AK Parti'den İstanbul seçimiyle ilgili çok önemli açıklamalar

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz açıklamalarda bulundu. Ali İhsan Yavuz, ''Bizim iddialarımız net. Organize usulsüzlük, kanunsuzluk yapıldı. Bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı'' dedi. İstanbul'daki seçim usulsüzlüklerini anlatan Yavuz, ''Sandık başkanları üzerinden organize bir usulsüzlük var. Sandık başkanlarından 19 bin 623'ü kamu görevlisi değildir. 31 bin 280 sayım döküm cetvelinin 5 bin 388'i mühürsüzdür.'' şeklinde konuştu.

''24 Haziran öncesinde başlayan bir kurgu var'' diyen Yavuz, ''Bu işin beyin takımını konuşmamızda fayda var'' ifadelerini kullandı.

''İstanbul seçimleri baştan sona şüphelidir.'' sözlerini kullanan Yavuz, ''Son söz YSK'nındır'' dedi.

YSK'nın kararı ne olursa olsun atacakları adımlar olduğunu belirten Yavuz, ''YSK, kararını olumlu da olumsuz da verse atacağımız adımlar var. Kesinlikle bunları tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız'' dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi ile ilgili Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptığı olağanüstü itiraz başvurusunun detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

31 Mart yerel seçimlerinin gerçekleştirildiği pazar akşamından itibaren bütün gözlerin İstanbul'da olduğunu belirten Yavuz, kendilerinin bir sonuç alım sistemi bulunduğunu, YSK'nin de kendi sistemi üzerinden rakamları paylaştığını ve başka partilerin de kendi yöntemleriyle sonuçları toplamaya çalıştığını anımsattı.  

Yavuz, "Mesela bizim sonuç alım sistemimiz var, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'Adil Seçim Platformu'ydu sanıyorum geçen dönem. Bu dönem onu çok daha geliştirdiklerini iddia ettiler ama mesela seçim günü ve seçimden sonra onun adını hiç duymadık." diye konuştu.  

YSK rakamlarına göre seçim gecesi CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun önde göründüğünü aktaran Yavuz, "Sistemde veri gelmeye devam ediyordu, bir de oraya ne girilmişse onu gösteriyordu." dedi. 

YSK'nin verilerinin ham veri olduğunu ve maddi hatalar ile rakam oynatmalarını içermediğini anlatan Yavuz, CHP'nin 29 bin oyla seçimi aldığı iddiasında olduğunu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın da 3 bin 870 farkla seçimi aldıkları iddiasında bulunduğunu söylediğini aktardı. 

Bu çelişkileri görmelerinin ardından bu farkın nereden ileri geleceğine yönelik üç aşamalı bir çalışma yaptıklarını belirten Yavuz, bu doğrultuda maddi hataların düzeltimi, geçersiz oyların sayımı ve bütün oyların sayımını istediklerini ifade etti. 

Sadece 4 ilçede tüm oyların sayımına, 2 ilçede de sadece birer seçim kurulunda sayıma karar verildiğini hatırlatan Yavuz, sadece geçersiz oy sayımıyla AK Parti lehine düzeltilen oyun 5 bin 594 olduğunu belirtti. 

Tüm sandıkların sayımı anlamında sadece yüzde 10'una tekabül eden bir sayımın gerçekleştiğine işaret eden Yavuz, gün gün aradaki farkın eridiğini kaydetti.

CHP'nin 1 Nisan'da 29 bin 408 oy farkıyla önde olduklarını açıkladığını, Yüksek Seçim Kurulunun da 27 bin 889 gibi bir rakamla CHP'nin önde olduğunu gösterdiğini, kendilerinin de 'biz öndeyiz' iddiasında olduklarını anlatan Yavuz, "Aslında bu iş daha sandıkların yüzde 10'unun sayıldığını da dikkate aldığımızda bizim tezlerimizin haklılığını ortaya koyuyor." dedi. 

