Başbakan Davutoğlu'ndan önemli açıklamalar

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Meclis'te partisinin grup toplantısında konuştu. Davutoğlu kamuoyunun heyecanla beklediği taşeron işçiye kadro müjdesini verdi.

1

AK Parti Grup toplantısında partililere seslenen Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşmasına Belçika'daki patlamalarla ilgili olarak 'Brüksel'deki saldırıyı lanetliyorum' sözleriyle başladı. Davutoğlu Türkiye'deki terör saldırılarıyla ilgili olarak da  "Çanakkale'de Seyit onbaşılar nasıl eğilmedilerse Allah şahit olsun... Meclis şahit olsun bizde eğilmedik eğilmiyoruz eğilmeyeceğiz.... Yılmadık yılmıyoruz yılmayacağız... Korkmadık korkmuyoruz korkmayacağız... ayaktayız ayakta olacağız... dim dik olacağız... kıyamete kadar bu milletin istikbalini korumaya canımız pahasına korumak için her daim seferber olacağız... Allah milletimizi devletimiz baki eylesin..." diye konuştu. 


Reformların yüzde 65'ini vaatlerin ise yüzde yüzünü gerçekleştirdiklerini belirten Başbakan Davutoğlu konuşmasının son bölümünü bir müjdeyle tamamladı: Kamuda çalışan taşeron işçilerin tamamı kadroya alınacak. 

Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: 

BRÜKSEL'DEKİ SALDIRIYI LANETLİYORUM

Bugün sabah saatlerinde Brüksel'de meydana gelen saldırıları lanetliyor Belçika hükümeti ve halkına taziyelerimi sunuyorum. Terör örgütleri birbirleriyle mücadele ediyor görünmelerine rağmen sözkonusu Türkiye olunca birleşiyorlar. Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için vahşice yönteme başvuruyorlar. Bu terör örgütleri birbirinin devamı niteliğinde eylemleri yapıyorlar. Bazen PKK'nın imdadına DAEŞ yetişiyor, bazen DAEŞ'in imdadına DHKP/C bazen de tüm örgütlere paralel yapı destek veriyor. Terör eylemleri hiçbir dönemde kendisine zemin yaratan taraftarlar bulamamıştır. Şer odakları sadece bu örgütleri bir araya getirmiyor. Aynı planın parçası olarak sivil uzantıları da devreye sokuyor. Gazeteci, sözde aydınlar koro halinde bu saldırılara tek laf etmeden sadece hükümetimizi suçlayarak kendilerine verilen rolleri icra ediyor. Terör örgütleri de, sözde aydın ve akademisyenler, işbirlikçi medya ve bazı siyasi partiler birleşiyorlar. Gerçek haber yapan medyayı tenzih ediyorum. Teröre tek bir söz söylemeden sürekli hükümetizi ve devletimizi suçlayanları bir kez daha kınıyorum. 

BELÇİKA'DAKİ AYDINLAR TEK BİR LAF EDECEK Mİ?

Acaba Brüksel'deki bu saldırıdan sonra Belçika'da herhangi bir aydın hükümetlerine tek bir söz edecek mi? Ama bizde maalesef Suruç saldırısından bu yana ne zaman terör saldırısı olsa, hükümete, devlete, Cumhurbaşkanımıza ve bizlere hakaret yağdırıyor, terör örgütüne tek laf etmiyorlar. Allah devletimize ve milletimize zeval versin. Hangi yerden talimat alırlarsa alsınlar, dimdik ayakta olacağız. Onlara ve onların arkasındaki güçlere sesleniyorum; sizler bu milletin iradesini sarsamayacaksınız. Bu milletin istiklal ve hürriyet aşkını, imanı tüketemeyeceksiniz. Barış havarilerine sesleniyorum; onlarca insan canlı bomba saldırılarında katledilmiş, güvenlik güçlerimiz şehit edilmiş, neredesiniz ey aydınlar akademisyenler, hangi vicdanla bunları unutup tekrar tekrar savunuyorsunuz. Neden PKK'yı lanetleyen bildiriler yayınlamıyorsunuz, eleştiren tek bir cümle kuramıyorsunuz?  Biz milletimizle birlikte yürüyen ilim adamlarından, aydınlardan, akademisyenlerden güç alıyoruz. 

