1
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Gülen’in iadesi konusunda prosedürler her iki taraf için de tamamlandı. ABD için de iadeyi engelleyecek bir belge, bir eksiklik kalmamıştır. Her iki taraf için de şekli anlamda iade için her türlü koşullar tamamlanmıştır. Bundan sonra artık iade bekliyoruz” dedi.
Adalet Bakanı Gül, Ankara Hakimevi’nde düzenlenen kahvaltı programında yargı muhabirleriyle bir araya geldi. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Gül, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in iadesine ilişkin, kişi suçlu olmasa bile ABD’nin şahsı iade ettiğini, ancak Gülen’in mahkumiyet kararı çıkmasına rağmen ABD’nin Gülen’i iade etmediğini ifade etti. ABD’nin en başından Gülen’i iade etmesi gerektiğine vurgu yapan Bakan Gül, “Yargılamalar çıktıkça elbette bizim taleplerimiz olacak. Marmaris Suikastı davası da sonuçlandı. Burada da bir numaralı şüpheli. Bununla ilgili de talepler yapılacak. Hukuk çerçevesinde bu ısrarlarımızı sürdüreceğiz. Onun ötesinde bütün dünya, Türk halkı bu gelişmeleri izliyor. ABD’nin Türkiye’yi tehdit eden bir örgüt liderini kendi bünyesinde tutması kabul edilebilir değil” diye konuştu.
“Başbakanımızın bir Amerika ziyareti olabilir”
Bakan Gül, “En son yaptığımız görüşmede bunun mahkemeye intikalini söylemiştik. En son giden Temmuz sonuydu, dolayısıyla yine bunu takip edeceğiz. Başbakanımızın bir Amerika ziyareti olabilir. Böyle bir durum olduğunda yine görüşecektir. Bu hususta sözleşmeye, hukuka bağlı kalmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“İade için her türlü koşullar tamamlanmıştır”
Prosedürlerin her iki taraf için de tamamlandığının altını çizen Bakan Gül, “Ne Amerika’nın ne de Türkiye’nin bu iadenin gerçekleşmesi için göndereceği bir şey kalmamıştır. Gerekli başka bir belge kalmamıştır. ABD için de iadeyi engelleyecek bir belge, bir eksiklik kalmamıştır. Her iki taraf için de şekli anlamda iade için her türlü koşullar tamamlanmıştır. Bundan sonra artık iade bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“Gülen ile ilgili vatandaşlığı kaybettirme sürecinde herhangi bir adım atıldı mı? Bu iade sürecini etkiler mi?” şeklindeki soruya Bakan Gül şu cevabı verdi:
“Bunlarla ilgili Resim Gazete yayınlandı. Bundan sonraki tabloda vatandaşlıktan çıkarma olabilir. Vatandaşlık hukuku siyasi bir bağdır. Bu Bakanlar Kurulunun takdirinde bir konudur. Hukuken vatandaş olmayan bir kişinin ya da bir kişinin vatandaşlıktan çıkarılmasının yargılamada olumsuz etkisiz olmayacağını görüyoruz. Herhangi bir şekilde iade etmeyi de engelleyen bir durum bulunmamakta. Yargılamalarda olumsuz bir şeyi yok ama elbette ülkeler bu konuda siyasi bakıp farklı değerlendirebilir. Hukuken değil ama siyaseten farklı değerlendirebilir. Ortada böyle bir şey yokken bile vermemek için ‘Sizde işkence var, idam konuşuluyor’ gibi gerekçeler çıkarabiliyorlar. Onlarla ilgili somutlaşan prosedür tamamlandı. Onların değerlendirilmesi, zamanlaması yapılır. Bakanlar Kurulu onun taktirini yapar.
Bakan Gül, FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklu bulunan ABD uyruklu Papaz Craig Brunson’un durumuna ilişkin olarak, “Serbest bırakma yönünde bir şey söyleyemeyiz. Bunun kararını verecek olan idari organı değil. Bir kişinin tahliyesiyle ilgili karar verme yetkileri bulunmamakta. Şu anda soruşturma aşamasında olan bir dosya. Savcının elde edecek bulgularla yapılacak bir yargılamadır. Bizim ABD’de de tutuklu vatandaşlarımız var. Cumhurbaşkanımızın korumaları hakkında açılan dava var, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı var. Kararı yargı makamı verecektir” dedi.
