Soğuk savaş sonrası 11 Eylül'den sonra dünyanın birçok bölgesinde büyük değişimler yaşanıyor. Asya ile Avrupa arasında stratejik konumu dolayısıyla dünyadaki bütün gelişmeler ülkemizi yakından ilgilendiriyor. Yaşadığımız dünya demokrasi, hukuk, insan hakları bağlamında uluslararası toplumun birbirine destek verdiği bir dünya olmaktan hızla uzaklaşıyor. Adaletin, merhametin azaldığı bir dünyada hukukun, can ve mal güvenliğinin savunulması, korunması bütün zamanlardan daha önemli hale geldi. Demokrasi için, barış için, huzur için, adalet için daha fazla yürekli insana, yürekli devlet adamlarına ve bilim adamlarına ihtiyaç var. Türkiye olarak hem kendi güvenliğimizi hem de başkalarının güvenliğini savunmanın, korumanın mümkün olduğunu hep söylüyoruz. İnsan hayatını korumayı esas alan politikalarımızın özü de bundan ibarettir.

BUGÜN EN FAZLA MÜLTECİ BARINDIRAN ÜLKE TÜRKİYE'DİR

Kendimiz için istediğimiz can güvenliğini başkalarının için de istiyoruz. Sınırlarımızın güvenliğini, toprak bütünlüğümüzü, can ve mal emniyetimizi nasıl özümsüyorsak herkesin emniyet ve güven içinde olmasını önemsiyoruz, istiyoruz. Güvenlik politikalarımızı insanı ve hayatı savunmak üzere belirliyoruz. Ülkemizin güvenliğini sağlarken aynı zamanda milyonlarca savaş mağduruna kucak açmamız bütün insanlığın görmese gereken bir fedakârlıktır. Bulgaristan rejiminden can havliyle ülkemize gelen kardeşlerimize, I. Körfez Savaşı'nda Irak'tan savaştan kaçan kardeşlerimize nasıl bağrımızı açtıysak, Bosnalı kardeşlerimizin nasıl yanında olduysak, Suriyeli mülteci kardeşlerimize aynı şekilde kucak açıyoruz, onları misafir ediyoruz. BM kayıtlarına göre en fazla mülteci barındıran ülke Türkiye'dir.

TÜRKİYE'NİN SAVUNMA SANAYİ YÜZDE 60 YERLİ VE MİLLİDİR

Ülkemize herhangi bir tehdit ister içeriden ister dışarıdan gelsin gereğini yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Düzensiz göç ve kaçakçılıkla mücadelede İçişleri Bakanlığımız deniz ve kara sınırlarımızda başarılı bir mücadele sürdürüyor. Son 7 yılda 1084 sığınak etkisiz hale getirildi. Güvenlik güçlerimizin başarılarında teknolojik araçların kullanılması çok önemli bir fark ortaya koydu. İHA, SİHA'lar çok büyük iş görüyorlar. Yerli ve milli imkanlarımızı seferber ediyoruz. Türkiye bugün dünyada dostluğu talep edilen, husumetinden de çekinilen, itibarı yüksek bir ülkedir. Savunma alanında da gücümüze güç katmaya devam ediyoruz. 15 yıl önce savunma sanayiinde dışa bağımlılığımız yüzde 80'lerdeyken bugün bu oran yüzde 40'ların altına düşmüştür. Yerli ve milli katkı oranı yüzde 60'ın üzerine çıkmıştır. Binden fazla şirket, küçük ortak ölçekli işletmeler, araştırma kuruluşları, üniversitelerin katılımıyla yerli ve milli savunma sanayi altyapısı oluşturulmuştur.

MİLLİ UZAY AJANSI'NIN KURULMASININ AŞAMASINDAYIZ

Bu yıl 460 adet proje üzerinde çalışıyoruz. Bütçe değeri 123 milyar liradır. Güvenlik güçlerimiz için Altay tankı, zırhlı araçlar, milli piyada tüfeği gibi savunma araçlarını başarıyla yaptık. Denizlerimizde ilk milli ve yerli savaş gemisi, anfibi gemiler, denizaltı gemisi ve botların inşaatı devam ediyor. Savunma sanayimizde eğitim amaçlı Hürkuş uçağımız, Bayraktar gibi insansız hava araçlarımız da savunma sanayi içerisinde önemli araçlar haline geldi. Şimdi Milli Uzay Ajansı'nın kurulmasının aşamasındayız. Yerli haberleşme uydusunu da yerli kaynaklarla çalışmasına başlamış durumdayız.