1
Başbakan Ahmet Davutoğlu 2016 yılının ilk grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Kamu çalışanların Cuma namazlarına gidebilmesi için bir taslak hazırladıklarını ifade eden Başbakan Davutoğlu, "Cuma günleri mesai saatinin ibadet özgürlüğünü etkilemeyecek şekilde düzenlenmesi için taslak hazırladık. Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin mutluluğu ve huzuru birinci önceliğimizdir. Ama mesai kaybı da yaşanmayacaktır" diye konuştu.
İşte Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları:
TUNA BOYLARINDA GÜZELİM TÜRKÇE ÖĞRENİLECEK
Yeni dünya liderlerini ağırladığımız G-20 zirvesini Antalya'da düzenledik. Almanya, Brüksel, ABD olmak üzere toplam 19 yurtdışı ziyareti gerçekleştirdik. AB süreci adına büyük gelişmeler yaşadık. 17. fasıl olan ekonomik ve parasal politikalar faslı müzakereye açıldı. Ayrıca 5 faslın açılması için yoğun bir gayret içerisindeyiz. Geçen hafta Sırbistan'a gittik. İlişkilerimizin gelişmesi iki ülkenin halkı ve bölge barışı bakımından sembolik ve büyük bir anlam ifade ediyor. Bu ilişkilerin tarihi, kültürel arkaplanı var. Geçen sene Sırbistan'la 700 milyon dolar olan dış ticaret hacmimiz bu sene de daha ivme kazanmış durumda. Ayrıca Belgrat'ta Yunus Emre Enstitüsü açıldı. Tuna boylarında güzel dilimiz Türkçe'yi öğretecek olan enstitü yöneticilerine başarılar diliyorum.
MİLLETİN VERDİĞİ MESAJ NE İSE ONU ALDIK
7 Haziran akşamı verdiğimiz sözü yerine getirdik, Türkiye'yi 1 saniye dahi hükümetsiz bırakmadık, bırakmayacağız. Diğer partilerin çeşitli bahaneler altında elini taşın altına koymaktan kaçındığı döneminde biz görevimizi bihakkın yerine getirdik. Türkiye'nin istikrar zemininden uzaklaşmasına asla izin vermedik. Türk halkı emaneti yeniden bize, AK Parti kadrolarına tevdi etti. AK Parti olarak her iki seçimde de milletimizin verdiği mesaj ne ise aldık ve gereğini yerine getirdik. Hemen kolları sıvadık ve gecikmeden hükümetimizi oluşturduk ve güven oyunu aldık. 61. hükümet bugün görev başındadır. Allah işimizi kolay eylesin, yolumuzu hayreylesin. Değişen Türkiye'nin ihtiyaçlarını gözeten çok büyük reformlarımız var. AK Parti bu meseleleri çözmeye hem talip hem de muktedir.
İLK ONBEŞ GÜNDE VAATLERİN YÜZDE 30'U GERÇEKLEŞTİ
Hükümetinizin ilk bir haftası içinde bu vaatlerimizin bir kısmını yerine getirdik. Dün gece yarısına kadar süren Bakanlar Kurulu toplantısında, vatandaşlarımıza verdiğimiz vaatlerin yerine getirilmesi konusunda yapılan sunumlar ve reform programı oldu. Vatandaşa verdiğimiz sözden bir adım, bir milim dahi geri adım atmayacağız. İlk 15 günde vaatlerin yüzde 30'u gerçekleşti. Söz verdiğimiz gibi asgari ücret net bin 300 Türk Lirası'na yükselttik. Biz onlar gibi 'nasıl olsa iktidara gelemiyoruz, her türlü sözü verelim, biraz fazla oy oranına ulaşırız' diye hareket etmiyoruz. Söz verince gereğine yapıyoruz. İşverene ek maliyetin yüzde 40'ını; yani 115 Türk Lirası'nı Hazine tarafından karşılayacağız. Çiftçimize yeni yıl hediyesi olarak gübre ve yemde KDV oranını yüzde 1'e düşürdük.
