Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nin (GOÜ) 2017-2018 akademik yılı açılışına katılmak üzere havayolu ile Tokat'a geldi. Havaalanında il protokolü tarafından karşılanan Bakan Demircan, daha sonra üniversiteye geçti. Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu'nda düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı. GOÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin'in konuşmasının ardından kürsüye gelen Bakan Demircan, zor bir coğrafyada yaşadıklarını belirterek, ''Bu coğrafya pahalı bir coğrafya. Biz geldiğimiz günden belli bu coğrafyada, bu coğrafyanın gerektiğini bu aziz millet yaptı. Az önce 4 tane evladımız Hakkari Yüksekova Esendere’de haince tuzaklanmış yol kenarında patlaması neticesinde şehit oldu. Bu coğrafyada çok şehit verdik. Gaziler diyarı şehitler diyarı bir coğrafyadayız. Başımızın dik, anlımız açık, onurlu bir şekilde yaşamanın gereğini yerine getirmemiz lazım. İşte şimdi Ortadoğu coğrafyamız ciddi bir baskı altında. İslam coğrafyası ilk 500 yılda dünyaya ışık tutuyordu. İbn-i Sinalar çıkmıştı, İbn-i Rüştler çıkmıştı. Bir sürü sayamayız bilim adamları çıkmıştı. Ama ne olduysa İslam dünyasında bir duraklama başladı. 300 yıldır yaşıyoruz. Halen tehdit ve baskı üzerimizde devam ediyor'' dedi.
'Sureti haktan görünen bir ihanetle karşılaştık'
Fetullahçı Terör Örgütünün devletin bütün mahfillerine sızdığını kaydeden Demircan konuşmasına şöyle devam etti:
'Ortadoğuda bir bombanın pimini daha çektiler'
Kuzey Irak’ta Barzani'nin gerçekleştirdiği referanduma da değinen Sağlık Bakanı Ahmet Demircan şunları söyledi:
''Şimdi de Ortadoğuda bir bombanın pimini daha çektiler. Bölgeyi istikrarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Dost bildiklerimiz terörle işbirliği yapıyor, bize karşı. Bize parasını ödeyip vermedikleri silahları terör örgütlerine veriyorlar. Bu coğrafyanın insanına karşı veriyorlar. Türkiye de, bu aziz millet bunların üstesinden elbette gelecek. Çok çalışacağız, birliğimizi beraberliğimizi asla bozdurmayacağız. Bu aziz millet tarih boyunca bu coğrafyayı bir barış adası, bir güven adası haline getirdi. Şimdi dünyada çok ilginç bir akım gelişiyor. Gelişti daha doğrusu. İslamafobi. Hayır, İslamafobiden de öte İslam düşmanlığı yapıyorlar. Fobi de sanki biraz böyle korkuyorlar, masumiyet var gibi. Açıkça bu yapılıyor. Ama büyük bir yanlış içindeler. Aklıselim sahibi insanlarının da orada bundan rahatsız olacağını bekliyoruz, inanıyoruz. Geçmişte bunun örnekleri oldu. İkinci cihan harbi öncesinde Almanya’da pek çok bilim adamı antisemitik hareketten korkup kaçmıştı. Aynı şekilde yine bundan vicdanı rahatsız olan Alman bilim adamları da ülkelerini terk etmek durumunda kalmıştı. Türkiye burada bir barış adası, güven adası olmasını sürdürecek. Bu insanların sığınacağı bir coğrafya olarak burada her zaman var olacak.''
'OECD ülkeleri arasında en alt sıradayız'
Sağlıkla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Bakan Demircan, hekim ve hemşire sayısı bakımından Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında en alt sırada olduğunu belirterek şöyle dedi:
''Sağlık alanında 2002 öncesiyle kıyaslanamayacak kadar büyük bir dönüşümü başardık. 2002 öncesini kısaca hatırlayalım. 2002 öncesinde hastaneler dağınıktı. Sağlık Bakanlığının hastaneleri vardı. SSK’nın hastaneleri vardı. Kurumların hastaneleri vardı. Böyle sağlıkta bir dağınıklık mevcuttu. Sosyal güvenlik, o da öyleydi. Emekli sandığı vardı, Bağkur vardı, SSK vardı. Sosyal güvencesi olmayanlar için devlet yeşil kart üretmişti, yetişemiyordu. Bunlar ortadan kaldırıldı. Sosyal güvenlik sağlıkta tek çatı altında toplandı. Ve öbür tarafta hastaneler Sağlık Bakanlığının idaresi altında toplandı. Hızla sağlıktaki hizmet standardı yükseldi. Noksanlarımız yok mu? Var elbette. Şu anda hekim ve hemşire sayımız OECD ülkeleri arasında en alt sıradayız. Elbette ki bunu arttıracağız. Üniversitelerimiz bunu arttıracak. Hekim açığımızı öyle inanıyorum ki önümüzdeki 5 yıl içerisinde hızla kapatmaya başlıyoruz. Uzman açığımızı da bununla birlikte kapatmaya devam edeceğiz. Peki hastanelerde tükettiğimiz, kullandığımız cihazları, tüketim malzemelerini hep dışarıdan mı almaya devam edelim. Bu güne kadar bakıyoruz, tedarik sistemi içerisinde yerlilik oranı yeterli değil. Yüzde 20’lere ulaşmak üzere. Burada kalmamalı, sağlık stratejik bir alan.''