AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Yaklaşık 70 günün ardından yüz yüze bir toplantı yaptıklarını ifade eden Ömer Çelik, normalleşme sürecinde olduklarını, ancak toplantıda fiziksel mesafeyi koruyacak tedbirleri aldıklarını, herkesin maskesini taktığını söyledi.
Çelik, terörle mücadelede canlarını feda eden şehitlere ve koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı, hastalara da şifa diledi.
Toplantıda, çok kapsamlı bir teşkilat başkanlığı gündeminin söz konusu olduğunu vurgulayan AK Parti Sözcüsü Çelik, Kovid-19 tedbirleri nedeniyle yapılamayan kongre sürecinin nasıl ilerleyeceği ve teşkilat çalışmalarının ele alındığını belirtti.
Teşkilattan sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir'in teşkilatlara ilişkin geniş bir sunum yaptığını anlatan Çelik, "Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nda yapılacak değişiklikler Türk siyasetinde güçlü bir şekilde konuşuluyor. MYK bunu da değerlendirmeye almıştır. TBMM'de çeşitli teklifler söz konusu. Bu konuda da AK Parti TBMM grup başkanımız ve grup başkanvekillerimiz bilgilendirme gerçekleştiriyor. Kapsamlı bir MYK toplantısı oluyor, detaylı sunumlar yapılıyor." diye konuştu.
ABD'de yaşanan olaylar
Ömer Çelik, dünya gündeminin ABD'li siyahi George Floyd'un öldürülmesiyle ortaya çıkan "nefes alamıyorum" protestolarına odaklandığını anımsattı.
Burada görüşlerini çeşitli şekillerde yansıtan, eksik yansıtan ya da bilerek yanlış yansıtan birtakım yayın organlarında değerlendirmeler gördüklerine dikkati çeken Çelik, şöyle konuştu:
"Uzun zamandır siyahilere dönük orada yükselen ırkçı şiddeti takip ediyoruz. Sık sık size Avrupa Birliği'nde yükselen ırkçı şiddet, aşırı sağ konusunda da kaygılarımızı aktarıyorum. Tabii ki ABD'de bunun yükselişi ve şiddete varan boyutlarıyla ilgili değerlendirmelerimiz var. Son zamanlarda özellikle ırkçı polis şiddetinin, yani bir insan suçlu olduğu için değil, sadece suçlu olsa bile ona siyahi ya da Hispanik olduğu için orantısız güç kullanılması, hukuk dışına çıkılması gibi bir tablo söz konusuydu. Floyd konusunda da kişi esasında etkisiz hale getirildiği halde şiddetle onun ölümüne yol açacak şekilde, defalarca 'nefes alamıyorum' diye bağırdığı halde ölene kadar ona bir baskı ve şiddet uygulanıyor. Tabii bu 'nefes alamıyorum' sloganı, ırkçılığın baskısı altında isanlık adına, insani bir hayat, eşitlik, adalet, özgürlük için nefes alamıyorum sloganına dönüştü ve bütün dünyada, Amerika'daki şiddete karşı bir infial oluşturdu."
Erdoğan'dan Floyd'un ailesine başsağlığı
Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da konuyu yakından takip edeceklerine dair açıklamasının olduğunu, Floyd'un ailesine ve Amerikan halkına başsağlığı dileklerini ilettiğini dile getirdi.
"Siyasetimizin, anlayışımızın temeli her türlü ırk, renk, din, dil ayrımı karşısında bu ayrımcılığa karşı olmaktır." diyen Çelik, insan olmanın haysiyet ve şerefinden kaynaklanan hiçbir hakkın geri alınamayacağı, zedelenemeyeceği gibi eksiltilemeyeceğini de düşündüklerini aktardı.
