Türk sinemasının ve edebiyatının usta ismi: Fikret Hakan

Türk sinemasının ünlü oyuncularından Fikret Hakan'ın vefatının ardından 6 yıl geçti.

AA

Asıl adı Bumin Gaffar Çıtanak olan ve Balıkesir'de 23 Nisan 1934'te dünyaya gelen Fikret Hakan'ın çocukluğu, babasının görevi nedeniyle farklı şehirlerde geçti.

Hakan'ın sanat altyapısını, Anadolu'daki sinemalarda gördüğü filmler oluştururken, çok iyi bir izleyici oldu ve sinema oyuncusu olma düşüncesi aynı süreçte kafasında yer etti. Ortaokul çağındayken İstanbul'a geldiklerinde tiyatroyu keşfeden ve mahalledeki arkadaşlarıyla gitmeye başladığı tiyatrodan çok etkilenen sanatçı, ilgi duyduğu edebiyat alanında da eserler vermeye başladı.

Sanat hayatına 1950'de Ses Tiyatrosu'nda başladı

Fikret Hakan'ın çok iyi Rusça bilen babasının yaptığı çeviri kitapları da içeren zengin bir kitaplığı oldu, küçük yaşlardan itibaren okumak ve yazmak yaşamının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Taksim Atatürk Lisesi'nde okurken İstanbul Ekspress'te gazeteciliğe başlayan Hakan, bazı edebiyat dergilerinde hikayelerini okuyucuyla buluşturdu. Hakan, sanat hayatına 1950'de Ses Tiyatrosu'nda "Üç Güvercin Opereti"yle sahneye çıkarak başladı ve daha sonra sinemaya yöneldi.

Bir söyleşide usta oyuncu, o dönemi şöyle anlatmıştı:

1950 yılında o zamanki Ses Tiyatrosu'nda rahmetli Münir Hayri Egeli, batılı bir format içerisinde yeni müzikaller sahneye koymaya başladı. Ben de sınava girdim, kazandım ve bir lira yevmiye ile 'Üç Güvercin Opereti' ile tiyatroya başladım. O yıl, 16 yaşlarında, çocuklukla delikanlılık arasında tıfıl bir çağda 'Üç Güvercin', 'Leblebici Horhor' ve 'Afrodit' gibi piyeslerde irili ufaklı rollerde oynadım. Böylece Yeşilçam'a giden yolu tiyatro ile dürtüklemeye başladım. 1952 yılında Yeşilçam Sokağı'nda dört günlük bir figüranlık dönemim var. Yeşilçam Sokağı'nda beni bir nevi keşfettiler. 1952 yılında Köprüaltı Çocukları ile sinemaya başladım. 250 lira para biçtiler. O zamanki rakamlara göre hiç de fena bir para değildi. Benim gibi tıfıl, Taksim Lisesi'nde okumaya çalışan bir çocuk için 15 günde bir gidip on, yirmi kağıt almak keyifli bir iş oluyordu. Sinemada her yaptığımı bilinçli olarak yaptım. Hiçbir zaman kaşının gözünün güzelliğine güvenen salaklardan olmadım. Yakışıklı adamdım ama aklımı, yeteneğimi, tiyatro ve edebiyat birikimimi arka plana itmedim. Çünkü benim formasyonum yazarlık aslında. 1955 yılında Lütfü Akad'ın yönettiği, Yaşar Kemal'in senaryosunu yazdığı, Duru Film'in yapımcılığını yaptığı 'Beyaz Mendil' yaşamımın en büyük şansı oldu. Rahmetli Naci Duru'ya, Süreyya Duru'ya, sevgili hocam, ağabeyim, ustam Lütfü Akad'a, bana o şansı verdikleri için sonsuz teşekkürler ediyorum.

İlk kez "Köprüaltı Çocukları" filminde rol alan oyuncu, ardından "Beyaz Mendil", "Gelinin Muradı" ve "Dokuz Dağın Efesi" filmlerinde izleyicilerin karşısına çıktı.

1970'lerde senarist, yönetmen ve yapımcı olarak sektörde yer aldı

Ünlü sanatçı, Ses Tiyatrosu'nun yanı sıra Çığır Sahne, Cep Tiyatrosu, Küçük Sahne, Oraloğlu Saat 6 Tiyatrosu, kurucusu olduğu Sahne 8 ve Fikret Hakan tiyatrosu gibi topluluklarda rol aldı. Kariyeri boyunca yüzlerce sinema filmi ve onlarca dizide oynayan, 1970'lerde senarist, yönetmen ve yapımcı olarak sektörde yer alan Hakan, "Üç Arkadaş" ve "Keşanlı Ali Destanı"yla üne kavuştu. Sanatçı ayrıca 1970-1975'te "Cemo/Dedikleri Gerçek İmiş", "Dostun Gülü/Löberde", "Aşk Uğultusu/Sancı" plaklarını yaptı. Hakan, gazino performansları ve sunuculuk deneyiminin ardından Yeşilçam'ın sıkıntılı dönemlerinde Marmaris'e taşınarak, 1980'lere kadar burada yaşamını sürdürdü.

