1
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle;
Yeni eğitim-öğretim yılı başlıyor. Yavrularımıza yeni eğitim öğretim yılında üstün başarılar diliyorum. Allah zihin açıklığı versin. Yavrularımızın okudukları şiirleri, gösterilerini izlerken çok duygulandım, çok etkilendim. Birden onların yaşına, onların çocukluk yaşına gittim. O günlerdeki öğrencilik günlerimi hatırladım. Hepsi gözümün önüne geldi. Okullarımızda öyle imkanlar yoktu. Okula giderken soba yakmak için herkes odununu yanında getirirdi. Odun getirmeyen hoca, öğretmen cezalandırırdı, tekrar gidip alırdı. Yollar bu kadar güzel değildi, okullarımız bu kadar güzel değildi. Öğretmenlerimiz bu kadar fazla değildi, donanımlı değildi.
BAŞBAKAN YILDIRIM'IN ANISI GÜLDÜRDÜ
İlkokul ikinci sınıftayız. Cazim Bey diye bir eğitmenimiz var. Oldukça yaşlı bir eğitmen ağabeyimizdi. Masaya oturdu biz de oturduk. Çocuklar okuyuz, yazığız dersinize bakığız dedi. Ders başladı, gerisi yok. Ne okuyacağız, ne yazacağız, ne öğreneceğiz orası Allah kerim. Bir gün böyle, beş gün böyle. Zaman ilerliyor, karne zamanı gelecek. Bir de müfetttiş geldi. Cazim bey çocukları iyi öğretiyor mu diye. Denetlemeye geldi. Sınıfta sorular soruyor. Coğrafya, Tarih, Hayat Bilgisi'nden sorular soruyor. Hiçbirimiz bilemiyoruz. Bizim Cazim Bey, boncuk boncuk terliyor. Sıkıntıdan ter basıyor. Sonunda müfettiş bir hinlik yaptı, bir soru daha sordu.
"HOROZ, SUYA MI YUMURTLAR, SAMANA MI?"
Çocuklar bak size de soruyorum, Cazim Bey'in sorusu. Çocuklar şurada su var, burada da saman var ortasında duvar var. Duvarın üzerinde de bir horoz var, horoz suya mı yumurtlar, samana mı yumurtlar? Soruyu duyunca bizim çocuklar dahil ben de hep bir ağızdan "Samana" diye bağırdık. Bu sefer Cazim Bey'in yerine geldi, "Soru kolay olunca nasıl da bildiğiz" dedi. Müfettiş Cazim Bey'in emeklilik raporunu yazdı. Çok üzülmüştük. Cazim Bey'i çok seviyorduk, bize hiç vurmuyordu, ödev de vermiyordu. Bakın siz şanslızığız yavrular, evlatlar. Biz okula gittiğimizde derse başlardık. Kapı tık tık vurulurdu. Kim o derdi öğretmen. Babam kapının arasından kafayı uzatıyor: Muaillim Bey, çocuğa müsaade et tarlaya gideceğiz, tohum ekeceğiz.
"MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ AÇIKLADI"
Herkes okuyor, beni niye babam geldi çağırdı diye hayıflanırdık. Şimdi daha okul çağı başlamadan, ilkokul 1'e gelmeden yavrularımızın yarısı hazırlık okuyor. Okul öncesi derslere gidiyorlar, derslere gidiyorlar. Milli Eğitim Bakanımız açıkladı, neredeyse yavrularımızın tamamını yapmak için hedefini koymuşlar, bunu gerçekleştirecekler. 920 bini geçen öğretmenimizle yavrularımızla bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
"BUGÜN 100 MİLYARIN ÜZERİNE ÇIKTI"
Geçtiğimiz 14 yıl içerisinde eğitime çok büyük kaynak aktardık. Milli Eğitim'e ayrılan pay bütçede 10 milyar lira. 14 yıl önce 10 milyar lira kaynak aktarılırken bugün 100 milyarın üzerine çıktı, 10 kattan daha fazla. Helali hoş olsun. Taşa, toprağa yapacağınız yatırımın bir ömrü var. Köprü, yol, tünel, baraj, okul yaptınız. Bunların ömrü bilemediniz 50 yıl bilemediniz 100 yıl. Ama eğitime yaptığınız yatırımın ömrü nesilden nesile devam ediyor. İlanihaye, sonsuza kadar devam ediyor. Gençlerimiz geleceğimiz diyoruz, yatırım yapmaya devam ediyoruz.