"ABD halkının başlattığı gösterilerde dile getirilen eşitlik talebini, ırkçılığa karşı sergilenen protestoları, Amerikan demokrasisinin ve toplumunun geleceği açısından sağlıklı buluyoruz." ifadesini kullanan AK Parti Sözcüsü Çelik, şöyle devam etti:
"Bu korkunç saldırı, Amerika'yı ele geçilen ırkçılık konusundaki hassasiyetin daha da yüksek olması gerektiğini gösteriyor. Hem bu ırkçıların, bu şiddeti yapanların mahkum edilmesi hem de bu zihniyetle çok daha güçlü bir şekilde mücadele edilmesi gerekiyor. ABD, 19'uncu yüzyıldaki iç mücadelede kölelik karşıtları savaşı kazansa da maalesef bu devam ediyor. Batı dünyası, Batı ittifakı tehdidi dışarıdan bekliyordu. Daha çok Çin ve Rusya gibi ülkelerin altı çiziliyordu ama hem Avrupa'da, hem Amerika'da tehdit, içerideki ırkçılar tarafından yükseltiliyor. Her ülke kendisine dönük dış tehditlerle mücadele konusunda birtakım kurumsallaşmış yöntemlere sahip ama kendi demokratik dokusunu, demokratik toplum düzenin bozacak şekilde bir yapı ortaya çıktığı zaman, bu ırkçılık, orantısız polis gücüne dönüştüğü zaman bu tip durumlar ortaya çıkıyor."
Protestolar esnasında TRT World ekibine yapılan saldırıyı da kınayan Çelik, TRT ailesine geçmiş olsun dileklerini iletti.
"Barışçıl protestolar bir hak"
Her protesto gösterisinde, toplumsal olayda birtakım terör grupları, yağmacı gruplar ve şiddet gruplarının ortaya çıktığını vurgulayan Ömer Çelik, şunları kaydetti:
"Herhangi bir şekilde meşru protestoları şiddete, yağmaya dönüştürmeye çalışan, ABD'deki kamu düzenini yıkıcı bir etki ile karşı karşıya bırakmaya çalışan bütün bu gruplara karşıyız. Barışçıl protestoların bir hak olduğunu ve bunun 'nefes alamıyorum' sloganıyla eşitlik, adalet ve özgürlük talep etmesini son derece meşru buluyoruz. Bir değişim gerçekleşmesi gerektiğini, ırkçı şiddete karşı bir tutum alınması gerektiğini ifade ediyoruz ama kamu düzenini bozacak şekilde insanların evlerini, iş yerlerini yağmalayanlar, şiddet uygulayanlar, meşru protesto hakkını bir şiddet hakkına dönüştürmeye çalışanlara da tamamen karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Umarız ki bu şahısların hem bu eylemleri engellenir hem de bunların esasında kamu düzenini tehdit ettiği gibi bu eylemlerin barışçıl doğasına verdikleri zararın da altının çizilmesi gerekir. Üstelik bunlar öldürülen George Floyd'un hatırasına da saygısızlıktır."
"Ne ırkçılık ne şiddet ikisine de karşıyız"
İsrail'de bir gazetede ABD'de de yaşanan olayların arkasında Türkiye, İran, Çin ve Rusya'nın olduğuna dair yapılan haberlere ilişkin Çelik, "Tamamen yalan, tamamen provokatif bir haber çıkmıştır. Biz alışkınız tabii, birtakım krizlerde Türkiye'yi suçlamak için otomatiğe bağlanmış fırsatçılıklarla çok defa mücadele ettik, şimdi de böylesini tekrar müşahede etmiş oluyoruz. Bu haberin baştan aşağı yalan olduğunun ve bu provokasyonların farkında olduğumuzun da altını çizmek isteriz. Demokratik değerlere toplum sahip çıkarken Amerikan toplumu, bunu tabii ki destekliyoruz ama bunun provoke edilmesine, yağmacılığa ve şiddete dönüşmesine de yüzde yüz karşıyız. Ne ırkçılık ne şiddet ikisine de karşıyız. Bu ikisinden birini kimse tercih etmek zorunda değil." şeklinde konuştu.
Çelik, son günlerde yaşanan bazı provokasyon ve olaylara değinerek, "Türkiye'de camilere yapılan provokasyonlar, kiliselere yapılan provokasyonlar, Hrant Dink Vakfı'na gönderilen tehdit, birtakım politikacı kadınlara ya da medya mensubu kadınlara dönük çirkin tweetler ve yaklaşımlar gördük. Bunların hepsini reddediyoruz. Bu provokasyonlar, bu ölüm tehditleri ve bu iğrenç yaklaşımlar hiçbir şekilde medeni toplum düzeninin bir parçası olamaz, medeni toplum düzeni bunları reddeder." ifadelerini kullandı.