“Bunun bir örgütün elemanı olduğunu bilmeyecek durumda değiller”
FETÖ’den tutuklu eski YARSAV Başkanı Murat Arslan’a Vaclav Havel Ödülü verilmesi hakkında, “Bazıları Türkiye’de kendi taşeron örgütlerine yaptıramadığı şeyleri esasen vekalet savaşını asalete çevirme anlamında Türkiye’ye yönelik düşmanlığını ya da tehdidini sürdürmek istiyor. Bunlar ödül verdikleri kişiyle ilgili bunun bir örgütün elemanı olduğunu bilmeyecek durumda değiller. Nitekim o kişi ödül almadan birkaç gün önce ödül grubuna teşekkür yazıyor. Yani ödül alacağına da biliyor. Bunların her işi böyle. Avrupa’dan bazı kuruluşların buna nasıl maddi destek olduğu da biliniyor. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri ile iki gün önceki görüşmemde de bu konuyu söyledim. Türkiye bir oyun kurucu ülke haline geldi. Türkiye dünyadaki adeta kutuplar itibariyle üçüncü kutbu teslim edecek merkez ülke haline geldikçe Türkiye üzerindeki tehdit algıları da büyüyor. Bu Türkiye’nin var olma mücadelesidir. Bu mücadeleyi Türkiye’nin kazanacağını düşünüyorum. 15 Temmuz günü en güçlü planları ortaya konulmaya çalışıldı ama planları alt üst oldu” değerlendirmesinde bulundu.
“Hakimliği bırakıp örgütte abilik yapan, ablalık yapan kişilerle adalet ne kadar sağlanabilir?”
Bakan Gül, konuşmasına şöyle devam etti:
“Elbette yaklaşık 4 bin hakim ve savcımız, bunların bir kısmı Avrupa’da ateşe, adli müşavir, bir kısmı kürsüde hakim, bir kısmı bakanlıkta, bir kısmı HSK’da çalışan kişiler. Burada bunun tamir edilmesi için çok yoğun bir şekilde çalışma yapılıyor. Birkaç gün önce bir asker yargılanmasında FETÖ’cü askerlerin abisinin ihraç edilmiş hakim olduğu ortaya çıkıyor. Düşünebiliyor musunuz bir askerin rütbe olarak bir üstüne tabi olması gerekirken abiliğini hakim yapıyor. Hakim vatandaşların davasıyla uğraşmak yerine Milli Savunma Bakanlığına bağlı FETÖ’cü askerlerin abiliğini yapıyor, onlara talimat veriyor. Hakimliği bırakıp örgütte abilik yapan, ablalık yapan kişilerle adalet ne kadar sağlanabilir? Bu mücadeleyi hep birlikte vermemiz lazım.”
FETÖ rakamlarını açıkladı
FETÖ ile ilgili tutuklu sayısının toplam 49 bin 697 olduğunun bilgisini veren Bakan Gül, “20 bin 9 soruşturma dosyası var. Kovuşturma aşamasında 8 bin dosya var. Darbe yargılamalarında soruşturma dosyası 15, kovuşturma dosya sayısı 351. Bu rakamlar sürekli değişiyor. Genel itibariyle rakamlar bunlar. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 37 bin 237. Yakalanan şüpheli sayısı 8 bin 997. Takipsizlik kararı verilen 5 bin 911 kişi” dedi.
“Telefon dokunulmazlığını da yeni gördüm”
Bakan Gül, tutuklu ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’un telefonunun ABD tarafından istenilmesiyle alakalı olarak, “Öyle bir yazı geldi. Bu yazı ile ilgili de olması gereken yere biz gönderdik, savcılığa gönderdik. Soruşturma yapan savcılık makamı, biz sadece idare olarak gönderdik. Onların vereceği bir karardır. Şunu söylüyor; ‘Telefon her ne kadar şahsın olsa da bizim işler için kullanılıyor.’ O zaman ‘Her ne kadar Türk vatandaşıysa da bizim işler için kullanılıyor, onu da verin’ gibi bir noktaya gidiyor. Telefondan başlayıp adama kadar gidecek bir şey olacak. Biz savcılığa gönderdik, onun vereceği bir karar. Böyle bir telefon dokunulmazlığını da yeni gördüm” diye konuştu.
“En kısa zamanda resmi olarak isteyeceğiz”
FETÖ’nün firari imamı Adil Öksüz’ün Almanya’da olduğu iddialarını değerlendiren Bakan Gül, “Alman Adalet Bakanıyla yaptığımız görüşmede bundan bahsettik ve yakalama, tutuklama kararını ifade ettik. ‘Biz inceleyelim bakalım’ diye bir söylemleri oldu. Ama resmi bir geri dönüş olmadı. Diğer taraftan birkaç gün önce medyada bir evinin olduğu yönünde haber çıktı. Somutlaştığı için yine Almanya makamlarından bunun talebi için arkadaşlar çalışıyor. En kısa zamanda resmi olarak isteyeceğiz” şeklinde konuştu.