"TÜRK GENÇLERİNİN NELERİ YAPMAYA MUKTEDİR OLDUKLARINI GÖRDÜLER"
Siz Türkiye'nin aydınlık geleceğisiniz. Gençlerimizi beğenmeyen bazı çok bilmişler 15 Temmuz'da gördüler. Türk gencinin neleri yapmaya muktedir olduğunu gördüler. Tanklara, toplara, teyyarelere, helikopterlere karşı göğsünü siper ederek aziz ayyyıldızlı bayrağımızı yere düşürmediler. Asker kılığındaki terör örgütü mensuplarına bu ülkeyi teslim etmedik. Orada apolitik olan, ülkesinin sorunlarıyla ilgilenmedi diye düşünenler Türk gençlerinin neleri yapmaya muktedir olduğunu gördüler.
"14 YIL ÖNCESİNE GÖRE YÜZDE 100 AZALDI"
Eğitime yatırım yapmaya devam ediyoruz. Okullaşma oranı kız çocuklarda yüzde 97'lerden yüzde 97 seviyesine çıktı son 14 yıl içerisinde. Ayrıca 4+4+4 sistemi devreye girdi, eğitimde dört dörtlük dönem başladı. İlkokuldan liseye kadar her yönüne eğildik. Eğitimde sosyal, sanat, spor liseleri döneminini başlattık. Okul mevcut 352 bin dersliğin üzerine 250 bin yeni derslik daha yaparak hizmete aldık. Bugün 920 bin civarında öğretmenimiz var. Bu öğretmenlerin 542 bini bizim iktidarımız döneminde işe başladı. Yani yarısından fazlası. Şu anda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 14 yıl öncesine göre yüzde 100 azaldı.
"ARTIK TEBEŞİR TOZU YOK, 'HASTA OLDUM OKULA GİDEMİYORUM' DERDİ YOK"
Bir öğretmen 60 öğrencilik bir sınıfa bakıyorsa şimdi 30 öğrenciye ders veriyor. Daha çok vakit ayırıyor onlarla daha fazla meşgul oluyor, daha fazla öğrenmelerine vesile oluyor. Bilişim Türkiye'nin geleceği. Bilişim sınıfları kuruldu. 30 binden fazla bilişim ve teknoloji sınıfları kuruldu. Türkiye'deki bütün derslikler akıllı tahtayla donatıldı. Artık tebeşir tozu yok. Astım oldum, hasta oldum okula gidemiyorum derdi yok. Tahta akıllı öğrenci daha da akıllı. Çünkü marifet tahtada değil marifet o tahtanın içerisine o bilgileri koyanda. Onları insan koyuyor.
"İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN"
Atalarımız boşuna dememişler, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" Sevgili öğretmenler bu ülkede maalesef FETÖ terör örgütü mensupları birçok kuruluşa sızıp, devleti yıkmak çalışmalarını maalesef acımasız şekilde sürdürdüler. 15 Temmuz'da bunların foyalarını ortaya çıktı. Sizden önemli istirhamım; ne FETÖ'cü ne de bölücü akımlara hizmet eden meslektaşlara asla müsaade etmeyin. Onları aranızda asla yaşatmayın. Bizim hedefimiz bellidir, muasır medeniyetler seviyesi. Çocuğumuz, gencimiz, yaşlımızla hepimiz Türkiye'nin dünyada parmakla gösterilen ülkeleri arasına girmek için çalışacağız.
"SİZİN BOYNUNUZUN BORCUDUR"
Akıl terimizle alın terimizi birleştireceğiz Türkiye'yi çok daha güzel günlere ulaştıracağız. Ne diyor büyük Atatürk, "Yeni nesiller sizlerin eseri olacak" Kime söylüyor, sizlere söylüyor. Siz anadan, babadan, aileden daha fazla çocuklarla berabersiniz. Ne veriyorsanız, ne öğretiyorsanız hayata o şekilde hazırlanıyorlar ve şekilleniyorlar. Boşuna atalarımız "Ağaç yaşken eğilir" dememiş. Çocuklarımızı ülkesini, milletini, bayrağını, devletini seven birer genç olarak yetiştirmek sizin boynunuzun borcudur.