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU'NDAN TERÖR DESTEKÇİLERİNE ÇOK SERT TEPKİ

TÜRKİYE'DE HABERCİLİK DIŞI MEDYA VAR

Türkiye'de bu terör olayları esnasında habercilik dışı faaliyetler ülkeyi karamsarlığa sevketmek isteyen bazı medya çevreleri de var. Daha doğmamış bebekleri terör örgütleri öldürür ama bazı haber siteleri tek cümle etmez, sorumluluğu devlete atar. Terör örgütleriyle işbirliğiyle çalışan böyle bir anlayışı dünyanın hiçbir yerinde görmezsiniz. Medyaya, basın özgürlüğüne saygımız sonsuz. Ancak bu kritik aşamada aldığı tavır, sosyal sorumluluk bakımından önemlidir. Türkiye düşmanı medya kuruluşları var. Terör örgütü 'ben eylemimi yapayım, zaten beni bu işbirlikçi medya makyajlar' dediği için bu saldırılar devam ediyor. Dünyanın her yerinde bu milletin hukukunu koruyacağız, bu milletin hukukuna kim bir söz sarfederse onun da hakettiği cevabı vereceğiz. 

PKK HADEP İÇİN NE İSE PARALEL VE DHKP/C CHP İÇİN O

Teröriste ve terör örgütüne sahip çıkan siyasi partilerimiz var. Canlı bombanın taziyesine giden, teröriste ağıt yakan, her gün devleti, hükümeti eleştirip PKK'ya tek laf etmeyen HDP'yi size anlatmama gerek yok. Ama beni asıl şaşırtan CHP'nin, ana muhalefet partisinin durumudur. Sayın Kılıçdaroğlu'nun terör eylemleriyle ilgili çok klasik bir tutumu var. Terör konusunda kendisinden halen net bir tutum görebilmiş değiliz. Kendi milletvekilleri fotoğraf karelerine girerken sesi çıkmıyor. Bazı milletvekilleri paralel yapıya sahip çıkıyor, bazı milletvekilleri terör örgütlerinin kanallarına çıkıyor. PKK'lı teröristler HDP için ne anlam ifade ediyorsa DHKP-C ve paralel örgüt ise CHP için aynı anlamı ifade ediyor. Paralel yapıyla ilgili bir operasyon olduğunda bakıyorsunuz çarpıtmak için en önde CHP milletvekilleri geliyor. Paralel yapının elebaşısı Rus gazetesine Türkiye'yi terör devleti olarak tanımlıyor. Hala masum olduğunu iddia edip bize beddua ediyor. Onların bedduası bize işlemez, bizim arkamızda Çanakkale'nin, milletin duası var. 

PARALEL DİNİ İSTİSMAR EDEN BİR ÖRGÜTTÜR

Biz milletin duasını almaya devam edeceğiz. Bunlar Türkiye'nin karşısında kim varsa onların yanında yer alıyor. Bir kısım insanımızın dini inancını istismar eden bir suç örgütünden başka değil. Bu yapı demokrasiye en büyük tepkidir. Siz bu yapıya sahip çıkarken neyi savunuyorsunuz sayın Kılıçdaroğlu? Terör örgütlerinin, canilerin gerçekleştirdiği her saldırıdan sonra işbirlikçi çevreler AK Parti iktadardan giderse herşeyin düzeleceğini söylüyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu her saldırıdan sonra terör örgütüne tek bir laf söylemiyor, hükümete yükleniyor. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye'yi kimin yöneticeğini bu millet 1 Kasım'da karar verdi. 