"BİR PARÇA KUSURUMUZ VARDI"

Gün gün farkın azaldığını ve bugün itibarıyla 13 binli rakamların  telaffuz edildiğini vurgulayan Yavuz, "Peki hiçbir şey olmadıysa, sandıkta nasıl bu kadar oy aşağı düştü AK Parti'nin lehine kayıtlara geçildi ve fark azalmış oldu. Biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu. 'Sizin kusurunuz yok muydu?' kabul edelim bizim de Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladılar bir parça kusurumuz olabilir. Bence de bir parça kusurumuz vardı. Fakat ortada kanunun dışına çıkan ve bizim kesinlikle  denetleyemeyeceğimiz, fark edemeyeceğimiz, seçimden önce, seçim günü fark edemeyeceğimiz birtakım kanunsuz işlemler yapıldı diyoruz. Bu kadar net. Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz ve bizim denetimimize, partilerin denetimine tabi olmayan alanda birtakım usulsüzlükler, hatta usulsüzlük demek istemiyorum hafif, kanunsuzluklar yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.

CHP'nin tavrını anlamadığını belirten Yavuz, şöyle devam etti:

"Ben şunu demiyorum, 'bu işi baştan sona Cumhuriyet Halk Partisi kurguladı, usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı' iddiasında değilim ama bu oldu ve biz belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'ne de düşen bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, eğer biz bu sistemi ayıklayamazsak, bu hataları, şüpheleri, şaibeleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin herkesin kafasında bir soru işareti kalır. Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı bilmiyorum, yaptı diye itham etmiyorum ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu'na. Sırf Ekrem İmamoğlu'nun lehine, ona yarasın diye, yapıldı diye bu kadar şaibeyle, şüpheyle bir seçimin arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Çünkü bizim iddialarımız net, biz diyoruz ki organize usulsüzlük, kanunsuzluk, seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek söylüyoruz, belgeye, bilgiye dayalı olarak söylüyoruz." 

Yavuz, 298 sayılı yasanın 22. maddesinin çok net ve açık olduğunu bunun 24 Haziran öncesinde değiştirildiğini anımsattı. 

Değişikliğin sebebine ilişkin de bilgi veren Yavuz, bundan önceki seçimlerde sandık başkanlarına ilişkin şikayetler geldiğini söyledi. 

AK Parti olarak sandık başkanlarının objektif ve hukuk devleti anlayışına uygun bir şekilde belirlenmesini sağlayacak bir düzenleme yapmak üzere harekete geçtiklerini belirten Yavuz, bu değişikliğin gerekçelerini anlattı.  

Kendilerinin mülki idarenin sadece kamu görevlilerinin listesini teslim etmesini, onların içinden sandık başkanını ve resmi memur üyeyi seçim kurulu başkanının kurayla belirlemesini istediklerini vurgulayan Yavuz, "Seçim Kurulu Başkanı kim? O ilçenin en kıdemli hakimi, o da sistemde otomatik olarak belirleniyor. Biz şimdi o ilçenin en kıdemli hakiminin yapacağı iş ve işlemlerde tamamen kanunun dışına çıkabileceğini nasıl öngörebiliriz?" dedi.

Kanun maddesindeki usulleri ve çalışma sürecini anlatan Yavuz, "Peki olan ne tamamen kanun dışı bir işlem yapılıyor. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi'nin, başka partilerin ve tüm unsurların, herkesin yapması gereken şu ortada çok açık, çok sarih, çok net, hiç tevile ihtiyaç duyulmayacak bir hüküm var, kanun maddesi var. 298, 22 ve 23 'buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi' diye aslında hepimiz bas bas bağırmamız gerekiyor ve bunun takipçisi olmamız gerekiyor. Çünkü bugün o kanunları en iyi uygulaması gereken yerler tamamen kanunun dışına çıkarsa Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar ve nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar." diye konuştu. 

Bu durumun İstanbul seçimlerinin sonucunun ne olacağından önemli olduğunu kaydeden Yavuz, "Biz seçim sistemine, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz. Burada olan seçim sistemiyle alakalı değildir, seçim mevzuatıyla alakalı da değildir. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin ya kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boynunun borcudur." ifadelerini kullandı.

