Başbakan Yıldırım 'Türkiye İyi Gelecek' konferansında

Başbakan Yıldırım ''Türkiye İyi Gelecek'' konferansında konuşuyor.

1

"Türkiye İyi Gelecek" Konferansında bankacı, yatırımcı ve işadamlarına hitap eden Başbakan Binali Yıldırım, 65. Hükümetin 100. gününde bilançoyu çıkardı. Yıldırım hükümetin öncelikli meselesinin yatırımı teşvik olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: Getirin parayı bankaya yatırın, yatırım yapın, vergi dairesine falan getirmene gerek yok. Hiçbir vergi soruşturması falan da olmayacak, garanti ediyoruz. Yıldırım garanti. Olursa sorumlusu benim. Kimsenin parasında pulunda gözümüz yok. Yeter ki gelin yatırın. 3-5 vatandaşa iş verin, ekonomiye kan verin, can verin, büyüyelim...


Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle;

Allah'a şükür 15 yıl sözümüz yerde kalmadı. Allah'a çok şükür verdiğimiz sözü yapa yapa bu günlere geldik. Öyle var mı 8 seçim yapacaksınız, her seçimde üzerine biraz daha koyacaksın. 34'le başladık 50'yle iktidarımıza devam ettik. Allah'a çok şükür. Hani yıllar geçer yıpranırsınız, öyle bir şey de yok. Biz bugün 100 günümüzü doldurduk. 65. Hükümet 100 günü geride bıraktı. Geçmiş 100 güne bakıyoruz, vallahi başımıza gelmeyen kalmadı. Başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Ne biçim iş bu? İçeriden dışarıdan şer odakları var gücüyle yüklendi. Darbeciler yüklendi. Ama öyle bir millet var ki, vallahi hepsinin canına okudu. 15 Temmuz dünya tarihine altın harflerle geçti. Dünyanın hiçbir ülkesinde silaha karşı, uçağa, tanka, topa karşı bedeniyle, göğsüyle siper olarak darbeyi çökerten, darbecilere darbe yapan bir başka millet yok. Bu milletin adı Türk Milleti. Bu milletle ne kadar övünsek o kadar azdır. Bir kez daha milletimiz asaletini gösterdi. Cümle alem Türk Milleti'nin bağımsızlık, istiklal aşkının ne demek olduğunu 15 Temmuz gecesi bütün dünyaya gösterdi. Onun için birçok dost bildiğimiz ülke şaşkınlık geçirdi. Adeta böyle bir şaşkınlık yaşadı. Bir anlamda suçüstü yakalandılar. Fakat sonra durum yavaş yavaş anlaşılınca onlar da başladılar demokrasi, insan hakları falan gibi birtakım lafları tekrar etmeye başladılar. Buraya gelmeye başladılar, gözleriyle gördüler. İşin şakası yok, adam Meclisi bombalıyor, gözünü kırpmadan masum insanları şehit ediyor. 

ÖDENMEMİŞ FAİZİN VARSA GELİN HELALLEŞELİM


Böylesine bir olayı yaşamış olmamıza rağmen, Türkiye'de ekonomi normal dalgalanmalar dışında hiçbir değişiklik olmadı. Brüksel'de bir havaalanı bombalandı, 10 gün havaalanını açamadılar. Biz hemen ilk Pazartesi bankalar açık, herşey tıkır tıkır çalışmaya başladı. Bizim milletimiz darbecilere ayar vermekle kalmadı, ekonomiye de ayar verdi. 10 bin milyar dolar tık diye parayı bankalara getirdi. Muhannete muhtaç olmadık. Böyle bir asil millet arkadamızda olduğu müddetçe hiçbir bahanenin arkasına sığınamayız. Bir yandan darbecilerle mücadele ederken bir yandan da yatırımcıların geleceğine yatırım yaptık. Darbenin devrisi günü Meclis ilk Salı günü toplandı hiçbir şey yokmuş gibi çalışmaya devam etti. Gündemindeki konuları görüştü karara bağladı. Bir kere ekonomiyle ilgili işadamlarımız, tüccarımız, esnafımız, yatırımcımız devletle aralarındaki nizayı, kavgayı ortadan kaldırdık. El tutuştuk. Ne var kardeşim, borcum var. Ne borcun var, vergi borcum var. Ödenmemiş sigorta primin mi var, cezan mı var, hepsini gelin helalleşelim. Anlaşıyoruz, davalar çekiliyor. Sen sağ ben selamet. Ne davam var ne derdim var. Yetmedi, bugün işletmelerinin en önemli konularından biri stok. Stok affı getirdik. Böylece kayıtdışı olmaktan milleti kurtardık. Kasa fazlası, para çekmiş, işlememiş. Bunları da tamam beyan et, bırak artık sıkıntılı yaşamayı dedik. Yetmedi, içeride ve dışarıda paran var. Vaktiyle biriktirdin, ettin, sisteme girmedi. Maliye'ye falan hiç uğrama, kapısından bile geçme. Getir bankaya yatır, inşaat mı yapacaksın, alışveriş mi yapacaksın, ne yapacaksın yap. Maliye Bakanı "Bu kadar para yatıyor biraz sebeplensek" dedi. Dedim ki, "Kusura bakma milletin parasına gözünü dikme. Milletin parası millete ait yatırıma dönecek" dedim. 

