Bakan Çavuşoğlu'ndan İsrail açıklaması

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile birlikte Ankara'da ortak açıklamalarda bulundu.

1

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile birlikte ortak basın toplantısı düzenledi. 


Konuşmalardan öne çıkan başlıklar şöyle: 

İSRAİL'LE NORMALLEŞMEDE HAMAS DİYE BİR ŞART OLAMAZ

Bizim şartlarımız karmaşık değil sadee şartlar. Diğer taraftan Hamas'la ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Hamas liderlerine telkinlerimiz de gizli saklı değil. Bir taraftan Ortadoğu'da barış sürecine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Hamas olmadan kalıcı bir çözümün olmadığını bugün İsrail de kabul ediyor. Dolayısıyla bundan sonra da Hamas'a gerek ElFetih'le birlikte Filistin içinde birlik ve bareberliğin devam etmesi durumunda Hamas'la temaslarımız devam edecek. Bu konuda ilk Hamas'a temasa geçtiğimizde tepki gösteren ülkeler bile ne yaptığımızı çok iyi anlamıştır. İsrail'le ilişkilerimizin düzelmesi için Hamas diye bir şart yoktur, olamaz da zaten. 

ERTUĞRULOĞLU: KIBRIS'TA HENÜZ SORUN TARİF EDİLMİŞ DEĞİL

Birtakım sözcükler çok kolay kullanılır ama bunun ne anlam içerdiği pek düşünülmeyebelir. Kıbrıs'ta çözümü herkes istiyor. Peki, bu sorunu gelin tarif edelim, hangi sorunu çözmeye çalışıyorsunuz. Rum tarafında bizim Kıbrıs sorununun çözümü üzerine bir tarifimiz yok henüz. BM dahil olmak üzere herkes çözümden bahsediyor. Peki bu sorun ne sorunudur, gelin tarif edelim dediğimizde en azından Rumlar'la bizim aramızda bir mutabakat yok. Rumların çözmeye çalıştığı Kıbrıs sorunu, 1974'te başlayan Kıbrıs'ın istila edilmesi ve işgalin devamıdır. Kıbrıs sorunu 74'de mi başladı; yoksa sorun nedeniyle mi 74'ü yaşadı. 50 yıldır müzakere ediyoruz. Yeni tartışılan hiçbir şey yok. Niye bir anlaşmaya varamadık? Çünkü farklı sorunları çözmeye çalışıyoruz. Kıbrıs Türk'ünün sorunun çözüm tarifi başka, Kıbrıs Rum'unun tarifi başkadır. Bu çözümün üzerinde engel olma, reddetme değil. Önce sorunun ne olduğu konusunda mantıken bir mutabakat olması gerekir. Bu mutabakat olmadığı sürece Kıbrıs'ta sayın Banki Mon görüşme yapabilir. çözümü arzulamamız bunun sağlanmasına ne denli yeterli olur, kuşkularım var. 


RUM TARAFININ HAKİMİYETÇİ ZİHNİYETİ TERKETMESİ LAZIM

Güney Kıbrıs'taki siyasi ortam iktidarı doğalgaz meselesinde çok eleştirdi. Rum tarafının hakimiyetçi zihniyeti bu konuda da kendini gösteriyor. Doğalgaz olanaklarının sadece kendilerinin hakkıymış gibi, Kıbrıs Türkünün bu konuda sözünün olmadığı gibi bir yaklaşım sergiledikleri bir realite. Kıbrıs'da gerek doğalgaz konusunda, adadaki realitelerle anlaşmayla noktalanması bana göre pek olası gözükmüyor. Kıbrıs Türk kimliği inkar edildiği sürece Kıbrıs'ta 50 yıldır yapılan müzakerelerde bir neticeye varılamadığı gibi bugün de varılması pek mümkün değil. Rum tarafının hakimiyetçi zihniyetini terketmesi ve adanın Helen adası olduğu görüşünü terketmesi lazım. 

