1
Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul Teknik Üniversitesinin 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreninde yaptığı konuşmada Irak'a seslendi: "Ne yazık ki bölgeyle fiziki ve gönül bağı olmayan birçok ülke orada birtakım çalışmalar yaparken bu bölgede yaşayan hükümetlerin sesi soluğu çıkmıyor ancak bu istikrarsızlığın, bu kargaşanın en büyük bedelini ödeyen Türkiye'nin meseleye sahip çıkmasından rahatsız olduklarını görüyoruz. Bunu söyleyecek olanların önce ülkelerine sahip çıkması lazım.
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle;
İTÜ Türkiye'nin rotasını belirleyen devlet adamlarını yetiştirmiş, bir marka olmuş köklü bir müessesedir. Tarihine baktığımızda bunu kolaylıkla görebiliriz. Gelecekte de inanıyorum ki, yine bu ilim yuvası büyük başarılara imza atacak, halen 40 bin civarında Türkiye'nin en başarılı öğrencileri bu çatı altında ülkemizin geleceği için yetiştiriliyor. Bu üniversiteden mezun olmuş bir mühendis olarak bu büyük gururu sizlerle ben de paylaşmak isterim. Elimden geldiğince üniversitemizin açılışına, mezuniyet törenlerine katılmaya gayret ediyorum. Ulusal ve uluslararası ölçekteki başarılarıyla ülkemizin gözbebeği haline gelen, milletçe göğsümüzü kabartan İTÜ'yü bu vesileyle bir kez daha başarılı bir öğretim yılı geçirmesini diliyorum. Maalesef dün alçakça bir saldırı sonucu askerlerimiz şehit oldu, sivillerimiz hayatını kaybetti. Toplam 15 şehidimiz var, yaralılarımız var, gazilerimiz var. O alçak gar saldırısının bugün yıldönümü. Günahsız vatandaşlarımız o saldırıda hayatlarını kaybetti, yüzlerce yaralananlar oldu. Orada hayatını kaybedenler arasında İTÜ öğrencisi Güney Doğan da vardı. Bu öğrencimiz başta olmak üzere hain terör saldırılarında hayatlarını kaybeden bütün canlarımızı rahmetle, şükranla anıyoruz. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize hayırlı, şifalı ömürler diliyoruz.
BUNU YAPMAZSANIZ SÖYLEDİĞİNİZ LAFLAR MİZAHİ OLUR
Teröristin kutsal bildiği hiçbir şey yok. Doğrusu terörle mücadelede ülkemizin yeni karşılaştığı bir konu değil. 40 yıla yaklaşan bir süreçten bahsediyoruz. Günümüzde ise artık sadece bölücü terör örgütü değil; aynı zamanda FETÖ ile de, DEAŞ gibi bir terör terör örgütüyle mücadelemiz amansız bir şekilde devam ediyor. Türkiye sahip olduğu coğrafyanın bir anlamda bedelini ödüyor. Bu coğrafya tarih boyunca hep hareketli olmuştur, hep dinamik olmuştur. Çünkü bu coğrafya Anadolu toprakların medeniyetlerin buluştuğu, zaman zaman da medeniyetlerin çatıştığı bölgelerin başında geliyor. Özellikle son yıllarda Irak, Suriye'de yaşanan istikrarsız durum en fazla Türkiye'yi etkilemektedir. Bölgeyle fiziki ve gönül bağı olmayan birçok ülke orada birtakım çalışmalar yaparken bu bölgede yaşayan hükümetlerin sesi soluğu çıkmıyor; ancak bu istikrarsızlığın, kargaşanın en büyük bedelini ödeyen Türkiye'nin meseleye sahip çıkmasından rahatsız olduklarını görüyoruz. Bunu söyleyecek olanların önce ülkelerine sahip çıkması lazım. Önce siz ülkenizin içerisinde yaşayan bütün vatandaşlarınıza sahip çıkın, onların yok olmasının önüne geçin, devlet olmayı bilin ondan sonra Türkiye'ye laf edin. Bunu yapmazsanız söylediğiniz laflar biraz mizahi olur. İradenizi ortaya koyan, orada cirit atan terör örgütleri, ülkenizin hiçbir sorununa çözüm üretmeyecek birtakım unsurları orada barındırmaya devam edersiniz Türkiye elbette ki, hudutlarını korumak, terörle mücadele etmek, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alır, almaya da hakkı vardır.
