aksam.com.tr
Belgin özdemir
Yönetmen koltuğunda Yeşim Ustaoğlu'nun oturduğu 2016 yapımı "Tereddüt", 53. Uluslararası Antalya Film Festivali'nin Uluslararası Uzun Metraj Film kategorisinde Film Yöneticileri Derneği En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yönetmen Ve En İyi Film Ödül'ünü aldı. Filmin muhteşem görüntülerinde Michael Hammon imzası var.
"Göz için yeni bir şey yok
Korkunçluk bunda..."
İlhan Berk
Zaman, bir düzene ve sıralamaya uyum sağlamaz, sürekli seçenekleri sürer önümüze. Bazen beklentimize denk düşenleri tercih ederken bazen de görmezden gelmeyi seçeriz. Evet, bu bir seçimdir ve bir migren gibi yapışır ayıklama süreci. Zihnin irtifasında süzülme, boşlukta dalgalanma, tereddüt ve kararsızlık noktası hep aşılması gereken bir eşiğe işaret eder.
Ne barbarca bir alçalma, ne de eşikler; tereddüt şu anda parlayan... Münir Göle "Fısıltılar" adlı kitabında; kişinin, yaşamının çeşitli evrelerinde bir eşikte asılı kalmasının kaçınılmaz olduğunu söyler.
Önemli kararlar, derin değişimler, aşık olma ya da ayrılık anları her eşikte boşluğa düşme, asılı kalma anlamına gelir. O an geçtikten sonra, bellek bir öykü kurmaya, yeniden yazmaya girişir; geçmişi şekillendirirken o eşik dönemini kalın bir sis bulutunun ardına iter: Eşikler hatırlanmaz her nedense, önce ve sonra var olurlar yalnızca. Eşikler, aşırı duygu, heyecan, korku yükü taşırlar. Belki de bu yüzden, kişi abartılı duyguları düzleştirmeyi, sivriliklerinden arındırmayı yeğler, bilinmez.
KORKU İKNA EDİCİDİR
Yeşim Ustaoğlu; "duraksama, kararsızlık, ikircim" kelimelerine karşılık gelen "tereddüt" ile yüzleşmekten kaçmayan seyircisine nefes kesen bir seyirlik sundu 2016'da. Cesaretimize, cesurca bir armağan... Modern ve geleneksel yapının iki ayrı kökenine inen, çok daha gergin ve saklı yanlarımızı teşhir eden; radikal, dürüst ve itiraz barındıran bir film "Tereddüt."
İç mekan diyalogları ve etkileyici görselliğiyle seyircisini yakalamayı başaran Ustaoğlu, bu kez bir sahil kasabasını seçiyor. Genç psikiyatrist Şehnaz (Funda Eryiğit), eşi Cem (Mehmet Kurtuluş) ile bencillik boyutu yüksek, sevgisiz bir evlilikte iki kişilik yalnızlığını yaşıyor. Şehnaz'ın çalıştığı hastanede karşılaştığı vakalara şahit oluyoruz sonra. Katatonik bir yaşam süren çocuk gelin Elmas (Ecem Uzun) o hastalardan biri...
SUSKUN BEDENLER, GEVEZE RUHLAR
Şehnaz ve Elmas'ın hayatlarına odaklanan gözlerimiz, gönüllü ve gönülsüz kölelik yapan iki kadın görüyor. Ustaoğlu'nun silik görünen erkek karakterlerinin de aslında bu çarkın içinde etken ve edilgen yapıya büründüğünü ve karşısındaki insanda kendi narsist kişiliklerinin uzantısının nasıl olduğunu gözlemliyoruz.
Her şey içinden çıkılmaz hale geldiğinde Elmas'ın hayatına girer, ruhunu çözemeyen psikiyatrist Şehnaz. Kırılmanın ve yüzleşmenin gerçek olamayacak kadar şiddetli halini izleriz. Ve hiçbir dram, bilginin bütününü açığa çıkarmaz; beden haritalarımız sakatlanır, döngüler aynılaşır...
HER EŞİK BİR TAŞINMADIR
"Bilmek" hayatı ne kadar değiştirir? Gerçekten hiçbir ilişkimiz güvende değil mi? Hermetik düşlerle yüzleşmek, gerçeklerle yüzleşmekten daha mı sancılı? İki kişilik yalnızlıklar daha çabuk mu kabuk tutuyor? Evet, bilmek ve bildiğini yeniden bilmek müthiş bir kaos!
Peki, Şehnaz ve Elmas kurtuldu mu? Yeşim Ustaoğlu'na bu sorulmuştu 2016'daki ilk gösterimde. Yönetmen o soru işaretini bize armağan ediyor, iyi de yapıyor. Ve biz, geçmişini bir cıngıl gibi hatırlayacak iki kadının geleceğini, çıkmazını yürüten ve çürüten, tereddütle bakan, susan, konuşan, seven ve çatışan insanları, yaşamımızın tuhaf bir şekilde hep aynı zamanlamayla, hep aynı yerden kırıldığını gördük! Ve her eşiğin eşlikçisinin tereddüt olduğunu...