CUMA NAMAZINDA GEREKLİ ESNEKLİK GÖSTERİLECEK
Cuma günleri mesai saatinin ibadet özgürlüğünü etkilemeyecek şekilde düzenlenmesi için taslak hazırladık. Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin mutluluğu ve huzuru birinci önceliğimizdir. Kamu görevlisi emeklilerin maaşlarına 100 TL ilave zam ve ikramiyelerine 3 bin 760 TL toplam ilave zam verdik. Üniversite yıllarında, çalışırken Cuma namazı öncesinde nasıl telaşla gidilip, telaşla tamamlayıp, hatta bazen imamlardan 'aman hutbeyi kısa tutun' dediğimizi hatırlayınız. Bundan sonra isteyen Cumaya gidecek, istemeyen gitmeyecek. Gitmek isteyenler için gerekli esneklik gösterilecektir. Ama mesaiden de hiçbir kayıp yaşanmayacak.
İNSANLIK ONURUNU ESAS ALAN BİR ANAYASA İSTİYORUZ
2002'den bu yana Anayasa'dan kaynaklanan zaafiyetleri gidermek için düzenlemeler yaptık. Bu Anayasa'nın değişmesi gerektiği her kesim tarafından dile getirildi. Yeni dönem bu beklentilerin en üst düzeye çıktığı ve artık daha fazla geciktirilemeyeceği bir dönem. Türkiye'nin bir anlayış ve zihniyet sorunu olduğunu ifade ediyoruz. Artık tüm siyasi partiler Anayasa'nın Türkiye'ye dar geldiğini söylüyor. Türkiye'nin yeni ihtiyaçlarını karşılamak için doğrudan 1982 Anayasası'nda birçok değişiklik yaptık. Aradan geçen bunca yıldan sonra bu değişikliği yapması bir zorunluluk halini almıştır. Öyle bir Anayasa istiyoruz ki, vatandaşın hak ve hürriyetlerini gözardı eden bir anlayış olmasın. Öyle bir anayasa istiyoruz ki, insan onurunu esas alsın ve tarihimizin derin siyasi irfanından geleceğin büyük hedeflerine yürüyecek şartları oluşturabilsin.
SADECE BİZİM DEĞİL HERKESİN SORUMLULUĞU VARDIR
1982 Anayasası milleti değil kısıtlayıcı bir devletçiliği esas alan bir Anayasa'ydı. Türkiye'nin sorunlarını çözmek yerine yeni sorunlar üreten bir darbe anayasasıdır. Sağlıksız bir dönemin ürünüdür. Bu haliyle bu Anayasa ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyacı tartışılması anlamsız bir konudur. Bu anayasanın hangi ilkeler ve değerler üzerinden inşa edileceği tartışılmalıdırl. Türkiye'nin yeni anayasaya olan ihtiyacı daha fazla ertelenemez. Bunun siyasi sorumluluğundan hiç birimiz kaçamayız. Bu görevin gereğini yapmak için derhal harekete geçmek için karar verdik. Aynı sorumluluk ve görev diğer partilerin de omuzlarındadır. Biz bu konuda tüm partilerimizle uzlaşma temelinde adım atmasını çok önemsiyoruz. Bu doğrultuda ilk adımlarımızı attık.
