Gülcan Tezcan
Maşuk'un Nefesi, Miraciye, Dilsiz gibi yapımlarla kendine özgü bir sinema dili ve anlatı oluşturan yönetmen Murat Pay, geleneği bugüne taşıyan hikâyelerinde kamerasını kültürel belleğimizi canlı tutmak için yoran bir isim. Bugün İstanbul ve Anadolu'da vizyona giren Hep 33 Yaşında adlı filmiyle de bir bakıma büyük bir kahramanlık hikâyesi anlatıyor. Cumhuriyet tarihinin entelektüel birikiminin bir hâsılası olan İslam Ansiklopedisi'nin ortaya çıkış sürecini konu alan film, doküdrama sınırlarını zorlayan yeni bir dil ile de dikkat çekiyor. Yönetmen Murat Pay, senarist Selman Kılıçaslan ve yapımcılardan Betül Demir ile bu özel projeyi konuştuk.
Bugüne kadar çoğunlukla doküdramalar yaptınız. Hep 33 Yaşında da yine bir belgesel doküdrama. Nasıl ortaya çıktı bu fikir?
Daha önce yaptığım projeler vesilesiyle böyle bir görüşme zemini oluştu. Hikâyeyi dinledikçe anlatılması gereken bir şey olduğunu fark ettim. Onlar böyle büyük bir iş yaptılar. Biz de o işe yaraşır bir film bırakalım diye düşündük. Görsel bir çağdayız ve böyle büyük bir hikâyeyi yeni kuşaklara aktarmanın yolu film olabilirdi. Bu bakımdan gençlere hitap ediyor. Müspet tepkiler aldığımız oldu gösterildiği festivallerde. Dilsiz filmimi çektiğimde de yaşlılara mı yapıyorsunuz bu filmi diyenler vardı. Bence bizim insanımız yaşı fark etmiyor kendi hikâyesiyse yine bir hassasiyet gösteriyor. Dağıtımcı Dilsiz'i dağıtıma sokmak istememişti ilk başta. Ama seyirci filme sahip çıktı. Farklı şehirlerde filmi izlemek için gruplar oluştu.
Hep 33 Yaşında da ilk kez Saraybosna Film Festivali'nde gösterildi. Korkut Ata Film Festivali ve Boğaziçi Film Festivali'nde de seyirci ile buluştu. Bazı festivaller ya adında İslam geçtiği için ya da Diyanet Vakfı adından dolayı gösterim listesine almadı. Ama film bugün sinema salonlarında seyircisi ile buluşuyor.
Filmin en enteresan kısmı ana karakterinizin bir ansiklopedi, İslam Ansiklopedisi oluşu. Nasıl bir yol izlediniz bu hikâyeyi anlatmak için?
Yaptığım diğer işlerle ortak noktası yine biraz hafızaya dahil bir iş olması. Geçmişte var olan bir birikim var. Bu birikimin bir şekilde yorumlanması meselesi. Bu yönüyle bir benzerlik var. Ama şu açıdan doğru, bir ansiklopediyi filmin başrolüne taşımak, buna bir çözüm üretmek zor oldu. Ansiklopedi yazımı, üretim süreci zihin dünyasında ilerleyen ilmî bir faaliyet. Bunu görsel bir alana taşımak için İslam Ansiklopedisi'ne katkıda bulunan 100 kadar genç, yaşlı hocayla görüşmeler, uzun boylu çekimler yaptık. Pandemi döneminde yaptık bu görüşmeleri. Sözlü tarih çalışması oldu. O dönem kütüphaneler kapalıydı, İSAM da kapalıydı.
Bu bizim için biraz avantaja dönüşmüş oldu. Yaptığımız yüzlerce saatlik görüşmelerin büyük kısmı gayet dikkate değer konuşmalar. Bunların kitaplaşacağını söylemişlerdi. Belki görüntüler de zamanla yayınlanacaktır.
Sahada ansiklopedinin okuru olanlarla da okurla birebir muhatap olan pazarlama kısmındaki isimler ile de görüştük. Oradan gelen deneyimleri de dinlemeye çalıştık ama zaten bu bizim çevremizde de karşılığı olan bir hikâye. Mesela kayınpederim aboneymiş ve o da ciltleri biriktiriyormuş. Ben de yüksek lisansta zaten İSAM'a gidiyordum ve ansiklopediden istifade etmeye çalışıyordum. Dolayısıyla okura yansıyan kısmını da yakinen biliyorum. Orada öyle bir denge yakaladık zannediyorum. Edindiğimiz tüm bu izlenimlerden hareket ettik.
