AK Parti 29. İstişare ve Değerlendirme Toplantısını takip eden gazetecilerle bir araya gelen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantıda katılımcılara olağan kongre süreci, iletişim stratejisi ve yeni medya düzeni, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin bir yıllık süreci, adalet, içişleri, güvenlik ve dış politikaları ile TBMM gündemine ilişkin birer sunum yapıldığını belirtti.
Yargı reformu ile ilgili hazırlanan kanun teklifine ilişkin bilgi veren Ömer Çelik, yeni insan hakları eylem planına çok önem verdiklerini belirterek, Adalet Bakanlığının bu konunun üzerinde çok hassasiyetle durduğunun altını çizdi. “Terörle mücadele konusundaki performansımızı artırırken, aynı zamanda özgürlükler konusundaki performansımızı da artırıyoruz” açıklamasında bulunan Çelik, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu konuda yaptığı sunumdan bahsetti. Çelik, “Terörle mücadele konusunda 3 prensipten kesinlikle vazgeçilmeyecek. Bir tanesi her alanda kesintisiz mücadele. Devlet belli bir mücadeleyi verdikten sonra ‘tamam burada sorun bitmiştir’ diye alandan çekilmeyecek. İkincisi terörü kaynağında kurutmak. Hiçbir zaman terör karşısında savunmada kalmamak, sürekli taarruz halinde bulunmak” diye konuştu.
Uyuşturucu ile mücadele konusuna da değinildiğini belirten Çelik, kadına şiddet meselesinde uygulamadaki son durumun masaya yatırıldığını kaydetti. Okulların etrafındaki güvenlik konusuna çok önem verdiklerini söyleyen Çelik, anne ve babaların kendilerine ilettikleri tüm şikayetleri hassasiyetle incelediklerini ve üzerinde çalıştıklarını ifade etti.
Dış politikaya ilişkin konuşan Çelik, “Bu müzakerelerde görülmüştür ki, dünyadaki yeni gelişen dış politika dinamiklerinin hepsinin farkında olan bir grubuz. Meydan okumalara karşı hazırlıklarımız var” dedi.
“CHP’nin bu konuya müsamahakar davrandığını gözlemliyoruz”
Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik Devlet Bahçeli’nin açıklamalarının sorulması üzerine Çelik, “Bu konu ile ilgili bir değerlendirme yapmadık. HDP’nin terör örgütü ile bu kadar bitişik durması, hatta terör örgütünden daha radikal eylemler kullanması konusunun altını çiziyoruz. CHP’nin bu konuya müsamahakar davranması, bu ilişkiyi kurarken terör konusundaki hassasiyette aşınmalara yol açabilecek mesajları giderek artan bir şekilde verdiğini gözlemliyoruz. Bu mesele o kadar görünür hale gelmiştir ki, kendi ittifaklarının içindeki bazı unsurlar da buna karşı seslerini yükselteme başlamışlardır. Bunun bir eleştiri konusu olarak CHP’ye yönelmesi söz konusu olmuştur” şeklinde konuştu.
"Program saatleri kendilerine verilmiş, bu saatleri görerek kendilerinin ayarlamaları gerekiyordu”
AK Parti ve CHP’nin kamplarının aynı tarihleri denk gelmesi ve programların çakışmaması konusunda CHP’li Engin Altay’ın bir anlaşma yapıldığı iddiasına ilişkin soruya cevap veren Çelik, “Biz herhangi bir mutabakat olduğu zaman uyarız. Siyasi rekabet ayrıdır, siyasi nezaketin korunması ayrıdır. Biz kimseye karşı siyasi nezaketsizlik yapmayız. İddia grup başkanvekillerimize dönük bir iddia. Grup başkanvekillerimizle konuştum, bizim programımızla ilgili konuşmaların olduğu, siz bu saatte başlarsınız, biz bu saatte başlarız gibi bir konuşmanın olmadığını, çarşamba günü bizim programımızın kendilerine verildiğini söylediler. Bu program saatler kendilerine verilmiş, bu saatleri görerek kendilerinin ayarlamaları gerekiyordu. Bu kadar nezaketsiz cümleler kurmaları doğru değil. Bizim bu kamp programında saat kaçta ne yapacağımız çok önce belliydi” ifadelerini kullandı.
“Bir cümlelik özeleştiri dışında çok daha güçlü sesler duymak istiyoruz”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü özeleştirisinin hatırlatılması üzerine Çelik, “Özeleştiri her zaman iyidir. CHP Genel Başkanının başörtüsü konusunda bir özeleştiri düzeyine gelmesi iyidir. Hemen arşivlere bakalım, bu özeleştirinin yapılması yetmiyor, İstanbul seçimleri sonuçlandıktan sonra bir takım sözcüleri yine başörtüsüne saldırmalar, başörtüsünün kamuda yerinin olmadığına dair bir takım söylemleri ifade etmeye başladı. Buradaki hassasiyetin sadece söylem düzeyinde kalmaması gerekir. Özeleştirinin pratik sonuçlarını görmek istiyoruz. Kılıçdaroğlu zaman zaman ileri demokrasiyi kurmaktan bahsediyor, ama açıktan darbe çağrısı yapan milletvekillerine karşı herhangi bir eyleme girişmiyor. İleri demokrasiden sadece etiket olarak bahsetmek, en son yetim hakkından, hiçbir işçinin mağdur edilmeyeceğinden bahsettiler ama seçimden sonrası ortaya çıkan mesele, CHP’nin insanları mağdur etme eylem planına dönüştü. Bir cümlelik özeleştiri dışında çok daha güçlü sesler duymak istiyoruz” açıklamasında bulundu. (İHA)