Yavuz, 31 bin 280 sandık bulunduğunu, her birinde bir başkan ve bir memur olması sebebiyle 62 bin 560 kamu personelinin görevlendirilmesi gerekirken, bu sayının 19 bin 623'ünün kamu görevlisi olmadığını belirtti. 

Kamu görevlilerinin içinde kamudan ihraç edilen, görevden uzaklaştırılan, emekli olan, askeri personellerin de bulunduğunu anlatan Yavuz, "Bu tam kanunsuzluk anlamına gelmez mi?" diye sordu. 

"Vali yerine bir hademenin imzasıyla bir kişinin "silah ruhsatı" aldığının ortaya çıkması durumunda ruhsatın iptal edileceği, silahın geri alınacağı ve yeniden valiliğe müracaat etmesi gerektiği" örneğini veren Yavuz, seçimin iptali ve yenilenmesi gibi bir yolun da denenmesi gerekeceğini dile getirdi. 

KAMU GÖREVLİSİ OLMAYAN TOPLAM SAYI 19 BİN 623’TÜR

Bazı sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmamasının başlı başına çok önemli bir iddia olduğuna işaret eden Yavuz, "Biz sandık başkanları üzerinden yürütülen bir organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Yoksa bu kadar 19 bin gibi bir rakamı dışarıdan kimse bulmayı düşünmezdi ve kimse bu kadar sandık başkanlığı yapma engeli olan birilerini sandık başkanlıklarına yerleştirmezdi. Hiç olmazsa kamu görevlilerinin dışına da çıkıyorsan, illa aşçıdan, illa ihraç edilenlerden, illa yakınları ihraç edilenlerden yapmak zorunda mısın? Demek ki bir tezgah var, bir organizasyon var." ifadelerini kullandı.

SAYIM DÖKÜM CETVELLERİ

Sayım döküm cetvellerinin kanunen "olmazsa olmazları"na dikkati çeken Yavuz, bunları mühür, barkod, isim, imza, çentik atılmış olması ve rakamların yazılmış olması şeklinde sıraladı.

Yavuz şöyle devam etti: 

"Geçen dönem CHP'nin Ankara'da yaptığı mühürsüz, zarf, oy, mühürsüz sandık sonuç tutanağıydı, ben onlardan bahsetmiyorum. Ben diyorum ki tüm onlara esas teşkil eden, esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarsa usülsüzlük, eksiklikler, hatalar var. Bunların sehven ve münferiden olması da mümkün değildir. Bunlar müştereken, kasıtlı ve organizeli bir şekilde yapılmıştır, net. Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Bu işin temeli olan sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388'i mühürsüzdür, 694'ü imzasızdır, 214'ü boştur, 498 tanesi eksiktir, 919 tanesinde rakam yoktur, bin 335 tanesinde öyle ya da böyle birtakım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün müdür? Keşke CHP de bunu kendisine sorsa. Keşke hep birlikte bunun mücadelesini versek ve bundan sonraki süreçte bu şaibeden, şüpheden eser kalmasa."

Yavuz, bu şüphe ve şaibelerin olmaması için 13 Mart 2018'de değişiklik yaptıklarını hatırlattı. 

Sandık adedi kadar tutanak olduğunu belirten Yavuz, "31 bin 280 sayım döküm cetveli var ama iki ile çarpın, çünkü bir tanesini eline alıyor ve bir tanesini de de torbaya koyuyor ve mühürlüyor. Buradan baktığımızda 62 bin 560 adet oluyor." diye konuştu. Ancak torbalar açıldığında sayın döküm cetvellerinin olmadığını dile getiren Yavuz, "Olan ne? Sisteme girememişler, yok. Bizim uğraşlarımız, 'Biz neyle kaşılaştıracağız?' dedikçe, boş, imzasız, isimsiz, mühürsüz girmişler, bunlar doğru şeyler mi?" sorusunu sordu. 