GÜVEN VE İSTİKRAR OLMAZSA HİÇBİR ŞEY OLMAZ

Getirin parayı bankaya yatırın, yatırım yapın, vergi dairesine falan getirmene gerek yok. Hiçbir vergi soruşturması falan da olmayacak, garanti ediyoruz. Yıldırım garanti. Olursa sorumlusu benim. Kimsenin parasında pulunda gözümüz yok. Yeter ki gelin yatırın. 3-5 vatandaşa iş verin, ekonomiye kan verin, can verin, büyüyelim. Somun büyürse, ekonomimiz büyürse rahat rahat yaşarız, kavga, niza da almaz. Demek ki güven ve istikrar. Bir ülkede güven ve istikrar olmazsa hiçbir şey olmaz. Büyük bir darbeden başarıyla çıktık. Herkes Türkiye'yi terkedecek falan filan dedi. Ağustos ayında 916 milyon dolar net sermaye girişi var Türkiye'ye. Öyle bol keseden atanlara bakmayın. Türkiye için kafalarındaki projeyi uygulamak isteyenler bu sefer yine ters köşeye düştü. Bir kez daha açığa düştü. Türkiye bütün şartlar altında terörle verdiği amansız mücadeleye rağmen Suriye'de yaşananlara rağmen, bölgedeki istikrarsızlıklara rağmen istikrar ve güven içerisinde büyümeye devam ediyor. Nereden anlıyoruz sermaye girişinden. Son 28 ayın en fazla ihracat artışı olduğu ayı yaşadık. Hem de yüzde 7 yaklaşık olarak. Hani Avrupa ile ilişkilerimiz limonileşti deniyor ya, Avrupa ile ihracat artışı ortalamanın üzerinde, yüzde 10,5 artış sağlamışız. Demek ki söylenenler başka olanlar başka. Bizim problemimiz de bu zaten. Olanları keşke olduğu gibi anlatabilsek bir sıkıntı kalmayacak. 

BANKACILAR PİYASANIN GERİSİNDEN GELİYOR

İletişim konusunda Türkiye'de yaşananları doğru şekilde anlatmada bir özürlülük olduğu açık. İş yapmaktan propaganda yapmaya vaktimiz olmuyor. Bunu da siz yapacaksınız. Medya organlarınıza, muhataplarınıza anlatacaksınız. Aaa öyle mi, biz böyle bilmiyorduk. Şimdi her gelen kuyruğa girdiler. Doğru Meclis'e, yıkılan, bomba atılan yerleri gördükten sonra "Biz ayıp etmişiz bu kadar olduğunu bilmiyorduk" diyorlar. Geç de olsa doğruyu görmek, anlamak o da bir meziyettir. Ülkemize zor zamanlarda yardımcı olan herkese teşekkür ediyorum. Bankacılarımız, yatırımcılarımız burada. Türkiye'de ekonominin kalbi burada. Siz bankacılar piyasanın gerisinden geliyorsunuz, halbuki piyasanın önüne geçmelisiniz. Arkadan takip etmek meziyet değil, cepheye geçmek lazım. 15 Temmuz'u vatandaş savuşturmasa siz ne yapacaktınız? Paranız da işe yaramazdı, fiyakanız da işe yaramazdı. Vatandaş sizin işinizi gördük, siz de vatandaşın siz de işini görün. Nasıl göreceksiniz, öyle kredileri kısmakla, teminatları 2 yerine 5'e çıkarmakla olmaz. Vatandaşa güvenin, millete güvenin kardeşim. Bu millet sözünün eri bir millettir. Ne kadar verdiniz paranız battı? En kolay çek sistemi olmasına rağmen yüzde 3.2 bir kayıp var. Şimdi çekte de düzenleme getirdik. Onlara karekod veriliyor, inceleniyor, siciline, geçmişine bakılıyor. Yılbaşından itibaren uygulanacak. 

