Asrın proejesinin hem yavru vatana, Türkiye'nin ana sütü gibi onlara helal olan su getirilmiş ve stratejik hamleler yapılmıştır. KKTC'ye giden su stratejik yatırımdır, önümüzdeki dönemde Türkiye ile Kıbrıs arasına kurulan hat suyu aktardığı gibi Kıbrıs'ın geleceği çerçevesinde önemli bir hamledir. Tekrar hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah bu suyla birlikte tüm soydaşlarımız içme suyu ve bereketli toprakları daha da bereketli hale gelecektir. KKTC'nin kurumsal bir yapıya kavuşması önemlidir. KKTC bir kurucu devlet olarak inşa edildi. çözüm olmaması halinde dünyada saygın ve birikime sahip bir ülke olarak devam edecektir. Türkiye her ne surette olursa olsun soydaşının ve KKTC'nin yanındadır.
DAVA SÜRERKEN AYM'NİN KARAR VERMESİ YETKİLERİNİ AŞMIŞTIR
Ortada yürüyen bir dava var. Anayasa Mahkemesi yürüyen bir dava esnasında yapılan müracaatı değerlendiriyor. Dünyanın her yerinde Anayasa Mahkemesi'ne bu yetki verilirken, bütün yargı süreçleri tamamlandıktan sonra AİHM'den önceki son aşama olarak bireysel başvuru yapılabilir Anayasa Mahkemesi'ne. Şimdi böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi'ne niçin başvurulmuş oluyor. Ama işin esasına mütealik olarak dava devam ediyor. Davanın esası Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümetine, devletine gizli belgeleri ifşa etmek suretiyle zarar vermek. Şimdi bu davanın esasından koparılıp basın özgürlüğü olarak sunulması sürmekte olan davaya zarardır.ihanettir. inlerin ihanetiyle alakalı. Bunu ortaya koymak lazım. Davanın bütün süreçteleri tamamlanır son olarak Anayasa Mahkemesi'ne gidilir. Maalesef Türkiye demokratik hukuk kurallarının işletilmesinde diğer yapıların önüne çeken bir tutumu neredeyse usul haline getirmiştir. Hepimizi sınırlayan hukuki sistemdir. Yürüyen bir davaya bu anlamda müdahil olunmuş görüntüsü ve o davada çıkacak kararı belirleme hakkı kimsede yoktur. Bu dava Anayasa Mahkemesi'ne çok önemli bir ahlaki yükümlülük de yüklemiştir. Bu bütün yargı süreçleri Anayasa Mahkemesi'ne bağlanması anlamına gelmez.
BU KARAR İKİ GAZETECİNİN BERAAT ETTİKLERİ ANLAMINA GELMEZ
Bu iki gazetecinin veya benzer durumda yargılanan kişilerin bu karar sebebiyle beraat ettikleri anlamına gelmez. Mahkeme karar verecek, yargı süreci tamamlanacak daha sonra Anayasa Mahkemesi karar verecektir. Bununla ilgili yapılan tartışmaları ben de takip ediyorum. Herkes kendisine tanınan yetki ve sorumluluk içerisinde karar alma yetkisine sahiptir. Herkesin bu kararlarla ilgili görüş belirtme ve gerektiğinde eleştiri hakkı da sözkonusudur. Bütün kurumlar da aldıkları kararlar doğrultusunda eleştiriye tabi tutulabilirler. Sayın Cumhurbaşkanının da eleştirileri de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Bireysel başvuru bizim iktidarımızda yapılan bir reformdur. Bireysel başvuru hakkını savunuyoruz. Ama bu tür yetki aşımları sözkonusu olacaksa bunun doğru tanımlanması için ilkeler konulması da aşikardır. Anayasa Mahkemesi'nin yetkisini aşan bir durum vardır. Yargı süreci sonuçlanmadan bireysel başvuru olamaz.
DEMİRTAŞ PROVOKATİF BİR DİL KULLANIYOR
Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Sur'da yürüyüş çağrısı yapmasıyla ilgili bir soruya şu karşılığı verdi: "Demirtaş çok provokatif bir dil kullanıyor. Bunların meselesi törer örgütü ile işbirliği yapıp ülkeyi kaosa sürüklemektir. Teröristler Sur'daki vatandaşlara "Evlerinizin kapılarını açık bırakacaksınız" diye baskı yapıyor.
İNŞALLAH KILIÇDAROĞLU VE CHP BU TUTUMDAN VAZGEÇER
Davutoğlu CHP'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda masadan kalkmasıyla ilişkin olarak da şunları söyledi:
Fikirlerine güvenmeyenler masadan kalktılar. Fikirlerimizi masaya oturup konuşalım. Onlar 'biz başkanlık konuşmayız' demiyorlar. Ama biz böyle bir şey demiyoruz. Akademik hayatımda, siyaset hayatımda konuşmaktan çekindiğim hiçbir şey olmadı. Sayın Kılıçdaroğlu demek ki fikrine güvenmiyor. İnşallah CHP ve Sayın Kılıçdaroğlu katı tutumundan vazgeçer.