aksam.com.tr
Belgin Özdemir
İzlemek kolay değildir Tarkovski'yi, hiçbir zaman da olmadı. Sergei Eisenstein'den sonra adı en çok duyulan Sovyet sinemacılardan biri olan Andrey Tarkovski, şair bir babanın oğluydu ve sinema aşığı bir entelektüeldi. Gelin, Andrey Tarkovski'nin şiir gibi filmlerine kısaca göz atalım.
Ivanovo Detstvo (İvan'ın Çocukluğu/1962)
Tarkovski uluslararası sinema arenasında, ilk uzun metrajlı yapımı olan İvan'ın Çocukluğu ile dikkatleri üzerine çekti ve Venedik Film Festivali'nde büyük ödül kazandı. II. Dünya Savaşı yıllarında on iki yaşında bir casusun hikâyesini anlatıyordu bu ödüllü film... Filmin mesajı hakkında konuşan Tarkovski, "Savaşın terörü ve korkusu sadece evlerin ve arazilerin yıkılması ve harap edilmesi ya da birçok insanın hayatını kaybetmesi değil, aynı zamanda savaş, çocukların çocukluklarını da çalıyor. Bu yüzden genç bir çocuğun iç dünyasını anlatarak trajediyi ifade etmeye çalıştım" ifadelerini kullanmıştı.
Andrei Rublyov (Andrey Rublev/1969)
Film, sessizlik yemini eden ve şiddetin acımasızlığına maruz kaldıktan sonra resim yapmamaya karar veren ressam Andrei Rublev hakkında. Rublev'in iç huzuru bulma mücadelesi üzerinden ilerleyen film, 1971'e kadar Sovyet yetkililerce yasaklanmış olarak kaldı.
Solyaris (Solaris/1972)
Solaris gezegeninin yörüngesindeki bir uzay istasyonunda yaşanan doğaüstü olayların ve insanların düşleri ve vicdan muhasebeleri üzerine incelikli bir gerilim-bilimkurgu filmi olan Solyaris, Stanislav Lem'in aynı adlı romanından uyarlandı. Solyaris, Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Destanı'na Sovyetlerin cevabı olarak görüldü ancak Tarkovski bunu her zaman reddetti.
Zerkalo (Ayna/1975)
Zerkalo engellerle karşılaşan bir başka Tarkovski filmiydi. Ünlü yönetmenin kendi çocukluğunun anıları ışığında, kırklı yaşların sonundaki bir adamın çocukluğu, annesi ve savaş ile ilgili anılarında Sovyet halkına farklı bir bakış açısı sunan bu politik film de yasaklardan nasibini almıştı. "Sinema benim için önemli, çünkü filmde nihai sonuç için dikkatle düşünülmeyecek hiçbir fragman yok, olamaz. Ve her bir parça, bütün tarafından, deyim yerindeyse ortak bir anlamla renklendirilir. Yani, parça özerk bir simge olarak işlev görmez, yalnızca benzersiz ve özgün bir dünyanın bir parçası olarak var olur. Bu yüzden Zerkalo bir anlamda benim teorik sinema anlayışıma en yakın olanı."
Stalker (İz Sürücü/1979)
Tarkovski sinemasının belirgin özelliklerinden olan ağır ve uzun planların, özenli kompozisyonların, derin anlamların yer aldığı en özel Tarkovski filmlerinden biriydi Stalker. Küçük, adsız ve dileklerin kabul edildiği mühürlenmiş bir bölge ve oraya ulaşmaya çalışan bir yazar, bir profesör ve bir iz sürücü rehber! Şiirsel ve kusursuz bir Tarkovski filmi...
Nostalghia (Nostalji/1983)
Andrey Tarkovski'nin sıla özlemini dışa vurduğu ve sürgünde çevirdiği ilk filmiydi Nostalghia. 18. yüzyıl bestecisinin hayatını araştırmak için İtalya'ya giden Rus yazar Andrei Gorkachov'un hikayesinin izini sürüyor film. Film hakkında şunları söylemiştir Tarkovski: "Bizim 'nostaljimiz' sizin 'nostaljiniz' değil. Bu bireysel bir duygu değil, Rusların yurtdışındayken deneyimledikleri çok daha karmaşık ve derin bir duygudur. Ruhun gücünü, çalışma kapasitesini, yaşama zevkini tüketen bir hastalıktır, bir hastalıktır. Bu nostaljiyi somut bir hikayeyle, İtalya'ya gelen bir Sovyet entelektüelinin hikayesiyle karşılaştırarak analiz ediyorum."
Offret (Kurban/1986)
Son filminin çekimlerini İsveç'te, Ingmar Bergman'ın ekibi ile tamamladı Tarkovski. Aynı sene Cannes Film Festivali'nde tam dört ödül alarak festivale damgasını vurdu. Offret, eleştirmen olmak için her şeyden vazgeçen eski bir tiyatro oyuncusu olan orta yaşlı bir entelektüeli anlatır.
28 Aralık 1986 tarihinde, Paris'te akciğer kanseri sebebiyle hayata veda eden Tarkovski, 1990'da "sinema sanatına olağanüstü katkısı, evrensel insani değerleri ve hümanist düşünceleri olumlayan yenilikçi filmleri" nedeniyle Lenin Ödülü'ne layık görüldü.