"31 bin 280 sayım döküm cetvelinden 10 bine yakını sorunlu. Temel çöktü." diyen Yavuz, bundan önceki seçimlerin hiçbirinde bu derece sandık başkanlarına dayandırılan bir usulsüzlük olmadığına işaret etti. 

Yavuz, "Şimdi her seçimde daha çok işletilen, daha çok olağan olan husus, 'kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, hükümlülerin seçmen listelerinde yer alması.' Diyor ki bir CHP'li yetkili, 'Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsunuz?' diyor. Biz zaten bütün bu belgeleri YSK tek tek incelesin, irdelesin diye ileri sürüyoruz." diye konuştu. 

"2 BİN 308 KISITLI TESPİT ETTİK"

Yavuz, oyların iptal edildiği 4 yer olduğunu, buralarda da daha çok kısıtlıların oy kullandığını belirterek, "Mahkeme kararı var. Bir de mahkeme kararı olmayan yüzde 40'tan daha fazla raporu olan zihinsel engelliler var. Bu da başka bir iddiamız. Onlar mahkeme kararına bağlanmamış, tespit edemedik, onları devam ediyoruz tespit etmeye, o ayrıca bir başlık. 2 bin 308 kısıtlı tespit ettik. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin 287 de hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar." diye konuştu. 

Buradakilerin hiçbirinin karşılığında "oy kullanamaz" şerhinin bulunmadığının altını çizen Yavuz, "CHP'li yetkiler cevap verirken, bir parça 'Kamuoyunu nasıl yanıltırız?' diye bir yerden hareketle cevap veriyorlar. Halbuki bizim esas işimiz gerçeği yakalamak olmalı, maddi gerçeğe ulaşmak olmalı ve bu kanunsuzlukları bir şekilde tespit etmek olmalı. Eğer yan tarafına 'oy kullanamaz' şerhi düşenler de olsaydı, bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları ayırdık, onlar yok bunun içinde." dedi. 

Cezaevindeki seçmenlere ilişkin CHP'nin "şartlı salıverilen kişiler" dediğini anımsatan Yavuz, şunları kaydetti:

"Bakalım, öyle mi?  bizim iddiamız bu. 10 bin 290 kişi cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Bu kadarı, yanında şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var. Bağcılar'da, Avcılar, Silivri, Çekmeköy'de var. Onların yerine de oy kullanılmış olabilir iddiamız, kısıtlıların yerine de olabilir. Onu biz bilemeyiz, torbaların içinde. YSK açacak, bakacak. Bu iptal edilen 4 yerde de böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk. Sonra açtılar ki gerçekten oy kullanmış, peki 4 yerde kullanılmışsa biz burada niye demeyelim ki 'Burada da kullanılmış olabilir.' Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?"

İfade ettiği "kayıt dışı aktörlerin" kimler olduğunu ve CHP'ye yönelik AK Parti'nin yaptığı çağrının sorulması üzerine Yavuz, "Biz, CHP'nin bu işin içinde olmadığını düşünmek istiyoruz. CHP de tavrıyla ve tarzıyla bu işin içinde olmadığını hissettirsin, göstersin, yansıtsın istiyoruz. Ama CHP, sadece İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını almanın heyecanı içerisinde, aslında o da ayağına kurşun sıkıyor adeta. Bu seçim güvenliği hepimize lazım." diye konuştu.

AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerdeki başarısına işaret eden Yavuz, AK Parti'nin 2014 seçimleri hariç, bu seçimlerin yerel seçimler içerisinde en yüksek oy aldıkları seçimler olduğunu söyledi.