“Yargıda iş yükünü azaltmak için yeni bir yargı reformu çalışmanız var, bunun kapsamı neler olacak” yönündeki soruya Bakan Gül, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu konuda geçtiğimiz günlerde İş Mahkemeleri Kanunu çıktı. Bu 3 hafta içerisinde eğer taraflar anlaşabilirse, anlaşacaklar yoksa davaya başvuracaklar. Bir dava açılıyor 3 ay, 5 ay, 6 ay sonrasına duruşma veriliyor. Zaten hemen dava açtın, taraflar bir araya geldi diye bir şey yok. Biz ne getirdik? 3 hafta içerisinde ücretsiz bir şekilde taraflar başvuracak. Anlaşırlarsa zaten davaya gerek yok. Anlaşamazlarsa ve biz bunu mahkemelere hedef süre diye bir çalışma koyduk. Bir işe iade davası en fazla 150 günde bitmesi gerekir. Her konularla ilgili bakanlığımız çalışıyor. İdeal bitirme sayısı nedir diye hedef süre vereceğiz hakimlerimize, savcılarımıza. Aile arabuluculuğu diğerleri kadar tam somut değil. Aile arabuluculuğu meselesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla bu konuyu değerlendiriyoruz. Şu anda tam adı konmuş bir şey yok. Burada da temel felsefemiz uyuşmazlıkların mahkeme kapılarında değil de mümkünse taraflarla bir kez daha iş ciddiye geldiğinde, köprüden önceki son çıkış anlamında bir kez daha müzakere edilmesine imkan sağlama anlamında bir düşünce var. Bu aile müessesesini ayakta tutmaya yönelik çalışmamız. Aynı zamanda çocukların adliye kapılarında, duruşma kapılarında uyuşturucu kullanan ya da katillerle aynı koridorda olmasına, bir travma yaşamamasını amaçlıyoruz. Bunlar adliyeye gitmeden çözülebilir mi diye çalışma var.”
“Türkiye’de görev yapan bütün hakimlerimiz, savcılarımız namusludur, adildir, tarafsızdır, bağımsızdır”
Adaletin dünyanın dengesini, devletin temelini oluşturan temel taşlardan biri olduğunu kaydeden Bakan Gül, “Gerçekten bizim de arzu ettiğimiz herkesin bu adalet duygusu konusunda tatmin olduğu yargılamalar süreci. Bu konuda hakim, savcılarımızın çok büyük fedakarlıkla çalıştığını ifade etmek isterim. Çok haksız eleştirilerde oluyor yargı üzerinde. Yaklaşık 6 milyon dosyayı yılda karara bağlayan bir yargının 50, 100, 500 kararda yanlış karar vermesi, hatalı karar vermesi tüm yargılamalar üzerine ya da yargı mensupları üzerine olumsuz hitamlar oluşturması haksızlıktır. Yargılamalarda maalesef bizim de bu konuda gördüğüm bazı örneklerde uygulama birliklerinin farklı yerlerde farklı uygulaması oldu. Bunlar 15 Temmuz’un o yoğun mücadele dönemlerinde yapılan değerlendirmeler olabilir. Darbe yargılamalarında bin 461 kişi tahliye edildi, 85 kişi de beraat etmiş. 707 kişi FETÖ yargılamalarından beraat etmiş. Mahkemeler, savcılıklar bu noktada adaletli kararlar veriyorlar. Deliller sonucunda beraat edecek kişiler beraat ediyor. Yargılamalar çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Bir yerde bir kişi ile ilgili farklı karar, öbür tarafta farklı karar verilebiliyor. Ama istinafta bunlar bir toparlanıyor. Bu dinamik bir şekilde herkes için farklı bir şekilde değerlendirilebilir. Anlatan kişi de farklı anlatıyor. Ya benim hiçbir şeyim yok tutuklandım diyor. Mesela FETÖ kovuşturmalarında 11 bin 95 kişi tahliye edilmiş. Yine 5 bin 911 kişi hakkında takipsizlik kararı, 37 bin 237 kişi hakkında da adli kontrolle serbest bırakılma kararı verilmiş. Burada suçlu varsa suçlunun yargılanması kamu adına hepimizin görevi. Savcılar da hatalı karar verebilir, mahkeme de hatalı karar verebilir. Önemli olan hatalı kararın dönebileceği bir yer var mı? Türkiye’de bu var. İtiraz edildi mi tekrardan gözden geçiriliyor. Burada suçlu varsa suçlunun yargılanması hepimizin görevi. Kimse zaten darbeyi yapan, bombalayan kişi bile ben darbeciyim demiyor. Biz rüya mı gördük 15 Temmuz akşamı? Yoksa birileri bizle dalga mı geçiyor? Meclis bombalanmadı mı? 250 vatandaşımız şehit olmadı mı? Burada suçlular yargılanacak ve bu yargılamalar devam ediyor. ‘Bank Asya’ya para yatırdı o yüzden tutuklu ceza aldı’ deniliyor. Örgüt lideri talimat verdi evini satıyor, oraya yatırıyorsa bu örgüt üyeliği için önemli emaredir. Ama adam kirasını yatırmış, 10 yıldır orada, burs alırken oraya yatırıyorsa bunlar ayıklanıyor. Örgüt üyeliği anlamında örgüt liderinin verdiği talimat üzerine yapılan eylem varsa buna yönelik cezalandırma yapılıyor. Türkiye’de görev yapan bütün hakimlerimiz, savcılarımız namusludur, adildir, tarafsızdır, bağımsızdır” dedi.
