1
Anadolu Ajansı'na (AA) gündemi değerlendiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında temas ettiği yabancı askerlerin olup olmadığı yönündeki soru üzerine, bu konudaki araştırma ve soruşturmaların devam ettiğini söyledi.
Çavuşoğlu, "Benim bildiğim bir konu var o da İncirlik üssünde biliyorsunuz, özellikle nakil uçakları oradan kalktılar ve darbe girişiminde önemli rol oynadılar. Bunların hepsi tutuklandı. Bunların komutanının sığınma talebinde bulunması, bu da kabul edilmemiş. Onun dışında hangi temasları var, kimlerle temasa geçmişler, öncesi sonrası, tüm bunlar titizlikle inceleniyor." diye konuştu.
İncirlik üssünde daha önce en çok ABD'nin askeri mevcudiyetinin bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, daha sonra DAEŞ'e karşı oluşan koalisyonda yer alan bazı ülkelerin de Türkiye'nin verdiği izinle İncirlik'te uçak, tesisat ve personel bulundurduklarını ifade etti.
"FETÖ'nün kan kardeşi PKK"
"Şimdi üç anlaşma var. Bunları uygulamamız lazım"
AB'nin "Şartları biz belirleriz, kuralları biz koyarız, diğerleri uymak zorunda" anlayışında olduğu için buna tepki gösterdiğini belirten Çavuşoğlu, geri kabul, vize serbestisi mutabakat zaptı ve 18 Mart'ta AB ile varılan anlaşmanın birbirine bağlı olduğuna dikkati çekti.
Çavuşoğlu, "O gün benimle mülakatı yapan gazeteci arkadaş, bana soru sordu, kendisi dedi ekim ayı diye, ben 'ekim, kasım fark etmez' dedim. Net bir yol haritası üzerinde anlaşma yapmamız lazım ve geri kabul ile vize serbestisini artık birlikte uygulamamız lazım." diye konuştu.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in ve Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz'un yaptığı açıklamalardan sonra AB'ye yönelik güvenin zedelendiğine işaret eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi üç anlaşma var. Bunları uygulamamız lazım. Vize serbestisiyle ilgili '72 kriterden 5 tanesi halen duruyor.' diyor AB. Biz de onlara açık bir şekilde dedik ki 'Terörle ilgili kanunlarımızda şu anda bir düzeltme yapamayız. İşte en son gördük FETÖ terör örgütünün ne yaptığını, ondan önce İstanbul'daki saldırı vesaire."
"AB'nin, Avrupa Konseyi'nin yanında ahkam kesmesi yanlış"
Çavuşoğlu, "Esasen AB'nin bu konularda Avrupa Konseyi'nin yanında ahkam kesmesi doğru değil." ifadelerini kullandı.
"Gel kardeşim, önce bir dayanışmanı göster"
"(Bildt) 'Önce gidin, darbeye karşı olduğunuzu net söyleyin, endişeniz de varsa Türklerin yüzüne söyleyin.' diyor. Bizim de beklentimiz bu. Gel kardeşim, önce bir dayanışmanı göster. Bu ülke çok büyük bir badire atlattı. Bizim milletimiz niye nöbette? Hiç bıkmıyor milletimiz, bir sene nöbette dur desen duracak. O başka bir şey, severek yapıyor. Ülkesi için, milleti için, bayrağı için, kendi seçtiği Cumhurbaşkanı için, hükümeti için. Diğer partililer de aynı şekilde. O nedenle, gel gör."
"DAEŞ'in ideolojilerini öldürmekte Erdoğan'ın çok önemli rolü var"
Çavuşoğlu, DAEŞ'in Türkiye'ye yönelik tutumuna değindi.
"Neden bize düşman DAEŞ? Neden Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alıyorlar? Çünkü bunların özellikle kanallarını kestik, yabancı terörist savaşçılarının geçişlerini havaalanlarında durduruyoruz ya da dönerken yakalıyoruz." ifadesini kullanan Çavuşoğlu, bu konuda çok ciddi mesafe katettiklerini anımsattı.
Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkincisi, bunlar neyi kullanıyorlar, dinimizi, barış dini olan İslam'ı kullanıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan ne diyor? Dünyada bu anlamda da saygın bir insan. 'Bunlar İslam dinini temsil edemez. Bunların uzaktan yakından alakası yok. Bunlar insan da olamaz.' diyor. Yani DAEŞ'in esasen insanları devşirmek için (kullandığı) ideolojilerini öldürmekte Recep Tayyip Erdoğan'ın çok önemli bir rolü var. Onun verdiği mesajlar tüm İslam dünyasında gerçekten çok ciddi şekilde yer buluyor. Özellikle o yabancı terörist savaşçıların geldiği ülkelerde. Şimdi bundan çok rahatsız oluyorlar. O zaman şimdi DAEŞ'i de Erdoğan'a muhalefet olarak mı değerlendireceksiniz? O yüzden AB'nin bu yaklaşımlardan kurtulması lazım."
"İki de bir tehditvari konuşmanın bir anlamı yok"
Çavuşoğlu, AB'nin, Türkiye’yi kaybetmek istiyorsa bunu açıkça söylemesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Müzakereleri durdurmak istiyoruz desinler, bizi tehdit etmesinler, durdurmak istiyorlarsa durdursunlar. Net bir karar versinler, oyalamasınlar. İki de bir tehditvari konuşmanın bir anlamı yok ki. Durdurmak istiyorsan durdur kardeşim. Biz üye olmak için başvurduk, üye olmak için yükümlülüklerimizi yerine getirmek istiyoruz. Biz bir darbe girişimi yaşamışız, bununla mücadele ediyoruz, sen destek vereceğin yerde AB müzakerelerini durdurma ile tehdit ediyorsun. Bugüne kadar hiçbir kuruma yalvarmadık. ”
"Meclis tatile girmeden bu işi tamamlayacağız”
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşmanın ardından süreçte gelinen noktanın sorulması üzerine, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle sözleşmenin TBMM'ye gelemediğini ancak bu sürecin atlatılmasının ardından Meclis'te önce grupların konuyu ele alacağını, kendilerinin de muhalefet partilerini bilgilendireceğini anlattı.
Meclis anlaşmayı onayladıktan sonra da karşılıklı olarak büyükelçi atamalarının yapılacağını ifade eden Çavuşoğlu, “Meclis tatile girmeden önce sanırım bu işi tamamlayacağız. İsrail, bizim şartlarımızı yerine getirdi. 'Şartlar yerine gelirse ilişkileri normalleştiririz.' demiştik. Dolayısıyla bunu da bir an evvel uygulamamız lazım.” şeklinde konuştu.
"Yeni hükümetimizle zeminler de oluşmaya başladı"
Çavuşoğlu, "Türkiye-Mısır ilişkilerine dair ufukta olumlu bir gelişme var mı?" sorusu üzerine Türkiye’nin amacının sorun yaratmak değil sorunu çözmek, dostlarının sayısını artırmak olduğunu vurguladı.
Bu anlayışın Suriye krizi ya da Mısır’daki darbeden dolayı yer yer sekteye uğradığını dile getiren Çavuşoğlu, Irak'ın eski Başbakanı Nuri El Maliki gittikten sonra Bağdat yönetimiyle ilişkileri iyi düzeye getirmek için çabaladıklarını, Ermenistan ile de ilişkileri düzeltmek için gayret sarf ettiklerini anlattı.
Yeni hükümetle zeminlerin de oluşmaya başladığını söyleyen Çavuşoğlu, kendisi dışişleri bakanı olduğu zaman Suudi Arabistan ile de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile de ilişkilerin iyi olmadığını, bunların temel sebebinin ise Mısır'dan kaynaklandığını ifade etti.