Oyuncu, yönetmen ve yazar Liv Ullmann 84 yaşında! Altın Küre ödüllü yıldızın en gözde filmleri

Onursal Oscar alan ilk Norveçli olan efsanevi oyuncu, yönetmen ve yazar Liv Ullmann'ın bugün doğum günü. “Göçmenler” (Utvandrarna) filmindeki performansı ile En İyi Kadın Oyuncu dalında Altın Küre ödülü kazanan Ullmann'ı en iyi filmleriyle kutluyoruz.

aksam.com.tr

Belgin Özdemir

16 Aralık 1938'de doğan Liv Ullmann, şanlı kariyeri boyunca müthiş bir filmografi oluşturdu. Birçok ünlü film yapımcısıyla çalışmasına rağmen, sinemanın öncüsü Ingmar Bergman ile yaptığı işbirlikleri, 20. yüzyılın kesin başyapıtlarından bazıları olarak anılıyor.

Trolösa (Sadakatsiz-2000)

Tiyatro oyuncusu bir kadın, aşık olma, boşanma ve velayet davası sürecinde sancılı günler yaşar. Eğer kendimizi ouuncu olarak görürsek umut yok demektir! Ingmar Bergman kelimeleri, Liv Ullman yönetimi ve harika bir Lena Endre oyunculuğu vardır bu filmde...

Höstsonaten (Güz Sonatı-1978)

Yedi yıl sonra Charlotte, kızı Eva ile yeniden bir araya gelmeyi umarak İsveç'e gider. Charlotte'un, kariyerine bir piyanist olarak devam etmek için bir anne olarak sorumluluklarının çoğunu göz ardı ettiği için sorunlu bir ilişkileri vardır. Charlotte, engelli kızı Helena'nın hastaneden çıktığını ve Eva'nın yanında kaldığını görünce şok olur.

Scenes from a Marriage (Bir Evlilikten Manzaralar-1974)

Film, varlıklı bir çiftin evlilik hayatındaki kargaşaya, sıkıntılarına, sadakatsizliklerine ve ardından gelen yabancılaşmalarına odaklanıyor. Ingmar Bergman, Liv Ullmann ve Erland Josephson, 2003 yılında devam filmi "Saraband" için yeniden bir araya geldi.

Viskningar och Rop (Çığlıklar ve Fısıltılar-1972)

20. yüzyılın başlarında İsveç'te kanserden ölmekte olan ve teselliyi ancak kutsanmış bir hizmetkarın kollarında bulan bir kadın, iki kız kardeşi tarafından ziyaret edilir ve kardeşler arasında uzun süredir bastırılan duygular su yüzüne çıkar.

Persona (1966)

Popüler aktris Elisabeth Vogler aniden sesini kaybedince doktorlar bunu duygusal stres olarak teşhis eder ve ara vermesini önerir. Bunun üzerine Alma adında bir hemşire eşliğinde Baltık Denizi kıyısındaki bir sahil evine taşınır. Hikaye, Alma'nın dilsiz sabrıyla mücadelesine odaklanıyor ve bu süreçte iki kadın kişiliği birleşiyor.