Ansiklopedinin ortaya çıkış sürecini, o sürecin ana unsurlarını, problemlerini, inişlerini çıkışlarını anlatmamız gerekiyordu. İçine binlerce insanın dahil olduğu bir süreç ve çok kolektif bir iş. Türkiye'nin bütün ilmi kapasitesini harekete geçirmiş ve buna Müslümanların öncülük yapması da çok önemli. Bu işin başlangıcı ve bitişi toplam 33 sene sürüyor. Filmin adını koyarken biraz burayla da ilişkilenmesini istedik. Film dili olarak yenilikler yaptığımı düşünüyorum. Dilsiz'de yaptığımın daha da üstünde tecrübeleri ortaya koymaya çalıştım burada. Filmin tamamlanması iki, iki buçuk seneyi buldu. Türkiye'de kurmaca için bütçe bulmak bu kadar zorken doküdramanın bütçesini bulmanın zorluğunu siz düşünün. Kaldı ki bazen kurmacaya göre çok daha büyük emek ortaya koymanız gerekebilir. Bunu bildiğimiz için yüzde 90, 95 oranında bir kurmaca dünya var filmde.
Hep 33 Yaşında'nın farkı ne daha önce yaptığınız projelerden?
Maşuk'un Nefesi'nde de Miraciye'de de gerçek malzemelerin görünürlüğü çok daha yüksekti. Kişiler gerçekti, ben sadece kişilerin takip edebileceği yolla alakalı senaryo yazdım. Dolayısıyla yöntem de çok farklıydı. O filmin öyle bir yöntem takip etmesi gerekiyordu. Miraciye'nin ilk üç hikâyesi tamamen kurmaca aslında. Burada ise bütünlüğü yakalama gayreti içinde oldum.
Zihin dünyamıza nasıl bir etkisi oldu İslam Ansiklopedisi'nin sizce?
Avrupa'da yazılan bir İslam Ansiklopedisi'nin çevirisi var bundan önce. Bu da çok uzun bir hikâye. Fakat o çeviriye rağmen Diyanet Vakfı'nın telif bir İslam Ansiklopedisi çıkarması üzerinde düşünmesi gereken bir şey. Bence çok büyük bir niyet ve büyük bir çaba. Bir sebebi şu; biz filmde bunu anlayabildiğimiz kadar anlatmaya çalıştık. Biliyorsunuz ansiklopedi son derece modern bir mesele. Müslümanlar bu meselelere nasıl bakar? Ne bileyim bir şehri, İstanbul şehrini ben nasıl anlatırım? İnsanlar bir araya gelip biz bu modern formda bir şey yapacağız diyorlar. Bu bana anlamlı geliyor. Allah gibi bazı temel kavramlarla ilgili bilgilerin o güne kadar var olan ansiklopedilerde çok sıhhatli ve yerinde olmadığını tespit ediyorlar. Bunu biz düzeltemez miyiz? diye düşünüp 'Hadi o zaman yola çıkalım' diyorlar ve büyük bir yolculuğa başlıyorlar. Entelektüel dünyaya bir yol haritası koyuyorlar. Türkiye Cumhuriyet tarihinin ürettiği böyle kıymetli bir hâsılanın bilinmesi gerekiyor. Ancak ansiklopedinin adı İslam olduğu için sadece İslâm'ı anlatan bir ansiklopedi gibi algıladılar. Oysa içinde tarih var, felsefe var. Bir yanıyla da büyük bir fedakârlık ve kahramanlık hikâyesi. Yüzlerce insanın, büyük bir titizlik ve göz nuruyla ortaya koyduğu bir çalışma. Biz kendi kahramanlık hikâyelerimizi anlatmıyoruz ne yazık ki. Hep 33 Yaşında bizden bir başarı hikâyesini anlatıyor ve ailece bir sinema deneyimi yaşayalım diyenlerin gidebileceği bir film.
Senarist SELMAN KILIÇASLAN:
Bir ansiklopedinin ana kahramanı olduğu böyle bir doküdramanın senaryosunu yazmak sizin için nasıl bir tecrübeydi?
