Kanal İstanbul’a, çevre noktasından eleştiriler geliyor. Denizin tuz dengesinin bozulacağı, deprem riskinin artacağı söyleniyor. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kanal İstanbul’a bileşik kaplar usulüyle bakın. Tuzlu su, az tuzlu su... Bunlar bir araya geldiği zaman ortaya ne çıkar? Bunun bir ortalaması çıkar. Karadeniz’in tuz oranı nedir? Marmara’nın tuz oranı nedir? Olaya buradan bakılması lazım. Buradan bakarsanız, ortalamasını yakalarsınız. Kaldı ki bizim burada derdimiz şu: Hatırlayanlarınız varsa, Selimiye’nin önlerinde Independenta tankeri 7-8 ay yandı. Hatta o patlamada hamilelerin erken doğum yaptığı bile yazıldı. Bunun dışında gerek Karadeniz’den gelirken gerek Marmara’dan giderken yalılara çarpan kuru yük gemileri, tankerler oldu. Daha son zamanlarda da bu tür bir kaza yaşandı. Şimdi bu mudur çevre hassasiyeti yoksa bu tehlikelerden arınmış bir kanal mı?
ÇOK FARKLI BİR İSTANBUL
Kaldı ki boğazlarda, Montrö’de bize tanınan bir hak yok, istedikleri gibi gelip geçiyorlar. Düşünün, sizin boğazınızı kullanıyorlar ama hiçbir şey elde edemiyorsunuz. Öyle bir durum var. Kanal İstanbul ise böyle değil, Süveyş Kanalı’nda ve diğerlerinde oraların nasıl kendilerine ait hakları varsa biz de bu yatırımı yaptığımız zaman bu tür bir hukukumuz doğacak. Üstelik kaza endişesi de taşımayacaksın. İşin bir de bu güzelliği var.
Bu proje kapsamında çok farklı bir İstanbul’u inşa edeceğiz. Üzerinde 5 tane köprünün olduğu, içme suyu hatlarının deplase edildiği bir modeli hayata geçireceğiz. Bundan inanın bunların haberi yok. Hatta televizyonlarda da Kanal İstanbul’la ilgili görüntüler var. O görüntüler işin nihai hali değil. Onlar üzerinde de bazı çalışmalar yapılarak çok daha farklı bir noktaya gelinecek. Bize göre bu proje, İstanbul’un güzelliğine çevrecilik açısından güzellik katacak ve Boğaz’daki çevre tehdidini ortadan kaldıracak.
LİBYA’DA ÇÖZÜM İÇİN BERLİN SÜRECİ
Başkan Erdoğan, Libya’da devam eden iç savaşa çözümle ilgili, "Almanya Başbakanı Merkel, Berlin sürecinde özellikle bizim de bulunmamızı istedi” dedi.
Putin ile telefonda görüştünüz. Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme planı da gündeme geldi mi?
Biz bir görevlendirme yaptık. Bu görevlendirme kapsamında, dışişleri bakan yardımcısı, savunma bakan yardımcısı ile istihbarattan ve ulusal güvenlikten oluşan bir heyetle, kısa bir zaman içerisinde arkadaşlarımız Moskova ziyareti yapacaklar. Muhatapları ile bölgesel konuları etraflıca ele alacaklar.
Kılıçdaroğlu “Ne işimiz var Libya’da” dedi. İki farklı bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ana muhalefetin zaten huyu, sınırlarımızın dışına çıkmaya bizi mecbur eden herhangi bir olay olduğu zaman, “Orada ne işimiz var” demek. Suriye meselesinde de oradan füzeler, havan topları atılsın, biz şehitler verelim, ne olursa olsun, “Bizim orada ne işimiz var” diyorlardı. Biz şu anda öyle adımlar attık ki bu adımlar Sevr’in ters köşe edilmesidir. Bu kadar önemli.
Doğu Akdeniz’de başka adımlar da söz konusu olur mu?
Pazartesi akşamı Merkel ile görüşmemiz oldu. Berlin sürecinde özellikle bizim de bulunmamızı istedi. Kendisinin Putin’le de görüştüğünü bana anlattı. Ben de Sayın Putin’e, “Merkel’le yaptığınız görüşmede bir konuda herhalde mutabakata vardınız. Şansölye, bana, Berlin Süreci’ne Rusya’nın bugüne kadar olumlu katkılarda bulunduğunu söyledi ama bundan sonraki süreçte de bu katkıların devamını istiyor” dedim. Tabii kendisi de benim de aynı kanaatte olduğum bir konuyu gündeme getirdi. Şansölye Merkel’e de söylemiştim. Dedikleri şu: “Cezayir, Tunus ve Katar’ın da bu oluşumda bulunmaları isabetli olur.” Bu ülkeler süreçte yer alırlarsa, Libya halkı da “Biz buraya inanırız, güveniriz” der. Sayın Putin de aynı kanaatte. Ocak ayı içerisinde yapılacak toplantıya katılacak olanları bir görelim, ona göre bizden kimin katılacağının kararını veririz.
