Başkan Erdoğan'dan F-35 tepkisi: Müşterinin malını nasıl vermezsin

Başkan Erdoğan, önümüzdeki günlerde teslimatı yapılacak S-400 hava savunma füzelerinin gerekliliğiyle ilgili net konuştu: Düşman saldırsa ‘Bir yerden sistem bulalım öyle savaşalım’ mı diyeceğiz?

1

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’de tamamladığı Uzakdoğu seferini Türkiye’nin Pekin Büyükelçiliği’nde değerlendirdi. Erdoğan ABD ile yaşanan S-400 tartışmalarına “Düşman saldırsa biz bir yerden sistem bulalım öyle savaşalım mı diyeceğiz? Tedbirimizi hemen almamız lazım” son noktayı koydu. Erdoğan, Tokyo’da Japon İmparatoru Naruhito ile  güzel ve sıcak bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlatarak Başbakan Abe ile de bir araya geldiklerini vurguladı. Erdoğan bu ülkeyle ekonomik ortaklık anlaşmasının tamamlanma noktasına geldiğini söyledi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmesinde Doğu Türkistan ve Uygur konusunun da ele alındığını kaydeden Erdoğan şunları söyledi: 

BİR HEYET GİDEBİLİR

“Bu konuyu istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar da Türk-Çin ilişkilerinde olumsuz yansımalara neden oluyor. Bu tür istismarları yapanlar ne yazık ki işin büyük ölçekte Türkiye’nin bir karşı devletle ilişkilerini düşünmeden duygusal bazı hareketler içine girerek bedelini, faturasını gerek kendi soydaşlarına gerekse Türkiye’ye ödetiyorlar... Gerekirse Türkiye’den Doğu Türkistan’a bir heyet gönderilmesi noktasında buna da açık olduğunu söyledi. ‘Gelsinler, gezsinler, baksınlar’ dedi.”

Bölgesel, küresel konularda Çin’le pek çok hususun paylaşıldığını ifade eden Erdoğan, kendisinin Türkiye’ye davetine Şi’nin olumlu cevap verdiğini anlattı. Bazı önemli yatırımlarda işbirliği konusunda gerekli talimatların verildiğini belirten Erdoğan “Hepsinden öte savunma sanayiinde işbirliğimizin önemini vurguladık. Kendileri de aynı pozisyonda olduklarını ifade ettiler” diye konuştu. 

İMPARATORA DAVET

- Japonya’nın yeni İmparatoru ile sohbetinizin detaylarını paylaşabilir misiniz? 

Yeni İmparatorun bir öncekine göre daha genç, 59 yaşında, olması hasebiyle daha dinamik, mütevazı bir yapısı var. Kapıya kadar gelerek beni İmparatoriçe ile birlikte karşıladılar. Beraber çıktık, görüşmemizi yaptık. Yine kapıya kadar geldi ve uğurladı. Bu mütevazı hal aslında geleneklerinde var. Yarım saat görüşmemiz oldu. Ben kendisini Türkiye’ye davet ettim. “Sizi Türkiye’de ağırlayalım” dedik. Çünkü İmparatoriçe Türkiye’ye gelmemiş ancak Türkiye’yi sevdiğini söyledi. “O halde bekliyoruz” dedik. 

- Çin Devlet Başkanı Şi ile görüşmenizde iptal edilen füze ihalesi ve Uygur ozan Abdurrahim Heyit’in durumu gündeme geldi mi? 

Bu füze meselesinin askeri, stratejik, teknik birçok boyutu var. Ama bu Çin’e yönelik herhangi bir önyargıdan kaynaklanmadı. Bu bizim Çin’le savunma sanayiine yönelik ilişkilerimizin kopması anlamına asla gelmez. Zaten devlet başkanı füze alımından vazgeçilmesi meselesini gündeme dahi getirmedi. İkinci soruya gelince, bu konuda o malum olayı kendileri hiç açmadı. Açmadığı halde biz o zamanki durumu biliyoruz. Burada maalesef bizim kendi dışişleri teşkilatımızın iletişim yanlışı olmuştur. 

KARANLIK GÜÇLER

- Türkiye, ABD ve İran arasında arabuluculuk görevi üstlenebilir mi? Olası bir İran-ABD çatışması bölgede nasıl bir etki yapar?

Bunu aslında kimse düşünmek istemiyor.  Trump’la yaptığımız görüşmede bu konu hiç gündeme gelmedi. Ama Abe ile yaptığımız görüşmede Abe “Böyle bir olayda birlikte olabilir miyiz?” dedi. Ben de “Niye olmasın” dedim. “Beraber derseniz, beraber de olabilir” dedim... Acemlerin bir sözü var; “Oturdular, konuştular ve dağıldılar” derler. Öyle olacaksa hiç anlamı yok. Sadece vakit kaybedersiniz, o kadar. Burada da netice almaya odaklanılmalı. Başbakana sordum “Sen görüşme yaptın, nasıl gördün?” diye... Baktım pek olumlu görmemiş. Bundan sonraki süreci, soruların cevabını önce biz planlayalım, sonra ne gibi adım atacağız onları konuşalım dedik. 

- Trump ile yaptığınız görüşme ABD’de bazı kesimleri rahatsız etmiş görünüyor. Sizce neden ABD müesses nizamı Trump’ı sevmiyor? 

