1
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin Sarayı'nda baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Rusya'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Putin'e sıcak ve samimi misafirperverliği için teşekkür etti.
Ziyaretin, Kerç Boğazı'nda yaşanan elim kaza sonrasında gerçekleştiğini belirten Erdoğan, pazartesi meydana gelen kazada aralarında 4 Türk vatandaşının da bulunduğu 16 kişinin hayatını kaybettiğini, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diledi.
Kazadan yaralı kurtulanlara acil şifa dileğinde bulunan Erdoğan, hayatını kaybeden diğer ülke vatandaşları için de taziye dileklerini bildirdi.
Rus makamlarının, olayın ilk anından itibaren gereken tüm çabayı sergilediğini dile getiren Erdoğan, "Zorlu hava şartlarına rağmen arama kurtarma faaliyetlerine katılan tüm Rus yetkililere, başta değerli dostum Putin olmak üzere, şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Türkiye ile Rusya arasında ekonomi, ticaret, sanayi, enerji ve kültür alanlarında çok yoğun bir iş birliğine sahip olduklarını aktaran Erdoğan, son dönemlerde turizmin bu işin başını çektiğini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bilhassa iki lider olarak Sayın Putin ve şahsımın gayretleriyle mevcut iş birliğimiz gün geçtikçe güçlenmektedir. Ekonomi alanında olumlu sonuçlar almaya devam ediyoruz. Ticaret hacmindeki artış eğilimi devam ediyor. Bu da az önce Sayın Başkanın ifade ettiği gibi, 26 milyar doları ticaret hacmimiz bulmuş durumda. İkili iş birliğimizin nişanesi konumundaki Akkuyu nükleer güç santrali ile Türk Akım projeleri emin adımlarla ilerliyor. 2019 yılı bu noktada çok özel bir yıl olacaktır. Bu sene Türkiye'de ve Rusya'da karşılıklı olarak kültür ve turizm yılı etkinliklerini gerçekleştireceğiz."
Türkiye'nin son 2 yıldır misafir ettiği turistler arasında Rusların ilk sırada yer aldığını belirten Erdoğan, "Geçen yıl 6 milyona yakın Rus misafirimizi ağırladık. Bu sayının 2019 yılında daha da artacağına inanıyorum. Vize muafiyeti de görüşmemizin gündeminde yer alıyordu. Tam muafiyet sağlanması ilişkilerimizin eriştiği noktanın bir gereği olarak inanıyorum ki halklarımızın kaynaşmasını çok daha güçlendirecektir." dedi.
Bugün Putin ile özellikle Suriye'deki durumu ele alma fırsatı bulduklarını bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerek İdlib Mutabakatı'nın, gerekse 4'lü Suriye Zirvesi'nin sonuçlarının uygulanmasının takibini yaptık. İdlib başta olmak üzere arazideki gelişmeleri gözden geçirdik. ABD'nin çekilme kararı üzerinde değerlendirmeler yaptık. Türkiye ve Rusya iş birliği, Suriye'nin barış, güvenlik ve istikrarı açısından mihenk taşıdır. Yakın diyaloğumuz ve iş birliğimiz sayesinde pek çok başarıya, pek çok olumlu gelişmeye imza attık. Rus dostlarımızla koordinasyonumuzu güçlendirmekte kararlıyız. ABD'nin çekilme sürecinde, terör örgütlerinin istismar edebileceği bir boşluğun doğmaması kritik önemdedir. Bu konudaki değerlendirmelerimi kıymetli dostumla paylaştım. Türkiye olarak yegane amacımızın başta DEAŞ olmak üzere PYD/YPG gibi terör örgütlerine karşı bunların temizlenmesi görevimizi özellikle ifade ettim. Bunları kimin desteklediğini, kimin provoke ettiğini de gayet iyi biliyoruz. Türk Rus iş birliğini dinamitlemeyi hedefleyen, özellikle terör örgütlerine karşı da ortak bir mücadelenin gereğini ifade etmek istiyorum."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güvenli bölge konusunda başta liderler olmak üzere bunun yanında ilgili bakan arkadaşlarımız görüşmelerini devam ettiriyorlar. Bu konuda bizler için tehdit oluşturan bölgelerin hassasiyeti büyük önem arz ediyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin Sarayı'nda baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
17 Eylül 2018'de Soçi'de imzalanan "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Muhtıra"nın ihlaline yönelik teşebbüslere karşı eşgüdüm içinde çalışacaklarını ve aldıkları kararları süratle uygulayacaklarını vurgulayan Erdoğan, özellikle Anayasa Komitesinin kuruluş sürecinin en kısa sürede tamamlanmasının aciliyet arzettiğini ve bu noktada çabalarını yoğunlaştıracaklarını dile getirdi.
