Ama oraya kadar niye iniyorsunuz, şimdiki soru bu. Biz buralarını tehdit unsuru olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Biz daha önce görüştük. 90-95 km. enlem 40-45 km. boylamda biz burayı güvenli bölge olarak ilan edelim dedik. Sayın Obama ile Antalya'da görüştük. O da kabul etti. Ama uygulamayı yapamadık. Ben bunu sayın Putin'le de görüştüm. Buradaki güvenli bölge hem mülteci sorununu çözmeye yarar. Biz inşaat olayını halledelim, sizler bize mali destek verin. Şansölye Merkel "Ben buraya yılda 10 milyar Avro ayırırım" dedi. Siz mali kaynağı halledin biz inşaatları yaparız dedik. Uygulamaya gelince kimse ortada yok, hepsi kayboldu. Biz de sadece 2 milyon 700 bin Suriyeli var. En azından biz Suriyelileri peyderpey yerleştirmeye başlayacaktık. Şu ana kadar olmadı, temenni ederim ki, bundan sonraki süreçte bunu gerçekleştiririz.