MÜLTECİ ŞEHRİ TARİHE GEÇECEK
Başkan Erdoğan Suriye’nin kuzeyine güvenli bölge projesi için, “Bu konuda gerek Amerikalılarla gerekse salı günü Sayın Putin ile de görüştük. Hepsi 'dayanışma içerisinde çalışmalarımızı sürdürelim' diyorlar. Bunu başarırsak, tarihe bir örnek olarak geçecek. 'Böyle bir mülteciler şehrini veya şehirlerini Türkiye kurdu' diyecekler. Bu da bizim için çok önemli. Projemiz gayet güzel. Belki bu adımı attıktan sonra 'Biz de burada olalım' diyenler çıkabilir. Biz yine de onlara çağrımızı devam ettireceğiz” dedi.
AK PARTİ BİR ÇINARDIR
AK Parti pek çok sınamayla karşılaştı. Şimdi AK Parti çınarından kopan bir yaprak söz konusu. Ömrü ne olur?
AK Parti bir çınardır. Biliyorsunuz, yapraklar hazan mevsiminde dökülür. Bizim hazan mevsimimiz yok. Biz yolumuza devam ediyoruz. Şimdi onların durumu o. Külliye’ye geldiğiniz zaman çınarlarımızın yapraklarını döktüğünü ama 4-5 ay sonra yine yeşillendiğini göreceksiniz. Düşen yaprak bir daha eski yerine dönmüyor. Biz bunu trenden inenler olarak anlatmıştık. Arkadaşlarıma hep söylüyorum: “Asla gündemimizde olmamalı. Herkes yoluna!” Biz zaten “Durmak yok, yola devam” diyoruz ve çalışmaya devam ediyoruz. Sadece bir şeyi söylemek herhalde yeterlidir: Özellikle başbakanlık görevini bıraktığı zaman bu arkadaşlardan birinin yaptığı konuşmayı dinlemişseniz her şey orada mevcut.
BANKALARI BİZ KURTARDIK
Kamuoyundaki bir tartışma da Ziraat Bankası’nın, Simit Sarayı’nı almak için Rekabet Kurumu’na başvurması. Yaklaşımınız nedir?
Bunu duyduğum anda genel müdürümüzü aradım. Genel müdürümüz, “Bir ara gündeme geldi ama böyle bir şeyi şu anda düşünmüyoruz” dedi. Zaten Ziraat Bankası’nın girişim sermayesi şirketi...
Sizin tasvip etmediğiniz bir şey mi?
Hayır. Mümkün değil. Geçmişte kamu bankalarının görev zararı olayları sebebiyle nasıl battığını hatırlayın. Biz geldik, önce kamu bankalarımızın tamamını görev zararlarından kurtardık. Şu anda Ziraat sadece ulusal değil, uluslararası alanda önde gelen bankalardan bir tanesi.
MALEZYA’YLA 15 ANLAŞMA
Başkan Erdoğan Malezya Kraliyet Sarayı’nda Malezya Kralı Sultan Abdullah Riayatuddin Mustafa Billah Şah ile bir araya geldi. Görüşmeye Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Malezya Kralı Sultan Abdullah’ın eşi Azizah Aminah Maimunah Iskandariah da katıldı.
ORTAK İMZALAR
Erdoğan ardından Putrajaya’daki Başbakanlık Binası’nda Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed’i kabul etti. Kabul sırasında Erdoğan ve Malezya Başbakanı Mahathir huzurunda iki ülke arasında farklı alanlarda 15 anlaşma imza altına alındı. “Bilim ve Teknoloji Alanında Türkiye ve Malezya Hükümetleri Arasında İşbirliği Anlaşması”nı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Malezya Enerji, Bilim, Teknoloji, Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı Yeo Bee Yin imzaladı. Ayrıca, Türkiye ve Malezya savunma ve teknoloji şirketleri arasında 14 iyi niyet anlaşması imzalandı.
KAVAKÇI KARŞILADI
Erdoğan, Kuala Lumpur Uluslararası Havalimanı’nda, Malezya Sağlık Bakanı Dzulkefly Ahmad, Türkiye’nin Kuala Lumpur Büyükelçisi Merve Kavakçı ile Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir tarafından karşılandı.