BUNLAR TERÖRDEN MEDET UMANLARIN SON ÇIRPINIŞI
Türkiye orada DEAŞ'la mücadele amacıyla masum insanları korumak için var olacak, buna laf edeceksiniz. Bunun asla ve asla kabul edilemez bir şey olduğunu bir kez daha bilinmesini istiyorum. Terörle mücadelemiz, bu hainlerin tamamı bu topraklardan yok oluncaya kadar devam edecektir. Buradaki kararımızdan zerre kadar sapma yok. Her türlü çılgınlığı, her türlü intihar eylemi yapabilirler. Canımız da acıyabilir, şehitlerimiz de olabilir. Ancak Türkiye'nin istikbalinden, istiklalinden, gençlerimizin aydınlık yarınlarından zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Kimse bize bu konuda nasihat vermeye kalkmasın, demokrasi nutukları atmasın. Bunlar terörden medet umanların son çırpınışları. Son olaylar özellikle kırsalda büyük zayiatlar veren terör örgütünün artık kontrolsüz eylemleri olarak tezahür etmektedir. Birçok yerlerde benzeri saldırılar güvenlik güçlerimizin hassas ve anlık istihbaratları değerlendirilmesiyle önlenmektedir. Her türlü tedbir alınıyor. Sadece belli bir örgütle mücadele ediyor değiliz. Bir yerden emir almış gibi, birbiriyle ilgisi olmayan terör grupları aynı anda saldırıya geçmiş durumda. Hepsinin hedefi Türkiye'nin birliği, kardeşliği ve istikrarıdır. 15 Temmuz doğrudan Türkiye'yi hedef alıyordu. Milletimiz orada bir destan yazdı. Bu saldırıyı yapanları bin pişman hale getirdi. 241 şehidimizin arasında 7 pırıl pırıl geleceği olan gençlerimiz de vardı.Onlar darbe girişimini canları pahasına önleyen ve şehadet şerbetini içen gençlerimizdir. Mekanları cennet olsun. İnşaat fakültesi öğrencisi Seyit Mesut Çiçek, Muhammet Cihat Akkaya o gece herkesten önce korkusuzca meydanlara çıkan bütün gençlere ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
EĞİTİM SÖZKONUSU OLUNCA TASARRUFU BİR YANA BIRAKTIK
Bu millet o şehitleri unutmayacak, ömür boyu yadedeceklerdir. Milletin istikbali ve istiklali uğrunda her mücadeleyi vermeyi ne kadar kararlı olduğumuzu bütün dünyaya gösterdi. Hiç kimse bu millete diz çöktüremedi. Karşımıza çıkan bütün engelleri bir bir aşmaya devam edeceğiz. Millet olarak verdiğimiz mücadele demokrasi tarihine altın harflerle yazılmıştır. Birinci görevinizin bu ülkenin birlik ve dirliğini korumak olduğunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Siz Türkiye'nin her geçen, büyüyen hedeflerini hayata geçireceksiniz. Sizler Türkiye'nin geleceğisiniz. Eğitim konusunda asla ve asla hiçbir mazaretin arkasına sığınmadık. Bütçemizi 10 kat arttırdık. Eğitim sözkonusu olunca tasarrufu bir kenara bıraktık. Tasarruf yapılır ama geleceğe hazırladığınız yavrularınıza, gençlerinize cimri davranamazsınız. Onları her türlü bilgi, imkanla donanması için elimizden gelen bütün imkanları seferber ediyoruz. Bizim üniversite sıralarında olduğumuz dönemlerde, öncesinde ve sonrasında biz hep eğitime bütçe sloganıyla hareket ettik. Ne yazık ki, ülkemiz geçmiş dönemde krizlerden krizlere sürüklendi ve bir türlü bu imkanlar eğitime hasredilemedi. Hem eğitimin fiziki altyapısı, hem müfredatla ilgili konuları sürekli geliştiriyoruz. Eğitim yaşayan bir şey. Dünyadaki yaşanan gelişmelere göre kendinizi yenileyeceksiniz, öğrencilerin taleplerine karşılık vereceksiniz. Yeni bir hedefimiz var, orta vadeli plan kapsamında 2019'a kadar Türkiye'nin her tarafında tek tedrisata geçeceğiz.
