Başkan Erdoğan, İngiltere merkezli The Economist dergisi için makale kaleme aldı:
NATO'NUN GURURU: Ukrayna'daki savaş, NATO'yu yeniden ayağa kaldırdı. Türkiye 70 yıldır NATO'nun gururlu ve vazgeçilmez bir üyesi olmuştur.
YALNIZ BIRAKILDIK: NATO'nun terör örgütleriyle mücadele ederken istihbari ve askeri konularda daha güçlü işbirliği içinde olmasını arzu ettik. Bunun yalnızca terör saldırılarının engellenmesi açısından değil, aynı zamanda NATO sınırları içinde terörün finansmanı ve eleman devşirme faaliyetlerinin engellenmesi hususunda gündeme getirdik. Türkiye'nin çevresinde iç savaşlar yaşanırken de NATO'dan bazı meşru taleplerde bulunduk. Mülteci dalgası ortaya çıkarken 'insani güvenlik' için bu taleplerde bulunduk. Bu konularda büyük ölçüde yalnız bırakılan ülkemiz, bu krizlerle tek başına mücadele etti.
TERÖR KARŞI DESTEK: Türkiye aday ülkelerden tüm terör örgütlerinin faaliyetlerini durdurmalarını ve mensuplarını Türkiye'ye iade etmelerini istemektedir. Terör tüm üye ülkelere tehdit oluşturmaktadır ve aday ülkelerin örgüte katılmadan önce bu gerçeği kabul etmeleri gerekmektedir. Gerekli adımları atmamaları hâlinde Türkiye bu konudaki duruşunu değiştirmeyecektir.
KARARLIYIZ: Türkiye'nin, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliklerine itirazı aynı zamanda şimdiye kadar terörün hedefi olmuş tüm üyeler adına atılmış kararlı bir adımdır. Diplomasi ve diyaloğun her türlüsüne açık olan ülkemiz, bu çabaların aday ülkelerin ikna edilmesine odaklanmasını tavsiye etmektedir.
'TALİMAT VEREMEZSİNİZ'
Başkan Erdoğan, The Economis'teki yazısına şöyle devam etti: "İttifakın her genişleme sürecinde yapıcı bir noktada duran Türkiye'nin, NATO ile ilişkilerini sorgulamaya cüret edenlerin cehaleti ve hadsizliği bu duruşumuzu değiştirmeyecektir. Terörle mücadele konusunda gönülsüz olan hiçbir ülkenin Ankara'da talimat verebileceği hiçbir makam bulunmamaktadır. NATO'nun en büyük ikinci ordusunun yardımına koşmasını bekleyen bu ülkelerin, AB ve ABD tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nın faaliyetlerini engellemesini beklemek en doğal hakkımızdır."