Dünyanın her yerinde zaten müesses nizamlar bir yere odaklıdır. Bunlara karanlık güçler de diyebilirsiniz. Onlar oralarla pazarlıktadır ve oralar adına adımlarını atarlar. Müesses güçler hiçbir zaman o ülkedeki bu tür siyaseti de sevecek diye bir şey yok. Şimdi Türkiye’de Erdoğan’ı seven var sevmeyen var. İlk seçildiğimizde yüzde 34,2’yle geldik. Cumhurbaşkanlığında yüzde 52’ye kadar tırmandık. Ama yerel seçimde daha farklı oylar aldık. Şimdi içeride ve dışarıda bunu istediği gibi değerlendirmek suretiyle AK Parti’ye yüklenmek isteyenler oluyor. Dışarıda Batıcı, egemen güçler, özellikle çıkar şebekeleri bize her zaman çok çirkin yaklaşmışlardır. Biz bunlara hiçbir zaman prim vermedik. Kararlılıkla yolumuza devam ettik. Bundan sonra da aynı şeyler olacak. 

TEDBİRİMİZİ ALMALIYIZ

Trump’ın o gün yaptığımız görüşmede arkadaşlarıma kullandığı ifadeler, onlara yönelik ortaya koyduğu tavır, takdire şayandır. Bir müşteri ödemelerini tıkır tıkır yapmışsa sen o müşterinin malını nasıl vermezsin? Bunun adı gasp olur. Biz şu ana kadar da 1,4 milyar dolar ödeme yaptık. 116 tane F-35 almak için sözleşmemizi yaptık. Biz burada pazar değil aynı zamanda ortak üreticiyiz. Biz füzeler noktasında geçmişte Patriotlara müşteri olduk ama bu müşteri oluşumuz karşılıksız bırakılınca biz daha neyi bekleyeceğiz, başımızın çaresine bakmayacak mıyız? Düşman saldırsa biz bir yerden sistem bulalım öyle savaşalım mı diyeceğiz? Tedbirimizi hemen almamız lazım.

Libya’daki gelişmeler... Doğu Akdeniz satrancında Libya-Türkiye nasıl bir işbirliği yapacak? 

Bizim zaten askeri anlaşmamız var. Bunu daha da güçlendirdik. (Kukla darbeci) Hafter şu anda orada tam manasıyla korsan hareket yapmıştır; korsan konumundadır.  Şimdi BM’nin de buna göre adımlarını atması lazım.  

Çin medyasında yayınlanan makalenizde “Türkiye ve Çin ortak bir vizyonu paylaşıyor”, “Küresel düzenin yeniden inşası için Türkiye ve Çin sorumluluk alabilir” dediniz. Çin bu konuda samimi davranıyor mu? 

Ben Çin’in bu konularda samimi davranmadığına asla inanmıyorum. Çin’in BM Güvenlik Konseyi’ndeki konumunu da ele aldığımızda bu konuları değerlendirmek bizim için çok daha rahat ve güçlü olacaktır. “Dünya 5’ten büyüktür” derken BMGK içinden birilerinin bizim yanımızda yer alması bu süreci hızlandıracaktır. Biz bunu dünyadaki 190’ı aşkın ülkeyle konuştuğumuzda birçoğu zaten ürkek korkak, rahat hareket edebilen yok. Kimisi dolara bakıyor. Kimisi farklı avantalara bakıyor. Ama biz farklı bir yere bakıyoruz. Bu dünyada iki seçeneğimiz var. Ya mazlumların yanında olacağız ya zalimlerin yanında olacağız. Biz mazlumların yanında olmayı kabullendik. Birileri de zalimlerle yürüyor. Bu dünya Firavunlar gördü, Nemrutlar gördü. Nemrutlarla, Firavunlarla beraber olanlar hiçbir zaman hayırla yad edilmiyor. Bu devrin de Nemrutları, Firavunları var. Onlar da yarın öyle anılacaklar.

BM’yi ciddi manada silkelemek istiyoruz 

- BM’nin terör örgütüyle anlaşma yapmasını nasıl karşılıyorsunuz?

BM’nin terör örgütü YPG/PKK ile görüşmesi ve bir anlaşma imzalanması asla kabul edilemez. Biz de ilgili mercileri ciddi manada silkelemek istiyoruz. BM böyle bir skandalın altına imza koyamaz. BM Genel Sekreteri Guterres’in bundan haberi yoktur, böyle bir yanlışı asla yapmaz diye düşünüyorum. BM Daimi Temsilcimiz Feridun Sinirlioğlu girişim başlattı. Döner dönmez de ilk etapta Dışişleri Bakanımız, Guterres ile konuyu ele alır. Daha sonra gerekirse ben de görüşürüm. Bu ortada bırakılacak bir konu değil. 

Anlayacakları dilden de konuşuruz  

Kıbrıs Rum kesimine karşı ne tür tedbirler alınıyor? 

Hukuk içinde atılması gereken adımları atıyoruz. Ama karşımıza hukuk tanımazlar çıkarsa, onların anlayacağı dil neyse o dille de konuşmasını biliriz. Zaten Güney Kıbrıs bugüne kadar hiçbir zaman hukukla hareket etmedi. AB’ye girişi şaibeli olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi oradan aldığı güçle KKTC’yi korkutmaya çalışıyor. AB de dürüst hareket etmiyor. AB’nin mali yaptırımlar noktasında da Kuzey Kıbrıs’a ödemesi gereken para ödenmemiştir. Şimdi biz bu AB’ye nasıl inanalım? Bunlar dürüst değil. Bunların hepsi gaspçı. Burada da yaptıkları yine bu.

(Star)