DEVLET İKİ ALANDAN YAVAŞ YAVAŞ ÇEKİLECEK

Herşeye rağmen ödemedi, bir ihtar alıyor, yine ödemezse hürriyeti kısıtlayıcı bir ceza var. Düzenlemeyi yaparken iş dünyamızla, bankalarımızla bunları konuştuk. İflas erteleme çıkardık. Bunu da hemen sulandırdı. Şimdi buna da tedbir aldık. Öyle hileli iflas erteleme yok. Belirli usulleri var onlar yerine gelmeden olmaz. İş hayatında sürekli tezgah çalışacak. Üreteceğiz, ticaret yapacağız. 1 saniye bile durmak yok. İstihdamda esnek çalışma sistemine geçtik. Uygulamaya başladık. Bağkur'da yüzde 5 prim indirimi yaptık mı, esnafın borçlarını yeniden taksitlendirme yaptık mı, taksicilere, kamyonculara ÖTV'siz araçlarını yenileme hakkı getirdik mi? Daha ne? Sosyal devlet olmak önemli bir şey. Sosyal devlet vatandaşının her türlü derdiyle dertlenmek demek. Ne oluyor, ne bitiyor, ne ihtiyacı var. Zor günde, iyi günde yanında olmak. Sosyal yardımları 3 milyardan 24 milyara çıkardık. Vatandaşın evinde bakım hizmeti var. Evinden alıyoruz, tedavisini yapıyoruz. Müzmin bir hastalığı varsa hastane yerine evde tedavi olması lazım, bunları yapıyoruz. Ayrıca çalışan kadınlarımız için kreş ve gündüz bakımevlerini özel sektör yapabilecek. Onlara özel teşvik vereceğiz. Yeni bir iş sahası. Yavaş yavaş iş hayatından devlet çekiliyor. 

SİZİN FETÖ'YLE MÜCADELEDE YAPACAĞINIZ BELLİ

Eskiden emniyet, adalet, eğitim, sağlık. Şimdi emniyet, adalet tamam diğer ikisinde de özel sektör devlet girmeye başladı. Eğitimde özel okulların oranı yüzde 14. Sağlık hem devlet hem özel sektör. Bir süre sonra artık bu iki alandan tamamen serbestleşmiş olacak. Emniyet ve adalet devletin asli görevleri arasında olmaya devam edecek. Nasıl demokrasimizi daha çok geliştiriyor nasıl darbe tehditleri bertaraf ederiz, bunun yolun devletin elindeki zenginlikleri işin sahibine, millete vermesidir. Öyle bir şey olacak ki, bir vatandaş bir bakanlığa gitmeyecek. Bu işin yolu bu. Hedef bu. İşi sahibine teslim edeceğiz. İşin sahibi millettir. Biz ne yapacağız, işler doğru dürüst oluyor mu, haksızlık oluyor mu bunlara bakacağız. Diğer işlere karışmamıza lüzum yok. O kendi piyasa şartlarında yürüyecek. kardeşim sen üret, adam çalıştır sat. Satarken azimli alırken nazlı olacak. Öyle gidelim herşeyi alalım, dayatmayacak. Bunun için kanun koyamayız. Satmak için. Alma ağacının altında değil satma ağacının altında yaşayacağız. Daha fazla satacağız, açığımızı kapatacağız. Bu yönde güzel gidiyoruz. İşadamlarımızın, bankacılarımız şunu iyi bilmesi lazım. FETÖ darbe girişiminden sonra bizim bu örgüt mensuplarını bütün alanlardan temizlemek için bir seferberlik başlattık. 