- "CHP, BU İŞİN İÇERİSİNDE OLMADIĞINI GÖSTEREN ADIMLAR ATSIN"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 52 günde 104 yerde miting yaptığını, süreci dolu dolu geçirdiklerini ve çok yüksek oy aldıklarını dile getiren Yavuz, "Ama biz diyoruz ki; velev ki İstanbul'u biz almış olsaydık bile bunları bu derece yakaladıktan sonra hepimizin bunları takip etmek boynunun borcuydu. CHP'yi direk kafadan suçlamak istemiyorum. Ama CHP de bu işin içerisinde etkisinin, rolünün, katkısının olmadığını gösteren adımlar atsın istiyoruz." ifadelerini kullandı.

"Kim bu kayıt dışı aktörler?" sorusuna Yavuz, "Kayıt dışı aktörler var, bu iş organize bir iş. Bu iş sadece CHP'ye gönül verenler tarafından yapılacak bir iş de değil." cevabını verdi.

"Bu işi şaibe altında bırakalım, seçim sistemini sorgular hale getirelim, başka tartışmalarla zaman, enerji kaybettirelim" diyen Yavuz, şöyle devam etti:

"Türkiye'yi geçmişten beri bölmeye, Türkiye'nin kardeşlik iklimini alt üst etmeye çalışan, başkalarının tetikçiliğini yapan unsurlar da bu işin içinde. Yarın CHP'ye de dönecek bu. CHP bugünkü 'İstanbul'u aldık' diyerek, o heyecan içerisinde bunları görebilecek halde değil. Buna, gerçekten çok üzülüyorum. İkinci parti, iktidarı devralmaya en hazır parti olması gerekir. Seçim güvenliğini en fazla düşünmesi gereken parti, ikinci parti olması gerekir. İkinci parti hazır olması, bu işleri en fazla düşünmesi gerekir ama yok maalesef." 

Yavuz, "Bildiğimiz her şeyi söylemek durumunda mıyız? Onları önce damıtıyoruz, filtreliyoruz, gözden geçiriyoruz. Ona göre de kamuoyuyla paylaşıyoruz." dedi. 

"YSK'NİN YAZILIMINDAN KAYNAKLANAN BİR ŞEY GÖRMEDİK"

Yavuz, "Biz hala YSK'nin sisteminden, yazılımından kaynaklanan bir şeyi farketmiş değiliz. Böyle bir iddiamız baştan bugüne kadar hiç olmadı. Bizim elimizdeki verilere baktığımızda ve karşılaştırdığımızda YSK'nin yazılımı ve sisteminden kaynaklanan bir şey görmedik. Sandık başı ve seçim kurullarındaki iş ve işlemlerden kaynaklanan ve o verilerin YSK sayfasına yanlış, kasten, girilmesi sebebiyle ortaya çıkan rakamlar var. Onun için de YSK, 28 bin diye açıklıyor, o rakamlara bakıyor. Düzeltildikçe onlar eriyor, ona atfettiğimiz bir şey henüz yok." diye konuştu.

"FETÖ unsurları bu işin içinde mi?" sorusuna Yavuz şöyle cevap verdi:

"Biz ilk günden beri söylüyoruz. Bir, diyorum ki 12 kişi FETÖ'den ihraç edilen, bu sandık başında rol almıştır. 9 tane sandık başkanı, 3'ü de memur üye olarak. FETÖ'den ihraç edilenler, mahkum edilenlerin yakınları sandık başında rol alamaz mı denildi? Bunu da ortaya koyalım. Yüzlerce, binlerce kişi FETÖ'den ihraç edilenler, hatta yer yer mahkum edilenlerin birinci derece yakınları. Bunlar, kamu görevlisi değildi, önemli bir kısmı. Bu kadar şey üst üste nasıl gelir, diye ben sormak istiyorum. Biz o günden sonraki yöntemlere, sosyal medya hareketliliğine baktığımızda, bu işler sanki onların aktif bir şekilde rol aldığını gösteren işaretlerle dolu."

"FETÖ UNSURLARI ÖNCE HAZIRLADI, PİŞİRDİ, SUNDU"

Buna ilişkin bir örnek veren Yavuz, "Fatih Portakal... Bunu, bu FETÖ unsurlarıyla aynı anda söyledim ama o anlamda bir ithamım yok, düzeltmiş olayım. Bir çok yerde döndü bu, Fatih Portakal da bir video paylaşmış ve altında da 'pot üstüne pot kırmaya devam yani' demiş ve benim bir videomu yayınlamış. Fatih Portakal da başkasının oyununa gelmiş olabilir diye düşünüyorum." dedi.

