Bazı programlara katılmak üzere Giresun'a, gelen Canikli, Giresun Valiliğini ziyaret etti.
Canikli, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, fındıkta alan bazlı destek ödemelerinin başladığını belirterek, "Daha önce de söylemiştik doğrudan gelir desteği ödemesi devam edecek. Yani bunun açıklamasını daha önce yapmıştık. Bu seneki ödemeler de öne çekildi, özellikle vatandaşlarımızdan 'ramazanda ödensin' şekline yoğun talep gelince hükümetimiz de ramazan içerisinde ödenmesine karar verdi ve dünden itibaren erkene alınarak ödenmeye başlandı doğrudan gelir desteği ödemeleri." diye konuştu.
Karadeniz'de ve başka yerde yaşayan bütün Karadenizliler, batı bölgeleri, batı illeri için doğrudan gelir desteğinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Canikli, bu desteğin sürdürülmesi gerektiğini bildirdi.
Canikli, geçmiş dönemlerde rekolteyle ilgili tartışmalar yaşandığını işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir çok kuruluş, kurum, kişi fındık rekoltesiyle ilgili açıklama yapardı, bu da ciddi spekülasyonlara, fiyatta istikrarsızlığa yol açardı. Çünkü fiyatla, fındığın piyasa fiyatıyla rekolte arasında çok doğrusal bir ilişki var biliyorsunuz. Şimdi artık bundan sonra Tarım Bakanlığımız bu işi yapacak. Rekolte çalışmaları ilgili tüm tarafların görüşü alınarak, onların katılımıyla bir komisyon marifetiyle yürütülüyor. Sadece bakanlık tarafından yapılacak bu açıklama. Tabi tespit edilen bu rakamlar gerçeğe en yakın rakamlar."
Rekolte rakamlarının herhangi bir ön yargılı değerlendirme içermeyeceğini de vurgulayan Canikli, "Bakanlığımız bu açıklamayı yapacak ama şu an ilk tahminlere göre bir defa geçen yılın bir hayli altında görünüyor rekolte. Dediğim gibi esas açıklamayı bakanlığımız yapacak ama bunun öncü işaretleri de var. Rekolte kesinlikle geçen yılki rekoltenin altında gözüküyor. Bu hemen hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği bir gerçek gibi gözüküyor. Bakanlığımız açıkladıktan sonra tabloyu göreceğiz." ifadesini kullandı.
Papa'nın "soykırım" ifadeleri
Canikli bir gazetecinin "Papa'nın Ermenistan ziyareti sırasında soykırım ifadesini kullanmasını nasıl değerlendirdiği" yönündeki sorusuna, "Tabi bir defa Papa'nın öyle bir açıklama yapması çok büyük bir talihsizlik. Yani tıpkı İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasıyla ortaya çıkan sonuçta veya tabloda olduğu gibi Papa'nın da Papalığın faaliyetlerinde de haçlı zihniyetin bütün izlerini, bütün yansımalarını görmek mümkün maalesef. Papa'nın yaptığı açıklama için de geçerli bu. Objektif bir açıklama değil, gerçeklerle bağdaşmayan bir açıklama, bunu herkes biliyor, hepimiz biliyoruz, bütün dünya biliyor, Ermeniler de biliyor bütün dünya biliyor." yanıtını verdi.
Almanya parlamentosunun bir süre önce buna benzer bir karar aldığını anımsatan Canikli, o dönemde yaşananların en acı tanıklarından bir tanesinin de Almanya olduğuna işaret etti.
Canikli , "Bu olayların yaşandığı dönemde Alman ve Osmanlı'nın Genelkurmay Başkanı bir Alman subaydır" diyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Onların kayıtlarında da bu hadiselerin hiç bir şekilde soykırım olmadığı, soykırım olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı... Sadece bir güvenlik tedbiridir, yapılanı en iyi onlar biliyor aslında. Almanlar da biliyor, aynı şey Papalık için geçerli, İtalyanlar için geçerli. Ama alınan bu karar veya bu açıklamalar siyasi açıklamalardır, tamamen siyasi açıklamalardır ve dinsel faktörlerin esas alınarak yapılan açıklamalardır. Gerçekle hiç bir alakası yoktur, siyasi açıklamalardır."
Amacın Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak olduğuna dikkati çeken Canikli, "Yani bugüne kadar Türkiye Avrupa Birliği'ne hangi gerekçeyle alınmamış ise Papa ve Papalık da bu tür açıklamaları aynı gerekçeyle yapıyor. Tabi ciddiye almıyoruz, kabul etmek zaten söz konusu bile olamaz. Bu milletin tarihinde öyle bir şey yok, olması da mümkün değil, çünkü inancımız, geleneklerimiz göreneklerimiz kesinlikle bu tür şeyleri baştan reddeder." dedi.
Canikli, Avrupa'nın geleneğinin de uygulamalarının da buna, her zaman bu tür olaylara imkan sağladığını, fırsat verdiğini ve sayısız örneklerinin olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"En son yaşadığımız hadise, 3 milyon Suriyeli ölümle karşı karşıya kalmış. Bunlara sadece Türkiye kucak açıyor. Tıpkı Osmanlı'nın yaptığı gibi. Osmanlı'nın sadece Müslüman topluluklara değil, Müslüman olmayan Yahudiler başta olmak üzere topluluklara karşı yaptığı gibi, darda kalan, zorda kalan yardıma ihtiyacı olan herkese, bu milletin ortaya koyduğu refleks bellidir. Kucak açmak. Böyle bir milletten böyle bir sonuç, soykırım gibi, insanlık suçu işlenmesi beklenebilir mi? böyle bir şey olabilir mi? Alınan karar tamamen siyasidir ve bir haçlı zihniyetinin tipik yansımalarından biridir."