aksam.com.tr
Esma Belgin Özdemir
Bundan tam 43 yıl önce Robert De Niro, Martin Scorsese'nin 1980 yapımı klasiği Raging Bull'da unutulmaz bir karakter ortaya koydu. Kendinden nefret eden, yozlaşmış ve görkemli bir kaybeden: Jake LaMotta!
Biyografik drama "Raging Bull", aradan geçen 43 yıla rağmen hâlâ tazeliğini koruyor. Robert De Niro'nun boksör Jake LaMotta rolünde, kişisel hayatını ve kariyerini keşfetmesinin izini süren yapım, yönetmen Martin Scorsese'nin cesur tonu, çarpıcı sinematografisi ve oyuncu performanslarıyla tüm zamanların en özel filmlerinden biri oldu.
En iyi spor filmlerinden biri olarak kabul edilen "Raging Bull", LaMotta'nın otobiyografisine dayanmasının yanı sıra, Mark Robson'ın Kirk Douglas'la oynadığı Champion ve Jean-Paul Belmondo'yla oynadığı Jean-Pierre Melville'in Magnet of Doom'undan ilham aldı. Ancak Martin Scorsese'nin filmindeki kabus gibi boks sahnelerinin canlılığı ve psikolojik gelgitlerin dehşeti, türünün örneklerinden tamamen farklı bir enerji yansıttı izleyicisine.
Gerçek Jake LaMotta filmi gördüğünde, bunun kendisini gözyaşlarına boğduğunu ve ilk kez ne kadar korkunç bir insan olduğunu fark ettiğini söyledi. Gerçek Vicki LaMotta'ya "Ben gerçekten böyle miydim?" diye sordu. Vicki, "Sen daha kötüydün" diye yanıtladı.
1981'de "En İyi Film", "En İyi Yönetmen" ve "En İyi Görüntü Yönetmeni" dahil olmak üzere sekiz dalda Oscar'a aday gösterilen "Raging Bull" (Kızgın Boğa), "En İyi Başrol Oyuncusu" ve "En İyi Film Kurgusu" olmak üzere iki Akademi Ödülü kazandı.