Videoya ilişkin, İstanbul'da kameralar önünde basın açıklamasında bulunduktan sonra bazı basın mensuplarının soruları üzerine cevap verirken, diğer basın mensuplarına nezaketsizlik olmasın diye özür dilediğini anlatan Yavuz, "Arkadaşlar özür dilerim. Ben sadece farkı söyleyip gidecektim. Bizim elimizde daha pek çok hazırladığımız belge, bilgi var." dediğini aktardı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Sanki biz, düzmece birtakım belge, bilgi hazırlıyoruz, sanki biz, birtakım kurgular içindeyiz gibi yansıtmanın anlamı ne?" diye sordu.

Fatih Portakal'ın bu videoyu alıntıladığını ve aynı şeyi yansıttığını ifade eden Yavuz, "En son onda gördüğüm için söyledim ama bunu önce FETÖ unsurları hazırladı, pişirdi, sundu. Başka şeyler de var. Aklım durdu adeta. Bu, çok belirgin, medyanın karşısında olduğu için söyledim. İsterseniz bunların videosunu, o kısmı değil, tamamını alın." değerlendirmesinde bulundu.

"BÜTÜN HAYATIM BU İŞLERİN İÇİNDE GEÇTİ"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Bu usulsüzlüklerin sadece büyükşehire has bir usulsüzlük mü, ilçelerde herhangi bir usulsüzlük yok mu?" sorusu üzerine, sandık başkanlarındaki usulsüzlük ya da kanunsuzluğun her ilçede olduğunu söyledi.

Yavuz, 2002'den bugüne kadar AK Parti'de seçim işlerinde çalıştığını, 2011'de vekil olduktan sonra seçim işleri başkan yardımcısı olarak çalıştığını, 5 seçim işleri başkanının değiştiğini, bu sürede seçim işleri başkan yardımcısı olarak görev yaptığını, sonra SKM başkanı olduğunu, sonra da seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı olduğunu, bütün hayatının bu işlerin içinde geçtiğini anlattı.

"İLÇELERE İLİŞKİN BİR ŞEYLER YAPILMIŞ OLABİLİR AMA ODAK BÜYÜKŞEHİRDİ"

"Bu seçimde aklım almıyor bazı şeyleri" diyen Yavuz, 39 ilçenin 39'unda da başında en kıdemli hakim bulunmasına rağmen, 298 sayılı yasanın 22 ve 23'üncü maddesinin bu kadar açıkken, bu kadar büyük kanunsuzluğun nasıl yapıldığını anlamadığını söyledi.

Yavuz, "Hepsi muhtemelen seçim kurulu başkanlarından kaynaklanmıyordur, belki de çoğu. Seçim kurulu başkanlarını da maniple eden, yanıltan, kandıran birtakım unsurlarının olmuş olma ihtimalini söylüyorum." dedi.

İlçe oylarına kıyasla geçersiz olan oy sayısının büyükşehire ilişkin 31 bin olduğunu ifade eden Yavuz, "Elbette ilçelere ilişkin bir şeyler yapılmış olabilir ama odak büyükşehirdi ve ilçeyle o derece uğraşmadılar, uğraşamadılar. 'Bir tarafa bütün enerjimizi sarf edelim, kanalize edelim, oradan sonuç çıkartalım' dediler ve böyle davrandılar diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Büyükşehir belediye seçimlerine odaklandıklarını fark edince oraya yöneldiklerini aktaran Yavuz, "Büyükçekmece'de de bir şeyler olduğunu gördük, oraya da yöneldik. Başka yerlerde de bu oranda görseydik, oraya da yönelirdik. Bizim tespitlerimiz, başka ilçelerde de oldu ama büyükşehir oranında ilçe belediyelerinde aynı motivasyonları yoktu gibi geliyor bize. Var diye iddia edenler, koysun ortaya, onu da takip edelim. Biz bir şey istiyoruz; gerçek ortaya net çıksın. Biz bunu bugün arındıramazsak, bu kadarı hiç çıkmaz ortaya kolay kolay. Madem bu kadarı çıktı ve biz bunları yakaladık bunun gereği yapılsın istiyoruz." dedi.