YILLAR SONRA YABANCI LİSAN ÖĞRENME İHTİYACINI DUYDUM
Sabahçı-öğlenci kalkacak, bütün gün eğitim olacak. Bunun için eksiklerimiz var, derslik eksiğimiz var ama bu 3 yıl içerisinde büyükşehirlerden başlamak üzere büyük bir seferberlikle bu ihtiyacımızı gidereceğiz. Yabancı dili Türkiye'de sorun olmaktan çıkaracağız. Ben ortaokulda Fransızca, lisede Fransızca, üniversitede Fransızca okudum. Mezun oldum, ortada bir şey yok. Dışarı çıktığımız zamıan bir mühendis olarak lisan bilmemenin ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu iş hayatına başladığımda öğrendim. Yıllar sonra lisan öğrenme ihtiyacını duydum, büyük fedakârlıklara katlanarak lisan öğrendim. Yurtdışına gittik, orada master yaptık. Öğrencilerimize en büyük tavsiyem lisan işini üniversite bitmeden mutlaka halledin. Mesleki olarak donanımlı olmanız yetmez. Dünyayı okumanız için mutlaka dile ihtiyacınız var. En az bir yabancı dili mutlaka hem yazma, hem okuma, hem anlama bakımından öğrenmeniz gerekiyor. Biz artık bunu şansa bırakmayalım diyoruz. Ortaöğretimde ilk 4'den sonra, ikinci 4'ün başında yani 5. sınıfta, 1 yıl boyunca yabancı dil eğitimini mecbur edeceğiz. Okul öncesi eğitim de çok önemli. Eskiden bırak okul öncesi okul zamanında eğitim doğru dürüst yoktu. Derslerin yarısı ilk karneye kadar boş geçerdi. 3 ay kitapçıdan kitapçıya ders kitabı bulmak için koştururduk. Cağaloğlu'nda bir kitabevine gelmiş, koştura koştura oraya gittik.
MAALESEF LÜZUMSUZ KONULARLA BÜYÜK İŞLER GÖLGEDE KALDI
Türkiye'nin her köşesinde bütün bu kitaplar var. Her okulda da internet erişimi var. Bunlar birçok ülkede yok. Bizde piyasa yok. Satış falan yapamıyoruz, yapmaya da vaktimiz yok, çünkü iş çok. Ne yaptığımızı anlatmaya vakit bulamıyoruz. Ama en iyi reklam işin kendisidir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Osmangazi, Avrasya Tüneli'ni Türkiye son 14 yılda altyapısı, üst yapısıyla şekil değiştirdi, bir ligden başka bir lige çıktı. En büyük projeler bizde yapılıyor, dünyanın hiçbir yerinde yok. Biraz da mühendislik farkı varsın. Biz bunları boşuna okumadık, işe yarasın diye okuduk. Allah'a şükür dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Dışarıdaki o havaalanlarını gördüğümüzde hep imrenir, hayıflanırdık, niye bizim memleketimizde yok diye. Şimdi Allah'a şükür biraz onlar hayıflansın. Allah'a şükür her bakımdan iyi gidiyoruz. Lüzumsuz konularla bu büyük işler maalesef gölgede kaldı. Anlamı olmayan boş tartışmaları bir kenara bırakın gençler. Bu zamanı çok iyi değerlendirin. Okumak, derslerde çok iyi olmak tek başına bir anlam ifade etmez. Yapacağınız başka konular da var. Bir kere eleştirel düşünceyi, eleştirel aklı üniversitelerde hakim kılmak için herkes üzerine düşeni yapacak. Üniversitelirimizin bilimi, hoşgörüyü, uzlaşmayı, anlaşmayı değil; kutuplaşma, tutuculuk, hoşgörüsüzlüğü gündemde tuttuğuna maalesef bugünlerde şahit oluyoruz. Biz üniversiteyi toplumsal gelişme ve büyümenin en önemli aktörü değil aynı zamanda öncüsü olarak görüyoruz.
