Her Fidan'ı yeşerten bir aile vardır

Son yıllarda sıkça konuştuğumuz, tartıştığımız, yapısal sorunları sebebiyle kimi zaman acımasızca yargıladığımız ‘aile' mefhumu insan için en temel güç ve motivasyon kaynağı. Ve bu gücü en doğru kullanabilen, aile fertlerini derleyip toparlayanlar da bin yıllardır olduğu gibi yine kadınlar. Fidan, bu açıdan tam da aile yılında karşımıza çıkan çok anlamlı bir iş.

Gülcan Tezcan

Ekranda ve beyazperdede kendimize benzer insanlar, yaşadıklarımıza benzer hikâyeler görmeyi seviyoruz. Sıradan hayatlarımızın içindeki iniş çıkışların yansımasını izlerken nasıl aynı yüklerin altına girdiğimizi, nasıl tanıdık sınavlardan geçtiğimizi görüp yalnız olmadığımızı hissediyoruz. Sinema ve TV ekranın "büyük çatışmalar", 'entrika', 'aksiyon', 'gerilim', 'şiddet' yüklü denklemlerine prim vermeyen ve insan hikâyelerini odağına alan yapımların seyirciye daha 'sıcak' gelişi biraz da bu yüzden. Ayçıl Yeltan'ın senaryosunu yazıp, yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metraj filmi Fidan böyle sıcak ve samimi bir hikâye anlatıyor bize. Antalya Film Festivali'nde geçen yıl Ayça Bingöl'e "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü", Melike Kasaplar'a da "En İyi Kurgu Ödülü" kazandıran Fidan, 13 yaşındaki Fidan'ın gitmekle kalmak arasındaki karar sürecini konu alıyor.

ERKEN BÜYÜYEN BİR KIZ ÇOCUĞU

Annesi kanser hastalığının son evresinde, babası çok sevdiği karısına destek olmaya çalışırken karşılaştığı bu büyük sınavla nasıl baş edeceğini bilemez halde. Fidan çoktan kardeşine annelik yapma rolünü üstlenmiş, onu okula hazırlıyor, her şeyiyle ilgileniyor. Babaannesi ve yıllar önce ölen amcasının eşi Fidan ve kardeşi Ali'nin bu sancılı zamanlarında ellerinden tutuyor iki çocuğun. Babanın yaşadıkları acılar karşısında savruluşuna karşılık kardeşinin tüm sorumluluğunu Fidan yükleniyor. Okulunda arkadaşları çalışkanlığıyla dalga geçse de öğretmeni bu pırıl pırıl ve yetenekli kız çocuğunun en iyi okullarda okuması için çabalıyor.

BU HİKÂYEDE SINAVLAR İKİ TÜRLÜ

Filmin ilk yarısı boyunca annenin günden güne eriyip gitmesini izliyoruz. Ancak annenin ne yaşadığından, hissettiğinden çok kamera hasta yakınlarının tepkilerine odaklanıyor. Çaresizliğin, beklenen sonun her ân biraz daha yaklaştığını bilerek yaşamanın gerilimini en çok baba karakteri üzerinden görüyoruz. Fidan, annesinin tedavi süreci devam ederken yengesi ve öğretmeninin desteği ile lise sınavlarına giriyor. Babası, biraz da yalnız başına bu yükü üstlenemeyeceğini düşündüğünden önce itiraz ediyor Fidan'ın sınava girmesine ve başka şehre gitmesi fikrine. Küçük kız sınav sonucunda İstanbul'da bir okulu kazansa da babasını daha fazla üzmemek için aileye bu durumu açamıyor. Film, Fidan'ın hem eğitim hayatı hem de ailesiyle olan sınavı karşısında nasıl yol aldığını anlatırken ailenin bir bireyin büyüme ve hayatı tanıma sürecinde etkisini, desteğini, ailenin sadece anne, babadan ibaret olmadığını akraba ve ahbaplarla kurulan güçlü bağların da insanın en büyük dayanağını olduğunu temiz bir dille anlatıyor.

FİDAN'DA GÖKSEL KORTAY SÜRPRİZİ

Bu dayanışmada kadınların çok daha dirayetli ve akılcı hamleler ile yol alması da dikkat çekici. Son yıllarda sıkça konuştuğumuz, tartıştığımız, yapısal sorunları sebebiyle kimi zaman acımasızca yargıladığımız 'aile' mefhumu insan için en temel güç ve motivasyon kaynağı. Ve bu gücü en doğru kullanabilen, aile fertlerini derleyip toparlayanlar da bin yıllardır olduğu gibi yine kadınlar. Fidan, bu açıdan tam da aile yılında karşımıza çıkan çok anlamlı bir iş. Benim için filmin en büyük sürprizi babaanne rolündeki Göksel Kortay. Tiyatro sahnelerinde canlandırdığı kimliklerin dışında bir Anadolu kadınını öylesine gerçek ve sahici oynamış ki ustalığı karşısında bir kez daha hayran oldum. Ayça Bingöl, anaç yenge karakterinde her zamanki gibi çok başarılı. Babayı canlandıran Alican Yücesoy, sinemada çok da anlatılmayan erkeklerin korkularını, kaygılarını, çaresizlik karşısında verdiği tepkileri güzel taşımış. Fidan karakterini canlandıran Leyla Smyrna Cabas ve kardeşi Ali karakterini canlandıran Ömer Asaf Bilgin de oyunculukları ile alkışı fazlasıyla hak ediyorlar.