"SEÇİM GÜVENLİĞİNİ ZEDELEMEYE HİÇ KİMSENİN HAKKI YOKTUR"

Yavuz, "YSK'nin, AK Parti'nin talebini reddederse, ne yapacaksınız? YSK, seçimi iptal etti ve tekrarına hükmederse, bu yapıyla tekrar seçime gidilecek, bu kadar iddialar var, başka partileri de etkileyecek riskler var burada, bu kısa sürede ne yapılması gerekir?" sorusuna ise şu cevabı verdi:

"Yetkisiz kişiler, aynı kişilerle sandık başına gidilebilir mi? Yetkili kişilerin olduğu sandık başkanı kamu görevlisidir, mani hali yoktur, yasaya çok uygun belirlenmiştir. O sandık başkanlarıyla gidilsin. Orada bir beis, sakınca yok. Ama kanuni çerçevenin dışına çıkılarak, aslında yapamaz olduğu görevi yapmak üzere yetkilendirilen kişileri, seçim iptal edildiğinde orada görevlendirilmesi bizce mümkün değildir. YSK'nin kararı herkesi bağlar. YSK, kararını olumlu da olumsuz da verse atacağımız adımlar var. Kesinlikle bunları tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız. Bu karşılıksız kalmamalı, kimse, isterse AK Parti'nin içinden olsun. Çünkü seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun, bu derece kanunsuz iş ve işlemlere imza atan kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var diye düşünüyorum."

Yavuz'un açıklamalarının devamı şu şekilde:

‘DURUM O KADAR VAHİM Kİ...’

Durum o kadar vahim ki, çok su götürür gerçekten. Zaten biz onun için diyoruz ki 298 sayılı yasanın 130’uncu maddesi diyor ki, “Seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle olağanüstü itiraz kullanılabilir” Burada tam kanunsuzluklar var. sandık başkanlarından sonra en önemli konu bu konuydu dedim. Sayım döküm cetvellerinin usulsüz, yanlış olduğunu ortaya koymaya çalıştım.

"KISITLILAR, ÖLÜLER, CEZAEVİ SEÇMENİ, HÜKÜMLÜLER..."

Peki bir diğeri; biz dedik ki her seçimde ileri sürülenlerden bir tanesidir. Bundan önceki seçimlerin hiçbirinde, sayım döküm cetveline dayandırılan usulsüzlük ortaya çıkmamıştır. Şimdi her seçimde, daha çok işletilen olağan olan hususa geldi sıra. Nedir o? Kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, hükümlülerin listede yer alması meselesi… Diyor ki bir CHP’li yetkili, “Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsun” diyor. Biz zaten YSK incelesin diye diyoruz. Hukukçular biliyor, ileri sürdüğünüz her şey doğru olmayabilir. Siz ileri sürersiniz, karar verecek makamlar araştırır, dosyayı tamamlar karar verir. Önceki iki şey o kadar bariz ki, bunlara bir eleştiri… ‘Bu yeterli değil mi’ diyorlar da, ‘sandık başkanlarında kanunsuzluk yapılmamıştır’ demiyorlar.

İptal edilen dört yer var arkadaşlar. Bu dört yerde de bunlara dayandırılmıştır. Daha çok kısıtlıların oy kullanması söz  konusu olmuş. Yine bizim gibi iddia etmişler, YSK listeleri açmış, bakmış ki kısıtlılar oy kullanmış… Burada zikredilenler 2 bin 308 kısıtlı mahkeme kararı var. bir de mahkeme kararı olmayan, zihinsel engelliler var.  1229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni 5 bin hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar. Verdiğim bütün rakamlar İstanbul’a ilişkindir. Buradakilerin hiçbirinin karşısında ‘oy kullanamaz’ şerhi yoktur. Neden altını çiziyorum. 