PAZAR GÜNÜ DİYARBAKIR'DA AÇIKLAYACAĞIZ

Devletin her katında, ordusunda, polisinde, yargısında, memurlar arasında her yerde var bunlar. Bunlar belirli standart ve kriterleri dikkate alarak FETÖ temizliğini yapıyoruz. İş hayatı hassas. İş hayatıyla ilgili ölçü şu. Efendim ben bir çek verdim. Acaba verdiğim adam FETÖ'cü ise benden hesap sorarlar mı? Ticaret, ekonomi kendi kurallarıyla gidecek. Biz kurumları cezalandıramayız. Biz bir adama iş bulmak için 40 takla atıyoruz. Oradaki ölçümüz çok net; hatası olan varsa onu sistemin içinden alıp gerekeni yapacağız, ama kurum çalışmaya devam edeceğiz. Siz onlarla çalışırken bunu lütfen gözönünde bulundurun. Yüzde yüz garantiyle ticaret olmaz. Risk paylaşımı şart. Gerçek ekonomi üretime daha fazla yoğunlaşalım. Daha fazla kaynakları alın terine, akıl terine ayıralım. Para piyasaları bankacılar için finans sektörü için ilanihaye sürdürülebilir alanlar değil. Gerçek ekonomi yatırımdır. Yatırımcıların önündeki sorunları birer birer ortadan kaldırıyoruz. Uygulamaları hemen olmaz. Kararlarını aldık, daha sonra peşine düşeceğiz. Sahaya ne kadar yansıyacak, onu da takip edeceğiz. Pazar günü Diyarbakır'dayız. Diyarbakır'da büyük bir program başlatıyoruz. Önce bu terörün istismar alanını ortadan kaldıracağız, buna kararlıyız. Yurdun her köşesinden vatandaşımız seyahat edinceye kadar, can, mal korkusu yaşamayınca kadar, terör örgütlerinin, teröristlerin güvenlik kuvvetlerine, sivil vatandaşlarına karşı tehdit olmasını önleyinceye kadar bu operasyonlardan taviz yok. Yok kardeşim. 

TEK SORUN KÜRTLERİN PKK SORUNUDUR

Buradaki ölçü çok net. Bölgedeki yaşayan Kürt vatandaşlarımızın en büyük sorunu PKK terör örgütüdür. Aslında terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu yok. Tek sorun Kürtler'in PKK sorunu. Ne yapacağız? Vatandaşlarımızla aramızdaki bu teröristleri ortadan kaldıracağız. Sorun varsa muhatabı vatandaşın kendisi. Terör örgütü veya onun uzantısı aracı olamaz. Çünkü Diyarbakır'da da 15 Temmuz gecesi Türk Bayrağıyla, İstanbul'da, Kırklareli'de, Sinop'da, Hatay'da herkes sokaklardaydı. Orada partiler gitti, siyasi görüşler ortadan kalktı. Çünkü mesele memleket meselesi dedi. Millet yollara düştü, gerisi teferruat dedi. Siyasi partilerimiz bir araya geldi. Sağolsunlar partilerimiz destek verdi, sizin yanınızdayız dedi. CHP, MHP ve diğerleri. Demokrasi nöbetlerine iştirak ettiler, birbirimizle görüştük. 7 Ağustos'ta dünyaya birliğin, beraberliğin, kardeşliğin muhteşem fotoğrafını verdik. Bazıları Türkiye Mısır olacak, Libya olacak, Suriye olacak diye bekledi. Hey gidi zavalıllar! Siz bu milleti tanımadınız. Bu millet en zor şartlarda bağımsızlığına, geleceğine sahip çıkan bir millettir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Çünkü bizim bağımsızlık karakterimiz bu. Esaret altına girmeyen iki ulustan birisi bizim milletimizdir. Onun için böyle bir milletin bizim arkamızda olduğu müddetçe evellalah hiçbir zaman yolda kalmayız.