BU GELENEK DEVAM EDERSE MECLİS'E ZERAFET GELİR
Geçen hafta sayın Kılıçdaroğlu ve sayın Bahçeli ile görüştüm. Bu ziyaretlerimin özellikle yeni bir geleneği başlatmak amacına matuf olduğunu belirttim. İktidar en kısa zamanda icraatını yapmakla sorumludur, muhalefet de denetim ve eleştiri hakkını kullanmak durumundadır. Bu gelenek devam ederse, yani göreve başlayan hükümetin başbakanı muhalefetle oturup 4 yıllık perspektifini paylaşırsa, muhalefet beklentilerini dile getirirse eminim Meclis Genel Kurulu'nda çok daha medeni, zarif ve nazakete uygun bir atmosfer oluşur. Olumlu yaklaşımlardan ötürü kendilerine bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Her iki liderle de üç noktada uzlaşmaya vardık. Uzlaşma Komisyonu kurulmasında mutabık kaldık. Anayasa'nın muhtevası olarak üç liderin 12 Eylül Anayasası'ndan memnun olmadığımızı ifade ettik. Bu önemli bir başlangıç noktası.
İNŞALLAH BU TUTUM KOMİSYON VE TBMM'DE SÜRER
Meclis iç tüzük değişikliği ve AB uyum süreci, özellikle vize muafiyeti çerçevesinde ortak hareket noktasında mutabakata vardık. Muhalefetin bu tavrını Meclis Genel Kurulu ve komisyonlarda göstermesini bekliyoruz. Yarın Meclis Başkanımızla görüşüp bilgi ve izlenimlerimizi paylaşacağız. Artık mesele TBMM sathı mailindedir. Elbette farklı görüşler olacak, ama önemli olan Türkiye'nin yararını gözetmektir. Anayasa mutabakat meselesidir. En geniş mutabakatın sağlanacağı ortak zeminin oluşturulması için ısrarlıyız. Her anayasanın tabiri caizse bir ruhu ve iskeleti vardır. Anayasanın ruhu insan ve devlet ilişkisine nasıl bakıldığıyla ilgilidir. Ruhundan yoksun bir iskelet hareket edemez. Ruh olup da iskelet olursa o yapı işlemez.
TÜRKİYE İÇİN EN İDEAL SİSTEM BAŞKANLIK SİSTEMİ
Anayasanın iskeleti ile kastettiğimiz Anayasanın öngördüğü siyasal sistemdir. Biz cari parlamenter sistemin iç işleyişinde bütüncüllük yoktur. Hiç kimse parlamenter sistemin tam olarak işlediğini söyleyemez. Tek parti döneminde, milli şef kavramının olduğu dönemde parlamenter sistemden bahsetmek mümkün müydü? 27 Mayıs'ta Başbakanı idam sephasına gönderenlerin yaptığı parlamenter sistemin iyi olduğunu kim söyleyebilir. Kimse bize parlamenter sistemin mükemmel işlediği iddiasında bulunamaz. 27 Nisan'da dimdik durmasaydık bugün kimse parlamenter sistemden bahsediliyor olmazdı. Biz cari parlamenter sistemin ürettiği sorunları gözönünde bulundurarak Türkiye için en ideal sistemin başkanlık sistemi olduğunu düşünüyoruz. Muhalefetse konuşmadan en baştan reddediyor. Başkanlık sistemi ve parlamenter sistemi neden her yönüyle masaya yatırarak konuşmayalım.
KİMSE HİÇBİR TEKLİFİ BAŞTAN REDDETMESİN
Hiçbir kişisel hesap yapmadan, insan haysiyetini esas alan ve devleti insanı yaşattığı için devletin yaşadığı ilkesiyle yaklaşan gerçek anlamda sivil bir anayasayı hep birlikte yapalım. Bu sistemleri avantajları ve dezavantajlarıyla enine boyuna konuşalım. Bu anayasa torunlarımıza bırakacağımız en önemli miras olur. Anlaşmamız mümkün değil, yeter ki samimiyet içerisinde hareket edelim. Bizler bu makamlarda geçiciyiz. Ama ülke bu gerçeklerle yaşamaya devam edecek. Türkiye için hangi sistem doğruysa herkes teklifini ortaya koysun, bütün ayrıntılarıyla olgunluk içinde konuşalım. Ama kimse hiçbir şeyi baştan reddetmesin. Türkiye'nin konuşarak çözemeyeceği hiçbir sorunu yoktur. En kısa zamanda milletimizin özlem duyduğu Anayasa'yı gerçekleştirmeye hazırız. Kimse hiçbir teklifi baştan reddetmesin. Bir sistemi otoriter yapan nasıl uygulandığıdır.