"UZUN RESİM DEFTERLERİ GİBİ DEFTERLER VARDI"
Öğretmenlik çok mukaddes bir görevdir, zor bir görevdir. Semiha Hanım, benim eşim de bir ilkokul öğretmeni. Öğretmenlik yaparken uzun resim defterleri gibi defterler vardı, karınca gibi yazılarla onları yazıp dolduruyordu. Plan defeterleriydi. Bazen başa çıkamıyordu "Sen de yaz" diyordu. Bir gün hasta oldu okula gidemedi. Hastalığına rağmen gitmek istedi. Ben "Sen nasıl gideceksin ben gideyim" dedim. 1. sınıfları okutuyor. Gittim sınıfını sordum içeri girdim. Girer girmez bir de ne göreyim, bir gürültü, bir uğultu, göz gözü görmüyor. Masaların üzerinden atlayanlar, birbirlerin tepesine binenler çocuklar. Bir bağırdım, iki bağırdım hiç kimse bizi takmıyor. Canım sıkıldı. Oradan çocuğun birini tuttum havaya kaldırdım. Kaldırınca çıt çıkmadı, herkes susmuş oldu. Oturdular yerlerine. Ondan sonra o yavruyu da oturttum yerine. Dersi zor bela bitirdik. Müdür bey dedi ki, "Teşekkür ederiz dersler boş geçse daha iyi". Beni erkenden yolcu etti. Ders vermek öyle kolay bir şey değil. Pedagoji eğitimi lazım, sabır lazım. Onun için öğretmenlik mesleğinin ne kadar ulvi bir meslek olduğunu biliyorum, tecrübeyle sabittir. Sizlere bu fedakarca görevinizden dolayı teşekkür ediyoruz.
"NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ"
Ülkemizin, devletimizin imkanlarıyla bundan sonra ne gerekiyorsa yapacağız. Geçen günlerde Cumhurbaşkanlığımızın başkanlığında yaptığımız Bakanlar Kurulu'nda bir karar aldık. Bugüne kadar okullarımıza, öğretmenlerimize yani eğitim sistemimizin altyapısına çok büyük yatırım yaptık. Fatih projesi, dünyada yok. Birazdan gidip göreceğiz, o interaktif tahtalar var. Her okulda internet bağlantısı var. Bunun yanısıra eğitim-öğretim artık e-dersler, tabletler üzerinde görsel olarak bütün dersler var. Burada Erzincan'da okuyan bir yavrumuz Ankara'daki okulla irtibat kurabiliyor. Oradaki bilgileri alabiliyor. Bilişimin bütün imkanlarını kullanarak bütün dünyaya açılabiliyorsunuz.
"BİLGİ ARTIK ELİNİZİN ALTINDA"
Lisede okuyorum. Öğretmenin biri ders verdi. Yaz tatilinde Alpullu Şeker Fabrikası'nın tarihini bulun yazın dedi. O fabrika Kırklareli'nde. Türkiye'de ilk açılan şeker fabrikası. Kütüphanede yok, kitaplarda yok. Sonunda kalktım, arabaya bindim otobüse. Kırklareli'ne fabrikaya gittim, yalvar yakar bilgileri aldım ödevimi yaptım. Şimdi hangi bilgiye erişmek istiyorsanız akıllı cep telefonları, tabletlere hemen girip öğreniyorsunuz. Bilgi artık elinizin altında. Dünyanın bütün bilgilerine bir anda erişebiliyorsunuz. Dünyada neler oluyor, ne gelişmeler var. Ödevinizi, araştırmanızı yapabilirsiniz. Herşeyi internetten kolayca öğrenebiliyorsunuz.
"ARTIK, DÜNYADA TANK, TOP, TÜFEKLE DEĞİL BİLGİYLE ÖNE GEÇEBİLİRİZ"
Bilgi en büyük güç. Artık dünyada tank, top, tüfekle değil bilgiyle öne geçebiliriz. Bilgiyi üreteceğiz, sahip olacağız, kullanacağız, paylaşacağız ve böylece dünya medeniyetinde hak ettiğimiz saygın yeri alacağız. Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha 2016-2017 öğretim yılının ülkemize, milletimize, yavrularımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. 445 bin dersliğimizde ders zili bugün çaldı. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz yeni öğretim yılına başladı. Bundan sonra içeriğe, müfredata daha çok önem vereceğiz. Müfredatımızı daha çok zenginleştireceğiz.
"HEM BÖLÜNÜ HEM FETÖ'NÜN KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIZ"
Altyapıda lazım olan herşeyi aşağı yukarı yaptık. Yüzde 97'lerdeyiz. Bundan sonra içeriğe, muhtevaya daha fazla yatırım yapacağız. Öğrencilerimizin en iyi şekilde donanım sahibi olması için gereken her türlü çalışmayı yapacağız. Hepinizi sevgi, saygıyla selamlıyorum. Yeni eğitim öğretim yılınız hayırlı olsun. Allah zihin açıklığı versin. Bu millet bu şekilde dayanışma içinde olduğu sürece bizi hiç kimse bölemez. Hem bölücü hem FETÖ'nün kökünü kazıyacağız, bu milletin başının belası olmaktan mutlaka çıkaracağız. Bu eğitim kurumunu hediye eden değerli hemşehrimiz Salih Erkan Bey'e Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.