KIBRIS'TA ÇÖZÜMÜN GECİKMESİNİN SORUMLUSU RUM KESİMİDİR

Mevlüt Çavuşoğlu:  Kıbrıs'ta müzakerelerin parametreleri bellidir. Siyasi eşitlik ve adil, kalıcı bir çözüm istiyoruz. BM Genel Sekreteri'nin iki liderle biraraya gelmesi son derece doğaldır. Biz artık BM'de 5 ülkeyle biraraya gelip artık çözüm istiyoruz. Bu gecikmenin sorumlusu malesef Rum kesimidir. Maalesef tek taraflı gaz rezervleriyle ilgili attıkları adımlar, masadan çekilmeleri gibi birçok sebep de bu gecikmenin sebebidir. O nedenle sürecin hızlanması gerekiyor. 1+5 toplantısının mutlaka yapılması gerekiyor. 

KIBRIS TÜRK HALKININ DA HAKKI OLDUĞUNU UNUTMAMAK GEREKİR

Elbette herşeyden önce Kıbrıs etrafındaki gaz ve petrol rezervleri üzerinde KKTC'nin ve Kıbrıs Türk halkının da hakkının olduğunu unutmamak gerekir. Tek taraflı karar olmaz. Buradan elde edilecek gelirin çözümün maliyetine harcanması da doğaldır. Yapıcı bir öneridir ama bu konudaki kararı birlikte vermek gerekiyor. 

TÜRKİYE AB'YE YÜK OLMUYOR AKSİNE AB'NİN YÜKÜNÜ HAFİFLETİYOR

İngiltere'deki referandum süreci Türkiye'nin sürekli gündeme gelmesi, bir yerde Türkiye'nin geldiği noktanın yansımasıdır, güçlü bir Türkiye vardır. Avrupa'daki İslamafobya ve Türkiye karşıtlığının arttığının, Türkiye'den çekindiklerinin göstergesidir. Birçok alanda AB'ye hiç yük olmadığı gibi tam tersi Avrupa kıtasının yükünü Türkiye paylaşmıştır, yükünü almıştır. Türkiye Avrupa'ya yük olacak gibi bir algı yaratmaya çalışmak doğru değil. Türkiye AB'ye ne zaman üye olacak söylemini seçim sürecinde kullanılmasını düşünmek lazım. Sen ne kadar İngiltere'de iktidarda kalabileceksin, onu hesaplaman lazım. İngiltere'de halkın önüne bu konuyu ben getirmedim. Biz İngiltere'nin AB'de kalmasını arzu ederiz. İngiltere'nin çıkması mutlaka olumsuz etki yapar ama AB kendini yenileyemezse, yanlış politikalarını düzeltmezse, Avrupa'nın değerlerini yok etmeye başlayan eğilimlere karşı güçlü duramazsa, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, antisemitizme, İslamofobiye karşı güçlü duramazsa zaten zayıflar. AB Türkiye'yi içine almazsa başarılı olamaz. Tüm çabaları yarım kalır. Böylesine bir güçlü Türkiye'den korkmaması lazım, işbirliği yapması lazım. 

İNSANİ YARDIMA KARŞILIK VERMESENİZ DE BAŞKA YERE ÇEKMEYİN!

Biz Yunanistan'da bir deprem ya da yangın olduğunda ilk yardıma koşan ülkeyiz. Aynı şekilde dünyanın neresinde bir afet olunca oraya ilk yardım ulaştıran biziz. Bu bizim anlayışımız. Kalkınma ve insani yardımlar konusunda dünyada geldiğimiz nokta ortada. Biz insani bir yaklaşımla, dünyanın neresinde olursa olsun Rum kesiminde bu yangın ortaya çıkınca, yardım önerimizi ilettik. Sayın Akıncı, Rum liderle de defalarca görüştü. Rum tarafı böyle bir insani yaklaşımda bile avantaj elde etmeye çalışıyor. Türk uçaklarını Rum tarafına indirmek istiyor. Bu bizim kabul edeceğimiz bir yaklaşım değil. Rum kesimine diyoruz ki, insani konuları suistimal etmeyin. Bizim insani yardımlarımıza karşılık vermiyorsanız bile bunu başka yerlere çekmeyin.