III. Uluslararası Mitoloji Film Festivali başlıyor… “Anadolu'nun mitolojik tarihini kendi sesimizle anlatmak istedik!”

Bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek olan Uluslararası Mitoloji Film Festivali, 22 Eylül'de başlayacak. “Mitoloji ve Kadın” temasıyla yapılacak festival kapsamında beş farklı şehirde film gösterimleri, paneller, söyleşiler, kısa film ve dijital oyun yarışmaları düzenlenecek. “Anadolu gibi köklü bir coğrafyanın mitolojik mirası çoğu zaman ya gölgede kalıyor ya da Batı bizim hikâyelerimizi değiştirerek, kendi bakış açılarıyla anlatıyor. Biz de kendi hikâyemizi kendi sesimizle anlatmak istedik.” diyen festival direktörü Gülşah Elikbank, Merve Yılmaz Oruç'un sorularını yanıtladı.

AKSAM.COM.TR

MERVE YILMAZ ORUÇ

Mitolojik anlatıları sinema ve dijital oyunlarla buluşturarak kültürel mirası düşünce dünyasıyla yeniden yorumlamayı amaçlayan III. Uluslararası Mitoloji Film Festivali (UMFF), 22-30 Eylül tarihleri arasında "Mitoloji ve Kadın" temasıyla gerçekleşecek. İzmir, Aydın-Efeler, Manisa, İstanbul ve Çanakkale'de düzenlenecek olan Festival kapsamında film gösterimleri, paneller, söyleşiler, kısa film ve dijital oyun yarışmaları yapılacak. Festivalin finalinde 30 Eylül'de Çanakkale Troya Antik Kenti'nde yapılacak kapanış töreninde iki önemli isim ödüllendirilecek. Festivalin simgesel ödülleri olan Ülgen (İyilik) ve Mergen (Bilgelik), bu yıl sinema sanatındaki yenilikçi diliyle uluslararası alanda saygın bir yer edinen yönetmen Derviş Zaim ile arkeoloji ve kültürel miras alanındaki çalışmalarıyla Anadolu'nun kadim geçmişini aydınlatan Prof. Dr. Necmi Karul'a verilecek.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) ve Türk Hava Yolları'nın yanı sıra Fransız Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü, İsveç Konsolosluğu, İtalyan Kültür Merkezi ve Çanakkale İl Kültür Müdürlüğü ve Marmara Üniversitesi Girişimcilik ve Kuluçka Merkezi Mxincubation'ın katkılarıyla düzenlenen Festival'in tüm gösterimleri ve söyleşiler halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleşecek.

"Amacımız yılda bir hafta boyunca film gösterimleri yapmak değil, yılın her dönemine yayılan, farklı disiplinleri bir araya getiren bir kültür hareketi başlatmak. Herkesi festivalin bu yolculuğunda bizimle birlikte olmaya, hikâyelerimizi birlikte yazmaya davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki; biz kendi hikâyemizi anlatmazsak başkaları sahiplenir ve bizim yerimize anlatır" diyen III. Uluslararası Mitoloji Film Festivali direktörü Gülşah Elikbank, aksam.com.tr'den Merve Yılmaz Oruç'un sorularını yanıtladı.

SİNEMA BUNU ANLATMANIN EN ETKİLİ YOLLARINDAN

Uluslararası Mitoloji Film Festivali bu sene üçüncü kez gerçekleşecek. Festival fikri nasıl ortaya çıktı? Yola çıkarken hayaliniz neydi?

Festival fikri, aslında uzun yıllardır içimde büyüttüğüm bir ihtiyaçtan doğdu. Edebiyatçı kimliğimle mitolojiye hep yakındım; romanlarımda, özellikle Medusa'nın Pusulası gibi çocuklara yönelik eserlerimde bu dünyayı işledim. Ancak zamanla, bu kadim anlatıların yalnızca kitap sayfalarında kalmaması gerektiğini, onları daha görsel, daha kolektif bir alana taşımanın şart olduğunu fark ettim. Sinema bunun en etkili yollarından biri.

Mitoloji, insanlığın ortak hafızası. Tüm toplumların kendine ait mitleri var ve bu anlatılar sadece geçmişe değil, bugüne de çok şey söylüyor. Ancak bu hikâyelerin büyük kısmı Batı merkezli bakış açılarıyla görünürlük kazanırken, Anadolu gibi köklü bir coğrafyanın mitolojik mirası çoğu zaman ya gölgede kalıyor ya da bizim hikâyelerimizi değiştirerek, uyarlayarak kendi bakış açılarıyla anlatıyorlar. İşte biz tam da bu görünmezliği görünür kılmak, kendi hikâyemizi kendi sesimizle, Anadolu'nun sesiyle anlatmak adına ilk adımları atalım istedik.

