Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 33. fasıl açılıdı. Açılış töreninde AB Bakanı Ömer Çelik ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir konuşma yaptı.
Ömer Çelik (AB Bakanı)
Son 10 yılda yaşanan çoklu krizler aşılabilmiş değildir. Yarım asrı aşkın bütünleşme sürecinde AB'nin sorunlara kalıcı bir çözüm üretmesi gerekmektedir. Aşırı sağ akımları kendilerini Türkiye düşmanlığı üzerinden ifade ediyor gibi gözükse de Türkiye karşıtlığı aslında Avrupa Birliği karşıtlığıdır. Ana akım partilerin aşırı sağ etkisinde kalmamaları, seslerini çıkarmaları, bu gidişata dur demenin zamanı gelmiştir. AB'nin yeni bir heyecana, yeni bir inandırıcılığa ve taze bir başlangıca ihtiyacı olduğu açıktır. Bu başlangıçta Türkiye'yi öne çıkarması gerekecektir. İlişkilerimizin gerçek potansiyeli ancak açık bir üyelik perspektifi çerçevesinde tam olarak ortaya çıkabilecektir. Bu kapsamda katılım sürecinin hızlandırılması önemlidir. Türkiye AB'nin etrafında yaşanan dinamiğin ayrılmaz bir parçasıdır.
Mevlüt Çavuşoğlu (Dışişleri Bakanı)
Bugün içimiz buruk. Bir kez daha bu hain saldırıyı ve terörü lanetliyoruz. Avrupa'nın ve dünyanın dört bir tarafından taziye mesajı göndererek dayanışmasını gösteren tüm ülkelere teşekkür ediyorum. Teröristler nasıl ayrım yapmıyorsa terör örgütleri arasında da ayrım yapılamaz. Terör örgütlerinin hepsi insanlığın ve değerlerimizin düşmanıdır. Avrupalı dostlarımız başta olmak üzere terörün her türlüsü ile ayrım yapmadan mücadeleye çağırıyoruz. Bugün açılışını yaptığımız 33. fasıl da terörle mücadele kararlılığımızın bir örneğidir. Türkiye-AB ilişkileri önemli bir süreçten geçiyor. Dört ay içinde üç Türkiye-AB zirvesi gerçekleştirdik. Göç dahil birçok alanda AB ile ilişkilerimizin gelişmesini, ilerlemesini sağladık. Ege Denizi'nde düzensiz göçü artık kontrol altına aldık. Bunu birlikte başardık. AB'den de vize serbestiyeti konusunda verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Birleşik Krallık'ın AB'den çıkmasının dünyada yansımaları olacaktır, bu kaçınılmaz. Bugün görüşmelerimizin ve açtığımız faslın tekrar hayırlar getirmesini diliyorum, teşekkür ediyorum.
SORU... CEVAP...
Çavuşoğlu: Bu son saldırıda uluslararası camia Türkiye ile dayanışmasını göstermiştir. Biz taziye mesajını ileten, dayanışma gösteren tüm ülkelerin samimiyetine inanıyoruz, inanmak istiyoruz. Terörle mücadelede sadece terör saldırısı olduğu zaman dayanışma yetmez. Terörle mücadelede bu dayanışmanın gösterilmesi gerekiyor. Bu bana yakın, bunun ideolojisi bana yakın değil dersek büyük bir yanlışın içine düşeriz. Bana zarar veren, vermeyen ayrımı yaparsak vahim bir hata yapmış oluruz. Bugün DAEŞ terör örgütü değişik kıtalarda ve Avrupa kıtasında yayılmaya başladı. Türkiye DAEŞ, PKK, DHKP/C, YPG gibi terör örgütleriyle aynı anda mücadele ediyor. Bu terör örgütleri konusunda çifte standart görüyoruz. PKK ve YPG bizim ideolojimize yakın diye bu terör örgütüne destek veren Avrupa'da siyasi partiler ve milletvekilleri var. Bunları görünce terör örgütleri konusunda ideolojiye, çıkara göre sınıflandırıldığını görüyoruz. Bu hatalardan, yaklaşımlardan dönmemiz lazım, mücadelede kararlı olmamız lazımdır.
Çavuşoğlu: Türkiye terörle ve ceza kanunuyla ilgili olarak Avrupa Konseyi'nin tavsiyeleri AİHM'in kararlarını dikkate alarak yapmıştır. Bu anlamda mevcut yasalarda yaptığımız değişiklikler ortadadır. Çok açık ve net bir şekilde muhataplarımıza şu aşamada terörle mücadele ile ilgili kanunlarımızda herhangi bir değişiklik yapamayacağımızı, ileride müsait ortamda birtakım değişiklikleri yapabileceğimizi söylüyoruz. Türkiye şimdiye kadar terörle mücadelede sivil insanların zarar görmemesi için operasyonlarını çok dikkatli yürütmüştür. Son zamanlarda sokağa çıkma yasağı ilan etmemizin sebebi budur. İfade özgürlüğüne sonuna kadar inanıyoruz destekliyoruz. Bugün Avrupa Parlamentosu'nda DAEŞ'in paçavralarına izin verilmiyorsa PKK'nın da paçavralarına izin verilmemelidir. PKK'nın Avrupa'da para toplamasına izin verilmemelidir. Bugün DAEŞ'in insan kaçaçkçılığına nasıl izin verilmiyorsa PKK'nın da benzer tavırlara izin verilmemelidir.
Çelik: Bizim güvenlik güçlerimiz Türkiye'nin güvenliğini, ve demokrasisini korurken aynı zamanda Avrupa demokrasisini ve hukuk devletini de korumaktadır. Türkiye'nin terörle mücadele kapasitesini zayıflatacak bir adım atması demek, bizim demokrasimizle Avrupa demokrasisinin, hukuk devletimiz ile Avrupa'daki hukuk devletinin zarar görmesi demektir. Bütün dünyayı sarsan İstanbul'daki terör eylemi gerçekleşti. Terörle mücadele ederken iki bakan yeni bir faslın açılması için buradayız. Bu kadar yoğun terör saldırısı altındayken, reformlardan, AB'den vazgeçmiş değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'nin 3 bakanının burada reformları devam ettirmesini teyid etmesi bu işe ne kadar önem verilmesini göstermektedir.