ONLAR HESAP SORMA DEĞİL VERME MAKAMINDALAR
Siyaseti gayrimeşru gören tavırlarına rağmen, kendilerine oy veren seçmenlere duyduğumuz saygı gereği HDP'den ranevu talep ettik. Kendilerinin aynı ciddiyetle yaklaşmadıklarını gördük ve randevuyu iptal ettik. Nezaketsiz ve ciddiyetsiz tutumları dolayısıyla talebimizi geri çektik. Onlar sorumlu, ciddiyet ve nazeket durumunda olmadıklarını gösterdiler. Sayın Başbakan gelirse Sur'da ne olduğunu ona soracağız, şeklinde bizden hesap sormaya yeltendiler. Onlar hesap sorma makamında değil, hesap verme makamındalar. Bize kimse milletimizin birliği ve bareberliği sarfettiğimiz çabalar dolayısıyla hesap soramaz, soramayacaktır. Biz hesabı 1 Kasım öncesi millete verdik. Milletimiz de bize bu emaneti tevdi etti. Saygısız ve ciddiyetsiz ifadeleri, şiddeti meşrulaştıran söylemleri bizim için asla kabulümüz değildir.
KANDİL'İN KANLI DİLİ Mİ SİYASETİN MEŞRU ZEMİNİ Mİ?
HDP Kandil'in kanlı diline mi temsil olacak yoksa siyasetin meşru zemine mi? Şiddeti savunmaya, terör örgütüne sözcülük yapmaya bir an önce son vermeliler. Usluplarını ve tavırlarını gözden geçirmek zorundadırlar. Terörü mazur görmemek, terör örgütün sözcülüğünü yapmamak durumundadırlar. HDP siyaset yapma hakkını savunmayı, bir siyasi parti gibi davranmayı özümsemiş değil. Sürekli hendekleri, barikatları savunuyor devlet ve güvenlik birimleri suçluyorlar. Terör çetelerine en ufak eleştiri imasında dahi bulunmuyor. Devleti sonuna kadar eleştir, hakaret et ama terör örgütüne tek söz söyleme. Bunlar terör örgütüne söz söyleyemezler. meclis'te en aykırı fikirlerin bile savunulacağı bir ortam vardır. Bunların terör örgütüne söyleyecekleri yürekleri yoktur.
ORADAKİ FEDAKAR GÖREVLİLERE TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİRİM
Doğu ve Güneydoğu'daki kardeşlerimizin terör odağına karşı son dönemde gösterdiği dirayetli ve basiretli tutumundan ötürü buradan selamlarımı, muhabbetlerimi, hürmetlerimi sunuyorum. Cizre'de, Sur'da, Silopi'de teröre prim vermeyen yiğit bölge halkına destek vermek için hastanelerde çalışan doktor, hastabakıcı, hemşirelerimize, kamu görevlilerine, Mehmetçiğimize, güvenlik birimlerimize huzurlarınızda teşekkürü bir borç bilirim. Geçen Çankaya'daki sağlık toplantısında Cizre'den katılan bir doktor hangi şartlarda görev yaptıklarını anlattı. Ben buradan bütün o doktorlarımızı, hastabakıcılarımızı, hemşirelerimizi alınlarından öpüyorum. Allah gayretlerini zayi eylemesin. Bölge halkının gözünün içine bakıp da 'Ben kardeşinizim' diyen her askerimizi, her polisimizi alnından öpüyorum.