Yola çıkarken hayalimiz çok netti; film gösterimleri yapan bir etkinliğin ötesinde, bir hafıza ve anlatı festivali kurmak. Film gösterimlerinin dışında akademik söyleşiler, deneyimsel atölyeler de ekleyerek, mitolojiyi yaşayan, çağdaş ve kapsayıcı bir formda yeniden hatırlatmak istedik. Geçen iki yıl ilk adımlardı, bu yıl yavaş yavaş uluslararası alana dâhil olmaya başladık. Tam bu noktada Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteği ve THY'nın kültürel mirasın korunması, uluslararası olarak daha doğru algılanması noktasında öncü vizyonu bizim festival vizyonumuzla uyuştu. Bu sene uluslararası konuklarımız var ama asıl sürprizler 2026 ve Göbeklitepe için olacak.

ÖNÜMÜZDEKİ YIL GÖBEKLİTEPE DE FESTİVALE DÂHİL EDİLECEK

"Film Festivali" diyoruz ama içerisinde farklı etkinlikler de var aslında. Uluslararası Mitoloji Film Festivali'nin ilk iki versiyonu nasıl geçti? Onlarda olmayan bu sene programa yeni dahil edilen etkinlikler var mı?

İlk yılımızda İzmir merkezli bir programla başladık. Akademik söyleşiler, film gösterimleri ve mitolojiye dair toplumsal belleği harekete geçirecek küçük ama etkili etkinliklerle yola çıktık. O yıl, mitolojiye dair farkındalık yaratmak ve festivali tanıtmak adına çok önemli bir başlangıç oldu ve izleyicide büyük bir karşılığı olduğunu gördük bu alanın. İkinci yılımızda Manisa ve İstanbul'u da rotamıza dâhil ettik. Bu sefer antik kentlerle daha doğrudan temas eden bir yapı kurduk. Aynı zamanda "Mitoloji ve Efsaneler Okulu" atölyeleriyle çocuklara, deneyimsel öğrenme odaklı içeriklerle mitolojiyi sevdirmeye başladık. O yıl itibarıyla katılımcıyı sürecin içine dâhil eden, eğiten ve düşündüren bir festival haline geldik.

Bu yıl üçüncü yılımızda, artık iyice olgunlaşan bir yapıyla karşınızdayız. En büyük yeniliklerden biri festivalimizin beş şehre genişlemiş olması. İzmir, İstanbul, Manisa, Aydın (Efeler) ve Çanakkale (Troya). Her şehirde festival ruhuna özel etkinlikler tasarlandı. Örneğin Tralles'te ilk notalı müziğin bulunduğu yerde İsveçli konuklarımızın canlı müzik performansı, Troya'da Tevfikiye Köyü'nün atmosferinde film gösterimleri gibi tematik kurgular hazırladık. Antik Mutfak üzerine farklı hikâyeli söyleşiler, tadım akşamları da ekledik.

Bir diğer önemli yenilik ise Dijital Oyun Yarışması. Bu yıl LUGAL Games iş birliğiyle ilk kez düzenlediğimiz bu yarışmayla, Anadolu mitolojisini dijital oyunlar aracılığıyla geleceğe taşıyoruz. Gençlerin kültürel mirasla bağ kurmasını sağlayan bu yarışma sayesinde, festival ilk kez oyun dünyasına da açılmış oldu. Dereceye giren oyun tasarımlarına maddi destekten mentörlüğe kadar birçok alanda destek sunacağız.

Ayrıca bu yıl, festivalin düşünsel altyapısını genişletmek adına ilk kez bir kolektif kitap yayımlıyoruz. "Mitoloji Günümüze Ne Söylüyor?" akademisyenlerin kaleme aldığı bu derleme kitap, mitolojinin bugünle ve insanla nasıl bağ kurduğunu çok yönlü biçimde tartışıyor.

Kısacası, her yıl biraz daha büyüyen bu yapı, artık sadece film izlenen bir platform değil; sinema, edebiyat, dijital sanat, oyun, gastronomi ve eğitim gibi birçok alanı iç içe geçiren, yaşayan bir kültür ekosistemi haline geldi. Önümüzdeki yıl ise beş şehirlik rotamıza Şanlıurfa- Göbeklitepe'yi de dahil edeceğiz. Amacımız Anadolu'ya karış karış ulaşmak. Bizim topraklarımız öyle zengin ki her karışında ayrı bir hikâye var.

KADIN KARAKTERLERİN HİKÂYELERİ HEP EKSİK ANLATILMIŞ

Temanız, "Mitoloji ve Kadın"... Neden bu tema seçildi? İlgi nasıl?

Mitolojide erkek kahramanlar genellikle daha görünürdür ama biz biliyoruz ki hem mitolojik hikâyelerde hem de hayatta asıl yükü çoğu zaman kadınlar taşır. Ne var ki bu kadın karakterlerin hikâyeleri ya eksik anlatılmıştır ya da başkalarının gözünden, kendi sesleri duyulmadan aktarılmıştır. Bu yıl dedik ki: O anlatılar bir de onların gözünden izlensin.

Ben yıllar önce çocuklar için Medusa'nın Pusulası adında bir roman yazmıştım. O romanda da fark etmiştim: Her hikâyenin bir görüneni, bir de görünmeyeni var. Biz bu yıl görünmeyeni görünür kılmak istedik. Örneğin herkes Troya'yı Hector'un gözünden izler ama geride kalan Andromakhe'nin yaşadıkları nedense hep arka planda kalır. Oysa savaşın bedelini en çok o kadınlar öder. İşte bu tema, o gözden kaçan bakışı merkeze almak için seçildi.