ONLAR MEYDAN OKUDUK BİZ DE HODRİ MEYDAN OKUDUK

Bir kişinin siyasetçi olması onu mutlak anlamda dokunulmaz kılamaz. Şiddet çağrısı yapıyorsa, arabasında silah taşıyor, bir caninin taziyesine gidiyorsa bu kişinin siyasi faaliyetleri dokunulmazlık kapsamında asla değerlendirilemez. Bu çatı altında teröre ve teröriste destek verilmesi milletimizin vicdanını yaralıyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili fezlekelerin görüşülme kararı aldık. Muhalefetten tüm dokunulmazlıkların kaldırılması çağrısı geldi. Zannettiler ki, geri adım atacağız. Onlar meydan okudu biz de hodri meydan okuduk. HDP'liler her türlü tahriki yaparak kendilerine dönük bir fezlekeyi istismar edip mağdur edebiyatı yapacaklardı. CHP de 'AK Parti çekindi' diyecekti. Meclisimizin gündemi çok yoğun. Normal yasama faaliyetlerinin muhalefet partileri tarafından ne kadar çok sabote edildiğini en iyi siz biliyorsunuz. Bu haliyle fezlekelerden bir tanesinin görüşülmesi ve karara bağlanması dahi günlerimizi, haftalarımızı alabilirdi. 

BUNLARIN DERDİ ÜZÜM YEMEK DEĞİL BAĞCIYI DÖVMEK

Meclis'te bekleyen fezlekeleri yargıya intikal ettircek bir teklif sunduk. Bu teklifimiz karşısında muhalefet partileri ve onun arkasından çevreler hep birlikte afalladılar. Önce CHP sonra HDP'den çatlak sesler gelmeye başladı? Hani derdiniz dokunulmazlığın kaldırılmasıydı? Bunların derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Ama ne ortada dövülecek bağcı var ne de onların dövmesine izin verecek bağcı var? Bu hodri meydan çağrımıza hemen 'fezlekeleri değil milletvekillerin dokunulmazlığını kaldıralım' demeye başladılar, ipe un serdiler. Bizim fezlekeleri yargıya intikal ettirme teklifimiz siyasi zayıflatmak değildir. TBMM iradesine ve siyasetçinin hür vicdanına hiçbir şekilde dokundurmayız. Bu mecliste birileri suç işlemişse, teröre destek vermişse, birçok davadan milletin iradesi dışına sapmışsa süreç kimin samimi olduğunu, kimin samimi olmadığını açık bir şekilde ortaya çıkaracaktır.

DİLERİZ SAYIN KILIÇDAROĞLU BAHÇELİ'DEN DERS ALIR

Şimdi Brüksel'de muhalefet aynı şeyi yapar mı? 1 Kasım'da millet bir bize baktı bir de onlara ve bir karar verdi. Bu karar aynı kararlılıkla devam ediyor. Terör eylemlerinin sonrasında ısrarla zaafiyet arayanlar milli dayanışmada gösterdikleri zaafiyeti göstersinler. Burada yeri gelmişken son terör saldırısından sonra bizi arayan Sayın Bahçeli'ye teşekkür ediyorum. Böyle günlerde nasıl bir tavır alınması gerektiğini gösterdiler. İşte bizim görmek istediğimiz muhalefet tavrı bu sayın Kılıçdaroğlu? Dileriz sayın Bahçeli'den ders alır. CHP ve HDP'nin bu söylemleri terörün amacına hizmet ediyor. Milletimizi paniğe sevkedecek açıklamalar yaparak terörün ekmeğine yağ sürüyor. Kaç seçimdir milletin hissiyatına tercüman olacağınıza paralelin size yazdığı senaryolardan medet umuyorsunuz sayın Kılıçdaroğlu.

BİZİM YÖNETİMİMİZİ BIRAK DA PARTİYİ YÖNETMEYE BAK! 