TÜRKİYE'DE ÖZ YÖNETİM SÖZ YÖNETİM YOK DEMOKRASİ VAR
Bu zor günler geçecek. Türkiye her bir bölgesiyle bir, beraber, iri, diri olmaya devam edecek. Bugün bölgede yaşanan çatışmanın tek sebebi, terör örgütünün barıştan, huzurdan, istikrardan rahatsız olması ve HDP'nin buna çanak tutmasıdır. Bölgedeki esnafımıza geçtiğimiz hafta içinde 5 milyon lira acil yardım gönderdik. İnşallah oralarda helal rızkın Diyarbakır sokaklarında elden ele dolaştığı bir yer haline getireceğiz. Türkiye'de öz yönetim söz yönetim yok, Türkiye'de demokrasi var, milli irade var onun da yeri TBMM'dir. HDP hendek siyasetin bedelini ödeyecek kazdığı hendeğe mutlaka kendi düşecektir. Diyarbakır'da kazılan hendeklerden özyönetim ucubesi çıkmayacağı gibi demokrasi de çıkmaz.
TÜRKİYELİLEŞMENİN YOLU MOSKOVA'DAN GEÇMEZ.
Türkiyelileşmenen yolu Edirne'den, İstanbul'dan geçer Moskova'dan geçmez. Diyarbakır'ın geleceğini Moskova'dan değil Ankara'dan şekilleneceğini bir kez daha görürler. İnsanların kanları üzerinden özyenitim rüyaları görenlere sesleniyorum; O hendeklerde neden sizin çocuklarınız yok. Sizin canınız değerli de, orada hendek kazdırdığınız genç insanların canı ucuz mu, bunun bedelini sizler ödeyeceksiniz. O gençleri kurtaracak olanlar da bizleriz. O gençleri hendekten çıkarıp aydınlık üniversite salonlarına, anfilere gönderecek bizleriz. Niye sizin oturduğunuz lüks sitelerin önünde yok o hendekler? Oradaki her ev onarılacak, her okul eğitime açılacak, her mahalle, her ilçe rahatça, özgürce gezilen, ticaret yapılan emek sarfedilen yerler haline gelecek.
HABUR SINIR KAPISI BUGÜN İTİBARIYLA AÇILDI
Bütün ilçeler temizleninceye, hendekler kapatılıncaya kadar mücadelemiz sürecek. Seçime giren, Meclis'te sandalyaye sahip bir parti gibi değil terör örgütü gibi hareket eden partinin demokraside karşılığı yoktur. Terörle bu ülkede alınabilecek hiçbir mesafe yoktur. Her türlü terör faaliyetinin sonu gelinceye kadar mücadelemiz ve kararlılığımız sürecektir. Habur sınır kapısı 14 Aralık'tan bu yana kapalı tutuluyordu. Bu kapıyı işlemez hale getirenlerin kimler olduğunu herkes biliyor. Biz AK Parti hükümeti olarak bir an önce hayatı normale döndürmenin gayreti içindeyiz. Sayın bakanımız sınır kapısında incelemelerde bulunuyor. Bu kapıdan giriş çıkışları bugün itibarıyla tekrar başlattık.
TÜRKİYE BARIŞIN TESİSİ İÇİN ÇABA GÖSTERECEKTİR
Bölgemiz bir ateş çemberinin içinde. Suudi Arabistan ve İran'la olan ilişkilerde büyük bir gerginlik ortaya çıktı. Diplomatik misyonlar uluslararası koruma altındadır. Hangi gerekçeyle olursa olsun diplomatlara saldırılar kabul edilemez. Biz öteden beri mezhep temelli çatışmaların bölgemizde büyük sorunlara yol açtığını söylüyoruz. Türkiye olarak dost ve müttefik olarak gördüğümüz İran ve Suudi Arabistan İslam dünyasında iki önemli ülkedir. Bölgedeki bütün ülkelerin konuya aklı selim içinde yaklaşması gerekiyor. Gerilimi arttırıcı değil düşürücü bir tavır takınmaları, sağduyu ile hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye olarak her türlü yapıcı gayreti göstermeye hazırız.