"Provokasyonlara hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz"
Yaşanan olayları ve provokasyonları anında müdahale ederek boşa çıkaran emniyet teşkilatına teşekkür eden Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Memleketimizin geleceği bu provokasyonları anında bertaraf etmekle doğrudan orantılıdır. Türkiye'de provokasyon mevsimi kapalıdır. Geçmişte Türkiye'de bu provokasyonları yaparak çok sonuç aldılar. Toplumu böldüler, siyasi reformları engellediler ve siyasi iktidarları zaafa uğrattılar, bunların hepsi adrese teslim unsurlardır, bunların maşaları değişir arkasındaki odaklar ve zihniyet değişmez. Türkiye bunları tanımıştır, bunların adını koymuştur. Bu provokasyonlara hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz. Camileri, kiliseleri, havraları, dernekleri, vatandaşımızı hedef alan ve özellikle kadınlara dönük şiddet dili kullanan kim olursa olsun bunun karşısındayız. Türkiye'de herkes birinci sınıf vatandaştır, Türkiye'de ikinci sınıf vatandaş yoktur. Hiç kimse kafasında 'birinci sınıf ve ikinci sınıf vatandaş' kategorisiyle hareket etmesin. Bu topraklar isteyenin kafasına göre operasyon çekeceği dönemleri çoktan geride bırakmıştır."
Çelik, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele kapsamında alınan tedbirler, yatırımlar ve atılan adımlara ilişkin, "Cumhurbaşkanımızın bu dönemde Sancaktepe'de Prof. Dr. Feriha Öz, Prof. Dr. Murat Dilmener ve İsmail Niyazi Kurtulmuş hastaneleri gibi Atatürk Havalimanı içerisinde 45 günde biten hastaneler açması, Türkiye'nin bu kriz döneminde içe kapanmayan tek ülke olduğunu göstermiştir." diye konuştu.
"Aile kavramının siyaset konusu yapılması ahlaksızlıktır"
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a karşı yapılan eleştirilere de değinen Ömer Çelik, şunları kaydetti:
"Bu aile konusunu siyaset yapmak bütün partilerin tabanındaki değerli vatandaşlarımız tarafından ahlak dışı bir tutum olarak kabul edilir. Defalarca uyarmamıza rağmen bakın haftalar boyu 'bunu yapmayın bu doğru değil' dememize rağmen ısrarla CHP sözcüleri tarafından ihlal edilmektedir. Bir de 'sosyete damat' diye bir şey uydurmuşlar çirkin bir şekilde. Benim bildiğim Sayın Bakanımızın babası Sadık Albayrak statüko sosyetesine karşı mücadele eden birisiydi. Statüko sosyetesinin mensupları Anadolu'nun içinden gelmiş bir aileye 'sosyete' diyerek saldırmaya çalışıyor. Sayın Sadık Albayrak'ın yaşadığı hayat ve yazdığı kitaplar ortadadır. Anadolu'nun haklarını ve insanının haklarını korumak için statüko sosyetesine karşı mücadele etmiştir, bunun için hapis yatmıştır ve bedel ödemiştir. Bir kez daha söylüyorum, bu kullandığınız kavramlar çirkin kavramlar. Bu kim için kullanılırsa kullanılsın.
Sonra dönüyor bakıyorlar insanlar merak ediyor siz bu kadar aile işlerine meraklı olduğu zaman sizin durumunuz nedir diye? Bakıyorsun ki hakikaten Türkiye'de belirli bir siyasi dönemi defalarca kapatmış, orada tekelci bir hakimiyet kurmuş grupların temsilcisi olan kişiler aynı şeyleri söylüyorlar. Hala Anadolu'dan gelen insanları hazmedemeyen kendi statükocu sosyetesinin kendisine ayna tutması gerekirken başkalarına aynı kavramlarla şuçlayan bir şey var. Burada Türkiye'de bir oligarşi oluşmuşsa, oligarşik bir siyaset modeli, oligarşik bir ekonomik model oluşmuşsa bunun altında imzası olanlar bugün aile kavramları üzerinden 'sosyete' vesaire gibi kavramlar kullanıyorlar. Statüko sosyetesinin kendisine ait olan kavramları başkası için kullanmaması gerekir. Aile kavramını kim, hangi şekilde ve hangi sebeple siyaset konusu yapıyorsa yaptığı ahlaksızlıktır."