Projeye Murat Pay'ın davetiyle katıldım. İlk konuştuğumuzda 2020 yılıydı. Bizim de ömrümüzden bir kesit oldu ansiklopedinin hikâyesini anlatma gayreti. Ansiklopedinin yazılma tecrübesine yakından şahitlik etme imkânı verdi öncelikle. Senaryoyu sözlü tarih röportajlarından süzerek oluşturmaya karar verdik en başta. Böylelikle bu işte emeği geçenlerin gayretlerini, beklentilerini, vazgeçişlerini, duygusal motivasyonlarını tanıma şansına eriştim. Görev alan herkes büyük bir eser vermek için kolektif bir çalışmayla bütüne dahil olmuş. Başka bir deyişle tevhidi bir çaba. İlmi yeterliliğinin, kuşatıcılığının yanında bu yönüyle de ilham verici ansiklopedi çalışması. Filmde de anıldığı üzere İstanbul'da yazıldı bu ansiklopedi. Bizim akademisyenlerimiz, araştırmacılarımız tarafından kaleme alındı. Sebatla, gayretle ve en önemlisi serinkanlılıkla yazıldı. Bu hikâyenin bir parçası olmak şükür vesilesi. Film yeni eserler için ilham kapısı olur inşallah.
İslam Ansiklopedisi'nin sizin hayatında bir yeri var mıydı yoksa bu proje ile mi tanıştınız?
Senaryo çalışmalarımda sürekli yararlandığım bir kaynak ansiklopedi. Bilgiye derli toplu ve hızlı ulaşma imkânı veriyor. Dijitalleşmesi büyük bir nimet. İnşallah en kısa zamanda dünyaya da açılır. Bu artık elzem hale geldi.
Böyle bir hikâyeyi sinemada izlenir hale getirirken açmazlarınız nelerdi, nasıl çözümler buldunuz?
Hikâyeyi anlatırken mekânsal olarak dağılma tehlikesi vardı. Biz mekân olarak İSAM'ı kullanmaya karar vererek sınırımızı çizdik. Araştırma binasının orta alanını hikâyemizin merkezi kıldık. Ansiklopedinin yıllar içindeki değişimini görebildiğimiz temsili bir seyir yeri oldu burası. Bu kararla beraber filmin düğümü de çözülmüş oldu. İSAM'ın kütüphanesi, bahçesi de bu anlatıma eklendi. Diğer bir sorun da hikâyeyi şahıslar üzerinden anlatmadan kolektif bir anlatıya dönüştürmekti. Ansiklopedi yazarlarının ve çalışanlarının röportajlarından süzülen notlar, anılar baş karakterlerimiz Ekmel ve Niyaz'da toplandı. Bu karar da önemli bir dönüm noktasıydı senaryo için. Kurgu karakterler olması bize esneklik de kazandırdı.
Yapımcı BETÜL DEMİR:
Hep Otuz Üç Yaşında filmi, kurmaca ve belgesel sınırlarını kaldıran ve doküdrama kalıplarını zorlayan bir yapım oldu. Başta yapımcımız Halil Kardaş ve tüm ekip arkadaşlarımızla birlikte güçlü bir ekip çalışmasıyla hayata geçirdik ve TDV İSAM ile her aşamada birlikte adım attık. Senaryosu, ansiklopedi ile yolu kesişen yaklaşık 100 kıymetli ismin katıldığı sözlü tarih görüşmelerine dayalı olarak kaleme alındı. Bu görüşmeler, İslam Ansiklopedisi'nin 33 yıllık yayın sürecini ve bu süreçteki insan hikâyelerini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor. Hep Otuz Üç Yaşında, kolektif hafızadan hareketle yansıttığı bu kıymetli mirası dramatik bir dil ve anlatımla sunarak, her yaştan ve farklı kesimlerden geniş bir izleyici kitlesine hitap ediyor. Film, bugün sinemalarda gösterime girdi. İslam Ansiklopedisi'nin yayın sürecini ve bu sürecin arkasındaki insanların niyet ve gayretini anlatan bu yapımın, özellikle gençlere ilham vereceğine ve kültürel mirasımıza sahip çıkma bilincini güçlendireceğine inanıyoruz.