"24 HAZİRAN'DAN ÖNCE BAŞLAYAN BİR KURGU VAR"

Seçim kurulunda her şeyi göze alarak bir şeyler yapmış olunduğunu ifade eden bir takım hususların varlığına işaret ediyoruz. Kişisel tahminim şu; 24 Haziran'dan önce başlayan bir kurgu var. Sandık başkanları kurul üyelerinden önceden imza almış. Yasa, kamu hizmetinden yasaklı olan seçmen olamaz diyor. 24 Haziran'da Büyükçekmece'de, 31 Mart'ta başka yerde oy kullanmış.

"BU SEHVEN YANLIŞ OLABİLİR Mİ?"

Oy sayım döküm cetvellerinden bahsetmiştim. Sayım döküm cetveli, burada Binali Yıldırım beyin aldığı oy 182. CHP’nin aldığı oy da 87. Diğer iki oyu alan Selim Kotil bağımsız… Mühürlü imzalı isimli rakamlı çetele tutulmuş nizamı sayım döküm cetveli. Arnavutköy 1187 nolu sandık. Peki, AK Parti’nin oyu sandık sonuç tutanağına nasıl geçmiş olacak onu göstereceğim size. Onun sandık sonuç tutanağı; işin bel kemiği. İmzalanıyor, mühürleniyor, hem seçim kuruluna, hem de üyelere teslim ediliyor. Bakın 182 oy CHP’ye gitmiş.  Bizim 182 oyumuz CHP’ye yazılmış, CHP’nin 87 oyu Vatan Partisi’ne gitmiş. Bu ince işçilik olmadan mümkün müdür? Bu sehven yapılmış olabilir mi? İtiraz ettik, düzelttik.

"İMZALAR SANDIK KURULU BAŞKANLARI TARAFINDAN ÖNCEDEN ALINIYOR"

Yine usulsüz bir işlem yapılıyor. İmzalar sandık kurulu başkanları tarafından önceden alınıyor. Sandık başkanı diyor ki, bu imzaları önce atalım, hızlıca yapalım vakit harcamayalım diyor. Yine sayım döküm cetveli. Fatih, 3183 nolu sandık. Bizim aldığımız oy 116, CHP’nin adayı 151. Burada bizden fazla almış. Tutanakta da sorun yok, tertemiz çıkartmışlar. Ama aynı sandık seçim kurulunda girerken, verileri giderken oranın görevlileri memur olması gerekir o da… Herhalde dışardan birini getirip koymamışlardır. Orada girerken AK Parti’ye sıfır giriliyor. Sadece sandığın başında değil bunlar. Olacak iş değil. İki yerden kaynaklanıyor bütün bunlar.

"ATACAĞIMIZ ADIMLAR VAR"

YSK’nın kararı herkesi bağlar. Peki YSK, olumsuz bir karar verirse sizin yapacağınız başka ne var? Olumlu da olumsuz da verilse atacağımız adımlar var. bir hepsini belirleyip suç duyurusunda bulunacağız. Kimse, isterse AK Parti’nin içinden olsun. Çünkü seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun kanunsuz işlere imza atan kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız. İki, kanun çok açık. Bir hukukçu olarak gerçekten anlamıyorum, kime sorsam da kimse anlamıyor. Yeni yasal düzenlemelere de ihtiyaç var diye düşünüyorum.

"SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ"

YSK, kararını olumlu da olumsuz da verse atacağımız adımlar var. Kesinlikle bunları tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız. Seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakıkı yoktur. Kim olursa olsun isterse babamızın oğlu olsun bu işlere imza atan kişilerlele ilgili suç duyurusunda bulunacağız.

İlçe seçim kurulu liste dışına çıkmıştır. 

(AA)