“L'homme du Train” (Trendeki Adam): Kader, pişmanlık ve yaptığımız seçimler üzerine zekice kurgulanmış bir film

Bir öğretmen, bir hırsız, iki yabancı... Bu iki adam kaderlerini aldatma şansı için hayatlarını takas etmek üzere! "Bugün ne izlesem" diyenler için Patrice Leconte tarafından yönetilen 2002 yapımı Fransız suç draması "L'homme du Train" (Trendeki Adam) filmini öneriyoruz.

Emekli bir öğretmen (Jean Rochefort) ile büyük bir hesabın eşiğinde olan yaşlı bir banka soyguncusu (Johnny Hallyday) arasındaki tesadüfi karşılaşmanın akıllıca ve tamamıyla harika hikayesi "L'homme du Train" (Trendeki Adam)...

Hayatının sınırında dolaşırken birbirlerinin dünya görüşünü değiştiren benzemez iki adamın öyküsü var bu filmde. Milan, cumartesi günü bir banka soygunu yapmak düşüncesiyle geldiği kasabada her şeyin planladığı gibi geçeceğini düşünür. Sokakta gezerken, emekli edebiyat öğretmeni Manesquier ile tanışır. Manesquier, Milan'ı evine davet eder. Tek ortak noktaları Cumartesi günü Manesquier'in de bir randevusunun olmasıdır. Ancak o açık kalp ameliyatı olacaktır. Manesquier Milan'ın maceralı yaşamına, Milan ise Manesquier'in huzur dolu yaşamına imrenir. Ve büyük gün gelir çatar!

Filmler dışında bir adam iki kişiyle baş edemez!

"Herkes en az bir kez başka biri olmayı hayal etmiştir" diyen ödüllü "L'homme du Train" (Trendeki Adam), iyi yönetilmiş, mükemmel oynanmış bir seyirlik. Dostluk, kader, pişmanlık ve en çok da akıp giden zaman içerisinde yaptığımız seçimler üzerine zekice kurgulanmış, şefkatli bir hikaye... Ve elbette 2003'ün en iyi filmi ve Fransız sinemasının en güzel örneklerinden.