TARIMDA HAVZA SİSTEMİNE GEÇİYORUZ

Ekonomiyle ilgili çalışmalar, yatırımların teşviği, vatandaşla devlet arasındaki ihtilafların çözülmesi, vatandaşların üzerindeki yüklerin azaltılması. Damga vergisi vesaire. Bir anlaşma yapıyorsun 10 nüsha. 10 nüsha şart mı, o zaman bir tanesine vergi ödeyeceksin. Arkadaşlara sitem ediyorum, gidin anlatın diye. Çok iş yaptık, şaka yok. Ben üç gündür okuyorum daha yarıya geldim. Hakikaten çok iş yaptık. Tarım önemli. Tarımda çok yeni bir yönteme geçiyoruz. Tarım hala gelişmiş ülkeleri ayakta tutan sektör. Türkiye için stratejik sektörlerden bir tanesi tarımdır. Havza sistemine geçiyoruz. Herkes her aklına gelen şeyi her yere ekmeyecek. Bir yıl patates moda oluyor herkes patates ekiyor sonra fiyatlar dibe vuruyor. Bunun yerine iklim şartlarına, coğrafyaya bağlı olarak 170 havza belirlenecek. Hangi ürünlerin hangi dönemlerde ekileceğin kararı verilecek. Hem ürün para edecek, eken de mutlu olacak hem de Türkiye'ye katma değer sağlayacak. Hayvancılıkta eksiğimizi ithal ederek değil damızlık üzerinden kendi hayvan varlığımıza döneceğiz. Tarımda 12-13 milyar desteğimiz var. Eskiden hem para gidiyordu hem de yerini bulmuyordu. 

ÇİFTÇİYE ARACISIZ DESTEK VERECEĞİZ

Baktık ki bir şeyler yanlış yapılıyor. Şimdi bütün destekleri öyle kooperatifler aracılığıyla vermeyeceğiz. Kooparetifler bir parça kendine ayırıyor. Doğrudan sahibine vereceğiz. İki sefer vereceğiz. Bir ekim zamanı bir de biçim zamanı. Bütün destekleri iki kalemde vereceğiz, hiç değilse işine yarasın. Ciddi para veriyoruz, ama maalesef beklenen sonucu alamıyoruz. Kamuda tasarruf için çok önemli kararlar aldık. Bunlar da uygulamaya konulacak. Kamunun masraflarını ne kadar azaltırsak oradan artacak paraları ekonomiye, yatırıma kaynak olarak aktarmış olacağız. Kamu maliyesindeki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. Bütçe açığı yüzde 11 civarındaydı şimdi 1.3. Çünkü beklenmedik şeyler oldu. Büyüyen ekonomide bütçe açığından korkmayın. Yeter ki öngörülebilir bir büyüme olsun. Çarçur etme parayı. Yatırıma verdik, ekonomiye verdik. Lüks tüketime verirsen o bütçe açığının kalitesi yok demektir. Onun için verimli alanlarda açılalım. Ama yüzme bilmiyorsak fazla da açılmayalım. 

TURİZME KÖTÜ BAŞLADIK ANCAK İŞLER DÜZELİYOR

Bu Avrupalılar bu kadar açıkla, borçla caka satıyorlar. Biz niye böyle binde bir olunca keyfimiz kaçıyor. Bazı ülkelerin yüzde 200'den fazla borcu var. Japonya dünyanın en fazla borcu olan ülkesi. ABD'de öyle, ama adamların keyfi yerinde. Biz o kadar iyi duruma geldik hala emin değiliz, niye? Bunun cevabını bankacılar versin. Ülkemize güvenelim, kendi kaynaklarımıza güvenin. Hükümetinize güvenin, sonuna kadar arkanızdayız. Durmak yok, yola devam. Siz ürettikçe, Türkiye'ye değer kattıkça biz rahat edeceğiz, siyaset rahatlayacak. Onun için desteklemeye devam edeceğiz. Doğru işlerde, doğru kararlarda hep yanınızda olacağız. Hepimizin alanı belli, sorumluluk sizde. Eğitimde yakında okullar açılacak. 17 milyon yavrumuz dersbaşı yapacak. Çocuklarımıza Allah zihin açıklığı versin. Bayram yaklaşıyor. Ramazan'da olduğu gibi bu bayramda tatil 9 güne çıktı, iç turizm hareketlendi. Turizme kötü başladık, Rusya ile arayı düzeltince bir iyileşme var. Önümüzdeki aylarda daha iyi olacak. Türkiye bütün bu zorluklara rağmen, 3 milyon mülteciyi 5 yıldır besliyoruz. Onlar bizim misafirimiz. Hatta geçici kimlik kartı verdik, iş hayatına katılımlarını sağladık. Sağlık hizmeti, eğitim hizmeti veriyoruz. Avrupa bir para verecek burnumuzdan getiriyor. 

