Başbakan Binali Yıldırım Afyonkarahisar'da

Başbakan Binali Yıldırım Afyonkarahisar'da açıklamalarda bulundu. Başbakan Yıldırım konuşmasında, ''Musul'da ve Irak'ta olan işlerden Türkiye her yönüyle ilgilidir. Çünkü Irak'la bizim 350 kilometre sınırımız var. Irak topraklarından bu sınırları aşarak bölücü terör örgütü bizim başımızı ağrıtıyor. Dolayısıyla Irak'ın her şeyden önce orada barınan ve Türkiye'nin başını ağrıtan bu terör örgütlerini zapturapt altına alması lazım.'' dedi.

Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle;

Türkiye'nin Suriye'deki yaptığı faaliyetler tamamen terör örgütlerini bertaraf etmeye yöneliktir. aynı zamanda ülkemizin sınır güvenliğini sağlamaya yöneliktir. DEAŞ başta olmak üzere PYD, YPG biz bunları terör örgütü olarak kabul ediyoruz. Bunlara karşı yaptığımız mücadelede de kimin ne dediğinin önemi yok. Biz ülkemizin ve sınırlarımızın güvenliğini sağlamak için ne gerekiyorsa devam edeceğiz. Kimsenin toprağında, yerinde, yurdunda gözümüz yok. Kendi ülkemizin güvenliği bizim için herşeyden önemlidir. 

Bütün bu operasyonlar yapılırken koalisyon güçleri, muhataplarımızla görüşülüyor, konuşuluyor, karşılıklı bilgi alışverişi yapılıyor. O yüzden endişe edilecek bir şey yok. 

Biz Musul'da ve Irak'ta olan işlerden Türkiye her yönüyle ilgilidir; çünkü Irak'la bizim 350 km sınırımız var ve Irak topraklarından bu sınırları aşarak maalesef bölücü terör örgütü yıllardır bizim başımızı ağrıtıyor, sivilleri öldürüyorlar, askerlerimiz, korucularımız şehit oluyor. Dolayısıyla Irak herşeyden önce, burada barınan ve Türkiye'nin başını ağrıtan bu terör örgütlerini zapturapta alması lazım. Bunu başaramadığı halde bizim ülkemizin güvenliğimizi sağlamak için her türlü tedbiri alma hakkımız vardır. 

Gerek Suriye gerek Irak'ın geleceği en yakından Türkiye'yi ilgilendirir. Bugün ortada dolaşan ülkelerin ne Suriye'yle ne de Irak'la ne sınır, ne kültür, ne de tarih birliği vardır. Türkiye'nin buralarla ilgilenmesi gayet doğaldır. Bunun aksini söylemek normal olmayan bir şeydir. 

İstişare toplantısında partimizin artık geleneksel vaka haline gelmiş bir toplantısını yapıyoruz. Genişletilmiş İstişare Toplantısı'nda herşeyi konuşacağız. Terörle mücadele, ekonomi, proje, gelecek yıllara yönelik illerimizde yapılacak hizmetleri, reformları ve anayasa değişikliğini tabii ki konuşacağız. Bizim üzerimizde çalıştığımız model Başkanlık modelidir. Referandumla birlikte Türkiye'de artık Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. 

Bu mevcut durumun anayasaya uygun hale getirilmesi Türkiye'nin mevcut meselesidir. MHP Genel Başkanı bu konuyu gündeme getirmesi olumlu bir adımdır. Kendisine teşekkür ediyoruz. Ülke sorunlarının çözümü konusunda geçmişte de duyarlı davrandı, bugün de öyle. MHP'nin tercihi parlamenter sistemdir, ancak bu değişecekse millete gitmek esastır. Bu konuda Meclis'in, AK Parti grubunun getireceği anayasa teklifini değerlendirilip, millete götürülmesinin önünü açacağını düşünüyoruz. Bu yolda da kısa sürede çalışmalarımızı tamamlayıp, teklifimizi yüce meclisimize sunacağız. Karar önce meclisimizin olacak. Meclis'ten geçmesi halinde millete de soracağız. 

Önce bir teklifi getirelim, komisyonlardan geçsin, ondan sonra genel kuruldan geçsin. Ondan sonra oturulup uygun bir tarih kararlaştırılır. Adım adım gideceğiz, yapmadığımız işi, atmadığımız adımın geleceğe dönelik tahminini yapmak sağlıklı olmaz. 

Vatandaş hep siyasetin çözemediği sorunları hep çözerek geldi. Biz referandumu vatandaşa götürdüğünde en makul kararı vereceğine inanıyoruz, yeter ki yüce meclisimiz bu yolu açsın. 


İtiraz sayısı çok fazla; 116 bin civarında. Mükerrer itirazlar var. Üzerinde çalışılıyor. Biz ne söyledik, haksızlık varsa düzeltilecek. Şu anda da bu çalışmaları Bakanlıklarımız, Başbakan Yardımcımız Nurettin Canikli'nin koordinasyonuyla çalışma yürüyor. Tamamlandıkça peyderpey işlemleri düzeltilecek bu şekilde devam edecek. 

ABD'nin bu konuda sözü var. Bu sözünün arkasında olduğunu ABD Savunma Bakanı teyid etti. Menbiç'de hiçbir PYD-YPG unsuru kalmayacak. Bizim için PKK ne ise PYD ve YPG aynıdır. Bunlara karşı silan verilmesi ve DEAŞ'a karşı ABD tarafından kullanılması yanlıştır, bunu da her zaman söyledik.