ÜNİVERSİTE SINIFLARDAN, ANFİLERDEN İBARET DEĞİLDİR
Üniversite ayağı eksik bir sanayileşme, ekonomik büyüme olmaz. Özellikle teknik üniversitelerden önemli beklentilerimizin olduğunu ifade etmek isterim. Üniversitelerimizin hayatla ve toplumla içiçe geçmesi çok büyük önem arzediyor. Toplum ve hayatın gerçeklerinden uzaklaşan üniversitelerin millete rehberlik etmesi, öncü bir görev yüklenmesi mümkün olamaz. Birbirimizi anlayalım, iletişim kanallarını hep açık tutalım. Böylece üstesinden gelemediğimiz hiçbir mesele olmaz. Bu yıl İTÜ'ye başlayan ya da öğrenimi devam eden bütün genç kardeşlerime söyleyeceğim şudur; üniversitelerden sınıflardan, anfilerden, labaratuvarlardan ibaret değildir. Aynı zamanda kütüphanedir, kantindir. Demokrasi içerisinde tartışma ve istişare mekanlarıdır. Arkadaşlarınızla birlikte hayat tecrübesini kazandığınız mekanlardır. Sosyalleşmeyi, sırdaş olmayı, dost olmayı burada öğreneceksiniz. Burada geçirdiğiniz yıllar sizin altın yıllarınızdır. Bazen üniversite bitse de gidip işimize baksak diye bir düşünceye kapılırsınız ama buraları çok özlersiniz. Üniversite ilim öğretmiyor sadece, size özgüven de kazandırıyor. Üniverse, üniversal bakmak, dünyanın tamamını kavramayı veriyor. Diferansiyel denklemleri, entegralleri hayatta kullanmayacaksınız ama onların size verdiği muhakeme kabiliyeti kullanarak sorunlara çözüm üreteceksiniz.
YARIN KÜRESEL ÖLÇEKTE BİR REKABETLE KARŞILAŞACAKSINIZ
Bakanlar Kurulu'nda görüyorum, hukukçulara soruyorsunuz iki kere iki kaç; efendim 2 ile 4 arası bir sayı diyor. Memura soruyorsun, amirime sorayım diyor, tüccara soruyorsun kaç olmasını istiyorsun diyorlar. Yarın çok acımasız bir rekabetin içinde olacaksınız. Küresel ölçekteki bir rekabetle karşı karşıya kalacaksınız. Ne kadar donanımlı, ne kadar birikimli olursanız o kadar öne çıkacaksınız. Tüm öğrencilerimizin bu hedefe yönelik olarak eğitilmesini, donanımlı hale gelmesini istiyoruz. Hükümet olarak bu konuda bütün gayretleri gösterdik. Bundan sonra da aynı kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. İTÜ camiasına başarılar diliyor, tüm öğrencilerimize, öğretim elemanlarımıza başarılı bir eğitim, öğretim yılı geçirmenizi temenni ediyorum. Yeni eğitim öğretim yılının hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kuruluşundan bugüne Türkiye'nin inşasına emek veren mühendisleri, hocaları, siyasetçileri yetiştiren ve bugün aramızda olmayan o değerli büyüklerimize de Allah'tan rahmet diliyorum.