PKK AVRUPA'NIN GENÇLERİNİ ZEHİRLİYOR

Biz harcamışız 15 milyar dolar bütün Avrupa'nın verdiği 515 milyon. Ondan sonra iki tane mülteci gönderin, üniversite mezunu olsun, yaşı 17'yi geçmesin, mali problemi olmasın, başkasının desteğine ihtiyaç duymasın. Böyle bir paylaşım olur mu kardeşim. Konuştular mı mangalda kül bırakmıyorlar. Hani uygulama? Avrupa'daki mevzuat bize 10 basar. Geçen Diyarbakır, Siirt, Batman'da yakalanlara bakıyorum. 70 milyon hint keneviri, 40 ton esrar, uyuşturucu. Parasal değeri 4 milyar lira. Avrupalılar bu terörist gruplara müsamaha gösteriyorlar ya, aslında en büyük tehlike onlara. Uyuşturucular oralara gidiyor. Avrupa'daki gençleri zehirleniyor. Canlı bomba olarak gidiyor. Onun için bu mücadeleyi sadece kendimiz için değil Avrupa'nın da güvenliği için yapıyoruz. Terörle mücadelede dostlarımızın artık uyanmasını bekliyoruz. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ve birçok devlette yeniden yapılanma reformlar da birer birer devreye giriyor. Jandarma'nın İçişleri Bakanlığına bağlanması, Silahlı Kuvvetlerde kapsamlı bir reform yapıldı. Bu yıllardan beri yapılmaya çalışılan projelerdi. Bu reformlarla silahlı kuvvetler daha çok asli konularına vakit ayıracaklar, daha dinamik bir yapıya kavuşmuş olacaklar. 

ASKERLER ASLİ İŞLERİYLE UĞRAŞACAK

MSB subay yetiştirecek, assubay yetiştirecek, tersanelerde gemi yaptıracak. Fabrikalarda tüfek, fişek rutin işleri halledecek. Askerler de harbe hazırlık, caydırıcılık, vatan savunması gibi konulara kafa yoracak. 7 Ağustos'ta milletin karşısına çıktınız, biz beraberiz, Türkiyeyiz dedik, öyle yan çizmek yok. Herkes mesajını aldık. Biz sonuna kadar birlik, beraberlik meselesinin arkasındayız. Bunu bozan taraf asla olmayacağız. Bozan tarafı da millete şikayet edeceğiz. Memleketin işlerinde niye ayrı gayrı olalım. Anayasa'yı yapalım, kanunları çıkaralım. Önerilerini alıyoruz, gereğini de yapıyoruz. Haklı talep, makul bir şey varsa tabii ki değerlendireceğiz. Demokrasi demek birlikte iş yapmak demek, biz de bunun gayreti içerisinde olacağız. Eğer siyaset millete, hizmete bir araç ise anlamı var; yoksa ben ne yapayım o siyaseti? Arkasında yol yapma, kalkınma, eğitim, sağlık yoksa ne olacak siyaset? İşimiz hizmet, gücümüz millet. İş dünyasının önündeki engelleri kaldırmaya devam ediyoruz. Bankacıların işini kolaylaştırmak için Türkiye Varlık Fonu geliyor. Artık bu büyük projeleri bizim firmalarımız yapıyor. Yabancılar sadece destek oluyor. Türkiye'nin nereye geldiğini görelim. Dün Çanakkale 1915 Köprüsü için süreç başladı. Hayırlı olsun. Dünyanın en büyük havalimanını yaptık. Bu bir ihtiyaç. Havacılığın merkezi batıdan doğuya gidiyor. Şimdi havacılığın merkezi. Biz bunu gördük onun için dünyanın en büyük havalimanını yapmaya karar verdik.