Sayın Kılıçdaroğlu bizim ülke yönetim yönetemeyeceğini tartışmaktan önce sen önce kendi partini yönet. Bu Meclis'in ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün resmi indirildi mi, indirilmedi mi diye 2 ay tartıştılar hala bir cevap bulamadılar. Bunu başaramayanlar ülkeyi nasıl yönetecekler. Akedemiye, medyaya, siyasete düşen sorumluluk onlara destek olmak değil terörü mahkum etmek. Bu günlerde devletin ve hükümetin yanında durmak önemlidir. Maalesef ortada hain bir plan, hain bir anlaşma ve işbirliği var. Terör saldırılarını destekleyen medya, akademi, siyaseti kapsayan bir şer ittifakı var. Terör örgütleriyle bunlara hizmet eden bütün çevrelerde yazılan senaryoyla kendilerine verilen rolü oynuyorlar. 

SON NEFESİMİZE KADAR EMANETE SAHİP ÇIKACAĞIZ. 

Teröristlere tek bir kelime edemeyenler sayın Cumhurbaşkanımızı ve hükümetimizi hedef gösteriyorlar. Son 13 yılda ülkemizdeki irade kurucu başkanımız sayın Cumhurbaşkanımız ve AK Parti kadrolarıdır. İstanbul'da patlama oluyor ve birileri çıkıp utanmadan ahlaksızca 'gidene kadar patlayacak' diyor. Onların tek hesabı var Cumhurbaşkanımızın milletin verdiği emaneti terketmesini istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar son nefesimize kadar dizimizdeki son dermanına kadar milletimizin emanetine sahip çıkacağız. Gezi'de, paralelde bunu hedeflediler.  

ŞÜPHENİZ OLMASIN TERÖR KAYBEDECEK, MİLLET KAZANACAK

Sayın Cumhurbaşkanımız ve kutlu yolun yolcusu AK Parti istikrarın, huzurun teminatı olduğu için bizi hedef alıyorlar. Terör konsorsiyumunda yer alan teröristlere ve onlara taşeronluk yapan sivil uzantılarına sesleniyorum, bizi bizi yapan değerlerimizden asla vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Terörü birlik olarak, kardeş olarak bu ülkeden temizleyeceğiz. Bilsinler ki, istedikleri sonucu asla elde edemeyeceklerdir. AK Parti iktidarda olduğu sürece bunu başaramayacaklar. Türkiye terör tehlikesiyle etkin bir şekilde mücadele edecek güce sahiptir ve bu terör belasını mutlaka bertaraf edecektir. Teröre karşı en etkili çözüm milletimizin elele vermesi, dayanışma içinde bulunmasıdır. Asla umutsuzlağa kapılmayın, bu ülkeye, bu hükümete asla inancınızı kaybetmeyin.  Hiç şüpheniz olmasın terör kaybedecek, millet kazanacak inşallah. 

ARTIK AYLAN BEBEKLERİN DRAMI YAŞANMAYACAK

Ege'de can kayıplarının önlenmesine ilişkin önerilerimiz hayata geçiyor. Mültecilerin hayatlarını tehlikeye atmadan yasal yollardan Avrupa'ya gönderilmesini temin etmek amacıyla Yunan adalarından göçmenler alınacaktır. Eski mülteciler alınmayacak. 20 Mart'tan sonra illegal yollardan geçen mülteciler alınacak, onun karşısında aynı sayıda mülteci Avrupa'ya gönderilecek. Adalara yasadışı geçen Suriyelilerin 4 Nisan tarihinde geri alınarak aynı gün ülkemizdeki mültecilerin Avrupa'ya göçü mümkün olacak. Böylece Aylan bebeklerin dramları yaşanmayacak. Düzensiz göçmenlerin maliyeti tümüyle Avrupa tarafından karşılanacak. Hem mültecilerin insani dramlarına son veriyoruz. Sağlık, eğitim, gıda alanındaki somut projeler hızlandırılacaktır. Avrupa'dan gelen para tamamen mültecilere harcanacak. Türkiye'nin kimsenin parasına ihtiyacı yoktur. 5 yıldır kimseden yardım beklemeden Suriyeli kardeşlerimizin yardımına koşuyoruz. 