İlgiye gelince... Gördüğümüz ilgi, beklediğimizin çok ötesindeydi. Akademisyenlerden, gençlerden, izleyicilerden, hatta sinema sektöründen çok güzel dönüşler aldık. Sanırım onlar da bizim hissettiğimizi hissediyor ve o 'eksik kalan hikâyelerin' tamamlanmasına ihtiyaç duyuyor.

SEÇTİĞİMİZ ŞEHİRLER MİTOLOJİK ANLATILAR AÇISINDAN OLDUKÇA ZENGİN

Beş farklı şehirde düzenleyeceğiz dediniz. Şehirleri neye göre belirlediniz?

Bu beş şehir sadece haritada işaretlediğimiz noktalar değil. Hepsi mitolojik anlatılar açısından oldukça zengin, her birinin kendi hikâyesi, kendi özgül sesi var. İzmir'i seçtik çünkü Homeros'un şehri; Troya ise insanlık tarihinin en büyük destanlarından birinin yazıldığı yer. Kayıtlara geçen en eski notalı şarkı sözü Aydın Efeler ilçesindeki Tralleis'de bulunmuş. Pek çok uygarlığın izlerini taşıyan Manisa da öyle. Buralar Anadolu'nun unutulmuş efsanelerini bugüne taşıyan özel bölgeler. İstanbul ise bütün bu kadim mirasın modern dünyayla buluştuğu yer.

Biz istiyoruz ki Festival sadece bir etkinlik dizisi olmasın; şehirden şehre, antik çağlardan bugüne, hikâyelerin izinde bir yolculuk başlatsın. Bu şehirlerin her birini seçerken temel motivasyonumuz, anlatılar kendi köklerinden, kendi coğrafyasından seslensin bizlere...

ANADOLU'NUN KADİM MİTLERİNİ DİJİTAL OYUNLAR BULUŞTURACAĞIZ

Dijital Oyun Yarışması'ndan da bahseder misiniz?

Rahmi Aydemir: Açıkçası bu yarışma bizim için heyecanın, emeğin ve hayalin buluştuğu çok özel bir alan oldu. Hep şunu söylüyorum; bu toprakların mirasçısı olarak, Anadolu'nun hikâyelerini, destanlarını bizim anlatmamızdan daha doğal ne olabilir ki? Uluslararası Mitoloji Film Festivali'nin vizyonuyla birleşince, bu iş birliği adeta kendiliğinden doğdu. Dijital Oyun Yarışması'nı, birkaç ödül dağıtacak klasik bir yarışma gibi görmedik. Bizim amacımız, Anadolu'nun kadim mitlerini, ejderhalarını, kahramanlarını bugünün gençlerine, oyun oynayan herkese yepyeni bir dille ulaştırmak. Jüri olarak oyunlara bakarken; sadece iyi bir mekanik mi var, grafikler güzel mi diye düşünmedik. O hikâyede o toprağın ruhu var mı, o karakterin gözünde Anadolu'yu görebiliyor muyuz, buna baktık.

Açıkçası oyun ve sinema dünyasının son yıllarda nasıl iç içe geçtiğini hepimiz görüyoruz. Eskiden oyunlar filmlerden uyarlanırdı, şimdi çoğu büyük sinema yapımı aslında bir oyundan doğuyor! Bakın, Witcher gibi, Tomb Raider gibi örnekler... İlk önce bir oyun olarak çıkıyor, sonra dizisi, filmi, hatta animasyonu yapılıyor. Bu çok doğal çünkü artık hikâye anlatımı için oyunlar en güçlü ve etkileşimli platformlardan biri haline geldi. Biz de Anadolu'nun mitolojik mirasını dijital oyunlarla buluştururken hayalimiz tam olarak buydu. Sadece güzel bir oyun yapmak değil, belki de ileride, bizim kendi topraklarımızdan çıkan karakterlerle dünya çapında izlenen filmlere, dizilere, animasyonlara ilham olabilecek bir ekosistem kurmak.

Bir de işin samimi tarafı şu: Oyun, sinema gibi birkaç saatte tüketilip biten bir şey değil. Oyuncular, saatlerce o dünyada kalıyor, karakterlerle bağ kuruyor. Bir gün, dünyanın bir ucundan biri bizim mitolojimizle bağ kurup, Anadolu'yu merak edip buraya gelirse, işte asıl o zaman başardık diyeceğim. 21 Eylül'de Atlas Sineması'nda ödül törenimiz olacak. Burada amacımız sadece maddi bir ödül vermek değil. Onların global e-oyun dünyasına adım atması konusunda da yanlarında olmaya devam edeceğiz. O gün ödüllerin ötesinde Anadolu'nun dijital geleceğine yakılan bir meşaleyi de paylaşacağız. Ben inanıyorum ki, birkaç yıl sonra bu yarışmadan çıkacak bir oyunu sadece Türkiye'de değil dünyada da konuşacağız.