aksam.com.tr
Belgin Özdemir
Önyargılarımızı yavaşça bir kenara bırakalım önce... Büyüleneceksiniz, ilk filminizle birlikte "Keşke daha önce seyretseydim", "İşte sinema budur" diyeceksiniz! Hayıflanmayın, belki de zamanı şimdidir. Hazırsanız sizleri 1957 yılına götüreceğiz ve 5 kült filmle buluşturacağız.
1- 12 Angry Man (1957)
Hemen herkes seyretmiş ya da en azından adını duymuştur bu filmin. Seyretmeyene yan bakarlar! Aslında önyargıları kırmak ve insana kıymet vermek adına bir çığır açmıştır bu eser. Bugüne dek seyretmediğinize pişman olacağınız, tekrar seyretmek isteyeceğiniz bir Sidney Lumet başyapıtıdır.
2- Le Notti di Cabiria (1957)
Küçücük ve pek tatlı bir kadındır Cabiria. Hayalcidir. Ama gökyüzünün darlığını yaşar hep. Büyük yönetmenlerden Fellini ile sevgili eşi Masina'nın muhteşem işbirliğinden doğan, bir gülüp bir ağladığınız harika bir eserdir Cabiria'nın Geceleri...
3- Witness for the Prosecution (1957)
Mahkeme salonlarında geçen filmlerin belki de en iyilerindendir bu film. Bol diyalog vardır, su gibi akar gider. Meraklanırız, şaşırırız, ters köşe oluruz. Billy Wilder tempoyu hiç düşürmez. Unutulmazlarınızdan olur...
4- Le Notti Bianche (1957)
Dostoyevski'nin "Beyaz Geceler" eserinin zarif bir uyarlamasıdır. Bekleyen, beklenen ve aşk hakkında incelikli bir Visconti draması seyrederiz. Doğal bir güzellik olan Maria Schell ile tanışır, usta aktör Marcello Mastroianni'ye kapılır gideriz. Arşivinize özenle eklersiniz bu huzuru...
5-Love in the Afternoon (1957)
3 ödüllü Billy Wilder filmi, Gary Cooper ve Audrey Hepburn'ü beyaz perdenin unutulmaz çiftleri arasına yerleştirdi. Bir özel dedektiflik hikayesi ile yola çıkan film, romantik bir aşka evrilir. Her ne kadar film o dönem, Cooper'ın Hepburn'e göre bir hayli yaşlı olduğu gerçeği ile eleştirilse de, bugün sevimli ve unutulmaz bir aşk klasiği olduğunu inkar edemeyiz. Hem öğleden sonra aşkın yaşı olmaz ki!