1998'de Devlet Sanatçısı unvanını aldı

Daha sonra yine sinemaya dönen ve 1998'de Devlet Sanatçısı unvanını alan Fikret Hakan, "Tellak Ali" ve "Hamal'ın Uşakları" isimli öykü kitaplarının yanı sıra "İnce Müzikli Otobüsler" ve "İmbikçi Duvar" isimli iki şiir kitabına imza attı. Fikret Hakan, 1914'ten 1996'ya kadar geçen süreçte yıl yıl öne çıkan oyuncuları, yönetmenleri, filmleri, olayları aktardığı, özel fotoğraflar ve afişlerle desteklenen "Türk Sinema Tarihi" adlı eseriyle Türk sinema seyircisine unutulmaz bir arşiv sundu.

Tarık Buğra'nın aynı adlı eserinden uyarlanan, Yücel Çakmaklı'nın yönettiği TRT yapımı "Küçük Ağa" dizisinde "Çolak Salih" karakteriyle unutulmazlar arasına giren Hakan, sinemanın hemen hemen bütün dönemlerinde film yapmaya devam etti. Usta sanatçı aynı zamanda Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz ve Memduh Ün gibi usta isimlerle çalıştı. Bir yandan yumuşak gülüşü, bir yandan sert bakışları ve her şekle bürünen yüzüyle her filmine ayrı imza atan sanatçı, salon adamı, köy delikanlısı, işçi, patron, polis, dolandırıcı, iyi, kötü ayrımı yapmadan tüm rolleri hakkını vererek canlandırdı.

Genellikle aynı yüz ve konuları perdede görmek isteyen seyirci ve bu talebi dikkate alan yapımcılar başlangıçta Hakan'ın bu sıra dışı oyunculuk anlayışını yadırgasa da o canlandırdığı karakterlerle takdir toplamayı sürdürdü. Hakan, verdiği bir röportajda genç sinemacılara tavsiyelerde bulunarak, "Dedikodu tavrı içerisine girmeksizin her oyuncu ya da yönetmen namzedi mutlak surette meraklı olmak zorundadır. Merakını kaybeden bir insandan hiçbir şey bekleyemezsin. Hele biz alaylılar için, merak etmeden bir yere varamazsın" ifadelerini kullandı. Ünlü sanatçı, 11 Temmuz 2017'de bir süredir akciğer kanseri tedavisi gördüğü Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 83 yaşındayken hayatını kaybetti. Toplamda 4 evlilik yapan sanatçı, Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Aldığı ödüller

Fikret Hakan, 1965'te "Keşanlı Ali Destanı"yla Antalya Film Festivali'nde ve İzmir Enternasyonal Fuarı 1. Film Şenliği'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü", 1968'de "Ölüm Tarlası"yla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü", 1971'de "Hasret"le Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü", 1993'te "Yalancı"yla 30. Antalya Film Şenliği'nde "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü", 1997'de 34. Antalya Film Şenliği'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü" ve 2012'de Engelsiz Yaşam Vakfı tarafından verilen "Yaşam Boyu Meslek ve Onur Ödülü"nün sahibi oldu.

Yönetmeni olduğu sinema filmleri

Hakan, 1971'de "Sürgünden Geliyorum", 1973'te "Cennetin Kapısı", 1975'te "En Büyük Patron", 1976'da ise "Sürgün" ve "Hamal" filmlerinin yönetmenliğini yaptı. Sanatçı ayrıca "Hamal" dışındaki bu filmlerin senaryolarını da kaleme aldı.

Usta sanatçının rol aldığı bazı yapımlar ise şöyle:

"Birleşen Gönüller", "Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam", "Sır Kanunu Gümüş Lale Burası Osmanlı 1711", "Ölü Yaprak Vuruşu", "Unutulmaz", "Kartallar Yüksek Uçar", "Dün Gece Bir Rüya Gördüm", "Kurşun Yarası", "Baba", "Ekmek", "Hanımın Çiftliği", "Gülbeyaz", "Gün Doğmadan", "Küçük Ağa", "Beni Böyle Sev", "Pembe İncili Kaftan", "En Büyük Patron", "Pir Sultan Abdal", "Cennetin Kapısı", "Sürgünden Geliyorum", "Yemen'de Bir Avuç Türk", "Paralı Askerler", "Target: Harry", "Nuh'un Gemisi", "Korkusuzlar", "Keşanlı Ali Destanı", "Zoraki Milyoner", "Kardeş Gibiydiler", "Yılanların Öcü", "Hatırla Sevgilim", "Karacaoğlan", "Beyaz Cehennem/Cingöz Recai", "Köprüaltı Çocukları."

Türk sinemasının efsane yönetmeni Atıf Yılmaz

Seksenler ve Türk sineması! 80'li yıllardan keşfedilmemiş 7 Türk filmi

Ömrünü Türk sinemasına adayan, ustasız usta Ömer Lütfi Akad anılıyor

Unutulmaz oyunculuklara sahip 1990 yapımı ve ödüllü 5 önemli Türk filmi