BÜLENT ŞANLIKAN
ÖLÜ SEÇMEN REZALETİNDE İKİNCİ PERDE:
AKŞAM’ın “Ölüleri Seçmen Yapmışlar” başlıklı manşeti gündeme bomba gibi düştü. 15 Nisan’da gerçekleşecek İstanbul Tabip Odası seçimleri öncesinde YSK’ya bildirilen seçmenler arasında 1900 doğumlu hekimlerin olması kamuoyunda büyük şaşkınlık yarattı. İstanbul Tabip Odası Yönetimi “Aileleri öldüklerini bize bildirmedi. Öldüklerini bilmiyorduk. Zaten yaşlı üyelerimizin sandıklarında oy kullanma oranı düşük” açıklamasıyla bir kez daha şoke etti. Bu gerekçeyi de “Kanun Tabip Odası yönetimlerine hekimlerin üyelik ilişkisini tahmine dayalı olarak tek taraflı düşürme/sona erdirme hakkı tanımamaktadır” maddesine dayandırdı.
ASIL SORUNUN CEVABI YOK
Hekimlikte Birlik ve Haklar Platformu olarak seçimlere katılan Prof. Dr. Suat Turgut AKŞAM’a konuştu, odanın marjinal siyaset üreteceğine seçmen listelerini güncellememesinin büyük hata olduğunu belirtti: Seçmen listelerindeki adayları bile daha doğru düzgün toparlayamayan bir yönetim ile karşı karşıyayız. Ölmüş hekimlerimiz neden listede yer alıyor? Oda bu sorulara cevap vereceğine 1900’lü üyelerin öldüklerini bilmiyoruz gibi saçma sapan bir açıklama yapıyor. Ama sorunun cevabı ortada yok!
İKİNCİ SKANDAL PATLAK VERDİ : İstanbul Tabip Odası'nda oluşturulan ek listeyi YSK’ya yasal itiraz süresinin dolduğu gün yani 5 Nisan tarihinde bildirerek hekimlerin itiraz hakkını da dolaylı olarak gasp etmiş oldu.
Nerede vatan hainliği orada TTB!
- TTB, PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ve MLKP terör örgütlerinin siyasi ayağı ESP ile birlikte Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği’ oluşumunda birlikte yer aldı.
TTB açıklamalarıyla doktorların psikolojisini bozdu
Turgut sözlerine şöyle devam etti: TTB’nin Afrin Harekâtı’nda takındığı tavır hepimizin vicdanını yaraladı. Hendek olayları sırasında “Koordinatımız Cizre’dir artık Sağlık Bakanlığı’nın 112 birimini değil AİHM’i arayacağız” bile dediler. Bu tür açıklamalar yaparak birlik ve oda doktorlarımızın da psikolojisini bozdu. TBB iş bırakma çağrılarına bakıldığında ise devletin menfaatleri dışında hareket ettiğini görüyoruz. Afrin Harekâtı başladığında yapılan basın toplantısında arkada ‘Kürdistan Faşizme Mezar Olacak’ şeklinde sloganlar yükseldi. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.