Türkiye’de cezaevlerinde bulunan toplam kişi sayısını açıklayan Bakan Gül, “Cezaevlerindeki toplam kişi sayısı 229 bin 790. Hükümlü 141 bin 802, tutuklu 87 bin 988. Adli suç gruplarına göre tutuklu hükümlü sayısı adli 163 bin 618, terör suçu 63 bin 242, organize suçları 2 bin 930” dedi.
“Adliyeleri merdiven altlarından kurtardık"
Kendisinin de Ankara Barosu avukatlarından olduğunu ve Ankara Adliyesinin dağınık bir şekilde hizmet vermesinin önemli bir sorun olduğunu dile getiren Bakan Gül, “Tüm Türkiye'de AK Parti hükümetleri merdiven altında olan adliyeleri, gerçekten adına yakışır bir şekilde adliye saraylarına dönüştürdü. Hakim savcılarımızın özlük haklarını, çalışma koşullarını iyileştirdik. Eskiden fotokopi kağıtlarını bile avukatlar temin ederdi. Adliyelerde ödenek bile olmazdı. Çok şükür bunların hepsi aşıldı” ifadesini kullandı.
“Merkezi bir yer olsun istedik”
Ülke genelinde yeni ve kullanışlı adliye binaları inşa eden bir hükümetin Ankara'da böylesi bir binanın yapımını gerçekleştirme iradesi olduğunu belirten Bakan Gül, “Ankara'da da böylesi bir bina yapabilirdi. Ama daha merkezi olsun, herkesin ulaşabileceği bir yerde yeni binayı yapalım istedik. Hem vatandaşın rahat gelebileceği hem de avukatların rahat ulaşabileceği bir yer belirlemek istedik. Ankara'da merkezi birkaç yer sayalım desek, hepimiz ortak birkaç yer söyleriz. Bu nedenle gecikme yaşandı. Ankara Hali'nin taşınma süreci uzadı. İlgili arkadaşlarımıza talimatımızı verdik. En yakın zamanda yerini belirleyerek, artık adını koyacağız” şeklinde konuştu.
“Halin taşınması sorunlu”
“Ankara Hali arazisinden vazgeçildi diyebilir miyiz?” sorusuna Bakan Gül şu yanıtı verdi:
“Bize yakışmıyor”
Bakan Gül, Ankara'da yeni bir adliyenin söz konusu olup olmadığına dair soru üzerine ise “Öncelikle Ankara Adliyesini yapacağız. Ankara'da farklı bir yerde ikinci bir adliye daha düşünülebilir. Ama öncelikle iyi bir adliye ile siz Ankara'nın ana meselesini en kısa sürede çözeceğiz. Bu avukat arkadaşların da bizlerin de talebi. Gerçekten 6 ayrı binada Ankara Adliyesinin hizmet veriyor olması bizlere yakışmıyor. Avukatlar iş davası için ayrı yere gidiyor, icra için ayrı yere gidiyor. Bu hiç yakışmayan tablo. Teknik nedenlerden ötürü gecikti, ancak en kısa sürede sorunun çözüleceğini düşünüyorum. Bakanlığımızın da en önemli gündem maddelerinden bir tanesi budur” diye konuştu.
(İHA)