EN GEÇ HAZİRAN'DA VİZE SERBESTİYETİ GELİYOR

Vatandaşlarımız en geç Haziran 2016'da Avrupa'da vizesiz dolaşıma girecek. Bir asırlık rüya bitiyor. Bu doğrultuda vize serbestisi çerçevesinde gerekli çalışmalar süratle tamamlanacak. Bütün vatandaşlarımıza da partilere bu yönde baskı yapmaları çağrısında bulunuyorum. İnşallah Haziran ayında hedefimize ulaşağız. 1 Temmuz'a kadar sürecek olan Hollanda dönem başkanlığında 33 nolu faslın açılması kararını aldık. Türkiye AB ilişkilerinin tamamını oluşturan müzakerelere hız verilmesi ayrıca önemlidir. 2017 başında başlatılan Gümrük Birliği müzakerelerinin hem ülkemizin hem de AB'nin yararına olduğuna inanıyoruz. Türkiye AB ilişkileri sadece kriz yönetiminde değil stratejik işbirliği için ele alınmalıdır. Türkiye tarihi boyunca Asya ülkesi olduğu kadar Avrupa ülkesidir. 

VAATLERİMİZİN YÜZDE YÜZÜNÜ GERÇEKLEŞTİRDİK

Dün 11 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısı yaptık. Bugün reformların yüzde 65'ini vaatlerin ise yüzde 100'ünü gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Asgari ücretten emekli zammına, çiftçimize esnafımıza, kadınlarımıza yönelik vaatlerimize kadar söz verdiğimiz her icraatı yerine getirmiş bulunuyoruz. Ülkemize milletimize hayırlısı olsun. Eğer bütçe görüşmelerinden dolayı meclis tatile girmiş olmasaydı reformlarımızın tamamını gerçekleştirecektir. Bu konuda muhalefetten hiçbir destek görmedik. İnşallah önümüzdeki hafta siyasi etik kanunu, siyasi şeffaflık, darbe mevzuatın arındırılması gibi reformlarımızı meclise sevketmiş olacağız. 

HEM ASIL İŞ HEM DE YARDIMCI TAŞERON KAMUYA ALINACAK

Taşeron işçilerimizle kardeşlerimizle ilgili bir müjdeyi paylaşmak istiyorum. Seçim vaatlerimizde asıl işlerde çalışanları kamuya alacağımızı söylemiştik. Çalışmalar asli asıl işlerde çalışan personelimizi kamuya alıyoruz, hayırlısı olsun. Vaatlerimiz arasında olmamasına rağmen adalet ve eşitlik gereği bir karar daha aldık. Yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimiz için de hükümet olarak kamuya almaya kararlaştırdık. Böylece ister asıl iş olsun ister yardımcı iş olsun dışarıda kalan hiçbir taşeron işçi kalmayacak inşallah.  

1 Kasım tarihinden önce kamuda alt işveren yanında çalışmış olup halen çalışmaya devam eden kardeşlerimiz bu haktan yararlanacak. Belediyeler ve özel idarelerde alt işverenin yanında çalışacaklar kurulacak şirketlerde istihdam edilecekler. 

EMEKLİLİK HAKKINI ELDE ETMEMİŞ KİŞİLER DE KAMUYA ALINACAK

Dışarda kalan tek bir taşeron işçisi olmayacak. Biz söz verdik mi böyle söz verir, icraat yaptık mı böyle yaparız. Hem asli işlerde hem de yardımcı işlerde çalışıp emeklilik hakkını elde etmemiş kişileri de kamuya alacağız. Çalışanlarımız özel sözleşmeli olarak almakta oldukları ücretleriyle beraber çalıştıkları yerlerde çalışmaya devam edecekler. 1 Kasım'dan önce kamuda alt işveren yanında çalışmış olup halen çalışmaya devam eden kardeşlerimiz bu haktan yararlanacaklar.Belediyeler ve özel idarelerde alt işveren yanında çalışanlar ise istihdam edilecektir.