Recep Tayyip Erdoğan, "Görüşmemizde özellikle ilgili arkadaşlarımızın müşterek çalışmalarıyla bu konuda bir mesafe alınacağına da inanıyorum." ifadesini kullandı.
"Bugüne dek 300 bin Suriyeli geri döndü"
Görüşmede, Suriyeli mültecilerin geri dönüşü konusunu da değerlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Yaklaşık 4 milyon mülteciye kucak açmış ülke olarak bu konu bizi yakından ilgilendiriyor. Gerek Fırat Kalkanı, gerek Zeytin Dalı harekatlarıyla terörden arındırdığımız alanlara bugüne dek 300 bin Suriyeli geri döndü. Afrin'den Cerablus'a uzanan 4 bin kilometrekarelik alanda Suriyeli kardeşlerimiz terör korkusundan uzak, emniyet ve huzur içerisinde normal yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Geri dönüşlerin önünü açan bu modelin, Fırat'ın doğusuna da uygulanması gerekiyor." diye konuştu.
Bu iş birliğini gelecek dönemde ikili temaslarla ve Astana formatındaki görüşmelerle sürdüreceklerini de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kısmet olursa önümüzdeki ay, bu kez Sayın Ruhani'nin de katılımıyla yeni bir üçlü zirveyi malum Rusya'da gerçekleştireceğiz. Ayrıca bununla birlikte de Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızı hemen akabinde yine gerçekleştireceğiz." şeklinde konuştu.
Ziyaretin ve alınan kararların iki ülke için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Değerli dostum Putin'e konukseverliği için ayrıca teşekkür ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Güvenli bölge olayı, terörden arındırılmış bir bölge hassasiyetidir"
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Recep Tayyip Erdoğan, bir gazetecinin, "Güvenli bölge konusunda ABD ile yapılmakta olan görüşmelerde somut bir gelişme var mı? Bu konu görüşmenizde gündeme geldi mi? Gündeme geldiyse teknik detaylar hakkında bilgi verebilir misiniz?" şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:
"Güvenli bölge konusunda başta liderler olmak üzere bunun yanında ilgili bakan arkadaşlarımız görüşmelerini devam ettiriyorlar. Tabii bu konuda bizler için tehdit oluşturan bölgelerin hassasiyeti büyük önem arz ediyor ve bizler bu tehdit oluşturan bölgelerdeki tedbirleri alma noktasında, Amerika bu konuda olumlu yaklaşımını bizlere zaten ifade etti. O da bildiğiniz gibi yaklaşık bir 30-32 kilometre derinliğindeki bir bölge idi. Bu konuyla ilgili olarak zaten bizim Rusya ile de herhangi bir sıkıntımız yok. Zira bu güvenli bölge olayı terörden arındırılmış bir bölge hassasiyetidir. Bunu bundan sonraki süreçte de ilgili arkadaşlarımız, dışişleri, savunma bakanlarımız, istihbarat örgütlerimiz sürekli görüşmek suretiyle bu alanlar konusundaki hassasiyetlerimizi koruyacağız."
"Bu mücadeleyi sürdüreceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, İdlib ve Suriye Anayasa Komitesindeki son durum hakkındaki sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Değerli dostum gerek İdlib, gerekse Anayasa Komitesi ile ilgili cevabı gayet açık ve net bir şekilde verdiler. İdlib'de terör örgütlerine karşı mücadelemiz aynı şekilde ortak devam edecektir. Terör örgütleriyle olan mücadeleler, anlık mücadeleler değildir. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Çünkü hedefimiz orada Suriye halkının huzurunu, mutluluğunu sağlayabilmektir ve orada onlara göz açtırmamaktır. Bu dayanışmamızı teyid ettik. Anayasa Komitesi konusuna gelince; bu konuyu da aramızda konuştuk ve dışişleri bakanlarımıza, bu konuyla ilgili de diplomatik süreci devam ettirmeleri hususunda İstanbul Zirvesi'nde aldığımız kararın aslında devam ettirilmesi, hatta orada Birleşmiş Milletlerin, De Mistura da vardı, şimdi burada yeni bir özel temsilci de var.
Bu yeni süreç nasıl devam eder bilemiyorum ama az önce okunan mektup bizleri de şaşırtan mektup olmuştur. Ama o, onlar için geçerlidir, bizim için geçerli değildir. Hepimizin, İstanbul Zirvesi'nde de adeta birlikte düşündüğü, adeta kendi arasında bir kanaat birliğine vardığı bir netice var. Biz bunun üzerinden bu süreci devam ettireceğiz. Değerli dostumla da hemfikiriz. Sonucu da temenni ederiz ki hayırlı olur, bir an önce de bir neticeye varırız. Bir taraftan da bu anayasa çalışmasının da sürdürülmesi lazım."
(AA)