Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, Türkiye'ye, 24 Haziran Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri'nin seçimleri izlemek üzere 400'e yakın AGİT gözlemcisi geldi.
Bazı AGİT üyelerinin, "seçimlere şaibe karıştığını gündeme getirmenin, sokağı konsolide etmek için gerekli olduğu, seçimlerin eşit şartlar altında gerçekleşmediği, iktidarın kamu gücünü sınırsız şekilde kullandığı seçimlerde görev alan kamu görevlilerinin bağımsız ve tarafsız hareket etmesinin mümkün olmadığı" algısını işlemeleri yönünde telkinlerde bulunduğu belirtildi.
AGİT üyelerinin, bazı muhalif kişilerle yaptıkları özel görüşmede, "Seçimlere OHAL gölgesinde gidilmesini sık sık işleyin. Seçimleri yapan kurumları hedef alın. 120 bin seçmenin oy kullanacağı sandıkların taşınacak olmasını kullanın. Mühürsüz oyların geçerli sayılmasıyla ilgili Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararını kullanın. YSK'nin seçim sonuçlarını derlediği SEÇSİS'in güvenilirliğini sorgulayan açıklamalarda bulunun." tavsiyelerini aktardığı öğrenildi.
"Geniş çaplı protestolar organize edilmesi için çağrı yapın"
Bazı AGİT yetkililerinin, "seçim sonuçları netleştikten sonra muhalif kesimleri sokağa çekmek üzere geniş çaplı protestolar düzenlenmesi için çağrılar yapılmasını telkin ettiği" belirtildi.
Ayrıca bazı AGİT gözlemcilerinin Türkiye'de yerleşik yabancı misyon yetkilileriyle görüşmeler gerçekleştirdiği ve alınan kararlar kapsamında, kamuoyunda bilinen değişik kesimlerden, ünlü isimler üzerinden "seçimlere şaibe karıştığı" iddiasını pekiştirici algının yayılması yönünde çalışmalar yapılmasının kararlaştırıldığı kaydedildi.
Aralarında bölücü terör örgütü PKK'yı açıktan destekleyenlerin de bulunduğu bazı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gözlemcilerinin, 24 Haziran sonrası için "şaibe" algısı oluşturarak, Türkiye'de kaos planı yaptığı öğrenildi.
Öte yandan bazı AGİT yetkililerinin, seçime ilişkin çalışma yürüten bazı kurumlara ziyaret talebinde bulunduğu ve bu ziyaretler sonrasında "şaibe" açıklaması yapmayı planladığı ifade edildi.
Geçen yıl yapılan anayasa değişikliği referandumunu izleyen AGİT yetkilileri, oylamanın "eşit olmayan koşullarda" yapıldığı eleştirisinde bulunmuştu.
AGİT temsilcileri
Daha önce AGİT'in gözlemcileri arasında, adı terör örgütü PKK çevrelerinde anılan ve bizzat terör faaliyetleri gerçekleştiren kişilerin de AGİT temsilcilikleri yaptığı tespit edilmişti.
AGİT'in, Avrupa'nın teröre en çok sahip çıkan kurumlar arasında yer aldığı ifade ediliyor.
Bu arada 24 Haziran seçimlerini izlemek için Türkiye'ye gelmek isteyen Alman Sol Parti milletvekili Andrej Hunko ile İsveçli parlamenter Jaber Karim Amin'e ülkeye giriş izni verilmedi.
Honko'nun, Viyana'da uçağa binerken kendisine giriş izni verilmediği bilgisini alınca uçaktan indiği öğrenildi. Hunko, terör örgütü PKK bayrağıyla fotoğraf çektirmiş ve Türkiye'nin büyük tepkisini çekmişti. Alman vekil aynı zamanda ülkesinde PKK yasağının kaldırılması için yaptığı çalışmalarla biliniyor.
Hunko, Türkiye'de 16 Nisan 2017 yapılan referandumu dahil önceki seçimlerde gözlemcilik yapmış, OHAL altında düzenlenen seçimleri eleştirmişti.
İsveç Yeşiller Partisi üyesi Jaber Karim Amin de geçen hafta Stockholm’den İstanbul'a iniş yaptı ancak Türkiye'ye giriş yasağı olduğu gerekçesiyle pasaport kontrol noktasında durduruldu. Amin, İsveç'e geri gönderildi.
Ara raporda seçim süreci eleştirilmişti
AGİT'in, 24 Haziran seçimlerine ilişkin geçen hafta açıkladığı ara raporda, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "diğer adaylara terör destekçiliğiyle suçlama yönelttiği ve dava açtığı" vurgusu yapılırken, FETÖ ve PKK destekçisi yayınlar nedeniyle kapatılan propaganda kuruluşlarına destek veren ifadeler yer almıştı.
24 Mayıs'ta resmi olarak görevine başlayan Büyükelçi Audrey Glover başkanlığındaki AGİT Seçim Gözlem Misyonu, seçim sürecine ilişkin hazırladığı ara raporda, YSK'nin, seçim sürecine ilişkin yegane karar verici organ olduğu ve siyasi partiler veya seçmenler tarafından YSK kararları aleyhine yargıya başvurulamadığı belirtilmişti.
Raporda, sosyal medya üzerinden, terör propagandası, nefret söylemi, devletin bütünlüğü ve toplumsal bütünlük aleyhine faaliyet suçu işleyenler hakkında yasal işlem yapılması eleştirilirken, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin, 9 Mayıs'taki OHAL'in kaldırılması çağrısı hatırlatılmıştı.
AGİT'in referandum raporu
AGİT, 16 Nisan 2017'deki referandumun ardından da benzer bir rapor açıklamış ve seçimlerin demokratik ortamda gerçekleşmediğini ileri sürmüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, rapora tepki göstererek, "Bunlar kendilerine göre bir rapor hazırladılar. Önce haddinizi bilin. Sizin hazırlayacağınız siyasi içerikli raporları ne görürüz, ne duyarız, ne biliriz. Biz yolumuza devam ederiz. Onu siz külahımıza anlatın. Bu ülke hiçbir batı ülkesinde görülmeyen kadar demokratik bir seçim gerçekleştirmiştir. Bakıyorsun bir rapor, bir şeyler yazıyor fakat bu tür raportörleri barındıranlara ben teessüf ediyorum." ifadelerini kullanmıştı.