CHP’nin İstanbul Tarabya Grand Otel’de düzenlediği Suriye Konferansı’na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, eski diplomat Aydın Selcen, eski CHP Genel Başkanları Murat Karayalçın ve Hikmet Çetin, CHP’li Hatay ve Adana büyükşehir belediye başkanları ile bazı akademisyen ve gazetecilerin de bulunduğu 19 kişi katıldı.
Konferansta yurt dışından da 8 isim yer aldı: AB Türkiye Temsilciliği’nden Steven De Wilde, Türk Rus Proje Geliştirme Derneği Başkanı Ivan Starodubtsev, İran Allameh Tabataba’i Üniversitesi’nden Gholam Ali Chengini Zade, Irak Amerikan Üniversitesi’nden Akeel Abbas, Kahire Amerikan Üniversitesi’nden Amy Kristine Holmes, Beyrut Üniversitesi’nden Nasser Yassin, Suriyeli gazeteci Sarkis Kassarjian ve Suriye Hristiyanları Derneği Başkanı Wael El Malasi.
Konferansa Steven De Wilde dışında Astana, Soçi ve Cenevre süreçlerinde masada olan yabancı devletler ya da uluslararası kuruluşlardan herhangi bir resmi katılım olmadı.
Konferansa ayrıca, Suriye dışına kaçmak zorunda kalan 10 milyonu aşkın göçmeni temsilen de kimse davet edilmedi.
Konferansı organize eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, konferansın katılımcılarının komşu ülkeler, Suriye sorunuyla bizzat ilgilenmekte olan ülkeler ve tüm paydaşları temsil edecek kişiler olacağını; göçmenlerin çok yaşadığı illerin belediye başkanlarının da katılacağını söylemişti.
Ancak konferansa beklenen katılım olmadığı gibi, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi en çok sığınmacı barındıran illerden de katılım olmadı.
ESAD’A DEĞİNMEDİ
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, açılışta yaptığı konuşmada, Türkiye’yi Suriye’deki yangını büyütmekle suçlarken, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kendi halkına karşı askeri güç ve kimyasal silah kullandığına yönelik BM raporlarından söz etmedi.
Kılıçdaroğlu, buna karşın “Uluslararası meşruiyetin tek kaynağı hâlâ BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarıdır” ifadesini kullandı.
HEDEF ŞAM’LA İŞBİRLİĞİ
Kılıçdaroğlu, kendilerinin Türkiye-Suriye ilişkilerini onarmayı amaçladığını belirtirken, Suriye yönetimiyle Türkiye arasında diyalog ortamı kurmaya çalıştıklarını söyledi.
YPG YOK AMA YPG YANDAŞI VAR
Katılımcılar arasında yer alan Holmes, terör örgütü YPG’ye yakınlığı ile tanınıyor. Sosyal medya hesaplarından YPG’li kadın teröristlerle mevzilerde çektirdiği fotoğrafları yayınlayan Holmes, “PYD Kürt ağırlıklı bir yapı değil artık. Yüzde 60 oranında Araplardan oluşuyor. Kürtler, Süryaniler, Ezidiler, Hristiyanlar , Türkmenler var. Yani Suriye halklarının temsilcisi ve içinde etnik çeşitliliği barındırıyor” ifadeleriyle örgütün yalan propagandasını da yapıyor.
ÇEVİKÖZ GERÇEĞİ GİZLEDİ, TÜRKİYE’Yİ ‘GAYRIMEŞRU’ GÖSTERDİ
Konferansı organize eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz’ün, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ve Avrupa başta olmak üzere dünya ülkelerine ‘ortak girişim’ çağrısı yaparak, Suriye’de bir güvenli bölge kurulmasını ve burada inşa edilecek şehirlere Türkiye, Avrupa ve diğer bölge ülkelerinde bulunan Suriyeli göçmenlerin yerleştirilmesi önerisine karşı çıkması dikkat çekmişti.
Ünal Çeviköz, Erdoğan’ın önerisinin ‘uluslararası uzlaşma, fon desteği ve Suriyelilerin gönüllü geri dönüşü’nü içermesine rağmen, “Gönüllü olmayan yerleştirmeler ve başka bir ülkenin toprağında toplu konut projeleri yapmak meşru değildir” sözleriyle karşı çıkmıştı. Çeviköz, ülkesini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerin çoğunun, Şam rejiminin sivillere karşı askeri güç ve kimyasal silah kullanması nedeniyle sığınmacı durumuna düştüğü gerçeğine rağmen, güvenli bölgenin güvenliğinin ve göçmenlerin nereye yerleştirileceğinin ‘Suriye yönetiminin işi’ olduğunu savunmuştu. Çeviköz, Erdoğan’ın dünyaya önerdiği yeni Suriye yerleşim yerlerine ilişkin projeleri ise “Geniş bahçeli villa, tatil kampı”na benzetmişti.
SONUÇ BİLDİRGESİ: ANKARA ŞAM’LA GÖRÜŞSÜN
Konferansın sonuç bildirgesinde Türkiye’nin Esad rejimiyle masaya oturması istendi. Bildirgede; “Suriye’de çatışmaların sona erdirilerek, barış, huzur, istikrarın tesis edilmesi, Suriyeli sığınmacılar meselesinin uluslararası hukuk, insan hakları ekseninde çözümü Türkiye için temel ve öncelikli bir hedef olmalıdır. Türkiye, Suriye krizi bağlamında sadece Suriye yönetimiyle sorun yaşamamaktadır. Akışkan ve kırılgan saha koşulları ülkemizi krize müdahil diğer aktörlerle de her an çatışabilir bir konumda tutmaktadır. Çok boyutlu bu gerilimden en az hasarla çıkmanın yolu Türkiye-Suriye ilişkilerini bir an önce yeniden rayına oturtmaktan geçmektedir” denildi. Bildirgede terör örgütü YPG’nin adının geçmemesi ve ‘diğer aktörler’ olarak adlandırılması ise dikkat çekti. Türkiye’nin, Suriye’nin yeniden inşasına en büyük katkıyı öncelikle barıştan yana, güvenilir bir komşu olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyarak verebileceği de sonuç bildirgesinde yer aldı.